İĞVÂ

(الإغواء)

Şaşırtıp doğru yoldan çıkarmak anlamında bir Kur’an terimi.

Sözlükte “şaşırmak, hedefe ulaştıracak yoldan ayrılmak” mânasındaki gayy kökünden türemiş olup “şaşırtmak, azdırıp doğru yoldan uzaklaştırmak” anlamında kullanılır. Râgıb el-İsfahânî, kelimenin kökünde bâtıl inançtan doğan bilgisizlik mânasının bulunduğunu söyler. Gay mefhumu Kur’ân-ı Kerîm’de yirmi iki yerde geçmekte, iğvâ köküne ise altı yerde temas edilmektedir (bk. M. Fuad Abdülbâkī, el-MuǾcem, “ġvy” md.). Hz. Âdem ile Havvâ’nın yasak meyveden yemelerinden söz eden bir âyette Âdem’in yolunu şaşırdığı ifade edilmekte (Tâhâ 20/121), İsrâ olayına dair âyette ise, “Arkadaşınız -Muhammed- sapmadı ve yolunu şaşırmadı” denilmektedir (en-Necm 53/2). İğvâ kavramı da “yolunu şaşırtıp saptırmak, helâk etmek” anlamında Allah’a izâfe edildikten başka (Hûd 11/34; Beyzâvî, II, 261) ağırlıklı olarak şeytana (el-A‘râf 7/16; el-Hicr 15/39), ayrıca ilâhî hidayeti terkedip Allah’tan başka otorite ve yol gösterici diye kabul edilen putlara (el-Kasas 28/63; es-Sâffât 37/32) nisbet edilmektedir. İğvâyı gerek şeytana gerekse putlara izâfe eden âyetlerde kelime “bâtılı süsleyip hak gibi gösterme” mânasına gelmektedir.

Hz. Peygamber’den rivayet edilen çeşitli hadislerde gay ve iğvâ kavramları Kur’an’daki anlamlarına paralel şekilde kullanılmıştır (bk. Wensinck, el-MuǾcem, “ġvy” md.). Ahmed b. Hanbel’in naklettiği bir hadiste Resûl-i Ekrem şöyle buyurmuştur: “Hakkınızda endişe ettiğim hususlardan biri, yeme içme ve cinsî arzularınızı tatmin etmede azgınlık göstermenizdir; bir diğeri de beşerî duygularınızın meşrû sınırları aşmasıdır” (Müsned, IV, 420, 423).

Kur’an’da iğvâ daha çok İblîs’le bağlantılı olarak ele alınmakta, bilhassa insanın yaratılışını konu edinen âyetlerde Âdem’e secde etmemesi sebebiyle ilâhî rahmetten kovulan İblîs’in insanları Allah’a ulaştıran yoldan saptırmak ve meşrû sınırları aşıp azmalarını sağlamak amacıyla çaba göstereceği bildirilmektedir (meselâ bk. el-Hicr 15/39-40; Sâd 38/82-83). Konuyla ilgili âyetlerden, şeytanın iğvâ ve saptırma eylemlerini gerçekleştirirken bazı insanları araç olarak kullandığı anlaşılmaktadır (el-En‘âm 6/112; en-Nâs 114/6). Kur’an’ın “şeytanın dostları” diye nitelediği bu kişiler (en-Nisâ 4/76; el-A‘râf 7/27) kendilerini bir rehber, temsil ettikleri fikir ve ideolojileri de gerçek diye sunarlar, böylece hem öz varlıklarını hem de nüfuzları altındaki insanları doğru yoldan saptırırlar (es-Sâffât 37/32).

Şeytanın insanları şaşırtıp hak yoldan uzaklaştırma konusunda uyguladığı yöntemler Kur’an’da “hutuvâtü’ş-şeyâtîn” (şeytanların çizdiği yollar) terkibiyle ifade edilmiştir (en-Nûr 24/21). Şeytan bu kötü telkin ve vesveselerini günaha teşvik etmek (el-Mâide 5/91), sâlih amelden uzaklaştırıp isyana sürüklemek (el-Bakara 2/268), aldatıcı vaadlerde bulunmak (en-Nisâ 4/120) ve işlenen günahları hoş göstermek (el-En‘âm 6/43; el-Ankebût 29/38) suretiyle uygulamaya çalışır. Kur’an’da insanların pek çoğunun şeytanın iğvâsına kapılabileceği ve sadece ihlâs ve samimiyetle hareket eden zümrelerin kurtulabileceği belirtilmiştir (el-Hicr 15/40).

Kur’ân-ı Kerîm’de şeytanın vesvese ve iğvâlarından Allah’a sığınılması gerektiği bildirilmiş (el-A‘râf 7/200) ve şöyle dua edilmesi tavsiye edilmiştir: “Rabbim! Şeytanların kışkırtmalarından ve yanımda bulunmalarından sana sığınırım” (el-Mü’minûn 23/97-98). Hz. Peygamber de uykusunda kâbus gören kimseye şu duayı okumasını önermiştir: “Allah’ın gazabından, azabından, kullarının şerrinden, şeytanların dürtüşlerinden ve yanımda bulunmalarından O’nun kemal mertebesindeki kelâmına sığınırım” (Tirmizî, “DaǾavât”, 93; el-Muvaŧŧaǿ, “ŞiǾr”, 9).

BİBLİYOGRAFYA:

Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “ġvy” md.; İbnü’l-Esîr, en-Nihâye, “ġavâ” md.; Lisânü’l-ǾArab, “ġvy” md.; Tehânevî, Keşşâf (Dahrûc), II, 1255; Wensinck, el-MuǾcem, “ġvy” md.; M. F. Abdülbâkī, el-MuǾcem, “ġvâ” md.; el-Muvaŧŧaǿ, “ŞiǾr”, 9; Müsned, III, 29, 41, 76, 492; IV, 420, 423; Buhârî, “Aĥkâm”, 21; Müslim, “İmâre”, 52, “Ķader”, 14; Tirmizî, “Tefsîr”, 3; “DaǾavât”, 93; Mâtürîdî, Kitâbü’t-Tevĥîd, s. 287, 313-314; a.mlf., Teǿvîlâtü’l-Ķurǿân, Hacı Selim Ağa Ktp., nr. 40, vr. 400b; İbn Hazm, el-Faśl, III, 70-74; Ebü’l-Yüsr el-Pezdevî, Uśûlü’d-dîn (nşr. H. Peter Linss), Kahire 1383/1963, s. 226; Beyzâvî, Envârü’t-tenzîl, Beyrut 1410/1990, II, 261; Ebü’l-Bekā, el-Külliyyât, s. 576; Elmalılı, Hak Dini, III, 2134; Reşîd Rızâ, Tefsîrü’l-menâr, VIII, 339; XII, 70.

Ramazan Biçer