İBN HUZEYME

(ابن خزيمة)

Ebû Bekr Muhammed b. İshâk b. Huzeyme es-Sülemî en-Nîsâbûrî (ö. 311/924)

Hadis, kelâm ve fıkıh âlimi.

Safer 223’te (Ocak 838) Nîşâbur’da doğdu ve ilk tahsiline burada başladı. İshak b. Râhûye’den hadis dinlediyse de bu sırada yaşı küçük olduğu için sonraları kendisinden rivayette bulunmadı. Kur’ân-ı Kerîm’i ezberledikten sonra tahsilini ilerletmek ve özellikle Kuteybe b. Saîd’den hadis dinlemek için yola çıktı, ancak Merv’e ulaştığında Kuteybe’nin ölüm haberini aldı (240/854). Bağdat, Rey, Cürcân, Şam, Basra, Kûfe, Kahire ve Vâsıt gibi ilim merkezlerini dolaşarak pek çok hocadan istifade etti. 291’de (904) Nîşâbur’da ölen hocası Muhammed b. İbrâhim el-Bûşencî’nin cenaze namazını kıldırdığına (DİA, VI, 476) ve Receb 300’de (Şubat 913) Cürcân’da bulunup hadis rivayet ettiğine (Sehmî, s. 456) bakılacak olursa İbn Huzeyme’nin ilim yolculuğunu zaman zaman keserek bir süre memleketine döndüğü, ardından tekrar seyahate devam ettiği anlaşılır. Ali b. Hucr, Bekkâr b. Kuteybe,


Osman b. Saîd ed-Dârimî, Ebû Abdullah İbn Abdülhakem, İbn Ebü’d-Dünyâ, Ahmed b. Menî‘, Bündâr lakabıyla tanınan Muhammed b. Beşşâr, Eşec el-Kindî, Zühlî ve Za‘ferânî ile Şâfiî fıkhını öğrendiği Müzenî gibi âlimler İbn Huzeyme’nin hocalarından bazılarıdır.

Śaĥîĥayn’da kendisinden rivayette bulunmayan Buhârî ve Müslim ile İbn Hibbân el-Büstî, Kitâbü’l-Cihâd’ını rivayet etmesi için mektupla icâzet verdiği İbn Sâid el-Hâşimî (Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, XIV, 370-371), Degūlî, Ebû Ali en-Nîsâbûrî, Da‘lec b. Ahmed, Hâkim el-Kebîr, İbn Adî ve İbn Mihrân en-Nîsâbûrî İbn Huzeyme’nin tanınmış talebeleridir. Aynı zamanda hocası olan Rebî‘ b. Süleyman el-Murâdî ile Nîşâbur’da kendisinden en son rivayette bulunan torunu Ebû Tâhir Muhammed b. Fazl da (Ebû Ya‘lâ el-Halîlî, III, 832) İbn Huzeyme’den faydalananlar arasındadır. “İmâmü’l-eimme” diye anılan İbn Huzeyme 2 Zilkade 311’de (11 Şubat 924) Nîşâbur’da vefat etti ve evinin bir odasında defnedildi (Muhammed İbrâhim eş-Şeybânî, II, 880).

İbn Huzeyme’nin ilminin genişliğiyle darbımesel haline geldiği, sünnetle ilgili bütün bilgileri ve ayrıca 70.000 hadisi ez-berlemiş olduğu kaydedilmektedir (Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, XIV, 365, 372). Torunu Muhammed b. Fazl’dan nakledildiğine göre dünya malına değer vermeyen ve zâhidâne bir hayat yaşayan İbn Huzeyme eline geçen her şeyi ilim ehline dağıtır, davet ettiği herkese ziyafet verirdi (Zehebî, Teźkiretü’l-ĥuffâž, II, 725; Sübkî, III, 119). İbn Huzeyme’nin yöneticilerle ilişkilerinde tavizsiz olduğu belirtilmiş, kendisini ziyaret eden Emîr İsmâil b. Ahmed es-Sâmânî’nin babasından duyduğunu söylediği bir hadisi okurken senedinde yaptığı hatayı düzeltmesi onun cesaretiyle yorumlanmıştır (Sübkî, III, 111).

İbn Ebû Hâtim’e, cerh ve ta‘dîl ilminde önemli bir yere sahip olan İbn Huzeyme hakkında ne düşündüğü sorulduğunda İbn Ebû Hâtim, onun bu konularda kendisine uyulması gereken bir imam olduğunu söylemiş, asıl kendisi hakkında onun fikrinin sorulması gerektiğini belirtmiştir. Şâfiî mezhebini ve Selef akîdesini benimseyen İbn Huzeyme, önceleri kelâmî konulardan hoşlanmadığını ve bu sahaya girmek istemediğini, ancak hadis öğrencilerini Cehmî ve Mu‘tezilî görüşlere karşı korumak amacıyla Kitâbü’t-Tevĥîd’i kaleme aldığını söylemiş ([nşr. M. Halîl Herrâs], s. 4-5), Allah Teâlâ’nın isim ve sıfatlarını te’vil ve teşbihe gerek duymaksızın kendisinin bildirdiği şekilde kabul etmek gerektiğini ifade etmiştir. İsrâ ve mi‘racla ilgili haberleri sıraladıktan sonra bunun aynıyla gerçekleştiğini, Allah’ın yedinci kat semanın üzerinde bulunduğunu, Kur’an’ın mahlûk olmadığını, mahlûk olduğunu söyleyenin kâfir sayılacağını belirtmiştir (a.g.e., neşredenin girişi, s. c). Esmâ ve sıfatlar konusundaki tâvizsiz Selefî yaklaşımı sebebiyle tenkit edilmiş olan İbn Huzeyme’yi Fahreddin er-Râzî “ifadesi bozuk, anlayışı kıt bir kimse” olarak nitelendirmiş, Kitâbü’t-Tevĥîd’ini de “Kitâbü’ş-Şirk” olarak adlandırmıştır (Mefâtîĥu’l-ġayb, XXVII, 130-131).

Eserleri. Hâkim en-Nîsâbûrî İbn Huzeyme’nin kitaplarının sayısının 140’ı bulduğunu, çeşitli meselelere dair 100 civarında da cüzünün mevcut olduğunu söylemektedir (MaǾrifetü Ǿulûmi’l-ĥadîŝ, s. 83). Başlıca eserleri şunlardır: 1. eś-Śaĥîĥ. Tam adı Muħtaśarü’l-muħtaśar mine’l-müsned Ǿani’n-nebî śallallāhu Ǿaleyhi ve sellem bi-naķli’l-Ǿadl Ǿani’l-Ǿadl mevśûlen ileyhi śallallāhu Ǿaleyhi ve sellem min ġayri ķaŧǾ fi’l-isnâd ve lâ cerĥ fî nâķıli’l-aħbâri’lletî neźküruhâ bi-meşîǿeti’llâhi TeǾâlâ’dır. Tesbit edilebildiği kadarıyla İbn Huzeyme’nin eserinden eś-Śaĥîĥ diye bahseden ilk müellif Münzirî’dir (et-Terġīb ve’t-terhîb, I, 43). eś-Śaĥîĥ’in daha geniş bir eserin muhtasarı olduğu adından anlaşılmaktadır. Eserde yer yer Kitâbü’l-Kebîr’e (I, 249, 290, 312, 342), ayrıca Kitâbü’t-Tevĥîd’de el-Muħtaśar’a ([nşr. M. Halîl Herrâs], s. 351) ve el-Kebîr’e (a.e., s. 185) yapılan atıflar da bunu göstermektedir. Eserini kitap ve bablara ayıran İbn Huzeyme kaydettiği hadislerin elde edebildiği bütün senedlerini sıralamış, gerek gördükçe ricâl hakkında bilgi vermiş, lafız farklılıklarına işaret ederek çelişkili olduğu kanaatini uyandıran hadisleri uzlaştırmaya çalışmıştır. Resûlullah’tan sahih senedle rivayet edildiği halde birbiriyle çelişen iki hadis bile bulunmadığını söyleyen İbn Huzeyme (İbnü’s-Salâh, ǾUlûmü’l-ĥadîŝ, s. 285), başta ihtilâfü’l-hadîs olmak üzere hemen bütün hadis ilimleri hakkında bilgi vermekte, özellikle fıkıh bablarına göre düzenlediği eserinin bab başlıklarında fıkhî görüşlerine ve hadislerde görülen ihtilâflarla ilgili çözümlere yer vermektedir. Ayrıca bab başlıklarında hadislerin vürûd sebebine işaret etmek suretiyle esere bir fıkhü’l-hadîs çalışması görünümü kazandırmıştır. Ancak dörtte bir kadarı günümüze ulaşan eś-Śaĥîĥ’i Muhammed Mustafa el-A‘zamî Śaĥîĥu İbn Ħuzeyme adıyla yayımlamıştır (I-IV, Beyrut 1395/1975). Abdülazîz b. Abdurrahman el-Uşeym, en-Naķŧ limâ vaķaǾa fî esânîdi Śaĥîĥi İbn Ħuzeyme mine’t-taśĥîf ve’s-saķŧ adıyla bir çalışma yapmıştır. Muhammed Ali İbrâhim Bend Ebû Bekir b. Ħuzeyme ve menhecühû fî Kitâbi’ś-Śaĥîĥ (1408/1988, Câmiatü’l-İmâm Muhammed b. Suûd el-İslâmiyye, Külliyyetü usûli’d-dîn) ve Enbiya Yıldırım İbn Huzeyme ve Sahihi (1989, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü) adlarını taşıyan birer yüksek lisans tezi hazırlamış, Mustafa Işık da İbn Huzeyme Sahîh’i ve İbn Hibbân’ın Sahîh’i ile Mukayesesi adıyla bir doktora çalışması yapmıştır (1998, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü). İbn Huzeyme’nin eś-Śaĥîĥ’i için Muhammed Eymen eş-Şebrâvî (Beyrut 1408/1988) ve Ahmed el-Küveytî (Riyad 1410/1990) tarafından geniş fihristler hazırlanmıştır. 2. Şeǿnü’d-duǾâǿ. Duanın mahiyeti ve tavsiye edilen dualar hakkındaki sorulara cevap vermek için kaleme alınmış olup asıl adının Kitâbü’d-DuǾâǿ veya Kitâbü’d-DaǾavât olduğu söylenmiş, Hattâbî tarafından Şeǿnü’d-duǾâǿ diye şerhedilmesi sebebiyle bu adla anıldığı belirtilmiştir. Eserin Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye’de (nr. 61) bir nüshasının bulunduğu söylenmekteyse de (eś-Śaĥîĥ, neşredenin girişi, I, 13; Sezgin [Ar.], I/4, s. 33) müellif adı yazılırken “Muhammed b. İshak b. Huzeyme rivâyetü’l-Hattâbî” ibaresine yer verilmesi, eldeki diğer nüshalardan eseri şerhettiği açıkça görülen Hattâbî’nin Kitâbü’d-DuǾâǿnın bir râvisi gibi düşünülmesine sebep olmuş (Şeǿnü’d-duǾâǿ, neşredenin girişi, s. 13-14), İbn Huzeyme’nin günümüze müstakil olarak intikal etmediği anlaşılan bu çalışması Hattâbî’nin şerhiyle birlikte yayımlanmıştır (nşr. Ahmed Yûsuf ed-Dekkāk, Dımaşk 1404/1984). 3. Kitâbü’t-Tevĥîd* ve iŝbâtü śıfâti’r-rab. Müellifin torunu Muhammed b. Fazl’ın kendisinden en son rivayet ettiği, itikadî konuların Kitap ve Sünnet ışığında ele alınıp incelendiği eser birçok defa basılmıştır (bk. bibl.). 4. Ceyşü’t-tevşîĥ. Kaynaklarda zikredilmeyen eserin Hilâl Nâcî ve Muhammed Mâsûs tarafından (Tunus 1967) neşredildiği belirtilmektedir (Sâlihiyye, s. 274).

İbn Huzeyme’nin, eś-Śaĥîĥ ve Kitâbü’t-Tevĥîd’de adlarını verdiği ve bazı müelliflerin kendisine nisbet ettikleri diğer eserleri de şunlardır: Kitâbü’l-Eşribe, Kitâbü’l-İmâme, Kitâbü’l-Ehvâl, Kitâbü’l-Îmân, Kitâbü’l-Eymân ve’n-nüźûr, Kitâbü’l-Bir ve’ś-śıla, Kitâbü’l-BüyûǾ, Kitâbü’t-Tefsîr, Kitâbü’t-Tevbe, Kitâbü’t-Tevekkül, Kitâbü’l-Cenâǿiz, Kitâbü’l-Cihâd, Kitâbü Źikri naǾîmi’l-cenne, Kitâbü Źikri naǾîmi’l-âħire, Kitâbü’ś-Śadaķāt, Kitâbü Śıfati nüzûli’l-Ķurǿân,


Kitâbü’l-Muħtaśar min Kitâbi’ś-Śalât, Kitâbü’ś-Śalâti’l-kebîr, Kitâbü’ś-Śalât, Kitâbü’ś-Śıyâm, Kitâbü’ŧ-Ŧıb ve’r-ruķıy, Kitâbü’ž-Žıhâr, Kitâbü’l-Fiten, Fażlü ǾAlî b. Ebî Ŧâlib, Kitâbü’l-Ķader, Kitâbü’l-Kebîr, Kitâbü’l-Libâs, Kitâbü MeǾâni’l-Ķurǿân, Kitâbü’l-Menâsik, Kitâbü’l-VeraǾ, Kitâbü’l-Veśâya, Kitâbü’l-Ķırâǿe ħalfe’l-imâm.

Muhammed Mustafa el-A‘zamî, bu eserleri sıralayıp (eś-Śaĥîĥ, neşredenin girişi, I, 12-14) bunların müstakil birer kitap mı, yoksa eś-Śaĥîĥ’in veya bir özetini oluşturduğu diğer bir eserin bölümleri mi olduğu hususunda tereddütler bulunduğunu belirttikten sonra bu başlıkların câmi‘ türü kitapların muhtevasına uygun düşmesi bakımından bir kısmını bir eserin bölümleri, bazılarını da müstakil eserler olarak kabul etmek gerektiğini söylemektedir (a.g.e., I, 14-15). Selâhaddin el-İdlibî, el-Münteħab min kelâmi’l-ĥâfıž İbn Ħuzeyme fi’l-cerĥ ve’t-taǾdîl adıyla bir çalışma yapmıştır (Beyrut 1412).

BİBLİYOGRAFYA:

Müsned, III, 357; İbn Mâce, “Menâsik”, 78; İbn Huzeyme, eś-Śaĥîĥ (nşr. M. Mustafa el-A‘zamî), Beyrut 1395/1975, I, 69, 249, 290, 312, 342; IV, 92-93; ayrıca bk. neşredenin girişi, I, 8-33; a.mlf., Kitâbü’t-Tevĥîd, Kahire 1403, M. Mustafa el-A‘zamî’nin girişi, s. 8-15; a.e. (nşr. M. Halîl Herrâs), Beyrut 1403/1983, s. 4-5, 62, 185, 351; ayrıca bk. neşredenin girişi, s. e-g; a.e. (nşr. Abdülazîz b. İbrâhim eş-Şehvân), Riyad 1408/1988, neşredenin girişi, I, 25-94; İbn Hibbân, eŝ-Ŝiķāt, IX, 156; Hattâbî, Şeǿnü’d-duǾâǿ (nşr. Ahmed Yûsuf ed-Dekkāk), Dımaşk 1404/1984, neşredenin girişi, s. 8-10, 12, 13-14, 45; Hâkim, MaǾrifetü Ǿulûmi’l-ĥadîŝ, s. 83-84, 147; Ebû Ya‘lâ el-Halîlî, el-İrşâd fî maǾrifeti Ǿulemâǿi’l-ĥadîŝ (nşr. M. Saîd b. Ömer İdrîs), Riyad 1409/1989, III, 825, 831-833; ayrıca bk. İndeks; Beyhakī, MaǾrifetü’s-sünen ve’l-âŝâr (nşr. Abdülmu‘tî Emîn Kal‘acî), Karaçi 1412/1991, I, 181; Fahreddin er-Râzî, Mefâtîĥu’l-ġayb: et-Tefsîrü’l-kebîr, Beyrut 1411/1990, XXVII, 130-131; Yâkūt, MuǾcemü’l-büldân, V, 82; İbnü’s-Salâh, ǾUlûmü’l-ĥadîŝ, s. 285, 299; a.mlf., Ŧabaķātü’l-fuķahâǿi’ş-ŞâfiǾiyye (nşr. Muhyiddin Ali Necîb), Beyrut 1413/1992, I, 116; Münzirî, et-Terġīb ve’t-terhîb (nşr. M. Muhyiddin Abdülhamîd), Beyrut 1399/1979, I, 43; Zehebî, Teźkiretü’l-ĥuffâž, II, 720-731; a.mlf., AǾlâmü’n-nübelâǿ, XIV, 365-382; İbn Fazlullah el-Ömerî, Mesâlik, IV, 184; V, 182-184; Sübkî, Ŧabaķāt (Tanâhî), III, 109-119; İsnevî, Ŧabaķātü’ş-ŞâfiǾiyye, I, 462; Süyûtî, Tedrîbü’r-râvî (nşr. Ömer Hâşim), Beyrut 1979, I, 90; II, 137, 176, 352; Sezgin, GAS (Ar.), I/4, s. 33; Abdülhay el-Kettânî, et-Terâtîbü’l-idâriyye (Özel), II, 275; Kettânî, er-Risâletü’l-müstetrafe (Özbek), s. 13, 15, 23, 43, 44, 61, 73-74, 175; Muhammed İbrâhim eş-Şeybânî, Ĥayâtü’l-Elbânî ve âŝâruhû ve ŝenâǿü’l-Ǿulemâǿ Ǿaleyh, Küveyt 1407/1987, II, 880-882; Muhammed Hasan Heyto, el-İctihâd ve ŧabaķātü müctehidi’ş-ŞâfiǾiyye, Beyrut 1409/1988, s. 77-79; Sâlihiyye, el-MuǾcemü’ş-şâmil, s. 274-275; “İbn Ħuzeyme”, DMBİ, III, 416-419.

Mustafa Işık