İBN SEMÂA

(ابن سماعة)

Ebû Abdillâh Muhammed b. Semâa b. Ubeydillâh et-Temîmî el-Kûfî (ö. 233/848)

Hanefî fakihi ve muhaddis.

130 (747-48) yılında doğdu. Temîm ka-bilesinin Dârim koluna mensuptur. Fıkıh tahsilini Hanefî mezhebinin meşhur imamları Ebû Yûsuf, Muhammed b. Hasan eş-Şeybânî ve Hasan b. Ziyâd el-Lü’lüî’den yaptı. Kendisinden Ebû Ca‘fer Ahmed b. Ebû İmrân el-Bağdâdî, Ebû Bekir b. Muhammed el-Kummî, Abdullah b. Ca‘fer er-Râzî gibi âlimler fıkıh dersi aldı. Leys b. Sa‘d, Müseyyeb b. Şerîk, Ya‘lâ b. Hâlid er-Râzî gibi muhaddislerden hadis rivayet eden İbn Semâa’dan Muhammed b. İmrân ed-Dabbî, Hasan b. Muhammed b. Anber el-Veşşâ ve Ebü’l-Hasan Ali b. Mûsâ b. Yezdâd el-Kummî rivayette bulundu. Zehebî, İbn Semâa’nın hadis riva-yetinde zayıf sayıldığını belirtirken (el-Muġnî, II, 589) kaynakların çoğunda güvenilir olduğu kaydedilmektedir. İbn Semâa 192 (808) yılında Me’mûn tarafından Bağdat kadılığına getirildi ve gözlerinin zayıflaması sebebiyle azledildiği 208 (823) yılına kadar bu görevde kaldı. Şâban 233 (Mart 848) tarihinde vefat etti.

Mezhepte müctehid bir âlim olan İbn Semâa Irak’ta Hanefî fıkhının otoritelerindendi. Özellikle Ebû Yûsuf ve Muhammed b. Hasan eş-Şeybânî’den bazı eserleri rivayet etmesiyle tanınmış, çeşitli görüş ve rivayetleri daha sonraki mezhep kaynaklarında yer almıştır. İbn Maîn’in, onun re’ye gösterdiği sadakati muhaddislerin hadise göstermedikleri ve ölümünün ehl-i re’y için büyük bir kayıp olduğu yönündeki ifadeleri de İbn Semâa’nın ehl-i re’y ekolü içindeki önemli yerini gösterir. İbn Semâa ayrıca zühd ve takvâsıyla da meşhurdur.

Kaynaklarda Nevâdirü’l-mesâǿil Ǿan Muĥammed b. el-Ĥasan, el-Meĥâđır ve’s-sicillât, Edebü’l-ķāđî adlı eserleri kaleme aldığı belirtilen İbn Semâa, Şeybânî’nin Kitâbü’l-Kesb’ini rivayet etmiş


olup bu eser Şemsüleimme es-Serahsî tarafından şerhedilmiştir. Şerhin Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye’de bulunan yazma nüshasının başında eserin Şeybânî’ye ait el-İktisâb fi’r-rızķi’l-müsteŧâb’ın İbn Semâa tarafından yapılan muhtasarı olduğu kaydedildiğinden Mahmûd Arnûs yazmayı bu adla neşretmiş (Kahire 1357/1938), bu yanlışlık bazı kaynaklarda da tekrar edilmiştir (Sezgin, I, 432, 435; DMBİ, III, 704). Süheyl Zekkâr, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’ndeki (Emanet Hazinesi, nr. 972) Şerĥu Kitâbi’l-Kesb ile bunun aynı eser olduğunu tesbit etmiş ve kitabı İbnü’l-Lebbûdî’nin Fażlü’l-iktisâb’ı ile birlikte Risâletân fi’l-kesb adıyla yayımlamıştır (Beyrut 1417/1997). Süheyl Zekkâr, her ne kadar Serahsî’nin Kitâbü’l-Kesb’i müstakil olarak şerhettiğini ve el-Mebsûŧ’a koymadığını söylüyorsa da (Risâletân fi’l-kesb, s. 18) bu eser el-Mebsûŧ’ta da mevcuttur (XXX, 244-287).

BİBLİYOGRAFYA:

Vekî‘, Aħbârü’l-ķuđât, III, 282, 289; İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist (Teceddüd), s. 258-259; Sehmî, Târîħu Cürcân (nşr. M. Abdülmuîd Han), Beyrut 1407/1987, s. 520; Hüseyin b. Ali es-Saymerî, Aħbâru Ebî Ĥanîfe ve aśĥâbih, Haydarâbâd 1394/1974, s. 154-155; Hatîb, Târîħu Baġdâd, V, 341-343; Şîrâzî, Ŧabaķātü’l-fuķaĥâǿ, s. 138; Serahsî, el-Mebsûŧ, XXX, 244-287; İbnü’l-Cevzî, el-Muntažam (Atâ), XI, 197-198; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, VII, 40; Zehebî, el-Ǿİber, I, 326; a.mlf., AǾlâmü’n-nübelâǿ, X, 646-647; a.mlf., el-Muġnî, II, 589; Safedî, el-Vâfî, III, 139-140; Kureşî, el-Cevâhirü’l-muđiyye, III, 168-170; İbn Hacer, Tehźîbü’t-Tehźîb, IX, 204-205; İbn Kutluboğa, Tâcü’t-terâcim (nşr. İbrâhim Sâlih), Dımaşk 1412/1992, s. 189-191; Süyûtî, Ŧabaķātü’l-müfessirîn (nşr. Ali M. Ömer), Kahire 1396/1976, s. 87; Taşköprizâde, Miftâĥu’s-saǾâde, II, 261-262; Keşfü’ž-žunûn, I, 46; II, 1981; Risâletân fi’l-kesb (nşr. Süheyl Zekkâr), Beyrut 1417/1997, neşredenin girişi, s. 5-29; Leknevî, el-Fevâǿidü’l-behiyye, s. 170-171; Brockelmann, GAL Suppl., I, 291; Sezgin, GAS, I, 432, 435; Karatay, Arapça Yazmalar, III, 187; Halîl el-Meys, Fehârisü’l-Mebsûŧ, Beyrut 1400/1980, s. 570-571; Ahmet Özel, Hanefi Fıkıh Âlimleri, Anka-ra 1990, s. 27; M. Hâdî Müezzin-i Câmî, “İbn SemâǾa”, DMBİ, III, 704.

Cengiz Kallek