İBN HAMDÎS

(ابن حمديس)

Ebû Muhammed Abdülcebbâr b. Ebî Bekr b. Muhammed b. Hamdîs es-Sıkıllî el-Ezdî (ö. 527/1133)

Endülüslü şair.

447’de (1055) Sicilya’nın doğu sahilindeki Sirakūse (Syracuse) şehrinde doğdu. Soyu, VII. yüzyılın sonlarında Afrika’ya hicret eden Yemenli Ezd kabilesine dayandığından Ezdî nisbesiyle de anılır. Ataları, Sicilya’nın fethinden sonra IX. yüzyılın başlarında buraya gelip yerleşmişti. XI. yüzyılın ortalarından itibaren Kuzey Afrika’da Benî Hilâl’in sebep olduğu karışıklıklar sırasında çok sayıda âlim, edip, tabip ve sanatkâr Sicilya’ya göç etmek zorunda kaldı. İbn Hamdîs, Sicilya’nın ilim ve kültür açısından kalkınmasına katkıda bulunan bu âlimlerden dil, edebiyat, matematik, fıkıh ve felsefe tahsil etti. Genç yaşta şiir yazmaya başladı. Normanlar’ın Sicilya’yı istilâ etmeleri üzerine 471’de (1078) Tunus’a gitti. Ertesi yıl Endülüs’e geçti. Sanatkârları himaye eden ve kendisi de şair olan İşbîliye (Sevilla) Emîri Mu‘temid-Alellah’ın (İbn Abbâd) sarayına girmek istediyse de bu arzusunu gerçekleştiremedi. Ancak bir süre sonra Mu‘temid tarafından davet edildi. Sarayda geçirdiği on üç yıl boyunca Mu‘temid ve ailesi için kasideler yazan İbn Hamdîs hükümdarın esaret döneminde de ona olan bağlılığını sürdürdü. Murâbıtlar tarafından 484 (1091) yılında hâkimiyetine son verilen ve esir alınarak Mağrib’e götürülen Mu‘temid’i hapse atıldığı Ağmat şehrinde sık sık ziyaret ederek şiirleriyle teselli etti. Bundan sonraki hayatını Ağmat, Mayurka (Majorka), Bicâye (Bougie) ve Mehdiye arasında dolaşarak geçiren İbn Hamdîs, himayesi altında bulunduğu kişilere kasideler yazarak geçimini sağlamaya çalıştı. Hayatının sonlarına doğru gözlerini kaybeden İbn Hamdîs Bicâye’de vefat etti. Mayurka’da öldüğü ve Endülüslü şair İbnü’l-Lebbâne’nin yanına gömüldüğü de rivayet edilmektedir.

Hayatının önemli bir bölümünü Endülüs’te geçirmesine rağmen İbn Hamdîs vatanı Sicilya’yı unutamamış, Sicilya için şiirler nazmetmiştir. “Sıkılliyyât” olarak bilinen bu şiirlerin bir kısmını Sicilya’da henüz müslüman direnişinin devam ettiği sırada söylemiştir. Bu dönemdeki şiirlerinde hıristiyan saldırılarına karşı müslümanların Sicilya’yı savunmasını ve meydana gelen savaşları coşkulu bir dille tasvir etmiştir. Halkının cesaretini ve başarılarını övmüş, mâneviyatlarını yüksek tutmaya çalışmıştır (Dîvânü İbn Ĥamdîs [nşr. İhsan Abbas], şiir nr. 269, 270, 275). Bu şiirlerin son bölümleri vatan özlemine ayrılmıştır. Şair burada gurbet acısını tattığını anlatır, halkına seslenerek vatanlarını korumalarını ve hayatlarını orada sürdürmelerini tavsiye eder. Sıkılliyyât’ı oluşturan ikinci grup şiirler Sicilya’nın düşüşünden sonra söylenmiştir. Bu şiirler şairin vatanı için söylediği birer mersiye niteliğindedir (a.g.e., şiir nr. 157, 238). Şairin Sicilya dönemine ait diğer şiirlerinde ise daha çok aşk ve eğlence tasvirleri hâkimdir. Ancak vatanın düşman eline geçmesi onun eski neşesini kaybetmesine yol açmış, giderek ruhî hayatının ve sanat çizgisinin değişmesine sebep olmuştur. İbn Hamdîs’in Endülüs dönemi şiirlerinde tabii güzelliklerin tasviri ön plana çıkar. İngiliz şarkiyatçısı Hamilton Gibb, tabiata karşı aşırı sevgisini yansıtan tasvirlerinden dolayı İbn Hamdîs’i tabiat ve mitolojiden etkilenmiş romantik İngiliz şairi William Wordsworth’a (ö. 1850) benzeterek ondan Araplar’ın Wordsworth’u diye söz eder. İbn Hamdîs’in divanının önemli bir bölümünü methiyeler oluşturur. İşbîliye Hükümdarı Mu‘temid b. Abbâd ve Kuzey Afrika’da hüküm süren Zîrî, Hammâdî ve Horasânî hânedanları ile Benî Hamdûn’un ileri gelenleri için yazdığı methiye ve mersiyeler yanında aile fertleri ve bazı dostları için de birçok mersiye nazmeden şairin divanında bir tek hicviye dahi bulunmaması dikkat çekmektedir. İbn Hamdîs’e göre şiir vezinli ve kafiyeli söz olmanın ötesinde derin anlam, engin duygu ve hayal boyutlarıyla insanı büyüleyen bir niteliğe sahip olmalıdır. Akıcı bir üslûbu olan şair açık ve anlaşılır bir dil kullanmış, muğlak ifadelerden kaçınmıştır. Şiirlerinde zaman zaman Abbâsî şairlerinden Buhtürî ve Mütenebbî’nin etkisi görülür. Bazı şiirlerinde “nekahet, tedavi, tıp, nabız, neşter” gibi kelimeler kullanması ve sağlık konusunda tavsiyelerde bulunmasından tıp ilmiyle de ilgilendiği anlaşılmaktadır (a.g.e., şiir nr. 32, 86, 169, 170).


İbn Hamdîs üzerine çalışan ilk şarkiyatçı Michele Amari şairin Sicilya hakkında söylediği 589 beyitten oluşan eś-Śıķılliyyât’ı yayımlamış (Leipzig 1857), bu şiirler İtalyanca’ya da çevrilmiştir (Turin 1881-1882). Şairin divanı ilk olarak Amari’nin öğrencisi Celestino Schiaparelli tarafından neşredilmiştir (Roma 1897). Bu neşirde 6089 beyitten meydana gelen 360 şiir bulunmaktadır. İhsan Abbas divanı Vatikan nüshasını (nr. 447) esas alarak yeniden yayımlamış ve Schiaparelli’nin neşrinde yer almayan 200’den fazla beyit eklemiştir.

İbn Hamdîs’in birçok şiiri çeşitli Batı dillerine tercüme edilmiş (EI2 [İng.], III, 783), hayatı ve şiirleri hakkında müstakil çalışmalar yapılmıştır. Abdülmuğnî el-Minşâvî ile Mustafa es-Sekkā’nın Tercemetü İbn Ĥamdîs eś-Śıķıllî’si (Kahire 1347), Francesco Gabrieli’nin İbn Ĥamdîs’i (Mazara 1948), Zeynelâbidîn es-Senûsî’nin el-Vaŧaniyye fi’l-edebi’l-ǾArabî ve Dîvânü İbn Ĥamdîs ile (Tunus 1952) ǾAbdülcebbâr İbn Ĥamdîs (Tunus 1983) adlı çalışmaları, Sa‘d İsmâil Şelebî’nin İbn Ĥamdîs eś-Śıķıllî’siyle (Kahire, ts.) İbn Ĥamdîs eś-Śıķıllî şâǾiren’i (Kahire 1406/1986) ve Muhyiddin Harîf’in İbn Ĥamdîs eś-Śıķıllî’si (Tunus 1989) bunlar arasında sayılabilir.

BİBLİYOGRAFYA:

Dîvânü İbn Ĥamdîs (nşr. C. Schiaparelli), Roma 1897, neşredenin girişi, VII-XIII; a.e. (nşr. İhsan Abbas), Beyrut 1960, neşredenin girişi, s. 1-26; İbn Hallikân, Vefeyât, Kahire 1367/1948, II, 381-383; Keşfü’ž-žunûn, I, 290; A. von Schack, Poesien und Kunst der Araber in Spanien und Sicilien, Berlin 1855; M. Amari, Biblioteca arabosicula, Leipzig 1857, s. 517-573; Abdülmuğnî el-Minşâvî - Mustafa es-Sekkā, Tercemetü İbn Ĥamdîs eś-Śıķıllî, Kahire 1347/1929, tür.yer.; H. Pérès, La poésie andalouse en arabe classique au XIe siècle, Paris 1937, s. 212, 289-290; Brockelmann, GAL Suppl., I, 474-475; A. R. Nykl, Hispano-Arabic Poetry, Baltimore 1946, s. 168-170; Zeynelâbidîn es-Senûsî, el-Vaŧaniyye fi’l-edebi’l-ǾArabî ve Dîvânü İbn Ĥamdîs, Tunus 1952, tür.yer.; a.mlf., ǾAbdülcebbâr İbn Ĥamdîs, Tunus 1983, tür.yer.; Ziriklî, el-AǾlâm, IV, 47-48; Kehhâle, MuǾcemü’l-müǿellifîn, V, 79; H. A. R. Gibb, Arabic Literature: an Introduction, Oxford 1963, s. 96-97; J. Vernet, Literature Arabe, Barcelone 1968, s. 120; T. J. Monroe, Hispano-Arabic Poetry, California 1974, s. 26, 205-212; İhsan Abbas, el-ǾArab fî Śıķılliyye, Beyrut 1985, s. 235-262; Sa‘d İsmâil Şelebî, İbn Ĥamdîs eś-Śıķıllî, Kahire, ts., tür.yer.; a.mlf., İbn Ĥamdîs eś-Śıķıllî şâǾiren, Kahire 1406/1986, tür.yer.; Abdürrahîm el-Berkūkī, “İbn Ĥamdîs”, el-Beyân, I (1911), s. 124, 599; H. Tâhâ er-Râvî, “İbn Ĥamdîs es-Śıķıllî”, MMLADm., XXXVII/3 (1382/1962), s. 407-413; U. Rizzitano, “MaǾa İbn Ĥamdîs es-Śıķıllî”, el-Fikr, VII/6 (1962), s. 563-570; a.mlf., “Ibn Ĥamdīs”, EI² (İng.), III, 782-783; Abdülemîr Selîm, “İbn Ĥamdîs”, DMBİ, III, 345-347.

M. Faruk Toprak