KARAEVLİ

Oğuz boylarından biri.

Kâşgarlı Mahmud (XI. yüzyıl) bu boyu listesinde Kara Bölük adıyla on ikinci sırada zikretmekte ve damgasının şeklini de vermektedir. 1206 yılında tamamlanan Fahreddin Mübârek Şah’ın tarihindeki Türk toplulukları listesinde Karaevliler’in adı geçmez. Reşîdüddin Fazlullah (XIV. yüzyılın başları) Kara Bölük’ü, Karaivli (> evli) şeklinde yazar ve damgasını da verir. Kayı, Bayat ve Alkaevli boyları ile ortak olarak ülüşlerinin “sağ karı yağrın” (sağ kürek kemiği) ve onkunlarının da şâhin olduğunu bildirir.

Vekāyi‘nâmelerde ve diğer eserlerde Karaevliler’in adı geçmez. XVI. yüzyıla ait tahrir defterlerinde de sadece Yeni İl’e bağlı Mûsâcalu oymağının obaları arasında Karaevli adını taşıyan seksen altı vergi nüfuslu bir oba görülür. Aynı yüzyılda Karaevli adlı diğer bir oymak Ceyhun kıyısında ve Acıdeniz’e (Hazar denizi) yakın bir yerde bulunmaktaydı. Fakat Şecere-i Terâkime’de bu Karaevliler’in Kaşga Çura adlı birinden türediği, Kaşga Çura’nın da dışarıdan getirilmiş bir kölenin oğlu olduğu söylenir. Günümüzde yarı göçebe hayatlarını henüz bırakmış veya bırakmak üzere bulunan Toroslar’daki Yörükler arasında Karaevli adlı bazı küçük oymaklara rastlanmaktadır. Bununla beraber buraların asıl adlarının başka olduğu (meselâ Karakoyunlu gibi) ve Karaevli adını sonradan aldıkları tesbit edilmiştir.

Boyun adını taşıyan yer adlarıyla ilgili olarak tahrir defterlerinde ancak yedi köye rastlanmıştır. Bunlardan dördü Bolu sancağının Onikidivan kazasında, ikisi Kastamonu dolaylarında bulunmaktadır. Bu durum, Karaevli boyundan kalabalık bir kümenin adı geçen yerlere yerleşmiş olduğunu göstermektedir. Bugün Türkiye’de değişik bölgelerde on kadar Karaevli adlı köy vardır.

Karaevli boyu Reşîdüddin’deki listede Kayı, Bayat gibi büyük boyların kardeşi olarak gösterilmiştir. Çorlu, Tekirdağı, Alanya, Maraş, Hamîd, Teke, Sis sancağı, Sinop ve Niğde yörelerindeki Karaevliler’e ait arşiv kayıtları bulunmaktadır. Ancak bu gibi kayıtların son derece az olması, bu boyun başka adlar taşıyan obaları tarafından temsil edilmesiyle açıklanabilir.

BİBLİYOGRAFYA:

Dîvânü Lugāti’t-Türk Tercümesi, I, 56; Reşîdüddin, CâmiǾu’t-tevârîħ (nşr. Behmen Kerîmî), Tahran 1338, I, 39; Yazıcızâde Ali, Târîh-i Âl-i Selçûk, TSMK, Revan Köşkü, nr. 1390, s. 25; Ebülgazi Bahadır Han, Şecere-i Terâkime (nşr. A. N. Kononov), Moskova-Leningrad 1958, s. 516, 547, 593, 1390, 1412, 1415, 1417; Türkiye’de Meskûn Yerler Kılavuzu, Ankara 1946, I, 606; Ali Rıza Yalman, Cenupta Türkmen Oymakları (haz. Sabahat Emir), Ankara 1977, II, 40-43; Cevdet Türkay, Başbakanlık Arşivi Belgelerine Göre Osmanlı İmparatorluğu’nda Oymak, Aşiret ve Cemaatler, İstanbul 1979, s. 469; Faruk Sümer, Oğuzlar: Türkmenler, İstanbul 1980, s. 239-240, 429; Nihal Atsız - Ahmed Naci, “Anadolu’da Türklere Aid Yer İsimleri”, TM, II (1928), s. 249.

Faruk Sümer