MEVLÂY İSMÂİL

(مولاي إسماعيل)

Ebü’n-Nasr el-Muzaffer-Billâh Mevlây İsmâîl b. Muhammed eş-Şerîf el-Hasenî el-Alevî (ö. 1139/1727)

Alevî (Filâlî) hükümdarı (1672-1727).

1056’da (1646) doğdu. Sultan Mevlây Reşîd döneminde Bilâdülgarb valisi olan Mevlây İsmâil eyaletin merkezi Miknâs’ta (Meknes) ikamet ediyordu. Kardeşi Mevlây Reşîd’in vefatından sonra sultan ilân edildi. Başşehir Fas halkının kendisine muhalefette bulunması üzerine şehri ele geçirerek halkını itaat altına aldı. 15 Zilhicce 1082 (13 Nisan 1672) tarihinde tamamlanan merasimde kendisine biat edenler arasında Abdülkādir el-Fâsî gibi Ebû Ali el-Yûsî, Muhammed b. Ali el-Fîlâlî ve Abdurrahman b. Abdülkādir el-Fâsî gibi âlimler de vardı. Ancak kardeşi Mevlây el-Harrânî Tâfîlâlt’ta, yeğeni Ahmed b. Muhriz Sicilmâse ve Merakeş’te, bir kabile reisi olan Hızır b. Gaylân da kuzeydoğuda Cezayir sınır bölgesinde isyan etti. Sûs Arapları’nın desteğini sağlayan Mevlây İsmâil yeğenine karşı sefere çıktı; ona bağlı birlikleri yenilgiye uğratıp Merakeş’e girmeyi başardı ve halktan biat aldı (1083/1673). Merakeş’ten Fas’a kaçan yeğeni Ahmed’i takip ederek buradan da uzaklaştırdı. Daha sonra Fas’ın kuzeyinde Hıdır b. Gaylân’ı bozguna uğratıp öldürttü. Fakat yeğeni Ahmed saltanat mücadelesini sürdürüyordu. Zor durumda kalan Mevlây İsmâil, Merakeş’i tekrar ele geçiren Ahmed’e Atlaslar’ın bir kısım topraklarını, kardeşi Harrânî’ye de Tâfîlâlt’ı vermek suretiyle onları emin olarak tanıdı. Mevlây İsmâil’in beş yıl süren bu isyanları bastırmasının ardından Dilâî Zâviyesi’ne mensup Murâbıtlar’dan Muhammed el-Hâc ed-Dilâî Tâdlâ bölgesinde ayaklandıysa da İsmâil’in düzenli askerî birlikleri ve topları karşısında mağlûp olmaktan kurtulamadı. İsmâil, isyana katıldıkları gerekçesiyle 10.000’den fazla insanı katlettirdiği gibi binlerce kişiyi de esir alarak Miknâs’taki sarayın inşasında çalıştırdı (1090/1679).

Ülkede huzuru ve sükûneti sağlayan Mevlây İsmâil muhtemel karışıklıkları bastırmak amacıyla Sa‘dîler’den Sultan Ahmed el-Mansûr zamanında getirilmiş olan zenci köleleri ve çocuklarını toplayarak onlara toprak tahsis etmek suretiyle düzenli askerî birlikler kurdu. Mevlây İsmâil, Miknâs civarına yerleştirilen bu askerlere Buhârî’nin el-CâmiǾu’ś-śaĥîĥ’inin bir nüshasını göstererek, “Bizler Resûl-i Ekrem’in bu kitapta toplanmış olan buyruklarının kölesiyiz. Onun emirlerine uyacağınıza söz veriniz. Bu nüshayı koruyunuz ve seferlerde ordunun önünde taşıyınız” dedi. Onlar da bu emirlere sadık kalacaklarına söz verdikleri için “abîdü’l-Buhârî” (Buhârî’nin köleleri) diye meşhur oldular (Selâvî, VII, 58). Sayıları 150.000’i bulan bu birlikler sayesinde Mevlây İsmâil ülkede hâkimiyeti tesis etti. Emniyeti sürekli biçimde sağlamak ve dış tehditlerden emin olmak için çok sayıda hisar yaptırarak buralara muhafız birlikleri yerleştirdi. Ayrıca Berberîler’in isyanlarına karşı gerekli tedbirleri aldı, onların elindeki atları ve silâhları toplattı.

Bedevî Arap kabileleri ve Sûs halkından da özel birlikler teşkil eden sultan bunların içinden sahil güvenliğini sağlamak, Avrupalılar’ın faaliyetlerini gözetlemek ve korsanlarla mücadele etmek amacıyla gönüllü mücahidler birliği oluşturdu. Abîdü’l-Buhârî’nin seçkin kumandanları tarafından eğitilen bu birlikler Avrupa ülkelerine başarılı akınlar düzenliyordu. 1092 (1681) yılında yaptıkları âni bir baskınla Mehdiye’yi (Ma‘mûre) İspanyollar’ın elinden aldılar. 1095’te (1684) İngilizler’i Tanca’yı tahliye etmek zorunda bıraktılar.


1100’de (1689). Arâiş’i İspanyollar’dan geri alarak 200 top ele geçirdiler, iki yıl sonra da Asîle’yi geri aldılar. Cezayir’deki Türkler’e yönelik bir sefer düzenleyen Mevlây İsmâil, Tilimsân civarında Türk topçusunun mukavemeti karşısında geri çekildi. Cezayir hâkimlerine karşı Fransa Kralı XIV. Louis ile ittifak yaptı. Bu sayede Selâ, Tıtvân ve Sâfî şehirlerinde Fransızlar’a önemli imtiyazlar tanındı. Türkler’e karşı onlardan silâh ve mühimmat yardımı alındı.

1678 yılında üç kardeş tarafından başlatılan bir isyanı bastıran Mevlây İsmâil, Miknâs’ı karantina altına almak suretiyle büyük bir veba salgınından korudu. Kardeşi Harrânî ve yeğeni Ahmed b. Muhriz’in tekrar isyan çıkarmaları üzerine Târûdânt ve Sûs bölgesine asker göndererek her ikisini de bertaraf etti. 1111’de (1699) ülkeyi beş eyalete ayırıp oğulları arasında paylaştırdı. Ancak bu taksim ülkenin iç karışıklıklara sürüklenmesine sebep oldu. Kardeşler arasında çıkan savaşlarda binlerce kişi öldü. Bu fırsattan istifade eden İngilizler 1117’de (1705) Tanca’yı ele geçirdiler.

Ömrünün büyük bir kısmını ülkede huzuru ve refahı sağlamak için harcayan Mevlây İsmâil 27 Receb 1139’da (20 Mart 1727) vefat etti. Yerine Tâdlâ valisi olan veliahdı Ahmed ez-Zehebî geçti. Mevlây İsmâil’in hareminde çeşitli kavimlere mensup çok sayıda kadının bulunduğu ve birçok çocuğu olduğu bilinmektedir. Mevlây İsmâil sâlih kimselere saygı gösterir, onların bereketinden yararlanırdı. İlim ehline ve fakihlere hürmet eder, şeriflere ve özellikle İdrîsîler’e çok değer verirdi. Onun döneminde zâviyelerin faaliyetleri hoşgörüyle karşılanmış, ancak siyasete karışmalarını engelemek için tedbir alınmıştır. Dâhilî ve hâricî siyaseti sayesinde herkesin saygısını kazanan Mevlây İsmâil’in sarayına Avrupa’nın her tarafından elçiler ve haberciler gelirdi. Bunlar onun niteliklerini ve özelliklerini anlatmaya özen göstermişlerdir.

Ülkenin imarı için büyük bir gayret sarfeden Mevlây İsmâil, yolları, sarayları vb. yapılarıyla Fas’ın yerine başşehir yaptığı Miknâs’ı Mağrib’in en güzel şehirlerinden biri haline getirmiştir. Bedevîleri yerleşik hayata geçirebilmek için onlara araziler tahsis etmiş ve hayvan dağıtmıştır. Mağrib halkının ziraat, ticaret ve çeşitli mesleklerle hayatını kazanmasını sağlamıştır. Ülkeyi itaat eden topraklar (bilâdü’l-mahzen) ve âsi topraklar (bilâdü’s-sîbe) diye ikiye ayırmaya alışmış olan Mağrib halkını tek bir bayrak altında toplayarak siyasî birliği temin etmiş, aldığı tedbirler sayesinde ülkede hırsızlık, soygun ve yol kesicilik büyük ölçüde azalmıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

Mevlây İsmâil, İlâ Veledi’l-Meǿmûn (nşr. Abdülvehhâb b. Mansûr), Rabat 1387/1967; İfrenî, Ravżatü’t-taǾrîf bi-mefâħiri Mevlânâ İsmâǾîl b. eş-Şerîf, Rabat 1382/1962; Selâvî, el-İstiķśâ, VII, 45-46, 58-60, 88-90, 99-105; Muhammed Dâvûd, Târîħu Tıŧvân, Tıtvân 1957, II/1, s. 94-98; Abdullah el-İmrânî, Mevlây İsmâǾîl b. eş-Şerîf, Tıtvân 1978; Salâh el-Akkād, el-Maġribü’l-ǾArabî, Kahire 1980, s. 63-69; Yahyâ Celâl, el-Mevlâ İsmâǾîl ve Taĥrîrü’s-Suġuri’l-Maġribiyye, İskenderiye 1983; D. Eustache, Corpus des monnaies Ǿalawites, Rabat 1984, s. 61-98, 677-715; İbrâhim Harekât, el-Maġrib Ǿabre’t-târîħ, Dârülbeyzâ 1405/1985, III, 32-64; Hüseyin Mûnis, Târîħu’l-Maġrib ve ĥađâretüh, Beyrut 1412/1992, II/3, s. 241, 245, 253, 362; İsmail Yiğit, Siyasî-Dinî-Kültürel-Sosyal İslâm Tarihi, İstanbul 1995, IX, 455-460; Nikola Ziyâde, “el-Mevlâ İsmâǾîl Sulŧânü’l-Maġrib”, el-Ebĥâs, XVII/2, Beyrut 1964, s. 149-165; P. Mercer, “Palace and Jihād in the Early Alawi State in Morocco”, JAfr.H, XVIII/4 (1977), s. 531-553; Muhammed el-Fâsî, “İsmâǾîl b. eş-Şerîf”, Tıŧvân (Özel sayı), Rabat, ts., s. 5-26; A. Cour, “Mawlāy IsmāǾīl”, EI² (İng.), VI, 891-893; İbrâhim Bû Tâlib, “İsmâǾîl b. eş-Şerîf el-ǾAlevî”, MaǾlemetü’l-Maġrib, Rabat 1410/1989, II, 444-449.

Muhammed Razûk