İBN GARSİYYE

(ابن غرسيّة)

Ebû Âmir Ahmed b. Garsiyye el-Beşkenşî (ö. 477/1084)

Endülüslü edip ve şair.

Endülüs’ün kuzeyindeki Beşkenş (Basque) beldesinde doğdu. Bask asıllıdır. Küçük yaşta esir alınarak İspanya’nın güneyindeki Dâniye’ye (Denia) götürüldü. Daha sonra müslüman oldu. Dâniye Emîri Mücâhid el-Âmirî ile (1010-1044) oğlu İkbâlüddevle Ali’nin (1044-1076) hizmetinde kâtip olarak çalıştı. Yaşadığı dönemde Endülüs’te Şuûbiyye cereyanları yaygındı. Slav asıllı emîrler, çevrelerindeki Arap kökenli emîr ve krallara karşı Slavlar’ın ve Arap olmayan diğer müslüman unsurların fazilet ve üstünlüklerini ortaya koyacak edip ve şairlere ihtiyaç duyuyorlardı. Şuûbiyye cereyanından büyük ölçüde etkilenen İbn Garsiyye dedelerinin Bizans Rumları ve Sâsânî İranlılar olduğunu, Rum, yahudi ve İranlılar’ı Araplar’a tercih ettiğini söylemiş, bununla birlikte kendini emniyete almak için Hz. Peygamber’i övmeyi de ihmal etmemiştir (İbn Bessâm eş-Şenterînî, VI, 712-713).

Güçlü bir nesir yazarı ve iyi bir şair olan İbn Garsiyye, Meriye (Almeria) Emîri Mu‘tasım b. Sumâdıh et-Tücîbî’nin saray şairi Ebû Ca‘fer Ahmed b. Haddâd’a (İbnü’l-Cezzâr / İbnü’l-Harrâz) hitaben kaleme aldığı ve Arap olmayanların Araplar’dan daha üstün olduğunu iddia ettiği Risâletü tafżîli’l-Ǿacem Ǿale’l-ǾArab (Risâletü’ş-ŞuǾûbiyye) adlı eseriyle şöhret kazanmıştır. Endülüs’te Şuûbiyye hareketinin muhtemelen ilk edebî ürünü olan bu risâlede müellif Araplar’ın kusur ve ayıplarını, Rum ve Slavlar’ın fazilet ve meziyetlerini edebî sanatlarla süslü ve etkili bir üslûpla ortaya koymaya çalışmıştır. Lisanının eski Arap hatiplerinden Sahbân el-Vâilî’nin lisanından daha üstün olduğunu, hıristiyan meliklerinin neslinden geldiğini açıkça belirten İbn Garsiyye (İbn Saîd el-Mağribî, II, 407), gerek çağdaşları arasında gerekse daha sonraki edebî ve fikrî çevrelerde derin izler bırakmıştır. Çok sayıda edip ve şair ona cevap vermiş, bir kısmı da onu düşmanlık, münafıklık ve sefihlikle suçlamıştır (Ömer Ferruh, IV, 683).

Yazıldığı tarihten itibaren yaklaşık iki asır boyunca edip ve şairleri meşgul eden Risâletü’ş-ŞuǾûbiyye için çok sayıda reddiye kaleme alınmıştır. Bu reddiyelerden zamanımıza ulaştığı tesbit edilenler arasında en hacimlisi ve belki de en önemlisi, Muvahhidler hareketinin lideri İbn Tûmert (ö. 524/1130) ve Abdülmü’min el-Kûmî (ö. 558/1163) zamanlarında yaşadığı anlaşılan Ebû Yahyâ İbn Mes‘ade’ye aittir. Belensiyeli (Valencia) şair Ebû Ca‘fer Ahmed b. Dûdîn el-Belensî tarafından kaleme alınan reddiye ise dili, üslûbu ve içerdiği tarihî bilgiler bakımından önemlidir. İbn Bessâm eş-Şenterînî, bu reddiyenin yazarı ile 477 (1084) yılında Üşbûne’de (Lizbon) karşılaşmış, ondan aldığı diğer bilgiler yanında reddiyesini de eserine kaydetmiştir (metni için bk. eź-Źaħîre, VI, 715-722). Ebü’t-Tayyib Abdülmün‘im b. Mennullah el-Hevvârî el-Kayrevânî’ye ait reddiyenin büyük bir kısmı İbn Bessâm eş-Şenterînî tarafından tesbit edilmiştir (a.g.e., VI, 722-746). Ĥadîķatü’l-belâġa ve devĥatü’l-berâǾa adıyla da anılan reddiyenin edebî açıdan üstün bir nitelik taşıdığı anlaşılmaktadır. Diğer bir reddiye, Züheyr el-Fetâ el-Âmirî’nin kâtibi Ebû Ca‘fer b. Abbas olduğu sanılan İbn Abbas’a aittir (metni için bk. a.g.e., VI, 746-756). Ebû Mervân Abdülmelik b. Muhammed el-Gāfikī, İbn Ebü’l-Hısâl ve Ebü’l-Haccâc Abdülmelik b. Cennân, İbn Garsiyye’ye reddiye yazan diğer müellifler arasında zikredilebilir.

İbn Garsiyye’nin bu risâlesini ilk defa Ignaz Goldziher “Die SuǾūbiyya unter den Muhammedanen in Spanien” adlı makalesiyle birlikte yayımlamış (ZDMG, LIII [1898], s. 601-620), risâle daha sonra Ahmed Muhtâr el-Abbâdî’nin eś-Śaķālibe fî İsbânyâ adlı eserinde de yer almıştır (Madrid 1950). Abdüsselâm Muhammed Hârûn risâleyi reddiyeleriyle birlikte neşretmiştir (Kahire 1950). Ayrıca yine reddiyeleriyle birlikte The ShuǾūbiyya al-Andalus, The Risala of Ibn Garcia and Five Refutations adıyla James T. Monroe tarafından İngilizce’ye çevrilerek yayımlanmıştır (Berkeley-Los Angeles 1970).

İbn Garsiyye’nin az sayıda şiiri günümüze intikal etmiştir (İbn Saîd el-Mağribî, II, 407). Onun şiirleriyle nesrini karşılaştıranlar nesrinin daha açık ve sağlam olduğu konusunda görüş birliği içindedir (Ömer Ferruh, IV, 683).


BİBLİYOGRAFYA:

İbn Bessâm eş-Şenterînî, eź-Źaħîre fî meĥâsini ehli’l-Cezîre (nşr. İhsan Abbas), Beyrut 1399/1979, VI, 705-756; İbnü’l-Ebbâr, et-Tekmile, Madrid 1887, II, 609; İbn Sâid el-Mağribî, el-Muġrib, II, 406-407; İbnü’l-Hatîb, el-İĥâŧa, III, 229; M. Abdullah İnân, Düvelü’ŧ-ŧavâǿif, Kahire 1380/1960, s. 204-208, 455-459; Ömer Ferruh, Târîħu’l-edeb, IV, 683-689; Abdüsselâm Muhammed Hârûn, Nevâdirü’l-maħŧûŧât, Kahire 1953, III, 256-291; David Wasserstein, The Rise and Fall of the Party-Kings, Princeton 1985, s. 170-172; H. Monés, “Ibn Җћarsiye”, EI² (İng.), III, 773; Mustafa Kılıçlı, Arap Edebiyatında Şu‘ûbiyye, Erzurum 1986, s. 315-330; “İbn Ġarsiyye”, DMBİ, IV, 360-361.

Mustafa Öz