İSKENDER PAŞA CAMİİ

İstanbul Fatih’te XV. yüzyıl sonu veya XVI. yüzyıl başlarına tarihlendirilen cami.

Fatih’te Sarıgüzel caddesinde yer alan yapının diğer bir adı Terkim Camii olup bânisi, Fâtih Sultan Mehmed devri ricâlinden ve II. Bayezid’in vezirlerinden İskender Paşa’dır. Aynı yüzyıl içinde yaşamış, başta İstanbul olmak üzere çeşitli yerlerde vakıfları bulunan diğer İskender paşalarla da sık sık karıştırılan bânisi Rumeli beylerbeyiliği, iki defa vezirlik, üç defa Bosna valiliği yapmış ve 912’de (1506-1507) vefat etmiştir. Caminin vakfiyesi 911 (1505-1506) tarihli olduğundan XV. yüzyıl sonu veya XVI. yüzyıl başlarında yaptırıldığı tahmin edilmektedir. İskender Paşa cami için birçok tarla, bahçe, dükkân ve ev, bir kervansaray, Vize’de çiftlik ve birçok köy vakfetmiştir. Galata Mevlevîhânesi’ni yaptıran da bu İskender Paşa’dır. Mevlevîhâneye ait tescil edilmiş 897 (1492) tarihli vakfiyesinde, Saray’ın Karabürçek köyündeki tarlaların Galata Mevlevîhânesi için tahsis edildiği açıkça bildirilmektedir. Vakfiyede bâninin Vize’ye bağlı Çakallı köyünde bir mescidi daha olduğu kayıtlıdır. Fatih’te Bâlî Paşa Camii kitâbesinde adı geçen İskender Paşa da aynı kişidir ve cami Bâlî Paşa ile evli kızı Hümâ Hatun tarafından yaptırılmıştır. Hayrat sahiplerinin vakfettikleri eserleri, yaşadıkları yerin yakınında kurdurdukları düşünülecek olursa İskender Paşa ile damadı Bâlî Paşa’nın konaklarının Fatih-Edirnekapı yolunun sol tarafında, Bayrampaşa deresine (günümüzde Vatan caddesi) inen yamaçta olduğuna ihtimal verilebilir. Oğlu Mustafa Bey’in vakfından öğrenildiğine göre İskender Paşa, Çakallı köyündeki mescidinin yanına gömülmüştür (Gökbilgin, s. 432-433). Ayvansarâyî ve İ. Hakkı Konyalı da İskender Paşa’nın mezarının Vize’ye bağlı Çakallı köyünde olduğunu yazmışsa da günümüzde bu mezar taşı kaybolmuştur.

İskender Paşa Camii, hafifçe meyilli arazi üzerinde küçük bir avlu içinde inşa edilmiştir. Avlunun doğu ve batı yönünde birer kapısı vardır. Tamamen kesme taştan yapılan caminin harimi kare olup 10,95 × 10,90 m. ölçülerindedir. Yapının üzeri, pandantiflerle geçişi sağlanan dıştan onikigen kasnaklı kubbe ile örtülmüştür. Kubbe kasnağının dört yönünde birer pencere bulunmaktadır. Sivri kemerli açıklıklara sahip son cemaat yeri üç bölümlüdür. Yalnızca ortadaki bölüm içten yıldız biçiminde bir tonoza sahip olup her üç bölüm de dıştan kubbe ile örtülmüştür. Kemerleri taşıyan dört sütun ve köşelerinde kabartma kuşla monogram bulunan başlıklar Bizans devrinden olup devşirmedir. Taraklanarak bozulan başlıklara dikkatli bakıldığında kuşların göğüsleri farkedilmektedir. Silmelerle dikdörtgen bir çerçeve içine alınan cümle kapısının üstü sarkıtlı mukarnaslarla süslenmiştir. Kapı kemeri ise geçmeli beyaz, siyah ve pembe mermerdendir. Kemerin hemen üstünde boya ile”إن الصلاة كانت على المؤمنين كتاباً موقوتاً “âyeti (en-Nisâ 4/103) ve 1170 (1756-57) tarihi yazılıdır. Bundan başka kitâbesi yoktur. Son cemaat yerinin solunda yuvarlak nişli bir mihrap bulunmaktadır. Caminin duvarlarında alt katta dikdörtgen ikişer pencere, üstünde hafif sivri kemerli üçer pencere mevcuttur. Son cemaat yönünde üstte pencere yoktur. Ayrıca kasnakta da dört sivri kemerli pencere yer almaktadır. Pencerelerin hepsinin etrafı klasik tarzda, mavi zemin üzerine beyaz rengin hâkim olduğu kalem işi süslemelerle bezenmiş olup son tamirlerde üst pencerelere renkli camlı alçı revzenler konmuştur. Kubbenin göbeğinde de yine aynı âyet yazılıdır ve etrafına yer yer kalem işi süslemeler yapılmıştır.

Mihrap küfeki taşından olup klasik tarzdadır. Köşelerinde kum saatli sütunçeler vardır. Yedi kenarlı mihrap nişi mukarnaslarla süslenmiş, üstü palmetlerle taçlandırılmıştır. Ahşap minber ise yenidir ve hiçbir mimari özelliği yoktur. Mahfile son cemaat yerinin sağ tarafına yapılan merdivenle çıkılmaktadır. 1756, 1887, 1945 ve 1956 yıllarında çeşitli tamirler geçiren cami, 1989’da sağ tarafına son cemaat yeriyle bağlantılı olarak yapılan iki katlı ilâve bir bölümle genişletilmiştir.

Yapının batı duvarına bitişik durumdaki minaresi kesme taştan olup kare planlı kürsüsü ve pabuç kısmı oldukça yüksektir. Çok kenarlı bir gövdeye sahip olan minarenin şerefesinde görülen mukarnaslar devrinin tipik örneklerindendir. Şerefenin hemen altında kırmızı taştan bir şerit dolanır. Boğumlu külâhla petek kısmı son devirde yenilenmiştir.

Kenarında ders ve kurs odaları mevcut olan avlunun ortasındaki şadırvan yeni olup sekiz sütunun desteklediği bir saçağa sahiptir. Caminin solundaki bahçede ufak bir hazîre ve uzun süre bu caminin


imamlığını yapan son dönem Nakşibendî şeyhlerinden Mehmet Zahit Kotku’nun (ö. 1980) adını taşıyan bir aşevi bulunmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA:

İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri 953 (1546), s. 222; Ayvansarâyî, Hadîkatü’l-cevâmi‘, I, 69; a.e.: Camilerimiz Ansiklopedisi (haz. İhsan Erzi), İstanbul 1987, I, 106; Sicill-i Osmânî, I, 345; Halil Ethem [Eldem], Camilerimiz, İstanbul 1932, s. 47; Konyalı, İstanbul Âbideleri, s. 50-51; Gökbilgin, Edirne ve Paşa Livâsı, s. 432-433; Semavi Eyice, Istanbul, Petit guide à travers les monuments byzantins et turcs, İstanbul 1955, s. 80; a.mlf., “İstanbul Minareleri”, Türk Sanatı Tarihi Araştırma ve İncelemeleri, I, İstanbul 1963, s. 43-44; a.mlf., “İstanbul’da Bali Paşa Camii ve Mimar Sinan”, Prof.Dr. Bekir Kütükoğlu’na Armağan, İstanbul 1991, s. 507-522; Metin Sözen, Türk Mimarisinin Gelişimi ve Mimar Sinan, İstanbul 1975, s. 218; Can Kerametli, Galata Mevlevihanesi, İstanbul 1977, s. 15-18; W. Müller-Wiener, Bildlexikon zur Topographie Istanbuls, Tübingen 1977, s. 427, rs. 508-509; Yüksel, Osmanlı Mi‘mârîsi V, s. 257-258; a.mlf., “İskender Paşa Camii”, DBİst.A, IV, 206-207; Tahsin Öz, İstanbul Camileri, Ankara 1987, I, 146; Fâtih Camileri ve Diğer Târihî Eserler (haz. Fatih Müftülüğü), İstanbul 1991, s. 135-136; M. Orhan Bayrak, Türkiye Tarihi Yerler Kılavuzu, İstanbul 1994, s. 320; “İskender Paşa Mescidi”, İstanbul Kültür ve Sanat Ansiklopedisi, İstanbul 1985, IV, 1957.

Sema Doğan