MANSÛR b. NÛH I

(منصور بن نوح)

Ebû Sâlih el-Emîrü’s-Sedîd Mansûr b. Nûh b. Nasr es-Sâmânî (ö. 365/976)

Sâmânî hükümdarı (961-976).

Kardeşi Abdülmelik’in ölümü üzerine Türk asıllı nüfuzlu kumandanlardan Alp Tegin’in isteğiyle küçük yaştaki oğlu Nasr, Vezir Ebû Ali Bel‘amî tarafından hükümdar ilân edildi (11 Şevval 350 / 23 Kasım 961). Ancak Nasr’ın saltanatı bir gün sürdü.


Mansûr b. Nûh ertesi gün ulemâ, meşâyih, hânedan mensupları, hassa kuvvetleri ve özellikle çocukluğundan beri arkadaşı olan Fâik el-Hassa adlı kumandanın desteğiyle tahta çıkarılıp kendisine biat edildi. Alp Tegin’in Mansûr’un yerine amcasını tahta çıkarmak istediği de rivayet edilir (Müstevfî, s. 382).

Mansûr, hükümdar olmasına karşı çıktığı için Alp Tegin’i görevinden uzaklaştırdı. Bunun üzerine Alp Tegin topladığı kuvvetlerle Sâmânî başşehri Buhara’yı ele geçirmek istedi. Ancak askerlerin ve devlet adamlarının Mansûr’un safına geçtiklerini görünce vazgeçip Belh’e çekildi. Mansûr’un, üzerine gönderdiği orduyu yenilgiye uğrattı ve aralarında Mansûr’un dayısının da bulunduğu kumandanları esir aldı (Rebîülevvel 351 / Nisan 962). Aynı yıl Sâmânîler’in en uçtaki sınırlarına çekilen ve Levik hânedanından Ebû Ali’yi mağlûp ederek Gazne’ye giren Alp Tegin böylece Gazneliler Devleti’nin temellerini atmış oldu. Mansûr, daha sonra Ebû Ca‘fer adlı kumandanının idaresindeki bir orduyu Gazne’ye sevkettiyse de Sâmânî ordusu mağlûp olmaktan kurtulamadı ve ağır kayıplar verdi (Nizâmülmülk, metin, s. 123-124, trc., s. 82). Cûzcânî, Alp Tegin’in Mansûr b. Nûh’tan aldığı menşurla Gazne’de meşrû bir otorite tesis ettiğini kaydeder (Ŧabaķāt-ı Nâśırî, I, 211). Alp Tegin’in Mansûr b. Nûh’a karşı yarı bağımsız hareket ettiği Kâbil yakınlarındaki Pervân’da basılan iki sikkeden de anlaşılmaktadır. Alp Tegin’in yerine geçen oğlu Ebû İshak İbrâhim Buhara’ya giderek Emîr Mansûr’dan menşur almış, bu olayın ardından Gazneli-Sâmânî ilişkileri olumlu bir gelişme seyri takip etmiştir. Nitekim Ebû İshak İbrâhim, 353-354 (964-965) yıllarında Levik hânedanı Gazne’yi işgal edince Mansûr’un yardımıyla tekrar Gazne’ye dönebilmiştir (354/965). Alp Tegin’in ölümünden sonra basılan Gazneli paralarında Mansûr b. Nûh’un adı da yer almaktadır.

Mansûr, Alp Tegin’e karşı verdiği başarılı mücadele sebebiyle Ebû Mansûr Muhammed b. Abdürrezzâk’ı Horasan orduları başkumandanlığına getirdi. Ancak Horasan’da halka zulmedip şehirleri yağmalaması ve Büveyhî Emîri Rüknüddevle ile iş birliği yapması üzerine onu azlederek yerine Ebü’l-Hasan Muhammed b. İbrâhim es-Simcûrî’yi tayin etti (Zilhicce 350 / Ocak 962).

Sîstan hâkimi Halef es-Saffâr’ın hacca giderken yerine vekil bıraktığı Tâhir b. Hüseyin’in iktidarı ele geçirip isyan etmesi üzerine Halef Buhara’ya gidip Mansûr b. Nûh’tan yardım istedi. Mansûr asker sevkederek Halef’in Sîstan’a dönmesini sağladı (354/965). Tâhir, Halef’in askerlerini terhis ettiğini görünce tekrar Sîstan’ı ele geçirdi; Halef de yine Mansûr’un gönderdiği Sâmânî kuvvetlerinin yardımıyla ülkesine dönebildi. Ancak Halef, Buhara’ya yollamakta olduğu vergi ve hediyeleri göndermemeye başlayınca onunla Mansûr arasındaki ilişkiler bozuldu. Bunun üzerine Mansûr, Sîstan’a Hüseyin b. Tâhir kumandasında bir ordu sevketti (354/965). Yedi yıl boyunca devam eden savaşlar yapılan bir antlaşmayla sona erdi ve Halef Sâmânîler adına hutbe okutmayı kabul etti. İbnü’l-Esîr, Halef’in isyanını Sâmânîler’de ortaya çıkan ilk zaaf alâmeti olarak gösterir ve bu olaydan sonra çevredeki emîrlerin Sâmânî topraklarına göz dikmeye başladığını belirtir (el-Kâmil, VIII, 564).

Mansûr b. Nûh 356’da (967) Ziyârî Hükümdarı Veşmgîr ile görüştü. Bu görüşmede iki hükümdar Büveyhîler’e karşı birlikte hareket etmeye karar verdi. Bunun üzerine Mansûr, Horasan orduları başkumandanı Ebü’l-Hasan Muhammed b. İbrâhim es-Simcûrî’yi büyük bir orduyla Veşmgîr’in emrine verdi. Veşmgîr, Büveyhî Hükümdarı Rüknüddevle ile oğlu Adudüddevle’nin karşı harekete geçtiği sırada vefat etti. Yerine geçen oğlu Bîsütûn’un Rüknüddevle ile anlaşması bu iş birliğini sonuçsuz bıraktı (Muharrem 357 / Aralık 967). Mansûr b. Nûh, 359’da (970) Kirman’ı hâkimiyeti altına almak üzere Süleyman b. Ebû Ali b. İlyâs’a yardımcı birlikler gönderdi, fakat sefer başarısızlıkla sonuçlandı.

Büveyhîler’le Sâmânîler arasında 356 (967) yılında başlayan mücadele 361’de (971-72) yapılan bir antlaşmayla sona erdi. Buna göre Büveyhîler, Mansûr b. Nûh’a yıllık 150.000 dinar vergi ödeyecekti. Bu antlaşmada Horasan orduları başkumandanı Ebü’l-Hasan Muhammed es-Simcûrî önemli rol oynamış, antlaşmanın imzalanmasına Horasan, Fars ve Irak eşrafı da tanıklık etmiştir. Antlaşmadan sonra Mansûr Adudüddevle’nin kızıyla evlendi.

Mansûr 11 veya 15 Şevval 365’te (12 veya 16 Haziran 976) Buhara’da vefat etti. 366 (977) yılında öldüğü de rivayet edilir. Yerine on üç yaşındaki oğlu Ebü’l-Kāsım Nûh geçti. Çağdaşı coğrafyacı İbn Havkal onu güzel ahlâklı, yetenekli, dönemindeki hükümdarların en âdili ve en ihtiyatlısı, ileri görüşlü, azimli ve iyi niyetli olarak tavsif eder (Śûretü’l-arż, I, 472). Bazı tarih ve tefsir kitapları Mansûr’un emriyle Arapça’dan Farsça’ya tercüme edilmiştir. Veziri Ebû Ali Bel‘amî, Taberî’nin Târîħ’ini bazı ilâvelerle Farsça’ya çevirmiştir.

İmar faaliyetleriyle de ilgilenen Mansûr’un 354 (965) yılında Kârek-i Aleviyyân denilen yerde yaptırmış olduğu saray Sâmânîler devri sonuna kadar ayakta kalmıştır. II. Nasr’ın Rîgistan’da inşa ettirdiği, kendi hükümdarlığının ilk yıllarında yanan sarayı onartmış, ayrıca Rîgistan dar geldiği için Semtîn köyü yolu üzerinde yeni bir musallâ yaptırmış, mihrap ve minberi için büyük paralar harcamıştır (360/971).

BİBLİYOGRAFYA:

Nerşahî, Târîħu Buħârâ (trc. ve nşr. Emîn Abdülmecîd Bedevî - Nasrullah Mübeşşir et-Tırâzî), Kahire 1385/1965, s. 78, 134; İbn Havkal, Śûretü’l-arż, I, 469, 472; Gerdîzî, Zeynü’l-aħbâr (nşr. Abdülhay Habîbî), Tahran 1347 hş., s. 98-100, 152, 161-164, 171; Nizâmülmülk, Siyâsetnâme (nşr. ve trc. Mehmet Altay Köymen), Ankara 1999, metin, s. 116-124, tercüme, s. 77-82; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, VIII, 535, 544, 563-564, 577-578, 586, 609, 626, 673, 683; Cûzcânî, Ŧabaķāt-ı Nâśırî, I, 211-212; İbnü’l-İbrî, Târîħu muħtaśari’d-düvel (nşr. Antûn Sâlihânî el-Yesûî), Beyrut 1890, s. 168, 171; Müstevfî, Târîħ-i Güzîde (Nevâî), s. 381-382; Ahmed el-Menînî, el-Fetĥu’l-vehbî Ǿalâ târîħi Ebî Naśr el-ǾUtbî, Kahire 1286, I, 349-350; C. E. Bosworth, The Ghaznavids, their Empire in Afghanistan and Eastern Iran: 994-1040, Edinburg 1963, s. 38-39; a.mlf., “Sāmānids”, EI² (İng.), VIII, 1027-1028; Artuk, İslâmî Sikkeler Kataloğu, I, 318-319; Hasan İbrâhim, İslâm Tarihi, III, 451-452; İsâm Abdürraûf el-Fıkī, ed-Düvelü’l-İslâmiyyetü’l-müstaķille fi’ş-şarķ, Kahire 1987, s. 18-19; V. V. Barthold, Moğol İstilâsına Kadar Türkistan (haz. Hakkı Dursun Yıldız), Ankara 1990, s. 11, 114, 116, 267-270, 288; a.mlf., “Manśūr b. Nūĥ”, EI² (İng.), VI, 432-433; Erdoğan Merçil, “Simcûriler III”, TD, sy. 33 (1982), s. 117-122.

Abdülkerim Özaydın