İBN VAHŞİYYE

(ابن وحشيّة)

Ebû Bekr Ahmed b. Alî b. Kays b. el-Muhtâr el-Keldânî (Kesdânî)

X. yüzyılda yaşadığı kabul edilen mütercim, astrolog ve simyacı.

Hayatı ve eserleri üzerinde hayli tartışma bulunmakta, hatta yaşayıp yaşamadığı kesin olarak bilinmemektedir. İbnü’n-Nedîm’e göre gerçek bir şahsiyet olup X. yüzyılda Bağdat’ta yaşamıştır. Keldânî soyundan geldiği için çok iyi bildiği ve İbnü’n-Nedîm’in yanlışlıkla Nabatîce dediği Süryânîce’den Arapça’ya


tercümeler yapmış, sihir, tılsım ve simya alanlarında birçok eser kaleme almıştır (el-Fihrist, s. 342, 433, 504). Ayrıca İbnü’n-Nedîm, İbn Vahşiyye’nin talebesi ve kâtibi olan Ebû Tâlib Ahmed b. Hüseyin b. Ali b. Ahmed b. Muhammed b. Abdülmelik ez-Zeyyât’ın kendi döneminde yaşadığını ve muhtemelen bir süre önce öldüğünü de söylemektedir ki (a.g.e., s. 433) bu durumda eğer isim zinciri hatasız verilmişse İbnü’z-Zeyyât’ın Şiî veziri Muhammed b. Abdülmelik b. Ebân’ın torununun torunu olması gerekir (EI2 [İng.], III, 963). İbnü’n-Nedîm, İbn Vahşiyye’nin Mısırlı simyacı Osman b. Süveyd el-İhmîmî ile mektuplaştığını ve bazı konularda onunla tartıştığını da söyler (el-Fihrist, s. 505). Ancak eserinin 433. sayfasında bu Mısırlı simyacıdan Selâme b. Süleyman el-İhmîmî diye söz etmesi aktardığı bilginin doğruluğu hakkında şüphe uyandırmaktadır. Öte yandan onun iki ayrı başlık altında verdiği İbn Vahşiyye’nin soy kütüğünde yer alan isim zincirinde de bazı farklılıklar görülmekte ve eserde bu şahıslar hakkında herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Bu hususların, İbn Vahşiyye’nin gerçekten yaşadığı konusunda şüpheye yol açmasına karşılık el-Filâĥatü’n-Nabaŧiyye’nin girişinde kitabın İbn Vahşiyye tarafından 291’de (904) Arapça’ya çevrildiğinin ve 318’de (930) İbnü’z-Zeyyât’a yazdırıldığının belirtilmesi (I, 5) İbnü’n-Nedîm’in verdiği bilgileri destekler niteliktedir.

İbn Vahşiyye’nin eserlerinde yer yer Kur’ân-ı Kerîm’den ve hadislerden örnekler vermesine ve İslâmî değerlere karşı son derece saygılı davranmasına bakılırsa onun -veya bu eserleri kaleme alan şahsın- müslüman olduğu ileri sürülebilir. Nitekim İbnü’n-Nedîm ondan “sûfî” diye bahseder. Fakat o dönemde simya ve tılsım gibi gizli ilimlerle uğraşanların da sûfî nisbesiyle anıldığı dikkate alınırsa bu ifadenin tasavvufu içermediği söylenebilir.

XIX. yüzyılda İbn Vahşiyye ve ona nisbet edilen eserler üzerine başlatılan tartışmalar günümüzde de sürdürülmektedir. Bu konudaki tezleri dört grupta toplamak mümkündür: a) İbn Vahşiyye eski Keldânî eserlerini Arapça’ya çeviren bir mütercimdir. b) Söz konusu eserler apokrif olup İbn Vahşiyye tarafından kaleme alınmıştır. c) Gerçek müellif Ebû Tâlib İbnü’z-Zeyyât’tır; ancak yazdıklarını İbn Vahşiyye’ye isnat etmiştir. d) İbn Vahşiyye diye bir şahıs yoktur; bu hayalî kişiliği İbnü’z-Zeyyât ortaya atmıştır (Sezgin, IV, 326-327).

Eserleri. Klasik ve modern literatürde İbn Vahşiyye’ye nisbet edilen yirmiyi aşkın eserden günümüze ulaşanları şunlardır: 1. el-Filâĥatü’n-Nabaŧiyye. İbn Vahşiyye adıyla özdeşleşen bu eser İslâm öncesi dönemlerde Yakındoğu’da yaşayan halkların tarım, botanik, coğrafya ve astronomi hakkındaki bilgi ve kültürlerini yansıtan en önemli kaynaktır. İbn Vahşiyye, kitabın girişinde öğrencisi İbnü’z-Zeyyât’a kadîm Keldânî ilim ve kültürünün unutulmaya yüz tuttuğundan yakınır. Bu duruma gönlünün razı olmadığını, zira kendisinin de Keldânî soyundan geldiğini söyledikten sonra bu eseri nasıl elde ettiğini anlatır (I, 5-8). Ona göre kitabın asıl adı İflâĥu’l-arż ve ıślâĥu’z-zeriǿ ve’ş-şecer ve’ŝ-ŝimâr ve defǾu’l-âfâti Ǿanhâ’dır ve üç müellifi vardır; ilk kısmını yazan Sağris adlı Ken‘anlılar zamanında yaşamış birinin bıraktığı yerden Yantuşar adındaki başka biri devam ettirmiş, nihayet Kusâmî denilen bir âlim onu tamamlamıştır. Kendisi de eseri 291’de (904) Bağdat’ta tercüme etmiş ve yirmi altı yıl sonra talebesi İbnü’z-Zeyyât’a yazdırmıştır (I, 9). 1835’ten 1875’e kadar şarkiyatçılar arasında hararetli tartışmalara konu olan kitap, dil ve üslûp bakımından ana dili Arapça olan birinin kaleminden çıkmışa benzememektedir. Quatremere’e göre milâttan önce VI. yüzyılda Nebukadnezzar (bk. BUHTUNNASR) döneminin ürünüdür; Chwolson milâttan önce XIV., Meyer milâttan sonra I. yüzyıla yerleştirir. Ernest Renan ise onun III-IV. yüzyıl Doğu Helenizmi’nin Sâbiî veya Mendâî ürünü olduğunu savunur. Buna karşı von Gutschmid, içerdiği bazı hıristiyanî unsurlardan hareketle sahteliğini ve İbn Vahşiyye’nin mütercimi değil müellifi sayılması gerektiğini iddia ederek X. yüzyılda yazıldığını söyler. Daha sonra Theodor Nöldeke, Carlo A. Nallino ve Brockelmann, von Gutschmid’in bu tezini tartışırlar; özellikle Nöldeke, kitabın İbnü’z-Zeyyât tarafından yazılıp İbn Vahşiyye’ye isnat edildiğini ileri sürer. Onların arkasından Paul E. Kraus, İbn Vahşiyye adında birinin bulunmadığı, eserin tamamen İbnü’z-Zeyyât tarafından meydana getirildiği iddiasını ortaya atar. Fuat Sezgin’e göre İslâm’ın zuhurundan önce el-Filâĥatü’n-Nabaŧiyye’nin Grekçe’si de Orta ve Doğu Akdeniz çevresinde yaygın haldeydi (The Book of Nabatean Agriculture, neşredenin girişi). Çeşitli bölümlere ayrılan el-Filâĥatü’n-Nabaŧiyye’nin Fuat Sezgin tarafından yedi cilt halinde tıpkıbasımı yapıldıktan sonra (bk. bibl.) Tevfik Fehd ilmî neşrini gerçekleştirdi (I, Dımaşk 1993; II, 1995). Daha önce eserin hurma ağacıyla


ilgili bölümünü İbrâhim es-Sâmerrâî Kitâbü’n-Naħl adıyla yayımlamıştı (el-Mevrid, I/1-2 [Bağdad 1971]). 2. Şevķu’l-müstehâm fî maǾrifeti rumûzi’l-aķlâm. İbrânî, Grek ve Hint kültürlerinde meşhur bazı şahıslara atfedilmiş, burç ve gezegenlerin sembolü sayılan doksan üç gizli (mestûr) alfabeyi içermektedir. Büyü ve tılsım yapımında kullanıldığı bilinen şifre mahiyetindeki bu yazılar genellikle bâtınî eğilim taşıyanların ilgisini çekmiştir. Eser Joseph F. von Hammer-Purgstall tarafından yayımlanmıştır (London 1806). 3. Kitâbü Tenkelûşe el-Bâbilî fî śuveri burûci’l-felek ve mâ tedüllü Ǿaleyhi min aĥvâli’l-mevlûdîn. Bâbil kültürüne ait olan eserin müellifi, yedi gezegeni sembolize etmek üzere yapılan yedi tapınaktan birinin bakımıyla görevli Tenkelûşe adındaki bir bilgindir (İbnü’n-Nedîm, s. 377). Milâttan sonra I. yüzyıl civarında ya-zıldığı sanılan eser Arapça’dan önce VI. yüzyılda Pehlevîce’ye tercüme edilmiştir. 4. Kitâbü’s-Sümûm. Zehirlerle ilgili iki ayrı risâlenin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuştur; bunlardan ilki Akukukalı Suhab Sat’a, ikincisi Yerbûke en-Nabatî’ye aittir. Cündişâpûr tıp çevrelerince kullanılan zehirlere dair bir el kitabı mahiyetindeki eser bakma ile öldüren şeyler, korkutan seslerin yol açtığı ölümler, koklamak suretiyle öldüren zehirler, yeme ve içme yoluyla öldüren şeyler, dokunulduğunda öldüren zehirler gibi çeşitli bölümlere ayrılmıştır. Sekizinci bölümden sonrası yılan, akrep ve örümcek sokmalarının sebep olduğu zehirlenmelerle kuduz köpek ısırmasının yol açtığı ölümleri anlatmaktadır. Martin Levey kitabı İngilizce’ye çevirerek The Book on Poison of Ibn Vahshīya and its Relation to Early Indian and Greek Test adıyla yayımlamıştır (Philadelphia 1966). 5. Kitâbü’l-Edvâr el-kebîr Ǿalâ meźhebi’n-Nabaŧ (el-Uśûlü’l-kebîr). Simyaya dair olup dokuz risâleden meydana gelmiştir. İbnü’l-Mitrân esere İħtiśâru Kitâbi’l-Edvâr li’l-İskenderâniyyîn adıyla bir muhtasar yazmıştır. 6. Esrârü’l-felek. İbn Vahşiyye, el-Filâĥa-tü’n-Nabaŧiyye’nin mukaddimesinde adını Kitâbü Devenây el-Bâbilî fî esrâri’l-felek ve’l-aĥkâm Ǿale’l-ĥavâdiŝ min ĥarekâti’n-nücûm şeklinde verir ve Arapça’ya çevirdiği ilk kitap olduğunu, asıl metnin 2000 varak tuttuğunu ve uzunluğundan dolayı sadece baş kısmından bir bölümü tercümeyle yetindiğini söyler (I, 8).

Kaynaklarda İbn Vahşiyye’ye isnat edilen diğer eserler de şunlardır: Esrâru Uŧarid, Uśûlü’l-ĥikme, er-Riyâse fî Ǿilmi’l-firâse, Risâle fî maǾrifeti’l-ĥacer, Sidretü’l-müntehâ, eş-Şevâhid fi’l-ĥaceri’l-vâĥid, eŧ-Ŧılsımât, Kitâbü Bâlînûs el-Ĥakîm, Keşfü’r-rumûz ve işâretü’l-ĥükemâǿ ile’l-ĥaceri’l-aǾžam, MeŧâliǾu’l-envâr fi’l-ĥikme, el-Vâżıĥ fî tertîbi’l-Ǿameli’l-vâżıĥ, el-Heyâkil ve’t-temâŝil (İbn Vahşiyye’nin eserleri için bk. İbnü’n-Nedîm, s. 433, 504-505; Sezgin, IV, 282-283; VII, 77-79, 161; EI² [İng.], III, 964-965; DMBİ, V, 68-69).

BİBLİYOGRAFYA:

Ibn Wahshīya, The Book of Nabatean Agriculture. Al-Filāĥa al-Nabaŧīya (nşr. Fuat Sezgin), I-VII, Frankfurt 1984, neşredenin girişi; ayrıca bk. tür.yer.; İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist, s. 342, 377, 433, 504-505; İbnü’l-Kıftî, İħbârü’l-Ǿulemâǿ (Lippert), s. 104-105; Brockelmann, GAL, I, 280-281; Suppl., I, 430-431; Sarton, Introduction, I, 634-635; Sezgin, GAS, IV, 282-283, 326-327; VII, 77-79; Ullmann, Die Medizin, s. 328-331; a.mlf., Die Natur und Geheimwissenschaften, s. 440-442; Sami K. Hamarneh, “Ibn Waĥshiyya”, DSB, XIV, 117-119; George O. S. Darby, “Ibn Waĥshīya in Mediaeval Spanish Literature”, ISIS, XXXIII/90 (1941), s. 433-438; T. Fahd, “Ibn Waĥѕћiyya”, EI² (İng.), III, 963-965; Muhammed Ali Mevlevî, “İbn Vaĥşiyye”, DMBİ, V, 67-76.

Mahmut Kaya