İBN HÜBEYRE, Ebü’l-Muzaffer

(أبو المظفر ابن هبيرة)

Ebü’l-Muzaffer Avnüddîn Yahyâ b. Muhammed b. Hübeyre eş-Şeybânî ed-Dûrî (ö. 560/1165)

Abbâsî veziri.

Rebîülâhir 499’da (Aralık 1105) Bağdat’ın kuzeyinde Düceyl bölgesindeki Dûrü Benî Evkar adlı köyde doğdu. Bu köy daha sonra onun adına izâfetle Dûrülvezîr Avniddin diye meşhur olmuştur (Yâkūt, II, 481). İbn Hübeyre’nin ailesi oldukça fakirdi. Babası sıkıntılara göğüs gererek onu tahsil için Bağdat’a gönderdi. Burada et-Taĥķīķ fî mesâǿili’t-taǾlîķ adlı eserin müellifi Ebû Bekir ed-Dîneverî ve Kadı İbn Ebû Ya‘lâ’dan fıkıh dersleri aldı. Uzun süre derslerini takip ettiği nahiv âlimi Ebû Abdullah Muhammed b. Yahyâ ez-Zebîdî’den çok etkilendi. Mevhûb b. Ahmed el-Cevâlîkī’den dil ve edebiyat, Ebü’l-Hasan İbnü’z-Zâgūnî, Ali b. Ubeydullah b. Nasr, Ebü’l-Berekât Abdülvehhâb el-Enmâtî, Müsnidü’l-Irâk lakabıyla tanınan Ebû Gālib İbnü’l-Bennâ ve yine aynı lakapla bilinen Ebü’l-Kāsım b. Husayn gibi hocalardan hadis tahsil etti.

İbn Hübeyre, Abbâsî Halifesi Muktefî-Liemrillâh döneminde beytülmâl ve hazineyle ilgili çeşitli görevlerde bulunduktan sonra 542’de (1147) Dîvânü’z-zimâm reisi oldu. 544 (1149) yılında vezirliğe getirildi. İbn Hallikân’ın anlattığına göre Halife Müktefî-Liemrillâh, idarî kabiliyetini takdir ettiği İbn Hübeyre’den Selçuklu Sultanı I. Mesud’a, Bağdat şahnesinin kendisine itaat etmediğini ve şikâyetçi olduğunu bildiren bir mektup yazmasını istemişti. İbn Hübeyre’nin kaleme aldığı mektuptan çok etkilenen Sultan Mesud halifeye cevap yazarak özür dilemiş ve şikâyet edilen kişiyi cezalandırmıştır. Bu başarısından dolayı halife ona Avnüddin lakabını vererek vezir tayin etmiştir (İbn Hallikân, VI, 231-232). Bağdat’ı kuşatmaktan vazgeçmesi karşılığında para isteyen Irak Selçuklu Sultanı Muhammed b. Mahmûd’un bu talebinin reddedilmesini tavsiye etmesinin de bu tayinde etkili olduğu belirtilmektedir.

Irak Selçuklu Sultanı Mes‘ûd b. Muhammed’in 547’de (1152) ölümünden sonra Hille şehrini ele geçiren Bağdat şahnesi Mes‘ûd Bilâl üzerine gönderilen İbn Hübeyre, Hille’yi zaptederek onu Tikrît’e kaçmaya mecbur bıraktı. Mes‘ûd Bilâl’in iki yıl sonra Vâsıt’a girip şehri yağma ve tahrip etmesi üzerine ona karşı yeni bir sefere çıktı. Şâban 549’da (Ekim 1154) Mes‘ûd Bilâl’i mağlûp edince bu başarısı sebebiyle kendisine “sultânü’l-Irâk ve melikü’l-cüyûş” lakabı verildi. Halife Müstencid-Billâh döneminde de vezirlik görevini sürdüren İbn Hübeyre 13 Cemâziyelevvel 560’ta (28 Mart 1165) Bağdat’ta vefat etti ve Bâbü Basra’da kendi yaptırdığı medreseye defnedildi. Kaynakların büyük bir kısmında onun doktoru İbn Reşâde tarafından zehirlendiği kaydedilmektedir (Fuâd Abdülmün‘im Ahmed, sy. 9 [1981], s. 1690 vd.).

İbn Hübeyre dirayeti ve siyasî görüşlerinin isabetliliğiyle tanınır. Vezirliği sırasında Abbâsî hilâfetini Selçuklu nüfuzundan kurtarmaya çalışan İbn Hübeyre hak ve adaletten ayrılmamaya özen göstermiş, edip, şair ve âlimleri himaye etmiş, kendisine “seyyidü’l-vüzerâ” denilmesine karşı çıkmıştır. Öte yandan İbn Hübeyre, kıraat vecihlerini bilen bir hâfız, yazı sanatının inceliklerine vâkıf bir sanatkâr ve Arap tarihini iyi bilen bir âlimdir. Mutedil bir Hanbelî olduğu, çeşitli mezheplere mensup âlimlerin kendisini sevip ilmî konularda istişare ettikleri ve meclisinde bulundukları kaydedilmektedir. Zamanında ilmî ve kültürel faaliyetler artmış, âlimler, şairler ve dönemlerinde vezirlik yaptığı iki halife ondan övgüyle söz etmişlerdir. İbn Hübeyre’nin Şiîler’le arası iyi olmadığından Şiî şairler tarafından hicvedilmiştir.

Birçok âlim İbn Hübeyre’den fıkıh, hadis ve edebiyat dersleri almıştır. Ebü’l-Ferec İbnü’l-Cevzî bunların başında gelir. İbnü’l-Cevzî, aynı zamanda İbn Hübeyre’nin hayatı hakkında bilgi veren ilk müelliflerdendir. İbnü’l-Mâristâniyye onun hakkında Sîretü’l-vezîr İbn Hübeyre’yi telif etmiştir. İbnü’l-Cevzî, hocasının el-İfśâĥ’ından seçmeleri Maĥżü’l-maĥż adlı kitabında nakletmiş, ondan dinlediği bazı âyetlerin tefsirlerini de el-Muķtebes mine’l-fevâǿidi’l-Ǿavniyye adıyla kitap haline getirmiştir (İbn Receb, I, 253, 264).

Eserleri. 1. el-İfśâĥ Ǿan meǾâni’ś-śıĥâĥ (el-İşrâf Ǿalâ meźâhibi’l-eşrâf, İħtilâfü’l-eǿimmeti’l-erbaǾa ve ittifâķuhum, Kitâbü’l-İcmâǾ ve’l-iħtilâf). İbn Hübeyre’nin vezirliği sırasında yazdığı hilâfiyata dair eserde dört Sünnî mezhep imamının ittifak ve ihtilâf ettiği meseleler fıkıh bablarına göre sıralanmıştır. Müellif eserini Halife Müstencid-Billâh ve Atabeg


Nûreddin Mahmûd Zengî’ye takdim ettiği gibi valilere de göndermiştir. İbn Receb farklı mezheplere mensup fakihlerin esere ilgi gösterdiğini, kitabın medreselerde ve camilerde okutulduğunu, talebeler tarafından ezberlendiğini söyler (a.g.e., I, 252). İbn Hübeyre bu eseri Humeydî’nin el-CemǾ beyne’ś-Śaĥîĥayn’ını şerhetmek amacıyla yazmaya başlamış, ancak, “Allah kime hayır dilerse onu dinde fakih kılar” hadisinden etkilenerek mezhep imamlarının ittifak ve ihtilâf ettikleri hususları da ele almış, daha sonra eserin bu konuya dair bölümü meşhur olmuştur. el-İfśâĥ Muhammed Râgıb et-Tabbâh (I-II, Halep 1348, 1366), Sâlim es-Seyyid el-Cellâd - Fethî Garîb (I-II, Riyad 1400/1980), Fuâd Abdülmün‘im Ahmed (Devha 1406/1986; I-II, Riyad 1417/1996) ve Ebû Abdullah Muhammed Hasan Muhammed Hasan İsmâil (I-II, Beyrut 1417/1996) tarafından neşredilmiştir. 2. el-Ǿİbâdâtü’l-ħams. İman, namaz, oruç, zekât ve hac hakkındadır. Eserde konular açıklanırken Hanbelî mezhebi esas alınmakla birlikte diğer mezheplerin görüşlerine de yer verilmiştir (a.g.e., I, 252). 3. el-Muķteśıd. Nahve dair olup dönemin ediplerince kabul gören eseri Ebû Muhammed İbnü’l-Haşşâb (ö. 567/1171-72) dört cilt halinde şerhetmiştir (a.g.e., I, 252). Bunlardan başka Urcûze fi’l-maķśûr ve’l-memdûd, Urcûze fî Ǿilmi’l-ĥaŧ adlı iki manzum risâlesi bulunan İbn Hübeyre, İbnü’s-Sikkît’in Iślâĥu’l-manŧıķ adlı eserini de ihtisar etmiştir.

BİBLİYOGRAFYA:

İbnü’l-Cevzî, el-Muntažam (Atâ), XVIII, 85, 90, 95-97, 166-170, 172; İmâdüddin el-İsfahânî, Ħarîdetü’l-ķaśr (nşr. M. Behcet el-Eserî - Cemîl Saîd), Bağdad 1375/1955, I, 96-122; Yâkūt, MuǾcemü’l-büldân, II, 481; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, XI, 146, 162, 189, 194-196, 320-321; Bündârî, Zübdetü’n-Nusra (Burslan), s. 213, 215, 217, 219-220, 223, 232, 258, 260, 263; İbnü’t-Tıktakā, el-Faħrî, s. 312-315, 316-317; İbn Hallikân, Vefeyât, VI, 230-244; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, XX, 426-432; İbn Receb, eź-Źeyl Ǿalâ Ŧabaķāti’l-Ĥanâbile, Kahire 1372/1952-53 → Beyrut, ts. (Dârü’l-ma‘rife), I, 251-289; Burhâneddin İbn Müflih, el-Maķśadü’l-erşed (nşr. Abdurrahman b. Süleyman el-Useymîn), Riyad 1410/1990, III, 105-110; Ebü’l-Yümn el-Uleymî, el-Menhecü’l-aĥmed (nşr. M. Muhyiddin Abdülhamîd), Beyrut 1403/1983, II, 332-362; Keşfü’ž-žunûn, I, 33, 63, 103, 108, 132, 600; II, 1385,1437, 1462; Brockelmann, GAL Suppl., I, 687-688; Hüseyin Emîn, Târîħu’l-ǾIrâķ fi’l-Ǿaśri’s-Selcûķī, Bağdad 1385/1965, s. 154-156, 158, 326; H. Mason, Two Statesmen of Medieval Islam: Vizir Ibn Hubayra and Caliph an-Nâśir li Dîn Allâh, The Hague-Paris 1972, s. 13-66; Muhammed Müsfir ez-Zehrânî, Nizâmü’l-vizâre fi’d-devleti’l-ǾAbbâsiyye, Beyrut 1406/1986, s. 160-161; A. Miquel, “Les successions dans le Kitāb al-Ifśāĥ du vizir Ibn Hübayra (m. 560/1165)”, REI, XXXVI/1 (1968), s. 133-134; A. Hartmann, “Ibn Hubaira und an-Nāśir li-Dīn Allāh: Sunnitischer Traditionalismus eines Wesirs und seine Überwindung durch die Politische Dialektik eines Chalifen”, Isl., LIII (1976), s. 87-99; Fuâd Abdülmün‘im Ahmed, “İbn Hübeyre”, ME, sy. 9 (1981), s. 1690-1696; sy. 12 (1981), s. 2070-2074; Müreyzin b. Saîd b. Müreyzin Useyrî, “el-Vezîrü’l-Ǿâlimü’l-Ǿâdil Yaĥyâ b. Hübeyre eş-Şeybânî”, Mecelletü CâmiǾati’l-İmâm Muĥammed b. SuǾûd el-İslâmiyye, sy. 17, Riyad 1417/1996, s. 361-432; K. V. Zetterstéen, “İbn Hübeyre”, İA, V/2, s. 757; G. Makdisi, “Ibn Hubayra”, EI² (İng.), III, 802-803; Beşşâr Avvâd Ma‘rûf, “İbn Hübeyre el-Vezîr”, MevsûǾatü’l-ĥađâreti’l-İslâmiyye, Amman 1993, s. 298-299; Hasan Yûsufî Eşkûrî - Ferâmerz Hâc Minûçehrî, “İbn Hübeyre”, DMBİ, V, 103-106.

Mehmet Aykaç