KÂSÂNÎ

(الكاساني)

Alâüddîn Ebû Bekr b. Mes‘ûd b. Ahmed el-Kâsânî (ö. 587/1191)

Hanefî fakihi.

Orta Asya’da Fergana bölgesinde Seyhun nehrinin kuzeyinde yer alan Kâsân’da (Kâşân) doğdu. Hocaları arasında daha sonra kayınpederi olan Alâeddin es-Semerkandî, öğrencileri arasında ise oğlu Mahmud ve el-Muķaddimetü’l-Ġazneviyye adlı eserin müellifi Ahmed b. Muhammed el-Gaznevî gibi âlimler bulunmaktadır. “Melikü’l-ulemâ” lakabıyla anılan Kâsânî’nin asıl şöhreti, Alâeddin es-Semerkandî’nin Tuĥfetü’l-fuķahâǿ isimli kitabına yazdığı BedâǿiǾu’ś-śanâǿiǾ adlı şerhinden kaynaklanmaktadır. Bundan çok memnun kalan hocası bir fıkıh âlimi olan kızı Fâtıma’yı ona nikâhlamış ve mehir olarak da bu eseri kabul etmiştir. Özellikle bu evlilikten sonra Kâsânî, eşi ve kayınpederinin ortak fetva vermeye başladıkları kaydedilir (bk. FÂTIMA bint ALÂEDDİN es-SEMERKANDİYYE).

Çeşitli ilim yolculuklarına çıkan Kâsânî bir ara Konya’ya giderek Selçuklu Sultanı I. Mesud’un sarayında kalmış ve bu sırada bazı ilmî tartışmalara katılmıştır. Şa‘rânî nisbeli bir âlimle (İA, VI, 700) müctehidlerin ictihadlarında isabetli olup olmadıkları konusunda yapılan bir tartışmada adı geçen zat, Ebû Hanîfe’den her müctehidin kendi ictihadında isabetli olduğu görüşünün nakledildiğini ileri sürmüş, Kâsânî ise Ebû Hanîfe’den müctehidlerin ictihadlarında isabetli oldukları gibi hata da yapabileceklerinin ve yalnız birisinin isabet edeceğinin nakledilmiş olduğunu söylemiştir. Bu arada Kâsânî rakibinin görüşünün Mu‘tezile’ye ait bir görüş olduğunu söylemiş ve kırbacıyla ona vurmaya kalkışmıştır. Bunun üzerine sultan Kâsânî’nin Konya’dan uzaklaştırılmasını istemişse de vezirin araya girmesiyle Halep’te bulunan Nûreddin Mahmud Zengî’nin yanına elçi olarak gönderilmiştir (Kureşî, IV, 26; M. Râgıb et-Tabbâh, IV, 305-306). Bu olayın 541-543 (1146-1148) yılları arasında vuku bulmuş olması muhtemeldir. Halep’te ilim adamları ve öğrenciler arasında büyük itibar gören Kâsânî, Zengî tarafından Halâviyye Medresesi’ne hoca olarak tayin edildi ve hayatının sonuna kadar burada ders verdi. Kâsânî 10 Receb 587’de (3 Ağustos 1191) Halep’te vefat etti ve makām-ı İbrâhim’in sağ tarafında bulunan hanımının kabri yanına defnedildi. Bu mezarlar zamanla önemli bir ziyaretgâh haline gelmiştir.

Kâsânî, özellikle BedâǿiǾu’ś-śanâǿiǾ adlı eserindeki düzen ve sağlam mantık örgüsünden de anlaşılacağı üzere fıkıh ve fıkıh usulünde derin bilgi sahibiydi. Ayrıca devrinde yapılan kelâmî tartışmalardan uzak kalmamış ve bilhassa Mu‘tezile ile bid‘at ehline karşı mücadele etmiştir.

Eserleri. Kâsânî’nin bilinen en önemli eseri BedâǿiǾu’ś-śanâǿiǾ* fî tertîbi’ş-şerâǿiǾdir (I-VII, Kahire 1327-1328; nşr. Ali Muhammed Muavvez - Âdil Ahmed Abdülmevcûd, I-X, Beyrut 1418/1997). Eser, Alâeddin es-Semerkandî’nin Kudûrî’nin el-Muħtaśar’ına dayanan Tuĥfetü’l-fuķahâǿ adlı kitabının şerhi olarak kaleme alınmakla beraber klasik anlamda bir şerh olmayıp yepyeni bir sistemle yazılmıştır. Bu sebeple fıkıh tarihçileri arasında BedâǿiǾu’ś-śanâǿiǾin Tuĥfetü’l-fuķahâǿ ile şerhmetin ilişkisi tartışmalıdır. Bir taraftan Kâsânî’nin hocasının eserine tamamen sadık kaldığı ileri sürülüp onun bizzat hocasının nezâreti altında Tuĥfe’yi yeniden kaleme almış olması ihtimaline işaret edilirken (Kavakcı, XI ve XII. Asırlarda Karahanlılar, s. 125) diğer taraftan Tuĥfe ve Kudûrî’nin el-Muħtaśar’ı ile karşılaştırıldığında gerek içerik gerekse metot bakımından müstakil bir kitap sayıldığı ve Tuĥfe’nin şerhi olarak gösterilmesinin doğru olmayacağı belirtilmiştir (Spies, XLI [1969], s. 20). Jochen Gentz, BedâǿiǾu’ś-śanâǿiǾe dayanarak İslâm hukukunda kefalet konusunu incelemiştir (“Die Bürgschaft im islamischen Recht nach al-Kāsānī”, Zeitschrift für vergleichende Rechtswissenchaft, LXI [1960], s. 86-180).

Brockelmann Kitâbü’t-Teǿvîlât adlı bir eseri Kâsânî’ye izâfe ederse de (GAL, I, 465) onun belirttiği nüsha (Râgıb Paşa Ktp., nr. 32/4) Abdürrezzâk b. Ahmed el-Kâşânî’ye ait Teǿvîlâtü’l-Ķurǿân’dır (krş. GAL, II, 262; Suppl., II, 280). Ayrıca es-Sulŧânü’l-mübîn fî uśûli’d-dîn adında kelâmla ilgili bir eser daha Kâsânî’ye nisbet edilmiştir (Kureşî, IV, 27; Keşfü’ž-žunûn, II, 996). Bu eserin el-MuǾtemed fi’l-muǾteķad adıyla da anıldığı belirtilir (Leknevî, s. 53).

BİBLİYOGRAFYA:

Kâsânî, BedâǿiǾu’ś-śanâǿiǾ, Beyrut 1402/1982, I, 2-3; Alâeddin es-Semerkandî, Tuĥfetü’l-fuķahâǿ (nşr. M. Zekî Abdülber), Dımaşk 1377/1958, neşredenin girişi, I, 12-26; İbnü’l-Adîm, Zübdetü’l-ĥaleb, II, 295-296; a.mlf., Buġyetü’ŧ-ŧaleb, s. 99-100; Kureşî, el-Cevâhirü’l-muđıyye, IV, 25-28; Taşköprizâde, Miftâĥu’ś-śaǾâde, II, 273-274; Keşfü’ž-žunûn, I, 230, 371; II, 996; Leknevî, el-Fevâǿidü’l-behiyye, s. 53, 158; M. Râgıb et-Tabbâh, İǾlâmü’n-nübelâǿ bi-târîħi Ĥalebi’ş-şehbâǿ, Halep 1343/1925, IV, 273-274, 305-308; Serkîs, MuǾcem, II, 1540; Brockelmann, GAL, I, 465; II, 262; Suppl., I, 640, 643; II, 280; Îżâĥu’l-meknûn, I, 606; Yusuf Ziya Kavakcı, XI ve XII. Asırlarda Karahanlılar Devrinde Māvāra’ al-Nahr İslâm Hukukçuları, Ankara 1976, s. 122-125; a.mlf., “el-Kâsânî Ebû Bekr b. Mes‘ûd”, İslâm Düşüncesi, II/6, İstanbul 1968, s. 371-374; Von Otto Spies, “Istanbuler Handschriften zu dem Rechtswerk BadāǿiǾ assanāǿiǾ des Kāsānī”, Isl., XLI (1969), s. 18-26; G. C. Anawati, “Textes arabes anciens édités en Egypte au cours des années 1969 à 1973”, MIDEO, XII (1974), s. 129-130; Heffening, “Kâsânî”, İA, VI, 373-374; a.mlf. - Y. L. de Bellefonds, “al-Kāsānī”, EI² (İng.), IV, 690; Osman Turan, “Kılıç Arslan II”, İA, VI, 700.

Ferhat Koca