KIZILARSLAN

(ö. 587/1191)

Azerbaycan atabeglerinden (1186-1191).

Adı Osman, lakabı Muzafferüddin, unvanı Kızılarslan olup İldenizliler hânedanının kurucusu Şemseddin İldeniz’in oğludur. Annesi Irak Selçuklu Sultanı I. Tuğrul’un dul kalan hanımıdır. Bundan dolayı Kızılarslan, Irak Selçuklu Sultanı Arslanşah b. Tuğrul’un anne bir kardeşidir.

İldeniz, 555 (1160) yılında Hemedan’da üvey oğlu Arslanşah’ı Irak Selçuklu tahtına oturtup atabeg sıfatıyla devlet işlerini eline alınca büyük oğlu Nusretüddin Muhammed Cihan Pehlivan’ı ona emîr-i hâcib, küçük oğlu Kızılarslan’ı da emîr-i silâh tayin etti. Kızılarslan 1171’de Rey, 1174’te ağabeyi ile birlikte Tebriz, 1175’te babasının yanında Gürcistan seferlerine katıldı. Irak Selçuklu Sultanı II. Tuğrul, beylerin isteğine uyarak Kızılarslan’ı başşehir Hemedan’a çağırarak kendisini atabeg tayin etti. Kızılarslan birkaç gün sonra II. Tuğrul’un huzurunda bulunduğu sırada sultanın hâcibi Karagöz tarafından öldürülmek istendi, ancak sultan buna engel oldu. Atabeg Cihan Pehlivan’ın dul eşi İnanç Hatun, Kızılarslan’ın atabeg sıfatıyla devletin idaresini eline almasından memnun olmamıştı. Bu yüzden kocasının askerlerini Rey’de toplayarak muhalefete geçti. Bunu öğrenen Kızılarslan Rey üzerine yürüdü. İnanç Hatun’un kumandanları savaşmayı göze alamayıp Bistâm tarafına çekildiler. Kızılarslan, Rey’de bulunan İnanç Hatun ile oğulları Mahmud ve Ömer’e yakınlık gösterdi. Yanında kontrol altında tuttuğu II. Tuğrul’un bir gece gizlice kaçması üzerine onu yakalamak için Damgan’a kadar giden Kızılarslan yenilerek Hemedan’a döndü. Sultanın gelmekte olduğu şâyiasının çıkması üzerine ağırlığını bırakıp Azerbaycan’a gitti (Ekim-Kasım 1187).

Kızılarslan buradan Abbâsî Halifesi Nâsır-Lidînillâh’a elçi gönderip ondan Tuğrul’a karşı yardım istedi. Uzun zamandan beri Selçuklu Devleti’nin yıkılmasını dış siyasetinin en önemli meselesi sayan halife, Kızılarslan’ın isteğini kabul etti ve kendisine saltanat menşuru bile gönderdi. Kızılarslan kalabalık ordusuyla Hemedan önünde göründü. Ancak yapılan savaşta Tuğrul’un askerleri galip geldi. Kızılarslan halifeden istediği yardımın gelmekte olduğunu duyunca onları karşılamak için Esedâbâd’a gitti. Abbâsî ordusuyla Esedâbâd’da birleşti ve Hemedan’a gidilmesine karar verildi.

Sultan Tuğrul, müttefik ordunun yaklaşması üzerine Hemedan’ı terkederek Azerbaycan’a gitmek zorunda kaldı. Abbâsî ordusuyla birlikte Hemedan’a gelen Kızılarslan, Selçuklu hânedanından Süleyman’ın oğlu Sencer’i sultan ilân edip hutbeyi onun adına okuttu (Eylül 1188). Çok geçmeden müttefikler arasında ihtilâf çıktı. Bunun üzerine Kızılarslan Azerbaycan’a, Abbâsî ordusu Bağdat’a, Sultan Tuğrul da Hemedan’a döndü.

Kızılarslan bu arada İnanç Hatun’la evlenerek durumunu daha da kuvvetlendirdi. Bir süre sonra Sultan Tuğrul’un, Azerbaycan valisi olan İzzeddin Hasan Bey’in yardımıyla toplanan 10.000 atlının başında harekete geçtiği haberi geldi. Kızılarslan hemen askerini toplayıp Azerbaycan’a gitti. Bir rivayete göre Kızılarslan Tuğrul ile savaşmaya cesaret edemeyip Hemedan, İsfahan, Rey ve Kazvin yörelerini kendisine bıraktığını bildirmiş, barış önermiş, Tuğrul da bunu kabul etmiş, ardından askerlerinin çoğunu vilâyetlere dağıtmış ve memleketlerine dönmelerine izin vermişti. Bunu beklemekte olan Kızılarslan âniden hücum ederek sultanı tam bir bozguna uğratmıştı. Sultan Hemedan’a doğru kaçtı; Kızılarslan da onu takip ederek yakaladı ve oğlu Melikşah’la birlikte Kehrân Kalesi’ne gönderdi (Ekim 1190). Böylece Kızılarslan Irak’ı kesin olarak idaresi altına aldı. Bu sırada Irak Selçuklu tahtında Sencer bulunuyordu. Bağdat’tan, halifenin Irak Selçuklu tahtına Kızılarslan’ın oturmasını arzu ettiği haberinin gelmesi üzerine Kızılarslan tahta oturdu. Abbâsî halifesi, Selçuklu Devleti’nin yeniden kuvvetlenerek Irâk-ı Arab’ı zaptedip halifeliğin maddî kudretine son vermesinden korktuğu için bu mücadelede Kızılarslan’ı destekledi. Ahlatşahlar, Saltuklular, Merâga ve Ebher hâkimleri, bazı kaynaklara göre de Salgurlular Kızılarslan’ı metbû sultan olarak tanıdılar. Fakat şiddetli siyaseti yüzünden Kızılarslan’ın kendilerini cezalandıracağı endişesine kapılan bazı kumandanlar, onu ortadan kaldırmak için öz oğullarının hânedanın başına geçmesini isteyen İnanç Hatun’la iş birliği yaptılar. Kızılarslan bir gece uyurken öldürüldü (Şâban 587 / Eylül 1191).

Kızılarslan âdil ve iyilik sever, dirayetli bir insandı. Kıpçak Türkleri’nden teşkil ettiği bir hassa ordusu vardı. Şairleri himaye etmiş, Genceli Nizâmî, Evhadüddîn-i Enverî, Kıvâmî ve Zahîr-i Fâryâbî gibi büyük şairler onun için kasideler yazarak bol câizeler almışlardır. İldenizliler, Kızılarslan’ın Selçuklu tahtını ele geçirmesiyle hayal edebilecekleri en son merhaleye ulaştılar. Fakat onun öldürülmesi üzerine kısa süre içinde çöktüler.

BİBLİYOGRAFYA:

Râvendî, Râhatü’s-sudûr (Ateş), I-II, bk. İndeks; Aħbârü’d-devleti’s-Selcûķıyye, bk. İndeks; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, XI, 268, 270, 423, 487, 504, 526, 527, 560; XII, 6, 24, 75, 94; Bündârî, Zübdetü’n-Nusra (Burslan), s. 268-269; Reşîdüddin, CâmiǾu’t-tevârîħ (nşr. Ahmed Ateş), Ankara 1960, bk. İndeks; Müstevfî, Târîħ-i Güzîde (Browne), s. 473-475; Faruk Sümer, “Kızıl-Arslan”, İA, VI, 787-789; Mehmed Altay Köymen, “Tuğrul II.”, a.e., XII/2, s. 19-25.

Faruk Sümer