KAYN (Benî Kayn)

(بنو القين)

Kahtânîler’in Kudâa koluna mensup bir Arap kabilesi.

Adını Nu‘mân (Kayn) b. Cesr b. Şey‘illâh b. Esed b. Vebere b. Tağlib b. Hulvân b. İmrân b. Hâfî b. Kudâa’dan alır. Kayn, Nu‘mân b. Cesr’in lakabı olup muhtemelen kendisine demircilikteki şöhretinden dolayı verilmiş ve ondan gelen soya Benî Kayn, bazan da “nûn”un hazfiyle Belkayn denilmiştir. Kabilenin menşeini Ahd-i Atîk’teki Kayn’a bağlayan ve Hz. Şuayb’ın bu kabileye mensup olduğunu iddia eden görüşler de vardır (Mustafa Murâd ed-Debbâğ, s. 68; İA, VI, 466).

Sînâ yarımadasından başlayarak Suriye sınırı boyunca Ürdün’ün doğusuna kadar uzanan bölgede özellikle Belkā yöresinde yaşayan Benî Kayn, önceleri Suriye kabileleri arasında gerek sayı gerek servet itibariyle çok güçlüydü ve çeşitli kolları vardı; fakat zamanla zayıfladı. Câhiliye döneminde kervan vurma ve köle ticareti ile uğraşıyordu. Hz. Peygamber’in âzatlısı Zeyd b. Hârise’yi esir edip satanlar da onlardandı.

Suriye’nin Bizans hâkimiyetine girdiği tarihten itibaren bu yörede yaşayan diğer kabilelerle birlikte Bizans nüfuzunu tanıyan ve hatta zaman içinde Hıristiyanlığı kabul eden Benî Kayn, Mûte Savaşı’nda (8/629) Bizans ordusunda ve yine aynı yıl Zâtüsselâsil Seriyyesi’nde Belî ve Uzre kabilelerinin yanında müslümanlara karşı çarpıştı. Ancak bu olaylardan kısa bir süre sonra kabilenin bir kısmının İslâmiyet’i kabul ettiği anlaşılmaktadır. Çünkü kaynaklar, Hz. Peygamber’in Amr b. Hakem el-Kaynî’yi kabilesine âmil olarak gönderdiğini ve Kayn’a mensup bazı kimseler ridde olaylarına katılırken onun İslâm’dan ayrılmadığını belirtmektedir. Daha sonraki yıllarda ise Kayn’ın bir bölümünün İslâm, bir bölümünün de Bizans ordusu saflarında yer aldığı bilinmektedir. Meselâ Ecnâdeyn’de (13/634) bu kabileden Ebû Abdurrahman kahramanlığıyla takdir kazanırken ertesi yıl Dımaşk’ın müslümanların eline geçmesi üzerine askerî harekâtı bizzat yönetmek için Antakya’ya gelen Bizans İmparatoru Herakleios’un ordusunda Kayn’a mensup askerler de vardı.

Emevîler dönemindeki iç karışıklıklarda Benî Kayn daima hânedanı destekledi. Bundan dolayı Emevîler nezdinde itibar kazanan Kayn mensuplarından Hint seferini gerçekleştiren Temîm b. Zeyd gibi kumandanlık mertebesine yükseltilenler olmuştur. Hârûnürreşîd zamanında 176 (792) yılında Havran’da Nizârî ve Yemânî kabileleri arasında meydana gelen iç karışıklıklarda da Kayn kabilesi önemli rol oynamıştı. Daha sonraki dönemlerde İslâm coğrafyasının farklı yerlerine dağılan kabilenin bir kısmı Endülüs’ün Reyye bölgesine yerleşti. Muhadram şairlerden tarihe geçmiş en meşhur şair Benî Kayn’dan Ebü’t-Tamahân’dır.

BİBLİYOGRAFYA:

Lisânü’l-ǾArab, “ķyn” md.; Tâcü’l-ǾArûs, “ķyn” md.; Buhârî, “Meġāzî”, 63; İbn Hişâm, es-Sîre2, III-IV, 375; Ebû Ubeyd Kāsım b. Sellâm, Kitâbü’n-Neseb (nşr. Meryem M. Hayrüdder‘), Beyrut 1410/1989, s. 368-369; Belâzürî, Fütûĥ (nşr. Abdullah Enîs et-Tabbâ‘ - Ömer Enîs et-Tabbâ‘), Beyrut 1987, s. 398; Taberî, Târîħ (Ebü’l-Fazl), I, 616; III, 37, 243, 570; V, 167, 538; VII, 131; İbn Düreyd, el-İştiķāķ (nşr. Abdüsselâm M. Hârûn), Bağdad 1979, s. 542; İbn Hazm, Cemhere, s. 453, 454; İbn Abdülber, el-İstîǾâb (nşr. Ali Muhammed el-Bicâvî), Beyrut 1992, III, 1173; Cevâd Ali, el-Mufaśśal, III, 424; IV, 242-243, 425; Kehhâle, MuǾcemü ķabâǿili’l-ǾArab, Beyrut 1402/1982, III, 974; Mustafa Murâd ed-Debbâğ, el-Ķabâǿilü’l-ǾArabiyye ve selâǿilühâ fî-bilâdinâ Filiśtîn, [baskı yeri yok] 1986 (el-Müessesetü’l-Arabiyye li’d-dirâsât ve’n-neşr), s. 68-70; A. Fischer, “Kayn”, İA, VI, 465-467; W. Montgomery Watt, “al-Ķayn”, EI² (İng.), IV, 819-820.

Ahmet Önkal