KEYKUBAD III

(ö. 702/1302 [?])

Anadolu Selçuklu sultanı (1298-1302).

Anadolu Selçuklu Sultanı II. İzzeddin Keykâvus’un torunu, Ferâmurz’un oğludur. Hayatının 697 (1298) yılından önceki dönemi hakkında bilgi bulunmamaktadır. Anadolu’daki Moğol kuvvetleri kumandanı Tayci (Tayşi) oğlu Baltu, İlhanlı Hakanı Gāzân Han’dan huzuruna gelmesi için birkaç defa yarlık almış olmasına rağmen hükümdarının bu buyruğunu yerine getirmedi, Anadolu Selçuklu Sultanı II. Mesud’un da gitmesine engel oldu. Bunun üzerine Gāzân Han Baltu’nun üzerine üç tümenlik bir ordu gönderdi. Beylerbeyi Kutluğ Şah’ın kumandasındaki bu ordu Kırşehir yöresindeki Malya ovasında Baltu ile karşılaştı. Yenilgiye uğrayan Baltu kaçmaya çalışırken yakalandı; Tebriz’e götürülerek orada oğlu ile birlikte öldürüldü (25 Zilkade 696 / 14 Eylül 1297). II. Mesud, Baltu’nun yenilmesi üzerine Kutluğ Şah’ın yanına gidip onun delâletiyle Gāzân Han’ın huzuruna çıktı ve buyruğunu yerine getirememesinin sebeplerini anlattı. Gösterdiği mazeretler Gāzân Han’ı tatmin etmediği için onu hükümdarlıktan azledip Hemedan’da oturmaya mecbur tuttu ve yerine yeğeni Alâeddin Keykubad’ı tayin etti (697/1298). Mevlevî kaynakları, bu tayinde Ulu Ârif Çelebi ile yine Mevlevî olan Atabeg Mecdüddin’in rolü üzerinde durmakta ve Sultan Alâeddin’in bundan dolayı Sultan Veled, Ulu Ârif Çelebi ve diğer Mevlevî büyüklerine teşekkürlerini bildirdiğini kaydetmektedir (Eflâkî, II, 846-849). Bu tayinin ardından Şemsedin Lâkuşî Anadolu vezirliğine, Moğol emîrlerinden Bocukur vergi tahsilinin icrasına, Bayıncar da Anadolu’daki Moğol ordusunun başkumandanlığına getirildi. Bayıncar’ın başkumandanlığa tayini, Baltu’nun isyanında gösterdiği sadakat ve yararlıktan dolayı bu görevin kendisine verilmesini bekleyen Emîr Sülemiş’i kızdırdı ve bu yüzden 698 (1299) kışında isyan etti. Sülemiş, Selçuklular’ı Kösedağ’da bozguna uğratarak vergiye bağlayan Moğol Kumandanı Baycu Noyan’ın torunu idi. Anadolu’daki Moğol kumandanlarından Hıtaylı Taştimur, Celâyir Tayboğa’nın kardeşi İkbal ile diğer bazıları da Sülemiş’in yanında yer aldılar. Sülemiş, emrindeki askerle Bayıncar ve Bocukur’a hücum ederek onları öldürdü. Bunlardan Bayıncar, Gāzân Han’ın eski ve sadık emîrlerindendi. Aynı zamanda Cengiz Han’ın kumandanlarından Sübedey Bahadur’la akrabalığı vardı. Sülemiş Tokat yöresindeki Kazova’da oturarak etrafına çok sayıda asker topladı; birçok kimseye sancak vererek onları beylik mevkiine yükseltti. Karamanlılar’dan 10.000 atlı ile yardıma gelme sözü aldı. Gāzân Han, Sülemiş’in isyanının bastırılmasına yine Kutluğ Şah’ı memur etti. Erzincan Akşehri’nin bulunduğu ovada savaş vuku bulacağı sırada Sülemiş’in emrindeki Moğol askerlerinin çoğu Kutluğ Şah’ın tarafına geçti (4 Receb 698 / 7 Nisan 1299). Tamamı veya bir rivayete göre büyük bir kısmı Karamanlılar’dan olan Sülemiş’in ordusundaki Türkmenler de bu durum karşısında savaş meydanından uzaklaşıp dağlara çekildiler. Memlük ülkesine kaçan Sülemiş orada


çok kalmayıp Anadolu’ya döndü, fakat Ankara civarında yakalandı. Tebriz’e götürülerek şehrin meydanında işkence edilerek öldürüldü (29 Zilhicce 698 / 27 Eylül 1299).

Anonim Selçuknâme’de, III. Alâeddin Keykubad’ın bu olaylardan bir yıl önce 698’in 2 Muharrem günü (10 Ekim 1298) Konya’ya geldiği ve 5 Muharrem günü (13 Ekim) tahta oturduğu kaydedilmektedir. Sülemiş’in isyanı esnasında ülkeden uzaklaşan Alâeddin Keykubad, Gāzân Han’ı Suriye seferi dönüşünde Musul yöresinde karşıladı. Bundan memnun kalan İlhanlı hükümdarı kendisine ihsanlarda bulundu. Erzurum sınırlarından Antalya kıyılarına, Diyarbekir sınırlarından Sinop sahillerine uzanan bütün Selçuklu ülkesinin onun idaresinde olduğu hakkında yarlık verdi. Gāzân Han bu olaydan sonra Keykubad’ı Hülâgû’nun bir kızı ile de evlendirdi. Bu sırada yeni bir hükümet kuruldu; Mücîrüddin Emîrşah saltanat nâibi, Sâveli Alâeddin vezir, Karahisarlı Kadı Mecdüddin atabeg, Nâsırüddin Muhammed müstevfî, Seyyid Şerefeddin Hamza-i Alevî de müşrifü’l-memâlik tayin edildi.

III. Alâeddin Keykubad bir süre sonra Karahisarlı Kadı Mecdüddin ile müşrifü’l-memâlik Hamza-i Alevî’nin tesiri altında kalarak Harput, Malatya, Divriği’de zenginlerin mallarını el koydu. Servetlerini ortaya çıkarmaları için onları işkenceye tâbi tuttu. Bunlardan bazıları gördükleri işkence sonucu hayatlarını kaybettiler. Müşrifü’l-memâlik Seyyid Hamza Sivas, Tokat ve diğer bazı şehirlerde de zulüm ve müsaderelerde bulundu. Vezir Sâveli Alâeddin, halka yapılan bu zulümlere dayanamayıp Anadolu’daki Moğol ordusu başkumandanı Abışka’ya sığınmak zorunda kaldı. Abışka, onun verdiği bilgilere dayanarak Alâeddin Keykubad ile devlet adamlarının halka yaptıkları zulümleri Tebriz’e bildirdi. Bunun üzerine Gāzân Han bir yarlık göndererek Sultan Alâeddin’in daima Abışka Noyan ile birlikte olmasını ve onun onayını almadan hiçbir şey yapmamasını emretti. Bu yarlık gereğince Abışka Sivas’ta bulunan Keykubad’ı Kayseri’nin doğusundaki Yabanlı yaylağına getirtti ve kendisininkinden 1 fersah mesafede kurdurduğu bir otağa yerleştirdi (Şevval 700 / Haziran 1301). Bu otağın önünde hükümdarlık alâmeti olarak günde beş defa nevbet çalınıyor, ülkenin işlerini görmek üzere divan toplantıları yapılıyordu. Ancak kısa bir süre sonra Hamza-i Alevî ile Müstevfî Nâsırüddin Muhammed’in ağır bir şekilde cezalandırılması Alâeddin Keykubad’ı endişeye sevketti. Yanında bulunan bazı kimselerin telkinlerine kapılarak Yabanlı’dan Konya’ya doğru kaçtıysa da adamlarıyla birlikte Ürgüp’te yakalanıp Yabanlı’ya getirildi. Sorguya çekildikten sonra Tebriz’e gönderildi. Orada yargılanarak ölüme mahkûm edilen Keykubad Moğol hânedanından olan karısının aracılığı ile bağışlandı. Fakat azledilerek yerine yeniden II. Mesud tayin edildi. II. Mesud, tarihçi Niğdeli Kadı Ahmed’e göre 1 Şevval 702’de (19 Mayıs 1303) Kayseri’de tahta çıktı. Gāzân Han, Alâeddin Keykubad’ın bütün masrafları sağlanarak İsfahan’da ikamet etmesini emretti. Keykubad İsfahan’da otururken maiyetinden birine kızarak ağır sözler söylemesi hayatına mal oldu. Bu kişi tarafından orada bıçaklanarak öldürüldü. Ölüm tarihi tam olarak bilinmemektedir. Niğdeli Kadı Ahmed, III. Alâeddin Keykubad’ın ilki 698 (1298), diğeri de 700-701 (1301-1302) yıllarında olmak üzere iki defa tahta çıktığını, emîrlerin iftiraları yüzünden hükümdarlıktan azledilip İsfahan’a sürüldüğünü, ölünce Büyük Selçuklu sultanlarının türbesine defnedildiğini kaydeder (el-Veledü’ş-şefîk, s. 301).

III. Alâeddin Keykubad, Osman Gazi’ye beylik vermiş bir hükümdar olarak tanınmaktadır. Bir rivayete göre Karacahisar’ın zaptı, diğer bir rivayete göre de Bilecik, Yarhisar ve İnegöl’ün fethi üzerine Osman Gazi’ye sancak, davul, kılıç, at ve hil‘at göndererek beylik tevcih etmiş, hatta bizzat Karacahisar’ın kuşatılmasına katılmış, ancak Bayıncar’ın Ereğli’yi yakıp yıktığını haber alması üzerine Osman Gazi’yi şehrin alınması için teşvik ettikten sonra geri dönmüştür. Diğer bir rivayette ise Sultan Alâeddin’in hiç oğlu olmadığı için Osman Gazi’yi oğlu gibi sevdiği anlatılır. Ancak bu son rivayet bir yakıştırma, onun Osman Bey’e gönderdiği söylenen Türkçe temliknâme ile Farsça menşurlar da uydurmadır. Adına kesilmiş gümüş sikkelerden bazıları zamanımıza kadar gelmiş olup bunlar Luluva (Ulukışla), Süleymanşehri (Beyşehir), Sarıkavak ve Antalya’da 697 (1298), 699 (1300), 700 (1301) tarihlerine aittir.

Zayıf karakterli bir hükümdar olan III. Alâeddin Keykubad atalarının geleneğinden ayrılarak zulüm yoluna sapmış, böylece hem hükümdarlıktan olmuş hem de Anadolu Selçuklu Devleti’nin itibarını halk ve Moğollar katında gözden düşürmüştür.

BİBLİYOGRAFYA:

Aksarâyî, Müsâmeretü’l-aħbâr, s. 235 vd., 241, 259, 277, 278 vd., 282, 291; Eflâkî, Menâķıbü’l-Ǿârifîn, II, 846-849; Âşıkpaşazâde, Târih, s. 3-4, 8-9; Neşrî, Cihannümâ (Unat), I, 70-111; Târîh-i Âl-i Selçuk (nşr. ve trc. Feridun Nafiz Uzluk), Ankara 1952, s. 41-42, 67; Niğdeli Kadı Ahmed, el-Veledü’ş-şefîk, Süleymaniye Ktp., Fâtih, nr. 4519, s. 301; İsmâil Galib, Takvîm-i Meskûkât-ı Selçukiyye, İstanbul 1309; Ahmed Tevhid, Meskûkât-ı Kadîme-i İslâmiyye Kataloğu, İstanbul 1321, s. 349; Şükrullah Çelebi, Behcetü’t-tevârih (trc. Çiftçioğlu N. Atsız, Osmanlı Tarihleri I içinde), İstanbul 1947, s. 52; Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, İstanbul 1971, bk. İndeks; Cl. Cahen, Osmanlılar’dan Önce Anadolu’da Türkler (trc. Yıldız Moran), İstanbul 1979, s. 287, 293-294; a.mlf., “Kaykubad III”, EI² (İng.), IV, 818; Faruk Sümer, “Anadolu’da Moğollar”, Selçuklu Araştırmaları Dergisi, sy. 1, Ankara 1969, s. 67-71; İbrahim Kafesoğlu, “Keykubad III.”, İA, VI, 662-663.

Faruk Sümer