İBN ZEKRÎ el-FÂSÎ

(ابن زكرى الفاسي)

Ebû Abdillâh Muhammed b. Abdirrahmân b. Zekrî (Zekeriyyâ) el-Fâsî (ö. 1144/1731)

Fakih, mutasavvıf ve şair.

Fas şehrinde doğdu. Çocukluğunda bir süre babasının yanında dericilik işinde çalıştı. Bu arada Muhammed b. Abdurrahman b. Abdülkādir el-Fâsî ve Ebû Abdullah Muhammed el-Hayyât er-Ruk‘î’nin derslerine devam etti. Kısa sürede hocalarına yönelttiği sorularla ve tartışmalara katılmasıyla dikkatleri üzerinde topladı. Üstün zekâsını, güçlü hâfızasını ve öğrenme merakını gören hocaları babasından onu ilme yöneltmesini istediler ve eğitim masraflarını karşılamayı taahhüt ettiler. Bundan sonra dericiliği bırakan İbn Zekrî vaktini tamamen ilim tahsiline ve eski hocalarından başka Ahmed b. Arabî b. Hâc ile Muhammed b. Ahmed el-Mesnâvî’den lugat, fıkıh, tefsir, hadis, tasavvuf ve edebiyat dersleri aldı. Fas’ta kuyumcular çarşısındaki küçük bir camide imamlığa başladığında haftada iki gün İbn Atâullah el-İskenderî’nin el-Ĥikemü’l-ǾAŧâǿiyye’sinden tasavvuf dersleri veriyordu. Zamanla dinleyicilerinin sayısı arttı ve cami cemaate dar gelmeye başladı; onun kerâmet ehli olduğuna da inanılıyordu. İbn Zekrî özellikle fıkıh alanında büyük bir şöhret kazandı ve zamanın önde gelen Mâlikî fakihleri arasına girdi; hocası el-Mesnâvî dahi derslerine katılıyordu. Mes‘ûd Tâhir el-Cûtî, Ali b. Muhammed el-Menâlî ez-Zebâdî ve Ahmed b. Abdülvehhâb el-Vezîr el-Gassânî en meşhur öğrencileridir. Bunlardan Gassânî, hocasının halen Fas Ahmediyye Kütüphanesi’nde bulunan el-ǾUrfü’ş-Şihrî fî baǾżı feżâǿili İbn Zekrî adlı biyografisini yazmıştır (İbn Sûde, I, 189).

İbn Zekrî, 1139’da (1727) hac için Mekke’ye giderken Kahire’ye uğradığında bir Mâlikî fakihi sıfatıyla buradaki Şâfiî ve Hanefî âlimleriyle, tütün kullanmanın hükmü konusunda tartıştı ve görüşleriyle dikkat çekti. Onun Hz. Peygamber soyundan gelenlere büyük itibar gösterdiği ve Vezzân’da oturan şeriflerin, özellikle Mevlây et-Tayyib’in sık sık ziyaretine gittiği bilinmektedir. Takvâ sahibi olan İbn Zekrî yardım etmeyi çok sever, diğer insanları da buna teşvik ederdi; kendisine büyük bir miras kaldığında tamamını yoksullara dağıtarak bitirmişti. İbn Zekrî Fas şehrinde vefat etti.

es-Seyfü’ś-śârim adlı eserinde İbn Zekrî, ırkların eşitliğini ve üstünlüğün takvâ ile olduğu fikrini savunmuştur. Onun bu düşüncesi Muhammed b. Tayyib el-Kādirî gibi bazı âlimler tarafından Şuûbiyye hareketi çizgisinde değerlendirilmiştir. İbn Zekrî’nin vefatı sırasında yirmi yaşlarında olan Kādirî, eseri görmemekle birlikte onun diğer ırkların Araplar’dan üstün olduğu konusunda bir kitap yazdığının şüyû bulmuş bir husus olduğunu söyleyerek Neşrü’l-meŝânî adlı eserinde Araplar’ın diğer ırklara üstünlüğünü savunmuş ve İbn Zekrî’yi ağır bir şekilde eleştirmiştir. İbn Zekrî’den yaklaşık yarım asır önce vefat eden ve Araplar’ın diğer ırklardan üstün olduğu fikrini reddetmek amacıyla Naśîĥatü’l-muġterrîn fi’t-tefriķa beyne’l-müslimîn adlı bir eser yazan Muhammed b. Ahmed Meyyâre el-Ekber’e karşı daha yumuşak bir tavır takınan Kādirî, diğer ırklara mensup yeni müslümanların cahil müslüman Araplar tarafından mağdur edildiğini, dolayısıyla Meyyâre’nin bu eserinde müslümanların hak ve hukuk açısından eşit olduğunu ortaya koymaya çalıştığını belirtmektedir. Öte yandan Fas âlimleri arasındaki bu tartışmanın yaklaşık bir buçuk asır sürdüğü görülmektedir. Nitekim İbn Zekrî’nin vefatından bir asır sonra Ahmed b. Abdüsselâm b. Muhammed el-Bennânî, İbn Zekrî’yi savunmak amacıyla bir kitap yazmıştır. İbn Sûde, Taĥliyetü’l-âzân ve’l-mesâmiǾ adındaki bu kitabın bir nüshasının Miknâs’ta İbn Zeydân Kütüphanesi’nde bulunduğunu kaydetmektedir (Delîlü müǿerriħi’l-Maġribi’l-aķśâ, I, 118).

Eserleri. 1. Şerĥu’l-Ferîde. Süyûtî’nin el-Ferîde fi’n-naĥv adlı kitabının şerhi olup el-Mühimmâtü’l-müfîde fî şerĥi’n-nažmi’l-müsemmâ bi’l-Ferîde adıyla neşredilmiştir (I-II, Fas 1319). 2. Şerĥu’l-Ĥikemi’l-ǾAŧâǿiyye. İbn Atâullah el-İskenderî’ye ait eserin şerhidir (Brockelmann, GAL, II, 144). 3. Şerĥu’n-Naśîĥati’l-kâfiye li-men ĥaśśahu’llāhu bi’l-Ǿâfiye. Şeyh Ahmed ez-Zerrûk’un eserinin şerhidir (Brockelmann, GAL Suppl., II, 361). 4. Şerĥu’l-ĶavâǾidi’z-Zerrûķıyye. Ahmed ez-Zerrûk’a ait eserin şerhidir (Kahire 1318). 5. Ĥâşiyetü İbn Zekrî Ǿalâ Śaĥîĥi’l-Buħârî (Fas 1320). 6. Şerĥu’l-Hemziyye. İmam Bûsîrî’nin Hz. Peygamber için yazdığı el-Ķaśîdetü’l-Hemziyye’sinin şerhidir (Fas 1330). 7. Ĥâşiye Ǿalâ Evđaĥi’l-mesâlik. İbn Hişâm en-Nahvî’nin İbn Mâlik’in el-Elfiyye’sine yazdığı şerhin hâşiyesi olup yarım kalmıştır (Kādirî, III, 338). 8. el-İlmâm ve’l-iǾlâm. Abdüsselâm b. Meşîş el-Hasenî’nin eś-Śalavâtü’l-Meşîşiyye’sinin şerhi olup bir nüshası Riyad Üniversitesi Kütüphanesi’nde (nr. 1380) kayıtlıdır (Brockelmann, GAL Suppl., I, 788; Ziriklî, VI, 197). 9. es-Seyfü’ś-śârim fi’r-red Ǿale’l-mübtediǿi’ž-žâlim (el-ĶavâǾidü’l-müttebeǾa fi’l-Ǿavâǿidi’l-mübtedeǾa; bk. İbn Sûde, I, 118). İbn Zekrî’nin didaktik şiirler yazdığı da bilinmektedir.

BİBLİYOGRAFYA:

Kādirî, Neşrü’l-meŝânî, III, 338-353; Selâvî, el-İstiķśâ, VIII, 83; Muhammed b. Ca‘fer el-Kettânî, Selvetü’l-enfâs, Fas 1316, I, 158; Mahlûf, Şeceretü’n-nûr, I, 335; Brockelmann, GAL, II, 143-144; Suppl., I, 788; II, 145-147, 193, 326, 361, 692, 901; Abdüsselâm b. Abdülkādir İbn Sûde, Delîlü müǿerriħi’l-Maġribi’l-aķśâ, Dârülbeyzâ 1960, I, 84, 118, 189; Abdullah Kennûn, en-Nübûġü’l-Maġribî, Beyrut 1395/1975, I, 298-299; Muhammed el-Menûnî, el-Meśâdirü’l-ǾArabiyye li-târîħi’l-Maġrib, Dârülbeyzâ 1404/1983, I, 180, 206-207; Ziriklî, el-AǾlâm (Fethullah), VI, 197; Fevzî Abdürrezzâk, el-MaŧbûǾâtü’l-ĥaceriyye fi’l-Maġrib, Rabat 1986, s. 43, 93; M. Hadj-Sadok, “Ibn Zakrī”, EI² Suppl. (Fr.), s. 403-405.

Ahmet Kavas