KİRVE

Sünnet töreninin masraflarını karşılayan ve sünnetçi önünde çocuğu tutan kimse.

Kirvelik, bir çocuğun sünnet düğününün giderlerini başka bir aile büyüğünün üzerine almasıyla iki aile arasında kurulan itibarî akrabalığa verilen addır. Kelime muhtemelen Farsça kanalıyla Türkçe’ye geçmiştir, halk ağzında kivre şeklinde de kullanılmaktadır. Kirvelik geniş anlamda Dağıstan’dan Adana’ya, Tebriz’den Sivas’ın doğusuna, dar anlamda Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya kadar yayılmış en eski Türk geleneklerindendir. Anadolu’da kirvelik kurumuna daha çok Sivas-Adana hattının doğusundaki Türkmenler bölgesinde rastlanmakta, hattın batısında Yörük olarak bilinen Türkmen topluluklarının yaşadığı yerlerde bunun hukukî ve sosyoekonomik anlamı bazan “sağdıç” kelimesiyle karşılanmaktadır. Nitekim Edirne’de sağdıca kirve denilmektedir. Batı Ege’de Avşar ve Kaçar Yörükleri’nin yaşadığı yerlerde ise kirve “sünnet babası” olarak anılır. Sünnet babası çocuğun dedesi, amcası, dayısı veya halk arasından bir kişi olabilir. Çocuğa çeşitli hediyeler veren ve saygı gören bu zatla kirvelikte olduğu gibi bir sıhrî akrabalık kurulmaz. Kirveliğin yaygın olduğu bazı yerlerde ise kirvelik hısımlık olarak kabul edilir. Hatta çocuğun babasından ayrı tutulmadığı, kardeşten de yakın sayıldığı yöreler vardır. Kirvenin eteğine sünnet kanı bulaştığından kan bağından ayrılmayacağına, kan kardeşliği gibi yorumlanması gerektiğine de inanılır.

Kirvenin başlıca görevi çocuğun kollarını elleriyle, bacaklarını da kendi bacaklarıyla sıkıca tutarak sünnetçinin işini kolaylaştırmaktır. Kirveliğin yaygın olduğu kesimlerde sünnet düğününün masraflarını karşılamak, ailenin bütün fertlerine, davetlilere armağanlar vermek başta gelir. Ayrıca bu görevlere ailesi okutamadığında çocuğa yardım etmek, eğitim giderlerini üstlenmek, ona yol göstermek de eklenebilir. Kirve, çocuğun iş ve meslek sahibi olmasında ve diğer ilişkilerinde onu gözetir ve korur. Kirvelik teklifinin kimin tarafından yapılacağı bölgelere göre değişir. Bazan bu teklifi çocuğun babası, bazan da çocuğun sünnetini yüklenecek kişi yapar. İki aile arasında kararlaştırılan kirvelikten caymak bağışlanmaz bir davranış olarak kabul edilir.

Genellikle aynı sosyoekonomik seviyedeki insanlar arasında kirvelik kurulur; halk içinde bu husus, “Deve dengine kalır, kirvelik denkten olur” şeklinde açıklanır. Yoksul çocuk babaları varlıklı ailelere kirvelik öneremez, onların çağrılarını bekler. Bazı yerlerde birbirlerine kirve olan aile fertlerinin birbirleriyle evlenmesi yasaktır. Ancak ailelerin hangi fertlerinin birbirleriyle evlenemeyeceklerini belirleyen kurallar yörelere göre değişir.

Kirvenin ağzı aranıp olumlu sonuç alındıktan sonra kirve olacak aile ziyaret edilir. Ziyarete ev halkı için alınmış armağanlarla gidilir. Kirve ise çocuğun elbisesini aile fertlerinin armağanlarını sünnetten önce gönderir. Çoğu defa çocuğu hamama götürür, sünnet günü de at veya araba ile gezdirir. Sünnetten birkaç gün sonra çocuk tarafı kirveyi ziyaret eder, armağanlar götürür. Birçok yerde ise çocuğun babası sünnet masraflarını kirve ile paylaşır. Çocuğun aile fertlerine de giyim eş-yası almak kirvenin görevidir. Ayrıca törenden bir hafta önce yağ, pirinç, şeker gibi gıda maddelerini sünnet evine göndermekle yükümlüdür. Çocuğun babası sünnetten sonra kirveye bu masraflarından daha değerli bir armağan vermek zorundadır. Eğer aksi bir durum olursa çocuğun babası halk arasında onur ve itibarını yitirir.

Bazan kan davası güden iki aile ya da aşiret arasında kirvelik kurularak kanlar bağışlanır, aileler barışır. Çocuklarını birbiriyle evlendiren aileler nasıl bununla aralarında bir yakınlık kurarlarsa bir çocuğun sünnet töreninin üstlenilmesiyle birbirine bağlanan aileler de aynı şekilde bir yakınlık tesis ederler.

Türkiye’de Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri kirveliğin yaygın biçimde benimsenmiş olduğu yerlerdir. Denizli,


Afyon, İzmir, Konya, Samsun, Giresun, Ordu, Kastamonu, Bolu, Antalya, Bursa ve Manisa illeriyle çevrelerinde kirve kelimesi kullanılmaz. Buralarda çocuğu sünnet olurken ya yakınları ya da en yürekli olanlar tutar. Dinî törenler yapılır ve hediyeler verilir. Fakat kirvelik bir sosyal ve ekonomik fonksiyona sahip değildir.

BİBLİYOGRAFYA:

Derleme Sözlüğü, Ankara 1975, VIII, 2883; Ali Rıza Yalgın, Cenupta Türkmen Oymakları, İstanbul 1933, II, 68; Vehbi Cem Aşkun, Sivas Folkloru, Sivas 1940, I, 123; Hamit Zübeyr Koşay, Türkiye Türk Düğünleri Üzerine Mukayeseli Malzeme, Ankara 1944, s. 261-262; Kemal Özer, Balıkesir’de Halk Âdet ve İnanmaları, Bursa 1946, s. 34; A. Yılmaz, Tahtacılarda Gelenekler, Ankara 1948, s. 37; M. Şerif Fırat, Doğu İlleri ve Varto Tarihi, Ankara 1970, s. 243-244; Ayşe Kudat, Kirvelik, Ankara 1974, s. 2-3, 7-8, 11-12, 24, 29, 33, 48, 51, 53; Ali Haydar Bayat, Tarihte Sünnet ve Tarihimizde, Folklorumuzda Sünnet Şenlikleri (doçentlik tezi, 1979), Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, s. 77-86; Özdemir Nutku, IV. Mehmet’in Edirne Şenliği (1675), Ankara 1987, s. 53-61; Mehmet H. Bayrı, “İstanbul’da Sünnet Düğünleri”, Halk Bilgisi Haberleri, sy. 121, İstanbul 1941, s. 14-16; Çağatay Uluçay, “Yund Dağlarında Bir Hafta”, Gediz, sy. 66, Manisa 1943, s. 10; Gündüz Artan, “Göle (Kars) Folklorunda Kirvelik”, TFA, V (1959), s. 1944; Muzaffer Batur, “Gölpazarı’nda Sünnet Düğünü”, a.e., VIII (1964), s. 3446; Orhan Türkdoğan, “Türklerde Kirvelik ve Sünnet Geleneği”, TKA, III-VI (1966-69), s. 197-213; Gülali Aydınoğlu, “Posofta Evlenme ve Sünnet Düğünü”, TFA, XIV (1972), s. 6224; Rıza Yetişen, “Naldöken Tahtacılarında Sünnet Düğünleri”, a.e., XVI (1975), s. 7490; “Kirve veya Kivre”, TA, XXII, 123.

Özdemir Nutku