MEHMED İHSAN EFENDİ

(1902-1961)

Dinî ilimler ve Türkiyat müderrisi.

Yozgat’ta doğdu. Babası, Ağvanlı (Ayan) oğullarından Molla Mehmed oğlu Hacı Abdülaziz Efendi, annesi, Sultan Abdülmecid döneminde Yozgat’a yerleşen ve padişahın büyük iltifatına mazhar olan Şeyh Tayyib’in kızı Fatma Hanım’dır. İlk eğitimini amcası Abdürrezzak Efendi’den aldı. İbtidâî ve idâdî mekteplerinden mezun olduktan sonra bir süre Yozgat’taki Mekteb-i Sultânî’de ve medreselerde okudu. Dârü’l-hilâfetü’l-aliyye medresesinin birinci devresini (İbtidâ-i hâric) Yozgat’ta bitirip ikinci devresine (İbtidâ-i dâhil) devam ederken dönemin ileri gelen âlimlerinden de özel eğitim gördü. Yozgat müftüsü Mehmed Hulûsi’den (Akyol) ulûm-ı Arabiyye, mantık, hikmet, fıkıh, hadis ve tefsir; Ömer Lutfi Gökçezâde’den ferâiz okudu; bunların yanında Dersiâm Dedikhasanlı Mehmed Şâkir Efendi’den de icâzet aldı. Arapça, Farsça ve Fransızca öğrendi. Yozgat’ta ilim tahsilinde daha ileri seviyeye gidemeyeceğini görünce önce İstanbul’a, oradan Kahire’ye gitti (1924). Kahire’de Ezher Üniversitesi’ne devam etti; ayrıca devrin âlimlerinin klasik tarzda yürüttükleri derslere katılarak muhaddis Muhammed Habîbullah eş-Şinkītî’den hadis, Mısır’ın eski müftüsü Muhammed Bahît el-Mutîî’den fıkıh, Seyyid Ali el-Mersafî’den Arap dili ve edebiyatı, dostu M. Zâhid Kevserî’den hadis okuyarak icâzet aldı. Yabancı âlim adaylarının alındığı imtihanlara girmeyip yerli öğrencilerin büyük rekabet gerektiren imtihanını tercih ederek üniversiteden âlimiyye derecesiyle ve ikincilikle mezun oldu (1937) (diplomasının sûreti için bk. ÂLİMİYYE).

I. Mahmud tarafından Kahire’de inşa edilen Sultan Mahmud Medresesi’nde 1937-1959 yılları arasında müderrislik ve müdürlük yaptı; Türkiye, Balkanlar, Afrika ve Güneydoğu Asya’dan gelen birçok talebe yetiştirdi. Bunlar arasında İsmail Ezherli, Ali Yakup Cenkçiler, Mustafa Runyun, Ali Ulvi Kurucu, M. Emin Saraç, Osman Saraç, Ömer Biçer, Ali İhsan Okur, Abdülkadir Şener ve Ali Özek gibi isimler zikredilebilir. Mehmed İhsan Efendi, 1935-1952 yıllarında kralın mütercimi ve Âbidîn Kraliyet Sarayı’nın Türk arşivi başuzmanı olarak çalıştı. Bu sırada Kral Fuâd’ın kendisine “beylik” rütbesini tevcihini kabul etmedi. 1951’de Kahire’nin modern ikinci üniversitesi olan Aynişems Üniversitesi’nin Edebiyat Fakültesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı Kürsüsü’nü kurdu ve ölümüne kadar kürsünün başında bulundu. Bu arada Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye’deki Türkçe yazma ve basma eserlerin fihrist ve kataloglarının hazırlanmasını sağladı (1955-1961). Yozgat mebuslarının teşebbüsüyle Demokrat Parti iktidarı zamanında kendisine Diyanet İşleri başkanlığı görevi teklif edildiyse de bunu kabul etmedi. 1960’ta Kahire’de bütün İslâm dünyasının tanınmış âlimlerinin katılımıyla


oluşan el-Meclisü’l-a‘lâ li’ş-şuûni’l-İslâmiyye’ye üye seçilmesinden bir süre sonra 15 Haziran 1961’de vefat etti. Mezarı Kahire’de Gafîr Kabristanı’ndadır. 1938 yılında Kahire’de Rodos adası Türk eşrafından olan Hacıoğlu ailesinden Seniye Hanım’la evlenen Mehmed İhsan Efendi’nin Yahya ve Hümam adlı çocukları küçük yaşta vefat etmiştir. En küçük oğlu Ekmeleddin bugün İslâm Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA) genel direktörüdür.

Şöhret ve servet hırsından uzak, vakur ve mütevazi şahsiyetiyle çevresinde ve ilim dünyasında büyük saygı gören Mehmed İhsan Efendi ile Mısır’a beraber gittiği Mehmed Âkif Ersoy arasında yakın bir dostluk oluşmuştur. Mehmed Âkif, Mısır’da kaldığı süre içinde Mehmed İhsan Efendi ile görüşmüş ve zamanının çoğunu onun Ezher’in karşısında bulunan Mehmed Bey Medresesi’ndeki odasında geçirmiştir. Kur’an meâlini hazırlarken çalışmalarının son şeklini Mehmed İhsan Efendi ile birlikte gözden geçirmiş ve 1936 yılında Türkiye’ye gelirken, “Dönebilirsem üzerinde yeniden çalışıp neşrederiz; dönemezsem yakarsın” diyerek meâli kendisine emanet etmiştir. Mehmed İhsan Efendi vefatına kadar kimseye vermediği meâli yakmamış, kendi el yazısı ile ikinci bir nüshasını çıkarmıştır. Ölümünden kısa bir süre önce meâli yazdığı defterlerin yer aldığı çekmeceyi oğluna göstererek vefatından sonra defterleri yakmasını istemiştir. Mehmed İhsan Efendi, bu tavrıyla muhtemelen hem Mehmed Âkif’in vasiyetini yerine getirmeyi hem de yakma işini başkalarına havale ederek eseri kurtarmayı arzulamıştır. Ancak Şeyhülislâm Mustafa Sabri Efendi’nin oğlu İbrâhim Bey’in ısrarı üzerine meâlin her iki nüshası da yakılmıştır.

Mehmed İhsan Efendi’nin İslâmî ilimlerle ilgili takrirleri, Türk dili ve edebiyatı hakkında üniversitede verdiği derslerin notları ve Sinan Paşa’nın Tazarru‘nâme ve Nasihatnâme’si üzerinde yaptığı çalışmalar henüz basılmamıştır. Dostu Ali Himmet Berki’nin kaleme aldığı Büyük Türk Hükümdarı İstanbul Fatihi Sultan Mehmed Han ve Adalet Hayatı adlı eserini Arapça’ya tercüme etmiştir (el-Âhilü’l-Oŝmânî: Ebü’l-Fetĥ es-Sulŧân Muĥammed eŝ-Ŝânî fâtiĥu’l-Ķosŧanŧîniyye ve ĥayâtühü’l-Ǿadliyye, Kahire 1953).

BİBLİYOGRAFYA:

“Kelimetü’l-üstâź ed-duktûr Aĥmed es-SaǾîd Süleymân”, Dirâsât fi’l-edeb ve’t-târîħi’t-Türkî el-Mıśrî: 2-4 Mârs 1985 (nşr. Ahmed Fuâd Mütevellî), Kahire 1989, s. 12-14; Nasrullah Mübeşşir et-Tırâzî, “Ħavaŧır ve źikreyât Ǿani’l-üstâź Muĥammed İĥsân ǾAbdilǾazîz”, a.e., s. 15-21; Ekmeleddin İhsanoğlu, “Vefâǿ ve źikrâ: Dirâse ĥavle ĥayâti ve şaħśiyyeti Muĥammed İĥsân ve kifâĥuhü’l-Ǿilmî”, a.e., s. 22-36; Açıklamalı ve Lügatçeli Mehmed Âkif Külliyatı (haz. İsmail Hakkı Şengüler), İstanbul 1992, X, 228-235; M. Ertuğrul Düzdağ, Mehmed Âkif: Mısır Hayatı ve Kur’ân Meâli, İstanbul 2003, s. 59, 60, 214, 217-222, 227 (maddenin yazımında Ali Ulvi Kurucu, İsmail Ezherli ve İsmail Hakkı Şengüler’in yayımlanmamış hâtıratlarından da faydalanılmıştır).

DİA