İBN MENDE, Ebû Abdullah

(أبو عبد الله ابن مندة)

Ebû Abdillâh Muhammed b. İshâk b. Muhammed el-İsfahânî (ö. 395/1005)

Hadis hâfızı.

310 (922) veya 311’de (923) İsfahan’da doğdu. Ailesinden yetişen diğer âlimler gibi o da dedesinin dedesi Mende’ye nisbetle İbn Mende diye tanınmış, annesinin Abdüyâlîloğulları’ndan olması sebebiyle Abdî nisbesiyle de anılmıştır. Mecûsî olan Mende’nin ilk fetihler sırasında İslâmiyet’i kabul ederek İbrâhim adını aldığı ve İsfahan’ın bazı vilâyetlerinde yöneticilik yaptığı bilinmektedir. İbn Mende, 318 (930) yılında İsfahan’da önce babasından ve babasının amcası Abdurrahman b. Yahyâ b. Mende ile İbn Ebû Hüreyre gibi âlimlerden hadis tahsiline başladı. 329’da (940-41) veya bir yıl sonra ilmî seyahate çıkarak Nîşâbur’a gitti (Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, XVII, 30). Bazı kaynaklarda bu tarihin 339 (950-51) olarak kaydedilmesi (EI2 [Fr.], III, 887) doğru değildir. Nîşâbur’da Ali b. İbrâhim el-Kattân, Ebü’l-Abbas el-Esam, İbnü’l-Ahrem gibi muhaddislerden faydalandı. Daha sonra kırk yıl boyunca yaptığı seyahatlerde Buhara’da (veya Semerkant) Heysem b. Küleyb eş-Şâşî, Mekke’de Ebû Saîd İbnü’l-A‘râbî, Medine’de Ca‘fer b. Muhammed b. Mûsâ el-Alevî, Bağdat’ta Ebû Ali İsmâil b. Muhammed es-Saffâr ve İbnü’l-Bahterî diye bilinen Ebû Ca‘fer Muhammed b. Amr, yıllarca kaldığı Mısır’da Hasan b. Yûsuf b. Müleyh et-Tarâifî, Ahmed b. Bühzâd b. Mihrân, Hamza el-Kinânî, Serahs’ta Abdullah b. Muhammed b. Hanbel, Dımaşk’ta İbrâhim b. Muhammed b. Sâlih el-Kantarî, Trablusşam’da Hayseme b. Süleyman, Humus’ta Hasan b. Mansûr, Tinnîs’te Osman b. Muhammed es-Semerkandî gibi âlimlerden hadis tahsilini sürdürdü. Ayrıca Kudüs, Gazze ve Merv’de çeşitli âlimlerden faydalandı. Oğlu Abdurrahman’ın söylediğine göre Ebû Saîd İbnü’l-A‘râbî, Hayseme b. Süleyman, Esam ve Heysem b. Küleyb’den 1000’er cüz hadis yazdı (Safedî, II, 190). 334’te (945-46) Ali b. İshak el-Mâderâî’den (el-Mâzerâî) hadis öğrenmek için Basra’ya hareket ettiği, fakat yolda Mâderâî’nin öldüğünü duyunca geri döndüğü ve Basra’daki kaybının büyüklüğünü her zaman dile getirdiği kaydedilmektedir (Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, XV, 335; XVII, 33). İslâm dünyasının doğusunu ve batısını dolaştığını söyleyen İbn Mende gittiği yerlerde kıraat ilmi de okudu. Yetmiş küsur yaşında tahsilini tamamlayıp memleketine döndü. Güçlü hâfızası sebebiyle dönemin en çok hadis bilen âlimi diye tanındı. Babasının ve birçok âlim yetiştiren ailesinin şöhretinden dolayı İbn Ebû Hâtim, İbn Ukde ve Fazl b. Hasîb gibi âlimler ona icâzet verdi. İbn Mende’nin her biri hadis hâfızı olan hocaları arasında Ebü’l-Velîd el-Ümevî, Ebû İshak b. Hamza el-İsfahânî, en sağlam hocam dediği Assâl, Ebû Ali en-Nîsâbûrî, İbn Hibbân ve Taberânî gibi âlimler de vardır. Kendisinden oğulları Ebü’l-Kāsım Abdurrahman, Ebû Amr Abdülvehhâb ve Ebü’l-Hasan Ubeydullah ile hocası Ebü’ş-Şeyh’ten başka Hâkim en-Nîsâbûrî, Temmâm er-Râzî, İbn Mencûye, Ebû Nuaym el-İsfahânî, kıraat âlimi ve muhaddis Bâtırkānî gibi şahsiyetler faydalanmıştır. İbn Mende 30 Zilkade 395’te (7 Eylül 1005) İsfahan’da vefat etti. İbn Kesîr onun aynı yıl safer ayında öldüğünü söylemektedir.

İbn Mende’nin mütevazi ve sünnete bağlı bir âlim olduğu belirtilmekte, kendisi de sünnete uygun yaşamayan kimselerle görüşmediğini, bid‘atçılardan tek bir hadis bile almadığını söylemektedir. Hadis tahsili için seyahat edenlerin sonuncusu diye anılan İbn Mende (Zehebî, Teźkiretü’l-ĥuffâž, III, 1032) seyahatlerini tamamlayıp 375’te (985) İsfahan’a döndükten sonra evlenmiş, Abdurrahman, Ubeydullah, Abdürrahim ve Abdülvehhâb adlarında dört oğlu olmuştur. Bunlardan Ebü’l-Kāsım Abdurrahman ile Ebû Amr Abdülvehhâb da hadisle meşgul olmuş, Abdülvehhâb’ın oğlu Ebû Zekeriyyâ Yahyâ hadis ve tarih sahasında çeşitli eserler kaleme almıştır. Zehebî, Ebû Abdullah


İbn Mende’ye ve ailenin diğer tanınmış şahsiyetlerine dair bir kitap yazdığını, bu aileye ismini veren ve Halife Mu‘tasım-Billâh zamanında (833-842) ölen Mende’den başlayıp dört yüzyıl boyunca hadis rivayetini sürdüren başka bir aile daha bilmediğini söylemektedir (AǾlâmü’n-nübelâǿ, XVII, 38-39). Ailenin bilinen en son temsilcisi, Ebû Abdullah İbn Mende’nin beşinci nesilden torunu olan muhaddis (müsnidü İsfahân: a.g.e., XXII, 382-383) Ebü’l-Vefâ Mahmûd b. İbrâhim el-İsfahânî’dir (ö. 632/1234-35). Ebû Mûsâ el-Medînî (ö. 581/1185), İbn Mende’nin hayatını ve kendisine ulaşan rivayetlerini eź-Źaħîre ve’l-Ǿudde fî menâķıbi Ebî ǾAbdillâh b. Mende adlı eserinde ele almıştır.

1700 hocadan hadis yazdığını söyleyen İbn Mende’nin hadislerinin elli büyük cilt demek olan 50.000 cüzü bazı çağdaşlarının ifadesiyle “kırk yük kitabı” bulduğu belirtilmektedir. Hocası Ebû İshak b. Hamza hayatında İbn Mende gibi güçlü bir hadis hâfızı görmediğini, diğer hocası Ebû Ali en-Nîsâbûrî de onun üstün bir kabiliyete sahip bulunduğunu belirtmiş, Hâce Abdullah-ı Herevî ise kendisini devrindeki muhaddislerin efendisi diye övmüştür. Kur’an tilâvetinin mahlûk olduğu görüşünü savunan Ebû Nuaym el-İsfahânî, er-Red Ǿale’l-Lafžıyye ve’l-Ħulûliyye adlı eserinde bu fikre karşı olan İbn Mende’yi eleştirmesine rağmen (DİA, X, 202) onu “ilim dağı” diye nitelemiş, ancak Źikru aħbâri İśbahân’da (II, 278) hayatının sonlarına doğru hâfızasının karıştığını, kendisinden icâzet aldığı âlimlerden hadis dinlemiş gibi rivayet ettiğini, hatta bazı kimselerin söylemediği sözleri onlara nisbet ettiğini ileri sürmüştür. Fakat Zehebî, aralarında itikadî konular bakımından görüş farklılığı bulunan bu iki âlimin birbiri hakkındaki suçlamalarını dikkate almamak gerektiğini kaydetmiştir. İbn Mende’yi Dârekutnî, Hâkim en-Nîsâbûrî ve Abdülganî el-Ezdî ile karşılaştıran bazı âlimler onun daha çok hadis rivayet ettiğini ve hadisi daha iyi bildiğini söylemişlerdir. Zehebî, “Şark’ın hâfızı” dediği İbn Mende’nin (AǾlâmü’n-nübelâǿ, XXII, 382) hadisi rivayet etmekle yetindiği vakit hata etmediğini, ancak hadis hakkında kanaatini belirttiğinde yanıldığını söylemiş, esasen Ebû Nuaym el-İsfahânî ile onun en önemli kusurunun hadis diye ileri sürülen uydurma haberleri rivayet etmek olduğunu zikretmiştir (a.g.e., XVII, 41). İbn Mende’nin belli bir mezhebe bağlı olduğu bilinmemekle beraber Ebû Ya‘lâ onun biyografisine Ŧabaķātü’l-Ĥanâbile’de yer vermiştir (II, 167). İtikadî meselelerde ise Selefiyye’ye bağlı olup bu konuda Kitâbü’t-Tevĥîd ve Kitâbü’l-Îmân adlı iki eser kaleme almıştır.

İbn Mende’nin dikkat çeken bazı görüşleri şöyledir: Allah’ın varlığı ve birliği kâinattaki bütün varlıklarda gözlenen ince sanat ve sağlam düzenden açıkça anlaşılır. Bu sebeple peygamber davetine muhatap olmayan kimseler de bu düzeni görerek fıtrî bir kabiliyetle Allah’ın varlığına istidlâl etmekle yükümlüdür. İlâhî zâtı bu dünyada görmek ve mahiyetini kavramak mümkün değildir. Allah’ın sıfatları teşbih, temsil ve kıyas yoluyla bilinemez. Sıfatlara ilişkin âyetlerin mânası sadece Hz. Peygamber’in açıklaması veya sahâbîlerin rivayet etmesiyle bilinebilir. Sıfatlarla ilgili hadisler Kur’an’a uygun olup hepsi mütevâtirdir. Hz. Peygamber’in varlığından ve getirdiği vahiyden haberdar olan her insan ona iman etmekle mükelleftir, buna Ehl-i kitap da dahildir. İman bilgi ve ikrardan ibarettir. Bildiğini kalbiyle tasdik edip diliyle ifade ettiği halde uygulamayan kimse müslüman olarak nitelendirilse de mümin adını almaya hak kazanamaz. Bundan dolayı ilâhî emirlere uyanlar mümin, kelime-i tevhidi kalben tasdik edip diliyle ifade edenler müslüman diye vasıflandırılır. Mümin imanı kemale eren kişidir, ilâhî emirlere uymayanların imanı ise eksiktir.

Eserleri. A) Hadis. 1. Müsnedü İbrâhîm b. Edhem ez-Zâhid (Müsnedü eĥâdîŝi İbrâhîm b. Edhem). İbrâhim b. Edhem’in (ö. 161/777-78) Yahyâ b. Saîd el-Ensârî, Ebû İshak es-Sebîî, Mansûr b. Mu‘temir, A‘meş, Süfyân es-Sevrî, Mâlik b. Dînâr, Şu‘be b. Haccâc, Evzâî ve Ebû Hanîfe gibi şahsiyetlerden rivayet ettiği, genellikle tergīb ve terhîbe dair merfû ve mevkuf rivayetlerinden elli birini ihtiva eden eser Mecdî es-Seyyid İbrâhim tarafından yayımlanmıştır (Bulak 1408/1988). 2. Risâle fî beyâni fażli (naķli)’l-aħbâr ve şerĥi meźâhibi ehli’l-âŝâr ve ĥaķīķati’s-sünen ve taśĥîĥi’r-rivâyât (Şürûŧü’l-eǿimme fi’l-ķırâǿati ve’s-semâǾ ve’l-münâvele ve’l-icâze). Sahasında ilk çalışma olduğu belirtilen eseri Abdurrahman b. Abdülcebbâr el-Feryevâî Şürûŧü’l-eǿimme başlığı ile neşretmiştir (Riyad 1416/1995). 3. Ĥadîŝ (Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye, Mecmua, nr. 17, vr. 157a-162b; nr. 94, vr. 76a-183a; nr. 104, vr. 219a-228a). 4. Emâlî (Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye, Mecmua, nr. 35/3, üçüncü kısım: vr. 24a-52b (24-72 [?]); nr. 41/4, vr. 49a-53a; nr. 56/8, vr. 177a-180a). Ayrıca Ebû Hanîfe’nin el-Müsned’inin İbn Mende tarafından nakledilen bir rivayeti günümüze kadar gelmiş olup baş tarafında İbn Mende’nin Ebû Hanîfe hakkında bazı tenkitleri yer almıştır (Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye, Mecmua, nr. 62, vr. 144-145). İbn Mende’nin en-Nâsiħ ve’l-mensûħ (İbn Kesîr, XI, 336), Ġarâǿibü ŞuǾbe (İbn Hacer, el-MecmaǾu’l-müǿesses, II, 426; İbn Hacer eseri Tertîbü Ġarâǿibi ŞuǾbe li’bn Mende adıyla bablara göre düzenlemiştir), ǾAvâlî İbn ǾUyeyne (a.g.e., II, 153) ve Fevâǿid adlı eserleri de bulunmaktadır.

B) Hadis Ricâli. 1. MaǾrifetü’ś-śaĥâbe. Bu konudaki ilk çalışmalardan olan eser İbnü’l-Esîr’in Üsdü’l-ġābe’deki (I, 10,11) dört kaynağından biridir. Ebû Mûsâ el-Medînî, günümüze gelip gelmediği bilinmeyen Tetimmetü (Źeylü) MaǾrifeti’ś-śaĥâbe adlı çalışmasında bu esere üçte bir nisbetinde ilâvede bulunmuş (a.g.e., I, 10), Zehebî de İbn Mende’nin eserinden iki cüz hacminde bir müntekā yapmıştır (İbn Hacer, el-MecmaǾu’l-müǿesses, III, 66). Tamamının kırk cüzden fazla olduğu belirtilen ve alfabetik olarak düzenlenen MaǾrifetü’ś-śaĥâbe’nin sadece otuz yedinci cüzü ile (Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye, Hadis, nr. 344) kırk ikinci cüzü (Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye, Umumi, nr. 4443) zamanımıza intikal etmiş olup sahâbeden Ebû Hâzır ile başlayan otuz yedinci cüzden anlaşıldığına göre İbn Mende sahâbîlerin nereye yerleştiği, onlardan kimlerin rivayette bulunduğu konusuna önem vermiş, her sahâbînin bir rivayetini zikretmeye çalışmıştır. Kadın sahâbîlerle başlayan diğer cüzde ise alfabetik sıra gözetilmeksizin Hz. Peygamber’in kızları, halaları, süt anneleri ve hanımları anlatılmaktadır. Ebü’l-Kāsım İbn Asâkir’e göre MaǾrifetü’ś-śaĥâbe’de pek çok yanlış bulunmaktadır (Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, XVII, 33). 2. Fetĥü’l-bâb fi’l-künâ ve’l-elķāb. Sahâbe ve tâbiîn muhaddislerinden 4748 şahsın künye ve lakabının tanıtıldığı eserde her şahsın adı, nisbesi, kimden hadis aldığı ve kime rivayet ettiği belirtilmektedir. Resûl-i Ekrem’in künyesi Ebü’l-Kāsım ile başlayan alfabetik çalışmada Ebû İbrâhim’den Ebû Abdullah’a kadar olan künyeler sıralanmakta, adı bilinmeyip


sadece künyesiyle tanınanlarla haklarında yeterli bilgi bulunmayanlar da zikredilmektedir. Eseri neşreden Ebû Kuteybe Nazar Muhammed el-Fâryâbî (Riyad 1417/1996), daha önce kitap üzerinde Mekke Câmiatü Ümmi’l-kurâ’da Abdülazîz b. Abdullah b. Ubeydullah er-Rahmânî tarafından doktora çalışması yapıldığını, ancak bu çalışmada 100 kadar biyografiye yer verilmediğini, ayrıca esere Müslim’in Kitâbü’l-Künâ’sından 700 biyografinin yanlışlıkla eklendiğini ve daha başka hataların da bulunduğunu belirtmiştir. Eserin bir kısmı Seven Dedering tarafından da yayımlanmıştır (Uppsala 1927). 3. Tesmiyetü’l-meşâyiħ elleźîne yervî Ǿanhüm el-İmâm Ebû ǾAbdillâh Muĥammed b. İsmâǾîl el-Buħârî (Esâmî meşâyiħi’l-Buħârî). Buhârî’nin el-CâmiǾu’ś-śaĥîĥ’teki 309 hocasının adını ihtiva eden eserin Dublin’de Chester Beatty Library’de bulunan tek nüshası (nr. 5165/1, vr. 1-11) Arthur John Arberry tarafından tanıtılmış (IQ, XI/1-2 [1967]) ve Nazar Muhammed el-Fâryâbî tarafından neşredilmiştir (Riyad 1412/1991). 4. el-Esâmî ve’l-künâ (Chester Beatty Library, nr. 5165/2, vr. 12-28). Bu eserin Zehebî’nin el-Künâ adıyla kaydettiği kitap (AǾlâmü’n-nübelâǿ, XVII, 33) veya Fetĥu’l-bâb fi’l-künâ ve’l-elķāb olması muhtemeldir.

C) Akaid. 1. Kitâbü’l-Îmân. Eserde 109 konu başlığı altında senedleriyle birlikte zikredilen 1089 rivayette imanın mahiyeti, kısımları, imanla İslâm arasındaki ilgi, imanın altı esası, kelime-i tevhidin önemi, oruç, zekât, hac, cihad, Allah ve peygamber sevgisinin imanla ilgisi, vesvese ve iman, Ehl-i kitabın imanı, büyük günahları işleyenlerin imanı, Hz. Peygamber’in bildirdiği bazı hususlarla kıyametten önce ve sonra meydana geleceğini haber verdiği olaylara inanmak gibi konular yer almaktadır. İbn Mende’nin oğlu Ebû Amr Abdülvehhâb ile talebesi Bâtırkānî tarafından rivayet edilen nüshayı, eser üzerinde Câmiatü Ümmi’l-kurâ’da (Külliyyetü’ş-şerîa, 1398/1978) İbn Mende ve Kitâbü’l-Îmân adıyla bir doktora çalışması yapan Ali Muhammed b. Nâsır el-Fükayhî yayımlamıştır (I-III, Medine 1401/1981; I-II, Beyrut 1406/1985, 1407/1987). İbn Mende’nin Kitâbü’l-Îmân Ǿale’l-ittifâķ ve’t-teferrüd (Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye, Hadis, nr. 338, vr. 1-102) adıyla anılan eseri de muhtemelen bu kitaptır (Sezgin, I, 215). 2. Kitâbü’t-Tevĥîd ve maǾrifeti esmâǿillâhi Ǿazze ve celle ve śıfâtihî Ǿale’l-ittifâķ ve’t-teferrüd. 132 konu başlığı altında senedleriyle birlikte zikredilen 914 rivayette genel hatlarıyla Allah Teâlâ’nın vahdâniyyeti, ulûhiyyeti, isimleri ve sıfatları incelenmekte, her konu âyet, hadis ve Selef âlimlerinin sözleriyle açıklanmaktadır. Ali Muhammed b. Nâsır el-Fükayhî, diğer neşirlerde görülmeyen bir usulle her konunun bitiminde hadislerin muhtevasını bazan oldukça geniş şekilde açıklayarak ve rivayetlerin sıhhat derecesini belirterek eseri neşretmiştir (Medine 1988-1989; I-III, Medine 1414/1994). 3. er-Red Ǿale’l-Cehmiyye. Allah Teâlâ’nın yed, vech gibi sıfatları konusunda Cehmiyye’nin düştüğü hataların ele alındığı eseri Ali Muhammed b. Nâsır el-Fükayhî yayımlamıştır (Medine 1401/1981, 1414/1994). İbn Mende’nin ayrıca Kitâbü’ś-Śıfât, Kitâbü’r-Red Ǿale’l-Lafžıyye, Kitâb fi’n-nefs ve’r-rûĥ, Delâǿilü’n-nübüvve (İbn Hacer, el-İśâbe, I, 481; Sehâvî, s. 166) adlı eserlerinin bulunduğu kaydedilmektedir.

Zehebî’nin İbn Mende’nin kitapları arasında sayıp çok hacimli olduğunu söylediği et-Târîħ ile (AǾlâmü’n-nübelâǿ, XVII, 33) Hediyyetü’l-Ǿârifîn’de (II, 57) Târîħu İśbahân adıyla zikredilen eser muhtemelen aynı kitaptır. Brockelmann’ın Ebû Abdullah İbn Mende’ye nisbet ettiği et-Târîħu’l-müstaħrec min kütübi’n-nâs li’t-teźkire ve’l-müsteŧraf min aĥvâli’n-nâs li’l-maǾrife adlı eser oğlu Ebü’l-Kāsım Abdurrahman’ın, Sezgin’in Cüzǿ fîmen Ǿâşe mine’ś-śaĥâbe miǿe ve Ǿişrîn adıyla müellifin kitapları arasında saydığı (GAS, I, 215) ve Süleymaniye Kütüphanesi’nde (Lâleli, nr. 3767, vr. 135a-136a) bulunduğunu söylediği eser ise Süyûtî’nindir ve Rîĥu’n-nisrîn fîmen Ǿâşe mine’ś-śaĥâbe miǿe ve Ǿişrîn adını taşımaktadır. Bu konuda İbn Mende’nin torunu Ebû Zekeriyyâ İbn Mende’nin Cüzǿ fîhi men Ǿâşe miǿeten ve Ǿişrîne seneten mine’ś-śaĥâbe adlı bir çalışması bulunmaktadır (nşr. Mecdî es-Seyyid İbrâhim, Bulak 1409/1989; nşr. Meşhûr Hasan es-Selmân, Beyrut 1412/1992). Yine Sezgin’in Źikru Ǿadedi mâ li-külli vâĥid mine’ś-śaĥâbe mine’l-ĥadîŝ adıyla Ebû Abdullah İbn Mende’ye nisbet ettiği, ancak müellifi konusunda bazı tereddütler bulunduğunu belirttiği eser (GAS, I, 215) Bakī b. Mahled’e ait olup İbn Hazm tarafından düzenlenmiştir (nşr. Ekrem Ziyâ el-Ömerî, Baķī b. Maħled el-Ķurŧubî ve Muķaddimetü Müsnedihî: ǾAdedü mâ li-külli vâĥid mine’ś-śaĥâbe mine’l-ĥadîŝ, Beyrut 1404/1984, s. 77-168; ayrıca bk. DİA, IV, 542).

BİBLİYOGRAFYA:

Ebû Abdullah İbn Mende, Kitâbü’l-Îmân (nşr. Ali Muhammed b. Nâsır el-Fükayhî), Beyrut 1406/1985, neşredenin girişi, I, 22-78; a.mlf., Kitâbü’t-Tevĥîd (nşr. Ali Muhammed b. Nâsır el-Fükayhî), Medine 1414/1994, neşredenin girişi, I, 9-42; Ebû Nuaym el-İsfahânî, Źikru aħbâri İśbahân (nşr. Seyyid Kisrevî Hasan), Beyrut 1410/1990, II, 278; İbn Ebû Ya‘lâ, Ŧabaķātü’l-Ĥanâbile, II, 167; Hâzimî, Şürûŧü’l-eǿimmeti’l-ħamse (nşr. Zâhid el-Kevserî), Kahire 1991, s. 31; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-ġābe, I, 10,11; Zehebî, Teźkiretü’l-ĥuffâž, III, 1031-1036; a.mlf., AǾlâmü’n-nübelâǿ, XV, 335; XVII, 28-43; XXII, 382-383; a.mlf., Târîħu’l-İslâm: sene 381-400, s. 320-324; a.mlf., Mîzânü’l-iǾtidâl, III, 479-480; Safedî, el-Vâfî, II, 190-191; İbn Kesîr, el-Bidâye, XI, 336; İbnü’l-Cezerî, Ġāyetü’n-Nihâye, II, 98-99; İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, V, 70-72; a.mlf., el-İśâbe, I, 481; a.mlf., el-MecmaǾu’l-müǿesses li’l-MuǾcemi’l-müfehres (nşr. Yûsuf Abdurrahman el-Mar‘aşlî), Beyrut 1415/1994, II, 153, 426-427; III, 66; Sehâvî, el-İǾlân bi’t-tevbîħ, s. 166; Brockelmann, GAL Suppl., I, 281; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, II, 57; Sezgin, GAS, I, 214-215, 415; Elbânî, Maħŧûŧât, s. 119-120; Kays Âl-i Kays, el-Îrâniyyûn, II/2, s. 464-469; Cezzâr, Medâħilü’l-müǿellifîn, III, 1628-1629; Sâlihiyye, el-MuǾcemü’ş-şâmil, V, 170; F. Rosenthal, “Ibn Manda”, EI² (Fr.), III, 887-888; Muhammed Mehdî Müezzin-i Câmî, “İbn Mende”, DMBİ, IV, 697-699; M. Yaşar Kandemir, “Bakī b. Mahled”, DİA, IV, 542; Osman Türer, “Ebû Nuaym el-İsfahânî”, a.e., X, 202.

M. Yaşar Kandemir