Mİ‘CEN

(المعجن)

Eskiden Kâbe kapısı ile Rüknülırâkī arasında bulunan çukur.

Sözlükte “karmak, yoğurmak” anlamındaki acn kökünden türeyen mi‘cen (mi‘cene) “çamur karılan, hamur yoğrulan yer” demek olup Kâbe’nin kuzeydoğu duvarının önünde Rüknülırâkī ile Kâbe’nin kapısı arasındaki çukur bu adla anılmıştır. Bunun sebebini zikreden rivayetler arasında en güçlü olanı, Kâbe’nin inşası es-nasında Hz. İsmâil’in inşaat harcını burada karmış olduğu yolundaki rivayettir (M. Ali el-Mağribî, II, 105). Ancak bunun doğruluğunu teyit edecek bir bilgi bulunmadığı gibi adlandırma da son dönemlere aittir. Eski kaynaklarda buradan “Kâbe’nin önündeki çukur” diye söz edilmektedir.

Mi‘cen’in ehemmiyetiyle ilgili çok sayıdaki rivayetin en önemlisi, beş vakit namaz farz kılındığında Cebrâil’in Hz. Peygamber’e namazı burada kıldırmış olduğunu bildiren nakildir (Fâsî, I, 354-355). Bundan dolayı buraya “musallâ Cibrîl” de denilmektedir. Diğer bir rivayete göre ise Kâbe’nin inşası sırasında Hz. İbrâhim bu yeri kendisi için makam edinmiştir. Daha sonra Resûl-i Ekrem veya bazı rivayetlere göre Hz. Ömer namaz kılanların tavafı engellememesi için bu makamı Kâbe’den biraz uzağa çekmiştir (a.g.e., I, 334-335; bk. MAKĀM-ı İBRÂHİM).

Bu çukur yeni yerine alınmadan önce makām-ı İbrâhim’in yerini gösteriyordu. İbn Cübeyr, burasının Kâbe yıkandığı zaman suların aktığı bir çukur olarak kaldığını söylemiş, Mağribî ise bu bilgiye başka yerde rastlanmadığını belirtmiştir. İbn Cübeyr er-Riĥle’sinde, Kâbe’nin kapısı ile Rüknülırâkī arasında bulunan havuz biçimindeki çukurun uzunluğunu on iki, enini beş buçuk, derinliğini yaklaşık bir karış olarak, Fâsî uzunluğunu 4, enini 2s ve derinliğini 0,5 arşın diye kaydetmiştir (Şifâǿü’l-ġarâm, I, 358). İbrâhim Rifat Paşa çukurun derinliğini 30 santim, enini 1,5 m. ve uzunluğunu yaklaşık 2 m. olarak vermektedir. Mi‘cen, hacıların tavaf sırasında düşerek sakatlanmalarına yol açtığı için 20 Şubat 1958 tarihinde kapatılmış ve üzerine mermer döşenmiştir.

BİBLİYOGRAFYA:

Ezrakī, Aħbâru Mekke (Melhas), I, 350-351; İbn Cübeyr, er-Riĥle, Beyrut 1400/1980, s. 62; Fâsî, Şifâǿü’l-ġarâm (nşr. Ömer Abdüsselâm Tedmürî), Beyrut 1405/1985, I, 334-337, 351-358; Mir’âtü’l-Haremeyn, s. 959; İbrâhim Rifat Paşa, Mirǿâtü’l-Ĥaremeyn, Kahire 1344/1925, I, 267; Hüseyin Abdullah Bâselâme, Târîħu Ǿimâreti’l-Mescidi’l-Ĥarâm, Cidde 1400/1980, s. 140 vd.; a.mlf., Târîħu’l-KâǾbeti’l-muǾažžama, Cidde 1402/1982, s. 186-189; M. Ali el-Mağribî, AǾlâmü’l-Ĥicâz fi’l-ķarni’r-râbiǾ Ǿaşer li’l-hicre, Cidde 1404/1984, II, 105.

Salim Öğüt