MANAS DESTANI

Kırgızlar’ın millî destanı.

En eski Türk destanlarından olan Manas, Türk mitolojisinden ve bozkır kültüründen derin izler taşımakla birlikte Yaratılış ve Türeyiş, Göç, Ergenekon, Şu, Oğuz Kağan gibi diğer Türk destanlarından bağımsız, mısra sayısı bakımından Finliler’in Kalevala, Almanlar’ın Nibelungen, Hintliler’in Ramayana, eski Yunanlılar’ın İliada ve Odysseia gibi destanlarından çok hacimli olup dünyanın en büyük destanıdır.

Üç büyük koldan oluşan destanın “Manas” adını taşıyan birinci bölümü bir Kırgız kahramanı olan Manas’ın doğumu, güç sahibi olarak kendini tanıtması, Kırgızlar arasındaki savaşlarda şöhret kazanması, Kalmuklar’a karşı elde ettiği başarılar, Kırgızlar’ı bir bayrak altında toplaması ve ilini düşman istilâsından kurtarması gibi olaylardan meydana gelmektedir. Bu bölümde verilen bilgilere göre Kara Han’ın oğlu Yâkub (Cakıp) Han ile Haydar Han’ın kızı olan karısı Çıyrıçı’nın çocukları olmaz. Yâkub Han bir çocuk vermesi için Tanrı’ya yalvarır ve bunun üzerine bir oğlu olur. Çocuğa “dört ulu peygamber” tarafından Manas adı verilir. Aslı Sanskritçe olan bu ad “akıllı, zeki” anlamına gelmektedir (Gülensoy, s. 16-19). Beşikte iken konuşmaya başlayan Manas’ı Hızır korur. Manas çabuk büyür ve yiğit bir delikanlı olur; Kâşgar’da bulunan Çinliler’i haraca bağlayıp doğuya sürer. Bu bölümün en güzel kısımları “Kökütey Han’ın Aşı” (yuğ töreni), Manas’ın yaralanması ve ikinci ölümünün anlatıldığı parçalardır. Manas, Kökçököz ve Köz-Kaman tarafından zehirlenerek öldürülür. Manas’ın ilk ölümü ise Kökçö ile savaşırken aldığı yara sonucundadır; üçüncü ölümü de geri dönmeyecek şekilde ölümüdür. Manas’ın ölümünden sonra Kırgızlar arasındaki iç çekişmeler artar, iktidar mücadelesi yeniden başlar.

Semetey ve Seytek kollarında Kırgızlar arasındaki kardeş kavgasının derin izleri görülür. Millî mücadeleden çok şahsî kavgalar, hanlar ve beyler arasındaki iç savaşlar anlatılır. Semetey’in adını taşıyan yedinci bölümde Manas’ın karısı Kanıkey ve annesi Çıyrıçı oğulları Semetey’i yanlarına alarak Buhara’ya gider ve Manas’ın kayınpederi Temir Han’a sığınırlar. Buhara’da dayısının yanında büyüyen Semetey ancak on dört yaşına geldiğinde kim olduğunu öğrenir. Babası Manas’ın da vasiyeti üzerine Talas’a geri döner. Uzun mücadelelerden sonra iktidarı dedesi Temir Han ile amcalarının elinden alır. Buna rağmen Kırgızlar arasındaki beylik ve benlik mücadeleleri sürer. Bu mücadeleler sonunda akrabalarından biri olan İlyas Han Semetey’i öldürür ve karısı Ay-Çörök’ü kendisine alır. Bu bölümün karakterleri Manas’ın karısı, Semetey’in annesi Kanıkey ile Seytek’in annesi Ay-Çörök’tür. Her iki bölümde de başroldeki kadınların intikam alması anlatılır.

Seytek kolu Manas destanının üçüncü bölümü olup Seytek’in hayat hikâyesinden ibarettir. Seytek de babası Semetey gibi gençlik çağına gelince babasının katillerinden intikam alır, iktidarı eline geçirir ve uzun zamandır esir olan dedesi Manas’ın karısı, büyükannesi Kanıkey’i esaretten kurtarır. Bu üç büyük kol dışında Manas dairesi içinde kabul edilen Er Töştük ve Colay Han destanları da vardır ki bu son iki kol bazı bilim adamlarınca müstakil birer destan olarak kabul edilir.

Üzerinde çalışan bilim adamlarına göre Manas destanı, esas itibariyle 840 yılı civarında Kırgızlar’ın Yenisey ırmağı ile Minusinsk bozkırlarında devlet kurdukları yıllarda Uygur Türkleri ve Çinliler’le yaptıkları savaşlarda oluşmaya başlamış, daha sonra XVI-XVII. yüzyıllarda Kırgızlar ile Kalmuklar’ın veya Budist Kalmuk Moğolları ve Çinliler’in Orta Asya’daki müslüman Türk kavimleriyle yaptıkları savaşlar sırasında bünyesine yeni unsurlar katılarak zenginleşmiş, 1917 Sovyet devriminden önce Rus çarına ve ardından komünist yönetime övgülerle yeniden teşekkül etmiştir. Günümüzde yapılan çalışmalarda destana sonradan giren bu tür ekleme ve methiyeler ayıklanarak destan aslına uygun biçimde yeniden düzenlenmiştir.

Manas destanında hayatları anlatılan eski Kırgızlar (Kara Kırgızlar) o zamanlar henüz bir devlet kurma, dünyayı fethetme ve ülkelere hükmetme gibi ülkülere sahip olmayıp küçük kabileler halinde yaşamaktaydılar. Fakat destan eski Kırgızlar’ın iç ve dış düşmanları, Budist Kalmuk-Moğollar, Çinliler, kısmen de Uygurlar ve Orta Asya’da yaşayan diğer Türk boylarıyla yaptıkları mücadelelerin, derin millet ve vatan sevgisinin şiir dili kullanılarak söylenişiyle dikkati çeker. Manas destanı eski Türk millî özellikleri itibariyle çok renkli, Kırgızca’nın kendine has deyişleriyle yoğrulmuş orijinal bir


destandır. Kırgız Türkleri’nin bugün de yaşattıkları folkloruna, gelenek ve göreneklerine, inançlarına, törelerine, bozkır hayatına, etnografyasına ait deyimler (giyim kuşam, çadır hayatı, hayvancılık, deve ve at koşumları, kap kacak, yiyecek ve içecek gibi mutfak kültürü vb.), ata sözleri gibi halk edebiyatı ürünlerinin yanında Türk dili tarihi için çok değerli olan malzemeleri de içinde yaşatmaktadır. Kişi, kavim, boy, soy, oymak, cemaat adlarıyla çeşitli hayvan adlarını taşıması bakımından da bir ad bilimi (onomastik) hazinesidir. Destanda adı geçen Abeke, Abılay, Açık, Ağış, Acıbay, Ak-Erkeç (kadın), Akılay / Nakılay (kadın), Ak-Kıyaz, Akpay-Mamet gibi bazı kahraman-alplerin hayatı ve özellikleri Oğuz Kağan, Dede Korkut, Köroğlu gibi Türk destanlarındakilerle benzerlik göstermektedir.

Manas ve etrafındaki yiğitlerin mücadele ettiği kâfirler Moğol asıllı Budist Kalmuklar ve Çinliler’dir. Fakat destanda Kırgızlar arasındaki kardeş kavgalarının kanlı sahneleri de geniş şekilde yer alır. Bütün bu savaşlar anlatılırken büyüye bağlı masalımsı hayalî sahnelere yer verilmekle birlikte esere gerçekçi bir üslûbun hâkim olduğu görülür.

Manas destanından bahseden en eski kaynak Seyfeddin Molla’nın XVI. yüzyılda yazılmış Mecmûu’t-tevârîh adlı eseridir. Burada Manas tarihî bir kişi ve alp olarak gösterilir. Destanı bilim dünyasına ilk duyuran Kazak bilgini Çokan Velihanoğlu’dur. Cengiz Han’ın soyundan gelen bu Kazak prensi 1856 yılında Kırgızistan’da yaptığı gezi sırasında destanın bir varyantını derlemiş, 1861’de Rus Coğrafya Derneği’nin dergisinde “Kökütey Han’ın Aşı” adlı kısmını Rusça’ya çevirerek yayımlamıştır. Daha sonra W. Radloff 1862, 1864 ve 1869 yıllarındaki Kırgızistan gezilerinde Manas’tan parçalar derleyerek yazıya geçirmiş, bunları Proben der Volkslitteratur der Türkischen Stämme adlı eserinin V. cildinde (St. Petersburg 1885) Kırgızca-Rusça-Almanca olarak neşretmiştir. Manas destanının bugüne kadar on üç varyantı derlenmiş ve büyük bir bölümü yayımlanmıştır. Bir bölümü de henüz yazma halindedir. Destanla ilgili önemli neşirleri bulunan Kazak yazarı Muhtar Avezov 1930’da başladığı çalışmalarını otuz yıl devam ettirmiş ve destanın halk arasında yaşayan pek çok varyantını ortaya çıkarmıştır. Destan üzerine çalışan Kırgız, Kazak, Özbek araştırmacıları ve başta Abdülkadir İnan olmak üzere Emine-Gürsoy Naskali, Naciye Yıldız ve Tuncer Gülensoy gibi pek çok Türk bilim adamı da bulunmaktadır.

Manasçılar destanı kopuz çalıp türküler söyleyerek anlatan, el kol ve baş hareketleriyle destan kahramanlarının konuşmalarını yer ve olaya uygun biçimde ses tonlarıyla canlandıran, ozan-âşık-meddah-aktör karışımı meziyetleri bünyesinde toplayan sanatçılardır. Bunlar ustalarının yanında iyi bir hikâyeci, aktör, türkücü, bestekâr olarak yetişmiştir. Manas destanını çok iyi bilen Manasçılar’a “nagız Manasçı”, yarım bilenlere “şala Manasçı” adı verilir. Nagız Manasçılar destanın tamamını âdâbı ve erkânı ile anlatırlar ve üç büyük kolu bütün epizotlarıyla kesintisiz olarak ancak altı ayda söyleyip tamamlayabilirler. Bilinen en eski Manasçı XVIII. yüzyılın ikinci yarısında yaşayan Keldibek’tir. Diğer bazı Manasçılar da şunlardır: Kırgızlar’dan “balık” lakaplı Bekmurat, Naymanbay, Al Çonbaş, Tınıbek, Çüyük, Sağımbay Orakbayoğlu, Sayakbay Karalayoğlu, Togolok Moldo, Şrısmendeyev, C. Kocekov, B. Sanazov; Kazaklar’dan Cambil Cabayoğlu, Mayköt, Kulmambet, Süyimbay, S. Mürsekoy. Günümüzde de Kırgızistan ve Kazakistan’da Manas destanını tam ya da yarım olarak söyleyebilen Manasçılar bulunmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA:

Manas Destanı (nesir halinde yazan Keneş Yusupov, Türkiye Türkçesine aktaranlar Fikret Türkmen - Alimcan İnayet), Ankara 1995; E. J. Eitel, Hand-Book for the Student of Chinese Budhism, Hong Kong-Shanghai 1870; W. Radloff, Manas Destanı (haz. Emine Gürsoy-Naskali), Ankara 1995; a.mlf., Manas Destanı ve Kırgız Kültürü ile İlgili Tespit ve Tahliller (haz. Naciye Yıldız), Ankara 1995; Abdülkadir İnan, Manas’tan Seçmeler, Ankara 1973; a.mlf., “Manas”, TA, XXIII, 248-249; Manas Bilgi Şöleni, Bildiriler, Van 1995; Manas Destanı ve Etkileri: Uluslararası Bilgi Şöleni, Ankara 1995; Manas Destanı Üzerinde İncelemeler (Çeviriler) I (haz. Fikret Türkmen), Ankara 1995; Manas 1000 Bişkek Bildirileri: Bişkek 26-31 Ağustos 1995 (haz. Ogün Atilla Budak), Ankara 1997; Tuncer Gülensoy, Manas Destanı: Türkiye Türkçesiyle, Ankara 2002; Semih Tezcan, “Türkçe Çevirisinin Yayını Dolayısıyla Manas Destanı”, TDAY Belleten (1973-74), s. 359-363; Türk Lehçeleri ve Edebiyatı Dergisi (Manas Destanı Özel Sayısı), sy. 3, Ankara 1995.

Tuncer Gülensoy