HİNDÛŞÂHÎLER

850 (?)-1026 yılları arasında bugünkü Afganistan ve Pakistan’ın bir kısım toprakları üzerinde hüküm süren bir hânedan.

Hânedanın kurucusu, Kâbil’de Budist Türkşâhîler’in (Türkîşâhîler) saltanatına son veren Brahman Kallâr’dır (Lalliya). Son Türkşâhî hükümdarı Lagatûrman’ın veziri olan Kallâr sadakat göstermeyip tahtı ele geçirmiş ve yaklaşık 850 yılında Hindûşâhîler (Hindûşâhiyye) denilen bu hânedanı kurmuştur. Bîrûnî’ye göre Kallâr’dan sonra yerine sırasıyla Sâmend, Kemelû, Bhim, Caypal, Anandpal, Triloçanpal ve Bhimpal geçmiştir.

Kâbil’den Çinâb nehrine kadar yayılan Hindûşâhîler Peşâver, Lahor ve Cullandâr’ı da hâkimiyetleri altına almışlardı. Fakat Gazneliler’in güçlenmeye ve Doğu Afganistan’da hâkimiyet kurma mücadelesi vermeye başladıkları sırada Kâbil’den uzaklaştırıldılar (870) ve İndus nehri yakınlarındaki Ravalpindi civarında bulunan Vayhand’ı (Bîrûnî’nin Vayhind dediği Ohind, Udabhandapur, bugünkü Und) başşehir yaptılar.

Hindûşâhîler, Pencap’ta güçlü bir racalık haline gelerek Rama-Ganga nehrine kadar yayıldılar. Ancak Gazneliler de Hindistan’a doğru genişlemeyi planlıyorlardı. Sebük Tegin, İslâmiyet’in Kuzey Hindistan’a girmesine engel oluşturduklarına inandığı Hindûşâhîler’e karşı akınlara başladı. Bunun üzerine raca Caypal fillerle takviye edilmiş kuvvetli ordusuyla onun karşısına çıktı. Ancak Gurek mevkiinde yapılan savaşta mağlûp oldu ve barış istemek zorunda kaldı (986). Sebük Tegin 1 milyon dirhem, elli fil ve sınır bölgesindeki bazı kaleler kendisine verilmek şartıyla bu isteği kabul etti. Fakat Caypal Gazneli kuvvetleri çekilir çekilmez antlaşmayı bozdu. Sebük Tegin’in yeni bir Hint seferi düzenlemesi üzerine diğer racalarla ittifak kurarak büyük bir ordu hazırladıysa da yine yenildi ve Lâmgân ile Peşâver arasındaki bütün topraklarını kaybetti. Sebük Tegin’in yerine geçen oğlu Mahmûd-ı Gaznevî Hindistan’a her yıl sefer düzenlemeye başladı. İkinci Hint seferi sırasında Peşâver vadisinde yapılan bir savaşta 30.000 piyade ile 12.000 süvari ve 300 filden oluşan Hindûşâhî ordusu Gazneliler karşısında bozguna uğradı. Caypal yanındaki oğulları, torunları ve başlıca kumandanlarıyla birlikte esir alındı (8 Muharrem 392/27 Kasım 1001). Gazneli Mahmud bu zaferden sonra Hindûşâhîler’in merkezi Vayhand’ı zaptetti ve kışı orada geçirdi; bu arada raca Caypal’in de Horasan’daki Menyezîd köle pazarında 80 dirheme satılmasını istediyse de (Cûzcânî, I, 229) daha sonra onu bazı şartlarla serbest bıraktı. Fakat Caypal, oğlu Anandpal’den ve halktan gördüğü aşağılayıcı muamele karşısında geleneklere uyarak kendini yakmak suretiyle intihar etti (393/1003).

Caypal’den sonra tahta çıkan Anandpal önceleri Gazneliler’le dost geçinmeye gayret gösterdi. Fakat daha sonra Gazneliler’in fetih amacıyla yine güneye yöneleceklerini tahmin ettiği için komşuları Gvalyor, Ecmîr, Kannevc, Ücceyn, Kālincâr ve Delhi racaları ile dostluk münasebetlerini geliştirdi ve kendi devletinin ortadan kaldırılması halinde sıranın onlara geleceğini belirterek yanında yer almalarını sağladı (Muhammad Nazım, The Life and Times of Sultān Mahmūd, s. 89). Anandpal’in faaliyetlerini yakından takip eden Sultan Mahmud 29 Rebîülâhir 399’da (31 Aralık 1008) Gazne’den yola çıktı. İndus nehrini geçerek (altıncı Hint seferi) müttefik Hindû ordusunu Vayhand’ın karşısındaki ovada bozguna uğrattı. Anandpal ve adamları Nagarkot Kalesi’ne sığındılarsa da kale birkaç günde düşürüldü.

Hindûşâhîler’in son büyük hükümdarı, Gazneli Mahmud’un dokuz (1014) ve on üçüncü (1019) Hint seferlerinin hedeflerinden birini oluşturan Triloçanpal’dir. Mahmud bu seferlerin ilkinde onun oğlu Bhimpal’in yönetiminde bulunan Nandana Kalesi’ni zaptetti; fakat kendisiyle


Keşmir’e doğru çekildiği için karşılaşamadı. Beş yıl sonra ise Triloçanpal’in Kālincâr racası Ganda ile anlaşarak Pencap’ı ele geçirmeye kalkışması üzerine 1019 yılı sonbaharında on üçüncü defa Hindistan’a girdi ve onu Ganda ile birleşmesine fırsat vermeden Rama-Ganga ırmağı kenarında yakaladı. Çok çetin geçen savaş sırasında Triloçanpal yaralandı ve hayatını kurtarmaya çalışırken ihanete uğrayarak kendi adamları tarafından öldürüldü (Ekim 1019). Bu savaştan sonra Hindûşâhîler eski güçlerini kaybettiler. Devlet süratle yıkılmaya yüz tuttu ve son raca Bhimpal’in ölümüyle tarih sahnesinden silindi (1026). Hükümdar ailesine mensup bazı kimseler Keşmir, Çitral ve Gilgit’e çekilerek buralarda küçük prenslikler kurdular.

BİBLİYOGRAFYA:

Bîrûnî, Taĥķīķu mâ li’l-Hind, Beyrut 1403/1983, s. 318-319; Cûzcânî, Ŧabaķāt-ı Nâśırî, I, 227-229; Muhammed Nazım, The Life and Times of Sultān Mahmūd of Ghazna, Cambridge 1931, s. 86-97, 194-196; a.mlf., “The Hindu Shahiyya Kingdom of Ohind”, JRAS (1927), s. 485-495; H. C. Ray, The Dynastic History of Northern India, Calcutta 1931-36, I, 55-106; C. E. Bosworth, The Ghaznavids: Their Empire in Afghanistan and Eastern Iran (944-1040), Beirut 1973, s. 13, 35, 37, 39, 43, 129, 235; a.mlf., “Hindū Shāhīs”, EI² (İng.), III, 460; Erdoğan Merçil, Gazneliler Devleti Tarihi, Ankara 1989, s. 8, 9, 17, 19, 24; A. Wink, Al-Hind. The Making of the Indo-Islamic World. Early Medieval India and the Expansion of Islam 7th-11th Centuries, Leiden 1991, I, 112-128; Emel Esin, “Butân-ı Halaç”, TM, XVII (1972), s. 57-59.

Enver Konukçu