İBNÜ’l-HAVVÂM

(ابن الخوّام)

Ebû Alî İmâdüddîn (Cemâlüddîn) Abdullāh b. Muhammed el-Havvâm b. Abdirrezzâk el-Harbüvî el-Bağdâdî (ö. 724/1324)

Matematik âlimi.

643 (1245) yılında muhtemelen Bağdat’ta doğdu; İsfahânî, Hârizmî ve Şâfiî nisbeleriyle de anılır. Nasîrüddîn-i Tûsî’den aklî ilimler okuduğu bilinmekteyse de kaynaklarda bunun nerede ve nasıl gerçekleştiğine dair bilgi yoktur. Çok yönlü bir tahsil gördüğü “feylesûf, hakîm, hâsib, tabîb, edîb ve mütekellim” gibi unvanlarından anlaşılmaktadır. Tahsilini tamamladıktan sonra Bağdat’ta Dârü’z-zeheb Medresesi’nde Şâfiî fıkhı okuttu; ayrıca bu müessesenin tıp bölümünü yönetti ve ribât şeyhliğini yaptı. Öğretim faaliyetleri sırasında Kemâleddin el-Fârisî ve tabip İzzeddin el-Erbilî gibi birçok öğrenci yetiştirdi; bu arada İlhanlı devlet adamları Alâeddin Atâ Melik ve Şemseddin Cüveynî kardeşlerin çocuklarına da hocalık yaptı. Daha sonra İsfahan’a giderek Şemseddin Cüveynî’nin oğlu Bahâeddin Muhammed’in hizmetine girdi ve ona ithaf ettiği el-Fevâǿidü’l-Bahâǿiyye fi’l-ķavâǾidi’l-ĥisâbiyye adlı eserini Şâban 675 (Ocak 1277) tarihinde kaleme aldı. Son olarak Muharrem 715’te (Nisan 1315) Bağdat’ta Sultâniye Medresesi’nde öğretim görevi üstlendiği kaydedilmektedir. İbnü’l-Havvâm, hâmisi vezir ve tarihçi Reşîdüddin Fazlullâh-ı Hemedânî’nin İlhanlı Hükümdarı Ebû Said Bahadır Han tarafından öldürülmesinden (718/1318) sonra onun tefsirine yazdığı bir takrizden dolayı küfürle itham edildi, ancak mahkemede kelime-i şehâdet getirmesi üzerine serbest bırakıldı ve daha sonra Bağdat’ta vefat etti.

Kaynaklarda güzel ahlâk sahibi, hoşgörülü, âdil ve bilgili bir kimse olarak tanıtılan İbnü’l-Havvâm, İlhanlı Devleti’nin ileri gelenleriyle kurduğu özel ilişkiler sonucunda varlıklı bir insan olmuş ve elindeki imkânları hayır işlerinde kullanmıştır. Dârü’z-zeheb Vakfı Mütevelli Heyeti’nin başkanlığını yürüttüğü, medrese binasının imarı, gelirlerinin düzenlenmesi ve yönetiminin ıslahı için çaba harcadığı bilinmektedir; ayrıca buraya birçok kitap bağışlamış ve öğrencilerine burs sağlamıştır. Öte yandan bir külliye yaptırarak bütün personelini tayin etmiş ve masrafların


karşılanması için vakıf gelirleri bağlamıştır.

İbnü’l-Havvâm’ın İslâm ilimler tarihinde en çok iz bıraktığı alan matematiktir. Nitekim onun el-Fevâǿidü’l-Bahâǿiyye adlı matematiğe dair eseri, kendisinden sonra öğrencisi Kemâleddin el-Fârisî ve daha sonra İmâdüddin el-Kâşî gibi matematik âlimlerince şerhedilmiş ve etkisi Osmanlı matematiği üzerinde de devam etmiştir. İbnü’l-Havvâm bu eserinde, Gerasalı Nicomachos’tan İslâm dünyasına intikal eden Pisagorcu sayı kavramını esas almış ve hesap türleri içinde “hesâb-ı hevâî” üzerinde yoğunlaşmıştır. Cebir alanında ise Kerecî geleneğini sürdürdüğü görülmektedir. Ancak onun, eserini daha ziyade dönemindeki matematik birikimini, “hesâb-ı Hindî” hariç olmak üzere orta seviye ve hacimde yansıtan bir ders kitabı olarak tasarladığı kitabına yazdığı önsözden anlaşılmaktadır. Yine bu önsözde, eserde hesap kurallarına dair hem analitik hem geometrik ispatlara yer verileceği belirtilmekle birlikte geometrik ispata hiç temas edilmemiştir. Cebirle ilgili bölümde geometrik ispatların el-Bahâǿiyye’ye yazılacak bir şerhte ele alınacağı söylenmişse de İbnü’l-Havvâm’ın böyle bir şerh yazdığına dair günümüze herhangi bir bilgi ulaşmamıştır. İbnü’l-Havvâm’ın orijinal yönü, bu eserinin son bölümündeki otuz üç adet çözümsüz cebir problemini ele alırken ortaya çıkmaktadır. Bir matematikçinin çözemediği, fakat çözümsüz olduğunu da ispatlayamadığı problemlere öteki meslektaşlarına havale etmek üzere eserinde yer vermesi tesbit edilebildiği kadarıyla ilk defa İbnü’l-Havvâm’da görülmektedir. Benzeri bir yaklaşıma çok daha sonra Bahâeddin Âmilî’nin (ö. 1031/1622) Ħulâśatü’l-ĥisâb adlı eserinde rastlanmaktadır.

Bu otuz üç cebir problemini İbnü’l-Havvâm’ın öğrencisi Kemâleddin el-Fârisî yazdığı şerhte aktarmış, ancak bunları çözmeye veya çözümsüz olduklarını ispat etmeye çalışmamıştır. İmâdüddin el-Kâşî de şerhinde problemlerin dördüncüsünü çözmeye teşebbüs etmiş ve okuyucusuna bu problemlerle ilgili müstakil bir eser yazacağını vaad etmiştir. Fakat böyle bir eser yazıp yazmadığı konusunda bilgi yoktur. İbnü’l-Havvâm’ın ölümünden yaklaşık iki yüzyıl sonra Sultan II. Bayezid’e sunulan müellifi meçhul İrşâdü’ŧ-ŧullâb ilâ Ǿilmi’l-ĥisâb adlı eserde de el-Bahâǿiyye’de bulunmamakla birlikte İbnü’l-Havvâm’a nisbet edilen bir çözümsüz problem yer almaktadır.

İbnü’l-Havvâm’ın eserine öğrencisi Kemâleddin el-Fârisî ve İmâdüddin el-Kâşî tarafından yazılan şerhler onun matematik alanındaki etkisini XVIII. yüzyıla kadar taşımıştır. Bu durum, esere ve her iki ünlü şerhine ait nüshaların yahut bu eserlere çeşitli dönemlerde yapılmış atıfların çokluğundan anlaşılmaktadır. Meselâ Semerkant matematik-astronomi okulunun kurucusu ve en önemli temsilcisi olan Gıyâseddin Cemşîd el-Kâşî’nin hem İbnü’l-Havvâm’ın eserini hem de iki şerhini incelediği bilinmektedir. Molla Lutfî de (ö. 900/1494-95) Risâle fi’s-sebǾi’ş-şidâd’ında Fârisî şerhine atıfta bulunmaktadır. Bu şerhin Taşköprizâde’nin (ö. 968/1561) Miftâĥu’s-saǾâde adlı eserinde “Ǿİlmü ĥisâbi’l-hevâǿî” bölümünde zikredilmesi, XVII. yüzyıl öncesi dönemde Osmanlı matematik eğitiminde İbnü’l-Havvâm’ın eserinin ve ona Fârisî’nin yazdığı şerhin önemli bir yer tuttuğunu göstermektedir.

İbnü’l-Havvâm’ın matematikteki etkisinin XVIII-XIX. yüzyıllarda Türkiye’de sürdüğüne dair işaretler mevcuttur. Meselâ Câbîzâde Halil Fâiz (ö. 1124/1712), Cemşîd el-Kâşî’nin Miftâĥu’l-ĥisâb adlı eserinin cebir bölümünün Türkçe tercümesinde Fârisî’nin şerhine atıfta bulunmaktadır. Yine Kuyucaklızâde Mehmed Âtıf Efendi (ö. 1263/1847) II. Mahmud’a sunduğu, Bahâeddin Âmilî’nin Ħulâśatü’l-ĥisâb adlı eserinin tercüme ve şerhinde Fârisî şerhinden iktibaslar yapmıştır (bk. bibl.). Ayrıca gerek el-Bahâǿiyye’nin gerekse iki ünlü şerhinin yazma nüshalarına İstanbul kütüphanelerinde daha yoğun şekilde rastlanması İbnü’l-Havvâm’ın Osmanlı matematiği üzerindeki etkisini göstermektedir.


Eserleri. 1. Naķżu reǿyi’n-nâsiħîn ve ibŧâlü temessükihim bi-âyâti’l-Ķurǿân. Klasik ve modern kaynaklarda adı geçmeyen eserin bir nüshasının Şükrî Faysal adlı bir ilim adamının özel kütüphanesinde bulunduğunu yalnız Ziriklî kaydetmektedir. 2. Risâletü’l-firâse. Tasavvufî bir çalışma olup kaynaklarda yine adından söz edilmeyen eser Hüseyin Ali Mahfûz tarafından on altı sayfa olarak yayımlanmıştır (Tahran 1954). 3. Maķāle fî Ǿilmi’l-aħlâķ. Felsefî ahlâk alanında yazılmış olan bu eser de kaynaklarda yer almamıştır. Tesbit edilebilen tek nüshası Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde kayıtlıdır (III. Ahmed, nr. 1361/8). 4. Muķaddime fi’ŧ-ŧıb (Kitâbü’t-Teźkireti’s-SaǾdiyye fi’l-ķavânîni’ŧ-ŧıbbiyye, el-Külliyye). Eseri ilk defa Safedî, daha sonra da Brockelmann, Ahmed Îsâ ve Ziriklî kaydetmiştir (Süleymaniye Ktp., Lâleli, nr. 1625; Musul, nr. 33, 152/6). 5. Fuśûl Ǿalâ fehmi’l-maķāleti’l-Ǿâşira min Kitâbi Öķlîdis. Fuat Sezgin tarafından Risâle fî fehmi’l-Maķāleti’l-Ǿâşira el-müteǾalliķa min Kitâbi Öķlîdis, D. A. King ve Ramazan Şeşen tarafından Şerĥu’l-Maķāleti’l-Ǿâşira min Kitâbi’l-Öķlîdis olarak verilen eserin ismi, Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki nüshalarında (Fâtih, nr. 3401/6; Cârullah Efendi, nr. 2060/9) yukarıda kaydedildiği şekilde olup Öklid’in Elementer’inin irrasyonel sayıların geometrik incelemesine dair X. makalesi için yapılmış bir açıklamadır. 6. er-Risâletü’ş-şemsiyye fi’l-ķavâǾidi’l-ĥisâbiyye. Klasik kaynaklarda adı geçmeyen bu eserden ilk defa Brockelmann söz etmiş ve Paris Bibliothèque Nationale’de (nr. 2470) bir nüshasının kayıtlı bulunduğunu belirtmiştir. el-Fevâǿidü’l-Bahâǿiyye’nin farklı bir versiyonu ve ondan daha muhtasar olan bu eserin bir nüshası da Kastamonu İl Halk Kütüphanesi’ndedir (nr. 2506/1). 7. el-Fevâǿidü’l-Bahâǿiyye fi’l-ķavâǾidi’l-ĥisâbiyye. İbnü’l-Havvâm’ın klasik kaynaklarda zikredilen tek eseridir. İlk defa Safedî’nin el-ĶavâǾidü’l-Bahâǿiyye fi’l-ĥisâb şeklinde sözünü ettiği eserin dünya kütüphanelerinde yirmi beşten fazla nüshası mevcuttur (meselâ bk. Süleymaniye Ktp., Lâleli, nr. 2715/1, vr. 1b-62b; Hasan Hüsnü Paşa, nr. 1292/2). er-Risâletü’l-Bahâǿiyye adıyla tanınan eser, Bahâeddin Âmilî’nin aynı adla da anılan Ħulâśatü’l-ĥisâb’ı ile zaman zaman karıştırılmıştır (bk. HULÂSATÜ’l-HİSÂB).

BİBLİYOGRAFYA:

İbnü’l-Füvâtî, Telħîśü MecmaǾi’l-âdâb fî muǾcemi’l-elķāb (nşr. Mustafa Cevâd), Dımaşk 1962, IV/2, s. 754; Safedî, el-Vâfî, XVII, 590-591; a.mlf., AǾyânü’l-Ǿaśr, Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 2966, V, vr. 56a; İbn Hacer, ed-Dürerü’l-kâmine, II, 294-295; Kemâleddin el-Fârisî, Esâsü’l-ķavâǾid fî uśûli’l-Fevâǿid, Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 1972/1, vr. 2a, 215b-216b; Gıyâseddin Cemşîd el-Kâşî, Miftâĥu’l-ĥisâb (nşr. Nâdir Nablûsî), Dımaşk 1977, s. 343-344, 413, 490; İmâdüddin el-Kâşî, Îżâĥu’l-maķāśıd fi’l-ferâǿidi’l-Fevâǿid, Süleymaniye Ktp., Lâleli, nr. 2745, vr. 2a, 197b; Taşköprizâde, Miftâĥu’s-saǾâde, I, 372; Âmilî, Ħulâśatü’l-ĥisâb (trc. Celâl Şevkī, el-AǾmâlü’r-riyâżiyye içinde), Kahire 1981, s. 160-168; İrşâdü’ŧ-ŧullâb ilâ Ǿilmi’l-ĥisâb, TSMK, III. Ahmed, nr. 3144, vr. 113b-114a; Keşfü’ž-žunûn, II, 1296 vd.; Câbîzâde Halil Fâiz, eś-Śavletü’l-hizebriyye fî mesâǿili’l-cebriyye, Beyazıt Devlet Ktp., Veliyyüddin Efendi, nr. 2332/1, vr. 18a; Kuyucaklızâde Mehmed Âtıf Efendi, Nihâyetü’l-elbâb fî tercümeti Hulâsati’l-hisab, Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud, nr. 5721, vr. 5a; Molla Lutfî, Risâle fi’s-sebǾi’ş-şidâd, Süleymaniye Ktp., Süleymaniye, nr. 1049/8, vr. 74a; Suter, Die Mathematiker, s. 197; Sâlih Zeki, Âsâr-ı Bâkıye, İstanbul 1329, II, 92-180, 215-236, 276-277; Îżâĥu’l-meknûn, II, 533; Brockelmann, GAL Suppl., II, 167, 215, 273-274; Ahmed Îsâ, MuǾcemü’l-eŧıbbâǿ, Kahire 1941, s. 243; Kehhâle, MuǾcemü’l-müǿellifîn, VI, 126; Sarton, Introduction, III/1, s. 707; Sezgin, GAS, V, 115; Ramazan Şeşen, Nevâdirü’l-maħŧûŧâti’l-ǾArabiyye fî mektebâti Türkiye, Beyrut 1975, I, 84-85; III, 167; a.mlf., Fihrisü maħŧûŧati’ŧ-ŧıbbi’l-İslâmî, s. 220; D. A. King, Fihrisü’l-maħŧûŧâti’l-Ǿilmiyyeti’l-maĥfûža bi-Dâri’l-kütübi’l-Mıśriyye, Kahire 1981, s. 816; Ziriklî, el-AǾlâm (Fethullah), IV, 126; Mehdi Abdücevad - Hamide Hadifi, “Vers une étude des aspects historiques et mathématiques des problèmes ouverts d’Ibn al-Khawwam (XIIIe s.)”, Histoire des mathématiques arabes -actes du colloque-, premier colloque international sur l’histoire des mathématiques arabes, Alger 1, 2, 3 Décembre 1986, Alger 1988, s. 159-178; Mustafa Mevaldi, L’algèbre de Kemāleddin el-Fārisī (doktora tezi, 1989), Université de la Sorbonne-Nouvelle Paris, III, 20-21, 48-53, 67, 611, 1502, 1522; İhsan Fazlıoğlu, İbn el-Havvâm ve Eseri: el-Fevâid el-Behâiyye fî el-Kavâid el-Hisâbiyye (yüksek lisans tezi, 1993), İÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 97-207; a.mlf., “İbn el-Havvām, Eserleri ve el-Fevāid el-Bahāiyye fī el-Kavāid el-Hisābiyye’deki Çözümsüz Problemler Bahsi”, Osmanlı Bilimi Araştırmaları (haz. Feza Günergun), İstanbul 1995, s. 69-127.

İhsan Fazlıoğlu