KATIRCIOĞLU MEHMED PAŞA

(ö. 1079/1668)

Celâlî reislerinden.

Muhtemelen 1601’de Isparta’nın köylerinden birinde doğdu. Babası Ahmed Ağa ile birlikte katırlarla nakliyatçılık yaptığı için Katırcıoğlu lakabıyla tanındı. Isparta mütesellimiyle Isparta halkı arasında çıkan anlaşmazlıklarda ara buluculuk rolü üstlendiyse de hapse atıldı ve halkın yardımıyla kurtuldu. Giderek Isparta’nın önde gelen âyanı arasına girdi. Isparta müteselliminin yaralanması olayı üzerine takibata uğradı ve ardından Haydaroğlu Mehmed ile birlikte eşkıyalığa başladı. Üzerlerine gönderilen Anadolu Beylerbeyi Ahmed Paşa’yı öldürmesi (1058/1648) Celâlîler arasındaki şöhretini arttırdı. Haydaroğlu’nun yakalanıp idam edilmesinden sonra yanındaki Akyakaoğlu adlı Celâlî reisiyle hac kafilelerine ve ticaret kervanlarına saldırılar düzenlemeye başladı. Kısa zamanda Afyonkarahisar’dan Beyşehir’e kadar olan bölgede hâkimiyet sağladı. Çay kasabasını bastı. Akşehir’i tehdit etti. Bu sırada İstanbul’da Sultan Ahmed Vak‘ası’nda (10 Şevval 1058 / 28 Ekim 1648) öldürülen sipahilerin kanını dava etmek üzere ayaklanan Gürcü Abdünnebî’ye katıldı.

Gürcü Abdünnebî maiyetinde yer alan Katırcıoğlu ve diğer bir Celâlî reisi olan Kazzaz Ahmed İstanbul’a yürüdüler. Bâbıâli onların üzerine Tavukçu Mustafa Paşa’yı gönderdi. Katırcıoğlu yanında 400 kadar levend ve birkaç yüz sipahi ile İzmit’e geldi. Mustafa Paşa ordusundaki


yeniçeriler Celâlîler’e silâh çekmeyip savaşmayınca geri dönmek zorunda kaldı (1059/1649). İsyanı yumuşaklıkla bastırmak isteyen hükümet, Gürcü Abdünnebî’ye haber gönderip Celâlîler’i dağıtmak şartıyla kendisine Türkmen ağalığı, Katırcıoğlu ile Kazzaz Ahmed’e de birer sancak verilebileceğini bildirdi. Fakat Katırcıoğlu ile Kazzaz Ahmed Bursa civarında eşkıyalığa devam edince anlaşma sağlanamadı. Bunun üzerine Sadrazam Kara Murad Paşa Bulgurlu tepelerini tuttu. Katırcıoğlu da Üsküdar civarında hükümet kuvvetlerinin bir kısmını karşıladı. Ancak Celâlî kuvvetleri kısa süre içinde dağıtıldı (26 Cemâziyelâhir 1059 / 7 Temmuz 1649). Bu yenilgi Celâlî liderlerinin dağılmasına sebep oldu. Nitekim Gürcü Abdünnebî Niğde’ye, Katırcıoğlu Söğüt’e, Kazzaz Ahmed Akşehir’e çekildi. Gürcü Abdünnebî, Kırşehir sancak beyi İshak Bey tarafından yakalanıp İstanbul’a getirildi ve Parmakkapı’da idam edildi.

Kendisine en yakın Celâlî reislerini kaybeden Katırcıoğlu, bir müddet daha etrafı yağmalamayı sürdürdükten sonra af dilemeye karar verdi. Eski bir yeniçeri olan Îsâ Ağa’yı af talebini iletmek üzere İstanbul’a gönderdi. Îsâ Ağa eski kapı yoldaşlarından Sadrazam Murad Paşa’nın yanına giderek, Katırcıoğlu’nu affettirdi. İstanbul’a gelen ve padişahın huzuruna çıkarılarak iltifat gören Katırcıoğlu’na Beyşehir sancağı verildi. Katırcıoğlu, Beyşehir’e mütesellim gönderip bir müddet İstanbul’da kaldı, Köprülü Mehmed Paşa’nın ekibi arasında yer aldı. Bu arada İstanbul’da idareye hâkim olan ocak ağalarıyla da yakın temas içindeydi. Bu sayede Karaman beylerbeyiliğine tayin edildi ve isyan halinde olan Abaza Hasan’ın üzerine gönderildi. Ancak yenilgiye uğrayıp Konya’ya sığındı. Bunun üzerine Şehrizor valiliğine gönderildiyse de gitmeyip Karaman’da kaldı. Konya etrafında İpşir Mustafa Paşa’ya karşı tahkimat yaptı. İpşir Mustafa Paşa İstanbul’da ağaların iktidardan düşmesi üzerine Halep valisi tayin edildi. Buraya giderken de kendisine Katırcıoğlu’nun bertaraf edilmesi tâlimatı verilmişti. Fakat bu plan başarılı olmadı. Katırcıoğlu Hamîd sancak beyliğine tayin edildi. İpşir Mustafa kısa zaman sonra sadrazam olunca onu Anadolu’dan uzaklaştırmak için Girit’e gönderdi.

Katırcıoğlu Mehmed Paşa, Kaptanıderyâ Zurnazen Mustafa Paşa emrinde 1065’te (1655) gerçekleşen sefere katıldı. Osmanlı donanmasının Venedik donanmasıyla Boğaz dışında yaptığı savaştaki yararlılığıyla padişahın iltifatına mazhar oldu. Katırcıoğlu bu tarihten itibaren Karaman beylerbeyi olarak yıllarca Girit’te hizmet etti. Girit’e yardım götüren donanmanın Boğaz çıkışında mağlûp olması üzerine çok muhkem bir kale olan Kandiye’yi kuşatmakta olan kuvvetler zor durumda kaldı. Bunu fırsat bilen Venedikliler’in karşı saldırıları Serdar Deli Hüseyin Paşa ve Katırcıoğlu Mehmed Paşa’nın üstün gayretleriyle başarısızlığa uğratıldı (Rebîülâhir 1067 / Ocak 1657). Bir müddet sonra Venedik kuvvetleri Hanya’yı geri almak üzere adaya çıktı. Katırcıoğlu’nun Serdar Tavukçu Mustafa Paşa’nın emrinde olarak Venedikliler’e karşı büyük yararlılığı görüldü. 21 Eylül 1667’de Kandiye kuşatmasındaki gayretlerinden dolayı Anadolu beylerbeyiliğine getirildi. Ancak kale önünde uzun süren metris savaşları sırasında şehid oldu (13 Receb 1079 / 17 Aralık 1668).

BİBLİYOGRAFYA:

Kâtib Çelebi, Fezleke, II, 331, 339, 343-344, 346-348, 355, 372, 377, 398; Nevzat Kaya, Karaçelebizâde Abdülaziz Efendi’nin Zeyl-i Ravzatü’l-ebrâr’ı (doktora tezi, 1990), İÜ Ed.Fak. Genel Kitaplık, nr. TE 81, s. 38, 261-262, 377; Târîh-i Fâzıl Ahmed Paşa ve Feth-i Kandiye, TSMK, III. Ahmed, nr. 3605, vr. 42a, 44b, 47a-b, 62a; Evliya Çelebi, Seyahatnâme (nşr. Zekeriya Kurşun v.dğr.), İstanbul 1999, II, 191, 192, 219, 220, 221, 252, 253, 254, 255; III/1, s. 47, 51, 53, 149; Abdurrahman Abdi Paşa, Vekāyi‘nâme (haz. Fahri Çetin Derin, doktora tezi, 1993), İÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 15, 16, 21, 65; Naîmâ, Târih, IV, 341-343, 405-406, 418, 420-424, 428, 450-453; V, 12, 83, 89, 91, 156, 161, 175, 195, 198, 209, 213, 247, 277; VI, 17, 31, 32, 46, 62, 72, 102, 103, 255; Silâhdar, Târih, I, 5, 12, 13, 19, 68, 210, 411, 447, 454, 492-493, 500; M. Çağatay Uluçay, XVII. Asırda Saruhan’da Eşkıyalık ve Halk Hareketleri, İstanbul 1944, s. 51-57, 125, 322, 335; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/1, s. 312-314; Hafize Tuncer, Katırcıoğlu Mehmed (mezuniyet tezi, 1961), İÜ Ed.Fak. Tarih bl., nr. 618; Hikmet Turhan Dağlıoğlu - Nuri Katırcıoğlu, “Katırcıoğlu Kimdir?”, Ün, III/25, Isparta 1936, s. 356-357; Hikmet Turhan Dağlıoğlu, “Katırcıoğlu’na Dâir”, a.e., VIII/87-90 (1941), s. 1251-1252; M. Münir Aktepe, “İpşir Mustafa Paşa ve Kendisi ile İlgili Bazı Belgeler”, TD, sy. 24 (1970), s. 45-58; Cengiz Orhonlu, “Ķātirғјioҗћli Meĥmed Paѕћa”, EI² (İng.), IV, 765-766.

Mücteba İlgürel