İBN ZAHÎRE

(ابن ظهيرة)

VIII-X. (XIV-XVI.) yüzyıllarda yaşayan, Benî Mahzûm’a mensup birçok âlimin yetiştiği bir aile.

Mekke asıllı olan aile İbn Zuheyre olarak da anılır. Daha sonra bazı fertleri Mısır ve Şam bölgelerine giderek yerleştiler. Ancak çoğu Mekke kadılığındaki görevleriyle tanınır.

Ebû Hâmid Cemâleddin Muhammed b. Abdullah b. Zahîre el-Kureşî el-Mahzûmî el-Mekkî (ö. 817/1414). 751 yılı Ramazan bayramında (2 Aralık 1350) Mekke’de doğdu. İlk öğreniminden sonra Halîl b. İshak el-Cündî, Takıyyüddin el-Harâzî, İzzüddin İbn Cemâa, Abdullah b. Es‘ad el-Yâfiî ve diğer bazı âlimlerden başta el-Muvaŧŧaǿ, Śaĥîĥ-i Buħârî, İbn Mâce’nin es-Sünen’i ve Şâfiî’nin el-Müsned’i olmak üzere önemli hadis kaynaklarını ve Cemâleddin el-Ümyûtî, İbn Arafe, İbn Abdülber es-Sübkî, Zeynüddin el-Irâkī gibi âlimlerden fıkıh okudu. Daha sonra Kahire, İskenderiye, Dımaşk, Halep, Humus, Kudüs ve Ba‘lebek’e giderek buralarda hadis, fıkıh, fıkıh usulü, Arap edebiyatı, tarih ve şiir konularında bilgisini arttırdı; bilhassa hadis ve fıkıh alanlarında icâzet aldı. 770’te (1369) Mekke’ye döndü ve kırk yıl süreyle Mücâhidiyye, Gıyâsiyye, Resûliyye gibi medreselerde öğrenci yetiştirdi; bunların arasında Takıyyüddin el-Fâsî ile İbn Ha-cer el-Askalânî özellikle anılması gereken isimlerdir. Bu arada fetva makamına getirildi ve Tâif, Liyye, Zehrân, Yemen dolaylarından kendisine gelen pek çok kimseye fetva verdi. Hicaz bölgesinin başlıca Şâfiî âlimi olması sebebiyle bu mezhep mensuplarının “âlimü’l-Hicâz” dedikleri Ebû Hâmid, 800 (1398) yılında Mekke kadılığına getirildiyse de bir süre sonra azledildi. Ancak 806 Zilhiccesinde (Haziran-Temmuz 1404) aynı makama tekrar getirildi. Hayatının sonuna kadar bu görevden birkaç defa azledilip yeniden tayin edildi; bunun yanında hitabet ve hisbe görevlerini de yürüttü. 16 Ramazan 817 (29 Kasım 1414) tarihinde vefat eden Ebû Hâmid İbn Zahîre’nin bilinen eserleri, Abdülgaffâr el-Kazvînî’nin el-Ĥâvi’ś-śaġīr’inin alışveriş bahsinden vesâyâ bölümüne kadar olan kısmı için yazdığı Şerĥu’l-Ĥâvî ile Zehrânlılar ve Adenliler’in sorduğu soruların cevaplarını içeren risâleleridir.

Ebü’l-Berekât Kemâleddin Muhammed b. Muhammed b. Hüseyin b. Ali b. Zahîre el-Mahzûmî el-Mekkî (ö. 820/1417). 765 (1364) yılında Mekke’de doğdu. İlk öğreniminden sonra Kadı İzzeddin İbn Cemâa’nın derslerine devam etti; anne tarafından dedesi olan Şehâbeddin Ahmed b. Zahîre’den ders aldı ve Kemâleddin İbn Habîb’den hadis dinledi. Daha sonra Selâhaddin b. Ebû Ömer, İbn Ümeyle, Ebü’l-Fidâ İbn Kesîr ve diğer bazı hocalardan hadis rivayeti için icâzet alarak bu konuda ders vermeye başladı; Necmeddin İbn Fehd gibi şahısların onun ders halkasında bulunduğu bilinmektedir. İlmî meşguliyetinin yanında dedesi Şehâbeddin Ahmed’e vekâleten Mekke’nin hisbe işlerini de yürüttü. Bir ara gittiği Mısır’dan geri döndüğünde (808/1405-1406) Kadı Ebû Hâmid Muhammed b. Zahîre adına Mekke kadı nâibliğine ve hisbeyi yürütme görevlerine tayin edildi; fakat bir süre sonra Ebû Hâmid onun yerine oğlu Muhibbüddin’i getirince aralarındaki iyi ilişkiler bozuldu. Ardından Ebû Hâmid makamından alınıp 812 (1409) yılında iade edildikten sonra Ebü’l-Berekât’ı yeniden görevlendirdi (Fâsî, II, 288-289; İbn Hacer, VII, 246-247); Ebû Hâmid’in ölümünden sonra ise Mekke kadılığını, dergâhlar ve vakıfların yönetimini üstlendi. Fakat kadı nâibi Muhibbüddin ile aralarındaki rekabet sebebiyle 818’de (1415) bütün görevlerinden uzaklaştırıldı; ertesi yıl geri getirildiyse de kādılkudâtın gayretleriyle tekrar azledildi ve bir yıl sonra da vefat etti. Kaynaklarda herhangi bir eserine rastlanmamıştır.

Ebü’s-Saâdât Muhammed b. Ebü’l-Berekât Muhammed b. Muhammed b. Hüseyin b. Ali b. Zahîre (ö. 861/1457). 795 (1393) yılında Mekke’de doğdu. Ebü’l-Berekât İbn Zahîre’nin oğludur. İlk öğrenimini burada tamamladıktan sonra Gıyâseddin Kîlânî, Ebû Hâmid İbn Zahîre ve İbnü’l-Cezerî’den fıkıh okudu. Usul ve aka-id gibi konuları Ebû Abdullah el-Vânûgī ve o sıralarda Mekke’de mücâvir bulunan Bisâtî’den öğrendi. Başta İbn Hacer el-Askalânî olmak üzere ünlü muhaddislerden hadis dinledi. Nûreddin el-Heysemî ve İbnü’l-Mülakkın gibi hocalardan icâzet aldı. 812’de (1409) babasının yerine Mekke kadılığına, 820’de (1417) hatipliğe, iki yıl sonra da bunlara ilâveten Mescid-i Harâm nezâretine ve hisbe idaresinin ba-şına getirildi. Bu görevler sırasında bazan azledilip tekrar tayin edildi. 827’de (1424) Kahire’ye giderek bazı resmî görevlerde bulunduktan sonra Mekke’ye döndü ve yine birkaç defa kadılığa getirilip uzaklaştırıldı. 846 yılı Rebîülevvel ayında (Temmuz 1442) Mekke kadılığından ayrıldı. Medine’ye giderek fıkıh, usul ve diğer dinî ilimleri okuttu. 861 yılı Safer ayında (Ocak 1457) vefat ettiği zaman Mekke kadısı idi (Sehâvî, IX, 214-216). Ebü’s-Saâdât İbn Zahîre’nin kaynaklarda adı geçen eserleri şunlardır: Tekmiletü Şerĥi’l-Ĥâvî (hocası Ebû Hâmid İbn Zahîre’nin Şerĥu’l-Ĥâvî’sine yazılmış bir tekmiledir); TaǾlîk Ǿalâ CemǾi’l-cevâmiǾ (Tâceddin es-Sübkî’nin fıkıh usulüne dair eseri üzerine yazılmış açıklamalardan ibarettir); el-Menâsik; Źeyl Ǿalâ Ŧabaķāti’l-fuķahâǿ (Sübkî’ye ait eserin zeylidir).

Ebü’t-Tayyib Muhibbüddin Ahmed b. Muhammed b. Muhammed b. Muhammed b. Hüseyin (ö. 885/1480). 825 (1422) yılında Mekke’de doğdu. Ebü’s-Saâdât İbn Zahîre’nin oğludur. İlk öğreniminden sonra İbnü’l-Cezerî’nin derslerine devam etti. Takıyyüddin el-Makrîzî ve Takıyyüddin İbn Fehd gibi hocalardan hadis dinledi ve bir kısmından icâzet aldı. Fıkıh konusunda babasından ve Kemâleddin el-Asyûtî’den faydalandı (Sehâvî, II, 190-191). Meânî, beyân, kelâm ve tasavvuf gibi çeşitli ilimleri tahsil edip 839’da (1435-36) Makrîzî, Yahyâ b. Muhammed el-Mağribî, Alemüddin Ahmed el-Ahnâî ve Ebü’l-Kāsım Muhibbüddin en-Nüveyrî gibi devrin önde gelen âlimlerinden icâzet aldı. 847 (1443) yılında babasına niyâbeten, onun ölümü üzerine de asâleten Mekke kadısı oldu. Bir süre sonra azledildiyse de ardından Mescid-i Harâm nezâreti ve Cidde kadılığı da uhdesine verilerek tekrar Mekke kadılığına getirildi. Daha sonra bu vazifelerden yine azledildi ve ölümüne kadar resmî görevlerden uzak olarak öğretim ve fetva ile meşgul oldu. Kendisini gördüğünü belirten Sehâvî onun, amcazadesi Fahreddin b. Ebû Bekir’in hac ve umredeki noksanlıklardan dolayı kesilmesi gereken kurbanlara dair risâlesine bir reddiye yazdığını söyler (eđ-Đavǿü’l-lâmiǾ, II, 191).

Ebû Hâmid Cemâleddin Muhammed b. Muhammed b. Ebû Bekir b. Ali b. Zahîre el-Kudsî (ö. 888/1483). 820 (1417) yılında Kudüs’te doğduğu (Brockelmann, GAL Suppl., II, 40) ve 843’te (1439-40) Kahire’ye giderek hayatının sonuna kadar Mısır ve Kahire’nin tarih-coğrafyası üzerine eser yazmakla uğraştığı sanılmaktadır. el-Feżâǿilü’l-bâhire fî meĥâsini Mıśr ve’l-Ķāhire adlı eser (nşr. Mustafa es-Sekkā -


Kâmil el-Mühendis, Kahire 1969) ona nisbet ediliyorsa da (Brockelmann, GAL, II, 52, 164; Suppl., II, 40) bu nisbet kesin değildir (aş. bk.; el-Feżâǿilü’l-bâhire, Kâmil el-Mühendis’in girişi, s. dâl, hâ).

Ebû Bekir b. Ali b. Ebü’l-Berekât Muhammed b. Muhammed b. Hüseyin el-Kureşî el-Mekkî (ö. 889/1484). 838’de (1435) Mekke’de doğdu. Ebü’l-Berekât İbn Zahîre’nin torunudur. İlk öğreniminden sonra özellikle amcası Ebü’s-Saâdât ile Ebü’l-Feth İbnü’l-Merâgī ve Takıyyüddin İbn Fehd’den hadis dinledi. Ayrıca Zeynüddin ez-Zerkeşî, İbnü’l-Furât, İbn Hacer el-Askalânî ve Makrîzî’den hadis rivayeti konusunda icâzet aldı. Fıkıh, Arap edebiyatı, meânî ve beyân gibi ilimlerde kardeşi Ömer b. Ali’den istifade etti. 858’de (1454) Mekke’de İbnü’l-Hümâm’ın ders halkasına katıldı. 862 (1458) yılında Mısır’a gitti ve burada Sâlih b. Ömer el-Bulkīnî, İbnü’d-Deyrî, İzzeddin el-Hanbelî’den hadis, Muhammed b. Muhammed el-Merzûk ve diğer önde gelen hocalardan fıkıh usulü öğrendi. Kendisini 871’de (1466-67) Mekke’de gördüğünü belirten Sehâvî özelliklerinden, hocalarından ve okuduğu metinlerden geniş şekilde bahsetmektedir (eđ-Đavǿü’l-lâmiǾ, XI, 58-61). Mekke’de Mescid-i Harâm’da hatiplik, bir kısım vakıfların murakabesi ve Cidde kadılığı gibi görevlere getirilen Ebû Bekir İbn Zahîre Mekke’de vefat etti ve Cennetü’l-muallâ’da ailesinin diğer fertlerinin yanına gömüldü.

Eserleri. 1. Ġunyetü’l-faķīr fî ĥükmi ĥacci’l-ecîr. Hacca gidemeyen kimsenin yerine bedel göndermesi konusunu işleyen eserin bir nüshası Paris Bibliothèque Nationale’deki bir mecmua içinde bulunmaktadır (De Slane, s. 668). 2. Kifâyetü’l-muĥtâc ile’d-dimâǿi’l-vâcibe Ǿale’l-muǾtemir ve’l-ĥâc. Umre yahut hac yapan kişinin kesmesi gereken kurbanlarla ilgili olan eserin bir nüshası Berlin Staatsbibliothek’te (Ahlwardt, III, 477), diğer bir nüshası Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye’de (Hidîviyye, nr. 266/3) kayıtlıdır. 3. Bulûġu’s-süǿl fî basŧi Ravżati’r-Resûl (Sehâvî, XI, 59; Keşfü’ž-žunûn, I, 254).

Ebû İshak Burhâneddin İbrâhim b. Ali b. Muhammed b. Muhammed el-Kureşî el-Mahzûmî el-Mekkî (ö. 891/1486). 825 (1422) yılında Mekke’de doğdu. Ebû Bekir İbn Zahîre’nin kardeşidir. İlk öğreniminden sonra amcası Kadı Ebü’s-Saâdât İbn Zahîre, Ahmed b. İbrâhim el-Mürşidî ile Muhammed b. Ali ez-Zemzemî, Ebü’l-Feth İbnü’l-Merâgī, Ebü’l-Ferec İbn Ayyâş, Şevâitî ve diğer bazı âlimlerden başta hadis olmak üzere çeşitli ilimleri öğrenerek hocalarının çoğundan icâzet aldı. İlmini geliştirmek amacıyla 851 (1447) ve 853 (1449) yıllarında Kahire’ye gitti; her iki seyahatinde de birer yıldan fazla kalıp İbn Hacer el-Askalânî, Kemâleddin İbnü’l-Hümâm, Şerefeddin Yahyâ el-Münâvî, Muhyiddin Kâfiyeci ve Süyûtî’nin babası Kemâleddin Ebû Bekir gibi hocalardan faydalandı. Daha sonra Mekke’ye dönerek buranın kadılığını yürüttü. Yaşadığı dönemde Hicaz’ın başta gelen âlimi sayılıyordu. 6 Zilkade 891 (3 Kasım 1486) tarihinde Mekke’de vefat etti. Yukarıda Cemâleddin İbn Zahîre’ye ait olabileceği söylenen el-Feżâǿilü’l-bâhire adlı eser ona da nisbet edilmektedir.

Muhammed b. Ebü’s-Suûd b. İbrâhim b. Zahîre (ö. 940/1534). Mekke’de doğmuş olması muhtemeldir. Kaynaklarda verilen bilgilere göre Kansu Gavri zamanında Mısır’da suçsuz yere hapsedilmiş, Memlükler’le Osmanlılar arasındaki savaşın başlangıcında hapiste bulunanlar tahliye edilirken kendi salıverilmemiş, ancak Kansu Gavri’nin ölümünden sonra Tomanbay tarafından serbest bırakılmıştır. Yavuz Sultan Selim Mısır’a vardığında ziyaretine gelen Muhammed b. Ebü’s-Suûd’a ikram ve ihsanlarda bulundu ve ona Mekke’ye göndereceği sadakaları dağıtma görevini verdi. Hayatının sonuna kadar Mekke’de yaşayan Muhammed b. Ebü’s-Suûd 940 (1534) yılında, İbnü’l-İmâd el-Hanbelî’ye göre ise 926’da (1520) vefat etti. Kaynaklarda el-Aħbârü’l-müstefâde fîmen veliye Mekkete’l-Mükerreme min Âli Ķatâde ve Urcûzetü CâmiǾati’l-cevâhir fî maŧlaǾi’l-kevâkibi’ŝ-ŝâbite adlı eserleri zikredilmektedir.

Muhammed Cârullah b. Muhammed b. Ebû Bekir b. Ali b. Zahîre (ö. 960/1553 [?]). Mekke’de doğdu. Öğrenimi ve hocaları hakkında bilgi yoktur; ölüm tarihi de ihtilâflıdır. Abdüssâhib İmrân ed-Düceylî onun 960 (1553) yılında (AǾlâmü’l-ǾArab, II, 227), Ziriklî ise 986’da (1578) (el-AǾlâm, VII, 269) öldüğünü söylerken diğerleri (meselâ bk. Serkîs, s. 150; Abbas el-Kummî, I, 345; Tebrîzî, VIII, 87) 960’ta (1553) hayatta olduğunu nakletmektedir. Mekke’de yaşadığı ve fetva vermekle görevlendirildiği bilinmektedir. el-CâmiǾu’l-laŧîf fî fażli Mekke ve ehlihâ ve binâǿi’l-Beyti’ş-şerîf (Kahire 1922, 1938, 1972, 1973; Beyrut 1399/1979; nşr. F. Wüstenfeld, Aħbâru Mekkete’l-müşerrefe, Göttingen 1275 hş., II. cildi) ve Fażlü’l-Ǿilmi’ş-şerîf ve ehlihî ve ŧâlibîh ve mâ verede fîhi mine’l-âyâti’l-Ǿažîme ve’l-aħbâri’l-kerîme ve’l-âŝâri’l-cesîme ([nşr. Abdülkā-dir Ahmed Abdülkādir, Âfâķu’ŝ-ŝeķāfe ve’t-türâŝ, sy. 13, Dübey 1417/1996 içinde], s. 63-77) adlı eserler kendisine nisbet edilmektedir.

Ali b. Cârullah b. Ebü’l-Yümn Muhammed b. Ebû Bekir (ö. 1010/1601). Mekke’de dünyaya geldi. Doksan yaşından sonra öldüğüne dair rivayet dikkate alınırsa 920 (1514) civarında doğduğu kabul edilebilir. Tahsil hayatı ve hocaları hakkında yeterli bilgi mevcut değildir. Fesahat ve belâgat konusunda etkileyici olduğu ve Haremeyn hatipliğinin yanında ders okuttuğu bilinmektedir. Abdurrahman el-Mürşidî, Şehâbeddin el-Hafâcî ve Abdülkādir et-Taberî yetiştirdiği meşhur öğrencilerdendir. Ondan öğrendikleriyle emsallerini geçtiğini belirten Hafâcî hocasını saygı ve övgü ile anmaktadır (Reyĥânetü’l-elibbâǿ, I, 440). Ali b. Cârullah’a nisbet edilen eserlerden yalnız Fetâvâ İbn Žahîre günümüze ulaşmıştır (el-Mektebetü’l-Ezheriyye, nr. 213/2). Bunun dışında Hâşiye Ǿalâ Şerĥi’t-Tavżîĥ, Ĥâşiye Ǿalâ Şerĥi Îsâġūcî li’l-Ķāđî Zekeriyyâ, Teźkire müfîde (Teźkire Žahîriyye) ve Reşfü’ş-şürbâti’s-seniyye min mezci elfâži’l-Ecrûmiyye adlı eserleri kaynaklarda zikredilmektedir (Îżâĥu’l-meknûn, II, 542; Hediyyetü’l-Ǿârifin, I, 751).

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Zahîre, Feżâǿilü’l-bâhire fî meĥâsini Mıśr ve’l-Ķāhire (nşr. Mustafa es-Sekkā - Kâmil el-Mühendis), Kahire 1969, Kâmil el-Mühendis’in girişi, s. cîm-hâ; Fâsî, el-Ǿİķdü’ŝ-ŝemîn, II, 53-59, 287-290; İbn Kādî Şühbe, Ŧabaķātü’ş-ŞâfiǾiyye (nşr. Abdülalîm Han), Haydarâbâd-Dekken 1400/1980, IV, 71; İbn Hacer, İnbâǿü’l-ġumr, VII, 157-158, 246-247; Takıyyüddin İbn Fehd, Laĥžü’l-elĥâž, Beyrut, ts. (Dâru ihyâi’t-türâsi’l-Arabî), s. 252-253, 255, 267; Sehâvî, eđ-Đavǿü’l-lâmiǾ, Beyrut, ts. (Dâru mektebeti’l-hayât), I, 88-99; II, 190-192; VIII, 93-95; IX, 77-78, 214-216; XI, 58-61, 105; Süyûtî, Nažmü’l-Ǿiķyân, Beyrut, ts. (el-Mektebetü’l-ilmiyye), s. 17-22, 167-168; Keşfü’ž-žunûn, I, 254; II, 577; Hafâcî, Reyĥânetü’l-elibbâ, I, 440; İbnü’l-İmâd, Şeźerât, VII, 125, 350; VIII, 146; Muhibbî, Ħulâśatü’l-eŝer, III, 150-151; De Slane, Catalogue des manuscrits arabes de la Bibliothèque Nationale, Paris 1883-95, s. 668; Ahlwardt, Verzeichnis, III, 477; Serkîs, MuǾcem, I, 150; Îżâĥu’l-meknûn, II, 542; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, I, 751; Brockelmann, GAL, II, 52, 132, 164; Suppl., II, 40; Tebrîzî, Reyĥânetü’l-edeb, Tebriz, ts., VIII, 87; Ziriklî, el-AǾlâm, I, 23; V, 48; VII, 51, 269; Kehhâle, MuǾcemü’l-müǿellifîn, III, 68; IX, 274; X, 24, 221; XII, 50; Abdüssâhib İmrân ed-Düceylî, AǾlâmü’l-ǾArab fi’l-Ǿulûm ve’l-fünûn, Necef 1386/1966, II, 227;


Abbas el-Kummî, el-Künâ ve’l-elķāb, Beyrut 1983, I, 345; M. Habîb el-Hîle, et-Târîħ ve’l-müǿerriħûn bi-Mekke, Mekke 1994, s. 88-90, 136, 192; Michail Cook, “Abū Hāmid al-Qudsī”, JSS, XXVIII/1 (1983), s. 85-95; Ali Ekber Ziyâî, “İbn Žahîre”, DMBİ, IV, 165-168.

Rıza Kurtuluş