MANSÛR FEHMÎ

(منصور فهمي)

(1886-1959)

Mısırlı ilim ve fikir adamı, deneme yazarı.

Mansûre’ye bağlı Talhâ’da doğdu. Mağrib asıllı bir ailenin çocuğudur. İlk öğrenimini Mansûre’de, orta öğrenimini Kahire’deki bir Fransız lisesinde tamamladı. Hukuk Mektebi öğrencisi iken Mısır (Kahire) Üniversitesi’nin felsefe alanında öğretim elemanı yetiştirmek amacıyla açtığı bir sınavı kazanarak Sorbonne Üniversitesi’nde felsefe tahsili yapmak üzere 1908’de Fransa’ya gönderildi. Fransa’da kaldığı beş yıl boyunca bir yandan felsefe ve sosyoloji alanında lisans öğrenimini sürdürürken bir yandan da tabiat bilimleri ve özellikle fizikî coğrafya, fizyoloji, embriyoloji gibi alanlardaki derslere katıldı. Ayrıca sosyal bilimlerde metodoloji konusunda kendini yetiştirmeye çalıştı ve Fransız sosyolojisinin önde gelen temsilcilerinden olan sosyoloji hocası Lévy Bruhl’ün etkisinde kaldı. Bu arada Fransız dili ve edebiyatı yanında Arap dili ve kültürüyle ilgili eserler okuyarak ileri düzeyde birikim elde etti.

Sorbonne’da felsefe alanında doktora çalışmasına başlayan Mansûr Fehmî, o sıralarda Mısır’da Kāsım Emîn’in önderliğinde bir grup aydın tarafından gündemde tutulan kadının hakları ve özgürlüğü problemiyle ilgili tartışmaların da etkisiyle kadının İslâm’daki durumu hakkında bir tez hazırlamaya karar verdi. Doktora çalışmasını tamamladığında Mısır Üniversitesi yetkilileri, içinde dinî telakkilere aykırı görüşlerin yer alması sebebiyle tezinin kabul edilmemesi yönünde


girişimde bulundularsa da bu girişim sonuç vermedi ve Mansûr Fehmî doktor unvanını aldı. Ardından ülkesine dönerek 1913’te Kahire Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde felsefe tarihi hocası olarak göreve başladı. Ancak doktora teziyle ilgili dine aykırılık iddiaları sürdü ve bu yüzden altı ay sonra görevinden uzaklaştırıldı. Düşüncelerini ve eleştirici üslûbunu gözden geçirip bir zihnî değişim süreci yaşadığı altı yıllık ayrılıktan sonra tekrar eski fakültesinde görevlendirilen Mansûr Fehmî aynı üniversitede doçent ve profesör oldu; Edebiyat Fakültesi dekanlığı yaptı. Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye müdürlüğünü yürüttü. Ardından İskenderiye Üniversitesi rektörlüğüne getirilen Mansûr Fehmî bu görevindeyken 1946’da emekliye ayrıldı.

Mansûr Fehmî, 1933 yılında Kahire’de kurulan Mecmau’l-lugati’l-Arabiyye’nin yirmi kişiden oluşan birinci bilim kuruluna üye olarak seçildi; bir yıl sonra yapılan ilk toplantıda kurumun sekreterliğine getirildi. Hayatının sonuna kadar devam ettirdiği bu görevi sırasında (Ahmed Fuâd el-Ehvânî, XIX/2 [1961], s. 2) bilim ve sanat alanlarına dair terimlere Arapça karşılıklar bulunması, yeni kavramlar için Arapça kelimeler türetilmesi, bilimsel toplantılar düzenlenmesi gibi pek çok faaliyetiyle kurumun verimliliğine katkı sağladı. Ayrıca el-Mecmau’l-ilmiyyü’l-Arabî (Dımaşk), el-Mecmau’l-ilmiyyü’l-Îrânî ve el-Mecmau’l-ilmiyyü’l-Irâkī adlı kuruluşlarla Mısır Müslüman Gençler Cemiyeti, Kızılay Derneği, Arap Birliği gibi kurumların üyesiydi; bu arada Demokrat Parti’nin kurucuları arasında yer aldı. I. Dünya Savaşı’ndan önce el-Cerîde’de, savaş esnasında Muhammed Hüseyin Heykel, Mustafa Abdürrâzık, Tâhâ Hüseyin ve Abdülhamîd Hamdî ile birlikte çıkardıkları haftalık es-Süfûr, el-Ehrâm, el-Hilâl ve Fetâtü’ş-Şarķ gazetelerinde denemeler yazdı. Çok sayıda bilimsel toplantıya katılarak toplum ve ahlâk meselelerine dair bildiriler sundu. 27 Mart 1959 tarihinde Kahire’de vefat etti.

Mansûr Fehmî’nin ilk baskısı La condition de la femme dans la tradition et l’évolution de l’Islamisme başlığıyla yayımlanan doktora tezi (Paris 1913) bizzat kendi ifadesinden de anlaşıldığı gibi (La condition, s. 20) pozitivizmin önde gelen temsilcilerinden yahudi asıllı hocası Lévy Bruhl’ün etkisinde hazırlanmış olup eserde İslâm öncesi dönemde kadının durumu, Hz. Muhammed ve kadın, kadının örtünmesi ve evine kapanması, İslâm’da câriyelik, İslâm hukukunda kadın, İslâm aile yapısında eşler arasındaki bağın gevşekliği ve bunda sosyal sebeplerin rolü gibi konular incelenmiştir. Tam bir şarkiyatçı üslûbuyla kaleme alındığı, yaklaşım ve muhtevaya da büyük ölçüde müsteşrik zihniyetin hâkim olduğu görülen eserde uydurma veya sıhhati tartışmalı bazı rivayetlerden de yararlanılarak özellikle Resûl-i Ekrem’e çirkin isnatlarda bulunulmuştur (meselâ bk. a.g.e., s. 37, 59).

Eser ciddi eleştirilere hedef olmuştur. Mısır’ın o dönemdeki etkili ilim ve fikir adamlarından Muhammed Lutfî Cum‘a, el-Müǿeyyed gazetesinde (28 Ocak 1914) yayımlanan uzun bir yazısında Mansûr Fehmî’nin uydurma veya zayıf rivayetlere dayanarak, ayrıca bunları kötü niyetle yorumlamak suretiyle Hz. Peygamber ve İslâmiyet hakkında iftiralarda bulunduğunu söylemiş, başta Resûl-i Ekrem’in çok kadınla evliliği meselesi olmak üzere eserde ileri sürülen iddiaları cevaplandırmıştır. M. Seyyid Kîlânî, kendisi tarafından neşredilen Şehristânî’nin el-Milel ve’n-niĥal’inin II. cildine eklediği 109 sayfalık zeyilde, Kur’an ve Hz. Peygamber’in hayatı hakkında kendilerini küfre götürebilecek iddialar ortaya atan çağdaş yazarlar hakkında bilgi verirken ilk sırada Mansûr Fehmî’yi zikretmiştir (s. 81-83). Ancak Kîlânî -Resûl-i Ekrem’i ve İslâm dinini övücü bir konuşmasından da örnek vererek- Mansûr Fehmî’nin 1915 yılından itibaren olumsuz fikirleri terkettiğini, İslâm dinine bağlılığını ispatlayan pek çok konuşma ve makalesinin bulunduğunu belirtmektedir. Öte yandan İbrâhim Medkûr, Ahmed Fuâd el-Ehvânî gibi bazı fikir adamları, eserlerindeki olumsuz görüşlere katılmamakla birlikte Mansûr Fehmî’ye karşı takınılan tepkisel tavrı düşünce ve bilim özgürlüğüne aykırı bularak eleştirmişlerdir.

Mansûr Fehmî, kitap telifinden ziyade toplumun aydınlatılması bakımından daha yararlı olacağını ifade ettiği (Ahmed Fuâd el-Ehvânî, XIX/2 [1961], s. 4) radyo konuşmaları ve toplantılarıyla, ayrıca gazete yazılarıyla tanınmıştır. 1915-1930 yılları arasında çeşitli gazetelerde yayımladığı yazılarını Ħaŧarâtü nefs başlıklı kitapta bir araya getirmiş (Kahire 1930), çoğu sanat felsefesiyle ilgili olmak üzere bazı yazıları 1961’de Kahire Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nin dergisinde yayımlanmıştır (Mecelletü Külliyeti’l-âdâb, XIX/2 [1961], s. 7-46). Mansûr Fehmî’nin Mısır halkının ekonomik sefaleti, siyasal alanda halk iradesinin zayıflığı, Batı ile kültürel ilişkilerin doğru ve yanlış yönleri gibi konularla ahlâk problemlerinin ele alındığı yazıları muhtevaları yanında üslûp güzelliğiyle de büyük takdir toplamış, yazar bu hususta Mısır’ın tanınmış edebiyatçılarından Mustafa Lutfî el-Menfelûtî’ye çok şey borçlu olduğunu belirtmiştir (Brockelmann, III, 212).

BİBLİYOGRAFYA:

Mansûr Fehmî, La condition de la femme dans l’Islam, Paris 1990, tür.yer.; Brockelmann, GAL Suppl., III, 211-212; Kehhâle, MuǾcemü’l-müǿellifîn, XIII, 16-17; M. Seyyid Kîlânî, Źeylü’l-Milel ve’n-niĥal (Şehristânî, el-Milel [Kîlânî] içinde), s. 81, 83; M. Mehdî Allâm, el-MecmaǾiyyûn fî ħamsîne Ǿâmen, Kahire 1406/1986, s. 362-365; Ziriklî, el-AǾlâm, Beyrut 1997, VII, 302; Ahmed Fuâd el-Ehvânî, “Manśûr Fehmî”, Mecelletü Külliyyeti’l-âdâb: CâmiǾatü’l-Ķāhire, XIX/2, Kahire 1961, s. 1-6; İbrâhim Medkûr, “el-Merĥûm ed-Doktor Manśûr Fehmî”, MMLA, XXII (1967), s. 353-360.

Mustafa Çağrıcı