MÂLEKA

(مالقة)

Yaklaşık sekiz asır Endülüs İslâm hâkimiyetinde kalan ve bugün Malaga diye anılan şehir.

İber yarımadasının güneyinde, Guadalmedina (Vâdilmedîne) nehrinin Akdeniz kıyısında meydana getirdiği deltanın yanıbaşında Gibralfaro (Cebelfâruh) denilen


tepenin yükseldiği bir koyun kenarında bulunmaktadır. Milâttan önce X. yüzyıl civarında Fenikeliler’in Lübnan’dan gelerek burada bir balık tuzlama merkezi ve yerlilerle ticaret noktası meydana getirmeleriyle kurulmuş, daha sonra Romalılar’ca önemli bir liman ve ticaret merkezi haline getirilmiştir. Bir süre Bizans’ın yönetiminde kalan şehir VI. yüzyıl sonlarında Vizigotlar’ın eline geçmiştir. Tarih boyunca çok çeşitli milletlerin hâkimiyetine giren şehre damgasını vuran müslümanlar olmuştur. İslâm kaynaklarında yer alan bir bilgiye göre Târık b. Ziyâd, 92 (711) yılında Kurtuba’ya (Cordoba) doğru ilerlemeden önce küçük bir kuvveti Mâleka’nın fethi için göndermiş ve şehir müslümanların eline geçmiştir. Diğer bir rivayete göre ise Mûsâ b. Nusayr’ın oğullarından Abdül‘alâ (Abdüla‘lâ) şehri 94’te (713) yılında fethetmiştir.

Fethin ardından Mâleka, Reyye (Rayyo) eyaletine dahil edilmiş, 125 (743) yılında vali tayin edilen Ebü’l-Hattâr zamanında Reyye’ye gönderilen Ürdünlü askerlerden bir kısmı Mâleka’ya yerleştirilmiştir. Endülüs Emevî Devleti’nin kurucusu I. Abdurrahman, Münekkeb’e (Almunecar) çıkıp İlbîre’ye (Elvira) doğru ilerlerken Mâleka halkı kendisini iyi karşılamış ve bağlılığını bildirmiştir. Endülüs’te çeşitli grupların VIII ve IX. yüzyıllarda çıkardığı isyanların en önemlilerden olan Ömer b. Hafsûn isyanı ile diğer karışıklıklardan Mâleka önemli ölçüde etkilenmiştir. III. Abdurrahman isyanları bastırıp kendini halife ilân edince Mâleka’yı Reyye’nin merkezi yapmış, ayrıca Fâtımî saldırılarına karşı koymak için burada güçlü bir donanma oluşturmuştur.

422 (1031) yılında Endülüs Emevî Devleti yıkıldıktan sonra Mâleka mülûkü’t-tavâiften Hammûdîler’in başşehri olmuş, 449’da (1057) Gırnata’nın Zîrî hükümdarı Bâdîs b. Habbûs tarafından zaptedilmiş, Hammûdîler Afrika’ya sürülmüştür. Bâdîs 466 (1073-74) yılında vefat edince devlet iki torunu arasında paylaşılmış ve Mâleka Temîm b. Bulukkîn’de kalmıştır. Ardından Endülüs’e hâkim olan Murâbıtlar ve Muvahhidler Mâleka’yı da topraklarına katmışlardır.

635’te (1238) Benî Ahmer Emirliği’nin (Nasrîler) hâkimiyetine geçen Mâleka yaklaşık 250 yıl bu hânedanlığın elinde kalmış, 750’deki (1349) veba salgını yüzünden şehrin nüfusu azalmıştır. 27 Şâban 892’de (18 Ağustos 1487) Kral Ferdinand ve Kraliçe Isabella zamanında Mâleka kanlı bir savaştan sonra müslümanların elinden çıkmıştır. Nasrîler döneminde şehir ikinci bir başşehir olarak işlev görmüş, bölgenin ekonomik ve ticarî merkezi olmuştur. Askerî filonun üssü olan limanındaki trafik de Cenevizliler sayesinde önemli ölçüde artmıştır.

Ortaçağ’ın tarih ve coğrafya müellifleri Mâleka’dan hep hayranlıkla bahsetmişlerdir. İdrîsî, İbn Gālib, İbn Saîd el-Mağribî, İbn Abdülmün‘im el-Himyerî, Yâkūt el-Hamevî, Makkarî, İbn İzârî, İbn Battûta ve Lisânüddin İbnü’l-Hatîb bunların başında gelmektedir. Kaynaklarda özellikle şehrin çevresinde yetiştirilen meyvelerin bolluğuna dikkat çekilir ve buradan Mısır, Suriye, Irak, hatta Hindistan’a kurutulmuş incir, badem ve üzüm gönderildiği bildirilir. İbnü’l-Hatîb, Mâleka’nın deniz ürünleri bakımından zengin olduğunu söyler. Bu arada şehrin tekstil konusunda da özellikle V. (XI.) yüzyıldan itibaren önemli bir gelişme gösterdiği belirtilmektedir; Avrupa’da “alguexi, albeci, alveici, oxi” gibi isimlerle bilinen altın püsküllü, değişik renkli ipek üretimi bu şehirde yapılırdı. Ayrıca deri, değerli taş, demir ve seramik endüstrisi gelişmişti.

Mâleka’nın etrafını çevreleyen surlarda yedi kapı mevcuttur (Bâbülvâdî [Bâbülkantara], Bâbülmel‘ab, Bâbülhevce, Bâbülfuntanella, Bâbülkasba, Bâbülferec ve Bâbülbahr). VI. (XII.) yüzyıldan itibaren kullanılan bir mezarlık surların dışında ve Gibralfaro’nun eteklerinde yer almaktadır. Şehirde İslâmî devirden sonra orijinal şeklini koruyan mimari eser kalmamıştır. Hadis âlimi Muâviye b. Sâlih (ö. 158/775) tarafından yaptırılan ve surların içinde yer alan ulucami o zamanki şehrin merkezinde ve bugünkü katedralin yerinde inşa edilmişti. Himyerî caminin beş kapısı olduğunu söyler (er-Ravżü’l-miǾŧâr, s. 518). VIII. (XIV.) yüzyılda camiye yakın bir yerde inşa edilen medrese, Gırnata’daki medreseden önce faaliyete geçirilmesine rağmen ondan daha az şöhrete sahipti. Kale ise 449 (1057) yılında şehri zapteden Zîrî Hükümdarı Bâdîs b. Habbûs tarafından yaptırılmış veya yeniden inşa ettirilmiş, VIII. (XIV.) yüzyılda Nasrîler tarafından onarılmıştır. Mâleka’nın tekrar hıristiyanların eline geçmesi üzerine artık askerî bir amacı olmayan kale zamanla unutulmuş ve toplumun alt kesimlerinin bir sığınağı haline gelmiştir. Günümüzde burada Mısır, Grek ve Roma döneminden kalan tarihî eserlerle İslâmî döneme ait seramiklerin sergilendiği bir arkeoloji müzesi mevcuttur. Bu kültürel zenginliklerinin yanında Avrupa’nın en mâruf kumsallarına sahip olan ve “Güneş kıyısı” (Costa del sol) denilen turizm şeridinin orta kesiminde bulunması Mâleka’yı önemli bir turizm merkezi durumuna getirmiştir. Ayrıca canlı bir balıkçılık limanı ve sanayi şehri olan Malaga’nın nüfusu son yıllarda 500.000’i aşmıştır (518.000, 2003 tah.).

BİBLİYOGRAFYA:

Yâkūt, MuǾcemü’l-büldân (Cündî), V, 52; İbn Saîd el-Mağribî, el-Muġrib, I, 423 vd.; İbn İzârî, el-Beyânü’l-muġrib, II, 11, 33, 45; III, 102, 116, 144, 190, 218, 273; Himyerî, er-Ravżü’l-miǾŧâr, s. 517-518; Makkarî, Nefĥu’ŧ-ŧîb, I, 152, 201, 202, 258, 261, 275, 328, 435, 487; F. J. Simonet, Descripción del Reino de Granada, sacada de los autores arábigos, Granada 1872; F. Guillén Robles, Málaga musulmana. Sucesos, antiguedades, ciencia y letras malagueñas durante la edad media, Málaga 1880; L. Seco de Lucena, Los hammūdíes señores de Málaga y Algeciras, Málaga 1955; R. Arié, L’Espagne musulmane au temps des naśrides (1232-1492), Paris 1973; M. Acien, “Málaga musulmana (siglos VIII-XIII)”, Historia de Málaga, Málaga 1994, s. 171-240; J. L. de Coca Castañer, “Málaga, del Islam al cristianismo (1239-1570)”, a.e., s. 241-312; I. Calero Secall - V. Martínez Enamorado, Málaga, ciudad de al-Andalus, Málaga 1995, tür.yer., ayrıca bk. Arapça kaynaklar için s. 15-52; E. Lévi-Provençal, “Malaga”, İA, VII, 219-220; J. Bosch Vilá, “Mālaķa”, EI² (Fr.), VI, 214-217.

Isabel Calero-Secall