KĀBIZ

(القابض)

Allah’ın isimlerinden (esmâ-i hüsnâ) biri.

Sözlükte “almak, tutmak, avucunda tutmak, sahip olmak; daraltmak” mânalarındaki kabz kökünden sıfat kuruluşunda bir isim olup Allah’a nisbet edildiğinde “rızkı daraltan; canlıların ruhunu alıp hayatlarına son veren” anlamında kullanılır (İbnü’l-Esîr, en-Nihâye, “ķbż” md.; Lisânü’l-ǾArab, “ķbż” md.).

Kabz kavramı Kur’ân-ı Kerîm’de dokuz yerde geçmekte, bunlar arasında kābız kelimesi yer almamaktadır (M. F. Abdülbâkī, el-MuǾcem, “ķabż” md.). Kavramın zât-ı ilâhiyyeye nisbet edildiği dört yerde Cenâb-ı Hakk’ın kabz ve bast fiillerini gerçekleştirdiği (el-Bakara 2/245), yer küresinin güneşe karşı olan konumuna bağlı olarak gün ortasından itibaren gölgeyi yavaş yavaş kısalttığı (el-Furkān 25/45-46) ve kıyamet gününde bütün yeryüzü sanki avucunun içinde imiş gibi O’nun hâkimiyet ve tasarrufu altında bulunacağı ifade edilir (ez-Zümer 39/67).

Aynı kavram hadis rivayetlerinde de Allah’a izâfe edilmiştir (Wensinck, el-MuǾcem, “ķbż” md.). Kābız, doksan dokuz isme yer veren kaynakların dışında (Tirmizî, “DaǾavât”, 82; İbn Mâce, “DuǾâǿ”, 10) bazı münasebetlerle Allah’ın ismi olarak zikredilmiştir (Müsned, III, 442). Enes b. Mâlik’ten rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber döneminde fiyatlar aşırı derecede yükselmiş, ashap kendisine başvurarak fiyatları tesbit etmesini istemiş, o da şu cevabı vermiştir: “Fiyat olgusuna hükmeden, rızkı daraltıp genişleten, insanların geçimine medar olan nimetleri lutfeden Allah’tır. Ben, can ve mal güvenliği konusunda hiç kimsenin şahsımdan davacı olmayacağı bir konumda rabbime kavuşmayı arzu ediyorum” (Müsned, III, 156, 286; Tirmizî, “BüyûǾ”, 49; İbn Mâce, “Ticârât”, 27, “DuǾâǿ”, 10).

Âlimler hâfıd-râfi‘, muiz-müzil gibi kābız ile bâsıt isimlerinin de karşıt anlamlı olmakla birlikte birbirlerini dengeleyip tamamladıklarını göz önünde bulundurarak bu iki ismin beraber kullanılmasının gereğini vurgulamış, Bakara sûresinde Allah’a nisbet edilen kabz-bast kavramları üzerinde çeşitli yorumlar yapmışlardır. Mâtürîdî, kābızın “rızkı daraltan” şeklindeki mânasını verdikten sonra bunun sebebini taşkınlığın önlenmesi olarak belirtmiş (Teǿvîlâtü’l-Ķurǿân, vr. 675a), ayrıca “ihsan ettiği her türlü nimeti sınırlandıran” (a.g.e., vr. 59a); “karanlığı güneşle geri çeken” (a.g.e., vr. 519a); “kuşları havada tutan, havayı kuşların uçmasına elverişli hale getiren” (a.g.e., vr. 806a) şeklindeki anlamlara da yer vermiştir. Râgıb el-İsfahânî de kabz ve bast kavramlarını “bazan vermez, bazan verir; bir zümreye vermez, diğerine verir; bazan toplar, bazan dağıtır; öldürür ve diriltir” şeklinde mânalandırmıştır (el-Müfredât, “ķbż” md.). Bunlardan başka kābız ve bāsıt isimlerine “sadakaları kabul edip mükâfatını veren” (Ebû Bekir İbnü’l-Arabî, vr. 125a); “sadakaları alıp fakirlere dağıtan” (Kuşeyrî, s. 45) şeklinde de anlam verilmiştir. Kābız ve bâsıta tasavvuf açısından bakış yapılarak bazı yorumlar getirilmiştir. Kuşeyrî bu isimlere, “kalpleri bilgisizlik ve gaflet sebebiyle daraltıp yabancılaştıran; ilim ve mârifet yoluyla genişleten” mânasını vermiş, kabz ve bastın kalbin havf ve recâ hali olabileceğini söylemiştir (a.g.e., s. 45; bk. KABZ). Kābız ismi Allah’ın fiilî sıfatlar grubuna girer (ayrıca bk. BÂSIT).

BİBLİYOGRAFYA:

Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “ķbż” md.; İbnü’l-Esîr, en-Nihâye, “ķbż” md.; Lisânü’l-ǾArab, “ķbż” md.; Wensinck, el-MuǾcem, “ķbż” md.; M. F. Abdülbâkī, el-MuǾcem, “ķabż” md.; Müsned, III, 156, 286, 442; Tirmizî, “DaǾâvât”, 82, “BüyûǾ”, 49; İbn Mâce, “Ticârât”, 27, “DuǾâǿ”, 10; Mâtürîdî, Teǿvîlâtü’l-Ķurǿân, Hacı Selim Ağa Ktp., nr. 40, vr. 59a, 519a, 675a, 806a; Zeccâcî, İştiķāķu esmâǿillâh (nşr. Abdülhüseyin el-Mübârek), Beyrut 1406/1986, s. 97-99; Abdülkāhir el-Bağdâdî, el-Esmâǿ ve’ś-śıfât, Kayseri Râşid Efendi Ktp., nr. 497, vr. 159b; Kuşeyrî, et-Taĥbîr fi’t-teźkîr (nşr. İbrâhim Besyûnî), Kahire 1968, s. 45; Gazzâlî, el-Maķśadü’l-esnâ (Fazluh), s. 93-94, 174; Ebû Bekir İbnü’l-Arabî, el-Emedü’l-aķśâ, Hacı Selim Ağa Ktp., nr. 499, vr. 125a-b; Fahreddin er-Râzî, LevâmiǾu’l-beyyinât (nşr. Tâhâ Abdürraûf Sa‘d), Beyrut 1404/1984, s. 241-243.

Bekir Topaloğlu