HAYSA BEYSA

(حيص بيص)

Ebü’l-Fevâris Şihâbüddîn Sa‘d b. Muhammed b. Sa‘d b. es-Sayfî et-Temîmî (ö. 574/1179)

Arap şairi.

492’de (1099) doğdu. Haysa Beysa lakabı ile meşhur olmuştur. Rey şehrinde Kadı Muhammed Abdülkerîm el-Vezzân eş-Şâfiî’den fıkıh okudu ve fıkıhta ihtilâflı konular üzerinde çalıştı. Daha sonra Ebû Tâlib Hüseyin b. Muhammed ez-Zeynebî ve Ebü’l-Mecd Muhammed b. Cehver’den hadis öğrendi. Fakat Haysa Beysa, asıl ilgisini çeken saha olarak şiir ve edebiyatta üslûbundaki zarafeti sayesinde büyük şöhret kazandı. Şîa’nın İmâmiyye kolunun ileri gelenlerinden olduğu kaydedilen Haysa Beysa (İbn Hacer, III, 19), bir ara kaldığı Hille’de Şiî Mezyedîler’e (Benî Mezyed) kasideler yazdı (EI² [İng.], III, 327). Sonra yerleştiği Bağdat’ta halife, sultan, vezir ve diğer devlet adamları için yazdığı


kasideleriyle tanındı. İrticâlen şiir söyleyebilecek kadar sanat gücü yanında bedevî lehçelerine dair geniş ve sağlam bilgisi sayesinde çok defa anlaşılması güç bir edebî Arapça ile konuşmayı itiyat haline getirmişti. Ayrıca Arap emîrleri gibi kılıç kuşanıp bedevî kıyafetiyle at sırtında dolaşmayı da severdi. Fasih konuşmayanlara kızar ve dil hatası yaptıkları için onları eleştirirdi. Bunun yanında asalete olan merakı dolayısıyla Arap meşhurlarından Eksem b. Sayfî’nin soyundan geldiğini iddia ederdi (İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-ġābe, I, 112). Haysa Beysa lakabının kendisine, övünmesi ve düzgün konuşmadaki aşırı titizliği sebebiyle hiciv şairi Ebü’l-Kāsım Hibetullah İbnü’l-Kattân tarafından verildiği kaydedilir. Diğer bir rivayete göre de bir topluluğun niçin heyecan ve sıkıntı içinde bulunduğunu öğrenmek için sorduğu soruda “haysa beysa” (sıkıntı, huzursuzluk, telâş, tedirginlik; Lisânü’l-ǾArab, “byś”, “ĥyś” md.leri), tabirini kullanmış ve bu tabir onun lakabı haline gelmiştir. Ayrıca aynı tabiri bir beytinde kullandığı için bu lakabı aldığı da belirtilmektedir (İbn Hacer, III, 19).

V. (XI.) yüzyıldan itibaren Arap edebiyatında bedîî sanatları yoğun bir şekilde kullanan edip ve şairlerin önde gelenlerinden sayılan Haysa Beysa’nın divanı ile Dîvânü’r-resâǿil’ini Abdülkerîm b. Muhammed es-Sem‘ânî şairin kendisinden okuduğunu söyler (Yâkūt, XI, 200). Gerek şiirlerini gerekse mektuplarını anlaşılması güç bir üslûpla yazması, Ebü’l-Kāsım Hibetullah İbnü’l-Kattân başta olmak üzere birçok kişi tarafından tenkide uğramasına ve hicvedilmesine sebep olmuştur. Ancak onun tasvirî mahiyette bazı şiirlerinden başka hâmileri arasında bulunan Şerefeddin Ali b. Tarrâd ez-Zeynebî gibi vezirlere, Müsterşid-Billâh, Müstazî-Billâh ve Muktefî-Liemrillâh gibi Abbâsî halifelerine ve Mahmûd b. Muhammed Tapar ile oğlu Mes‘ûd b. Muhammed Tapar gibi Selçuklu sultanlarına hitaben yazdığı pek çok kaside ve mersiye arasında çok beğenilenleri de vardır. İmâdüddin el-İsfahânî Ħarîdetü’l-ķaśr’ında onun şiirlerinden alınmış birçok parça nakleder. İbnü’l-Esîr, Haysa Beysa’nın I. Seyfeddin Gazi’ye ithafen yazdığı şiirlerin bilhassa nesîb kısmını çok beğenir. Bu arada Macar âlimi J. F. von Hammer Purgstall onun, “Ey şifa arayan hasta! Senin doktorun sana suda ilâç eriten kişi değil seni bir hastalıkla imtihan edendir” anlamına gelen beyitlerini (Demîrî, I, 187), “Hastalığın şifası yine o hastalıkta gizlidir” şeklinde anlayarak bu hususta S. Fr. Chr. Hahnemann (ö. 1843) tarafından kurulan tedavi sistemiyle ilgili bulmuş, bu sistemin Araplar arasında bilindiğine ve Haysa Beysa’nın yaşadığı devirlere kadar uzandığına işaret etmiştir (Felix Klein-Franke, sy. 19 [1972], s. 76-77). Haysa Beysa 6 Şâban 574’te (17 Ocak 1179) Bağdat’ta vefat etti.

Eserleri. 1. Dîvân. Dîvânü’l-Emîr el-maǾrûf Ĥayśa Beyśa adıyla Mekkî es-Seyyid Câsim ve Şâkir Hâdî Şükür tarafından neşredilmiştir (I-III, Bağdat 1394-1395/1974-1975). 2. Dîvânü’r-resâǿil. Zamanın halifelerine yazdığı yedi kısa niyaz mektubunu ve halifelerin bunlara verdiği cevapları ihtiva etmekte olup bir nüshası Berlin’de (Königlichen Bibliothek, nr. 8628/3, vr. 113b-114b) bulunmaktadır (Ahlwardt, VII, 571).

BİBLİYOGRAFYA:

Lisânü’l-ǾArab, “byś”, “ĥyś” md.leri; Tâcü’l-Ǿarûs, “byś”, “ĥyś” md.leri; Kāmus Tercümesi, II, 1155, 1164; Lane, Lexicon, II, 686; Yâkūt, MuǾcemü’l-üdebâǿ, XI, 199-208; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, Beyrut 1977, XI, 139, 162, 231, 454; a.mlf., Üsdü’l-ġābe, I, 112 vd.; İbn Hallikân, Vefeyât, II, 362-365; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, XXI, 61-62; Kütübî, Fevâtü’l-Vefeyât, Bulak 1283, II, 392 vd.; Sübkî, Ŧabaķāt, IV, 77 vd.; Demîrî, Ĥayâtü’l-ĥayevân, I, 187; İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, Beyrut 1971, III, 19-20; Ahlwardt, Verzeichnis, Berlin 1985, VII, 571; Ziriklî, el-AǾlâm, III, 138; Kehhâle, MuǾcemü’l-müǿellifîn, IV, 212; Cezzâr, Medâħilü’l-müǿellifîn, s. 405; Sâlihiyye, el-MuǾcemü’ş-şâmil, II, 250; Felix Klein-Franke, “Śaĥîfe bi-ħaŧŧi’l-müsteşriķ en-Nemsâvî J. von Hammer-Purgstalls”, Fikr ve Fen, sy. 19, Bonn 1972, s. 76-77; C. van Arendonk, “Haysa Beysa”, İA, V/1, s. 395; J. W. Fück, “Ĥayśa Bayśa”, EI² (İng.), III, 327-328.

İbrahim Sarmış