KAPI AĞASI MEDRESESİ

Amasya’da XV. yüzyıla ait medrese.

Amasya Şamlar mahallesinde Yeşilırmak kıyısındadır. Büyük Ağa Medresesi ve Medrese-i Hüseyniyye adlarıyla da anılır. Kitâbesine göre II. Bayezid devrinde kapı ağası Hüseyin Ağa (Hüseyin Ağa b. Abdülmuîn) tarafından 894 (1489) yılında yaptırılmıştır. Pâye itibariyle medrese ilk yapıldığı yıllarda otuzlu iken 963 (1556) yılında kırklılar arasında bulunuyordu.

Osmanlı medrese mimarisinde düzenleme ve plan şeması bakımından benzerine hemen hemen rastlanmayan yapı sekizgen planlıdır. Planın bu orijinalliği bir form endişesinden olduğu kadar arazinin topografyasından da kaynaklanmaktadır. Bundan dolayı kapısı ve dershane aynı eksen üzerinde değildir. Medreseye giriş


kuzeybatıdaki kapıdan sağlanır. Kapının büyük kemeri yay kemer biçiminde olup üzerinde bulunması gereken kitâbe bugün mevcut değildir. Medrese 1940 yılından sonra terkedilip yıkılmaya bırakıldığından kitâbe de yerinden çıkarılmış ve birçok parçaya ayrılmış bir halde Amasya Müzesi’ne nakledilmiştir (kitâbe metni için bk. Eyice, sy. 9 [1978], s. 161).

Kapıdan girilince küçük bir dehlizle bunun iki yanında kubbeli iki oda vardır. Medresenin ortasında bulunan sekizgen avlunun etrafı her kenarda dörder pâye ile taşınan sivri kemerli revaklarla çevrilmiştir. Revakların üzeri basık çapraz tonozlarla, revakların arkasında yer alan medrese odaları da pandantiflerle geçişi sağlanan kubbelerle örtülmüştür. Köşelere isabet eden odalarda 1 m. derinlikte ve 2,10 m. genişlikte birer niş mevcuttur. Bütün odalarda alt ve üst pencere, ikişer dolap yeri, kandillik ve ara duvarlarda ocak bulunmaktadır.

Güneyde yer alan dershane-mescid yapının kitlesinden daha yüksek olup dışa çıkıntı yapmaktadır. Kare planlı ve üzeri kubbe ile örtülü mekân giriş yönünde iki yarım kubbe ile yanları genişletilmiştir. Avluya bakan cephesi daha itinalı yapılmış olup âdeta son cemaat yerini andıran bir görünüme sahiptir. Burada ortadaki birimin içi mukarnaslı dolgulu aynalı tonozla örtülmüştür. Dershane-mescide kademeli silmelerle teşkilâtlandırılmış kemerli bir kapıdan geçilir. Kapının üst kısmı mukarnaslı olup köşelerde birer rozet bulunur. Kapının iki yanında birer pencere, bunların yanında da birer kapı açıklığı mevcuttur. Girişin tam karşısında yer alan mihrap tuğladan olup oldukça sadedir. Mihrabın iki yanında ve iki yan duvarda dışa açılan altlı üstlü iki sıra pencere vardır. Ayrıca kasnakta da dört yönde birer pencere bulunmaktadır. Alt sıra pencereler tuğladan sivri hafifletme kemerleri altında dikdörtgen açıklıklı, üst sıra pencereler ise tuğladan sivri kemerli açıklıklıdır.

Odaların avluya bakan cephesi Bursa kemerleriyle hareketlendirilmiştir. Ayrıca bu cephenin sıvalarında malakârî bir süslemenin varlığı dikkati çekiyordu. 1942’deki Amasya depreminde büyük çatlaklarla zedelenen dershane kubbesinin dökülen sıvalarında da malakârî süsleme izleri vardı. Fakat 1965’ten sonra dershanenin kubbesi yıkılmış, öndeki revak da hemen hemen ortadan kalkmıştı. Sadece iki sütunla bunların taşıdığı kemerler görülmekteydi. Medrese, 1980’li yıllarda Vakıflar İdaresi tarafından restore edilerek tamamen yenilenmiştir. Bu restorasyondan sonra yıkık olan dershane kubbesi, revak kemerleri, sütunlarıyla sütun başlıkları yeniden yapılmıştır. Avlunun ortasına da bir şadırvan yerleştirilmiştir. Medrese bugün Kur’an kursu olarak kullanılmaktadır.

Kapı Ağası Medresesi üç sıra tuğla, bir sıra taşla inşa edilmiştir. Avluya yalnızca bir kapı ile açılan medrese odaları altlı üstlü pencerelerle dışarı açılmıştır. Dikdörtgen şeklinde olan alt pencerelerin tuğladan sivri hafifletme kemerleri vardır. Üstteki pencereler ise tuğladan yuvarlak kemerlidir.

Medrese giriş cephesinin solunda ve cephenin simetriği sayılan cephede dışa çıkıntılı olarak yerleştirilmiş bulunan 5 × 2,95 m. ebadında, üzeri tonozla örtülü bir birim bulunmaktadır. Bu bölümün gusülhâne olabileceği ileri sürülmüştür (a.g.e., sy. 9 [1978], s. 213). Ancak daha önce yapıyı inceleyen Gabriel’in planında bu birim mevcut değildir (Monuments turcs, II, 54).

Medresenin önünde klasik üslûpta bir çeşme yer alır. Kemeri üzerinde mermerden boş bir levha bulunmaktadır; levha herhalde bir kitâbe konmak üzere yapılmıştır. Muntazam iri küfeki taşlarından yapılmış bu çeşmenin önünde yekpâre taştan oyulmuş bir yalak vardır. Çeşme kemeri, kırmızı taşların ve beyaz mermerlerin alternatif sıralanmasıyla örülmüştür. Oldukça sade olan çeşmenin de Hüseyin Ağa’nın bir hayratı olabileceği düşünülmektedir. Kapı Ağası Medresesi’nin ilginç olan sekizgen planı, bazı ufak değişikliklerle Mimar Sinan tarafından 1550 tarihli İstanbul Rüstem Paşa Medresesi’nde uygulanmıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

A. Gabriel, Monuments turcs d’Anatolie, Paris 1934, II, 53-56; Cahid Baltacı, XV-XVI. Asırlarda Osmanlı Medreseleri, İstanbul 1976; Türkiye’de Vakıf Abideler ve Eski Eserler, Ankara 1983, I, 264-266; Yüksel, Osmanlı Mi‘mârîsi V, s. 46-48; Oktay Aslanapa, Osmanlı Devri Mimârisi, İstanbul 1986, s. 144-145; Semavi Eyice, “Kapu Ağası Hüseyin Ağa’nın Vakıfları”, EFAD, sy. 9 (1978), s. 149-246.

Gülay Burgaz