HÂTİM et-TÂÎ

(حاتم الطائي)

Ebû Seffâne (Ebû Adî) Hâtim b. Abdillâh b. Sa‘d et-Tâî el-Kahtânî (ö. 578 [?])

Câhiliye döneminin cömertliğiyle ünlü şairi.

Tay kabilesinin reisidir. Babası Abdullah o henüz çocukken ölmüş, kendisini zengin ve cömert bir kadın olan annesi Guneyye (Inebe) bint Afîf yetiştirmiştir. Hâtim’in cömertliği, aşırı harcamalarını engellemek için kardeşleri tarafından hapsedilecek kadar iyilik sever olan annesinden gelir.

Hâtim, çocuk yaşlarından itibaren cömertliği ve misafirperverliğiyle tanınarak “Cevâd” (Ecved) lakabıyla anılmıştır. Bir şiirinde, bu husustaki aşırılığı yüzünden yanında kaldığı dedesi Sa‘d’ın kızarak kendisini terkettiğini bildirmektedir (Dîvân [nşr. Müfîd M. Kumeyha], nâşirin girişi, s. 67). Hâtim menkıbelerde İslâmiyet’ten önceki mert ve cömert Arap tipinin ideal örneğini oluşturur. Bu menkıbelerden birine göre henüz çocukken bir gün develeri gütmeye gönderilen Hâtim, ikramda bulunacağı birini ararken bazı süvariler yanına gelerek misafir için yemeği olup olmadığını sorarlar; o da, “Develeri gördüğünüz halde hâlâ misafir için yemek mi soruyorsunuz?” der ve onlara üç deve ikram eder. Bu süvariler, Hîre Hükümdarı Nu‘mân b. Münzir’e gitmekte olan zamanın ileri gelen şairlerinden Abîd b. Ebras, Bişr b. Ebû Hâzim ve Nâbiga ez-Zübyânî olup söyledikleri şiirlerle Hâtim’i methederler. Bunun üzerine Hâtim develerin tamamını aralarında bölüştürür; üç şairin her birine doksan dokuz deve düşer.

Câhiliye devrinde yaşayan üç ünlü cömertten biri olan Hâtim’in (diğer ikisi Kâ‘b b. Mâme ve Herim b. Sinân) bu özelliği darbımesel haline gelmiştir. Bugün dahi birinin cömertliği övülürken “Hâtim’den daha cömert” (ecved min Hâtim) denilmektedir. Hatta ölümünden sonra, hayatını geçirdiği Hâil vadisinin Tünega yöresinde bulunan Uvârız dağındaki mezarını ziyarete giden yolcuları ağırladığı yolunda efsaneler anlatılır.

Özellikle kendi divanında yer alan şiirlerde, ayrıca Zübeyr b. Bekkâr’ın el-Aħbârü’l-Muvaffaķıyyât’ı, İbn Kuteybe’nin eş-ŞiǾr ve’ş-şuǾarâǿsı ve Ebü’l-Ferec el-İsfahânî’nin el-Eġānî’si gibi çeşitli eserlerde Hâtim’in hayatına ve menkıbevî şahsiyetine dair bilgiler bulunmaktadır. Bu kaynaklarda Tay kabilesiyle diğer kabileler arasındaki mücadelelere, Hâtim’in Hîre ve Gassânî hükümdarları Amr b. Hind, Nu‘mân b. Münzir, Hâris b. Amr ile, ayrıca Kâ‘b b. Mâme, Evs b. Hârise, Nâbiga ez-Zübyânî, Bişr b. Ebû Hâzim, Abîd b. Ebras, Zeyd el-Hayl gibi bazı tanınmış kişi ve şairlerle olan ilişkilerine dair kayıt ve rivayetlere yer verilmiştir. Bu kaynaklardan onun cömertlik, hoşgörü, tevazu, sadakat, iffet ve vefakârlık gibi erdemlerle temayüz etmiş bir insan olduğu, şarap içmeyi ve sefahati haram


saydığı, Tay kabilesi arasında yaygın olmasına rağmen Hıristiyanlığı kabul etmediği ve atalarının dinine sadık kaldığı öğrenilmektedir. Hâtim’in kızı Seffâne, Hz. Ali kumandasında Tay kabilesi üzerine gönderilen bir seriyye tarafından esir alınarak Medine’ye getirildiğinde Resûl-i Ekrem’e Hâtim et-Tâî’nin kızı olduğunu söyleyip onun hatırı için serbest bırakılmasını istirham etmiş, Hz. Peygamber de ondan babasının vasıflarını saymasını istemiş, Seffâne’nin bunları anlatması üzerine, “Senin baban İslâm’ın telkin ettiği faziletlerle süslü bir adamdı” diyerek onun serbest bırakılması için emir vermiştir. Hz. Ali’nin Tay kabilesi topraklarına yaklaşması üzerine Suriye taraflarına kaçan Hâtim’in oğlu Adî ise daha sonra dönüp İslâmiyet’i kabul etmiş, Cemel ve Sıffîn vak‘alarında bulunarak Hz. Ali’nin sancağını taşımıştır. Hâtim’in Abdullah adındaki oğlu ise İslâm’dan önce ölmüştür.

Hâtim et-Tâî, çoğu bencillikten kaçınmaya çağıran ve cömertliği öven şiirlerinde gaybı bilen, çürümüş kemiklere can veren Allah’a inancını dile getirmiş (Dîvân [nşr. Müfîd M. Kumeyha], nâşirin girişi, s. 76), cömertliği yalnız O’nun rızâsını kazanmak için yaptığını belirtmiş (a.g.e., s. 23, 34), cömertlikte aşırı gitmesine karşı çıkan eşleri Nevâr bint Sürmüle ile Mâviyye bint Afzer’e, “Mal gider nam kalır” demiştir (a.g.e., s. 42, 65). Yine şiirlerinde, konuklara karşı güler yüzlü davranmanın maddî ikramdan daha değerli olduğundan, misafir gelmesi için geceleri çölde ateş yaktığından ve komşularının namusuna saygı gösterdiğinden söz etmektedir (a.g.e., s. 23, 24, 50, 54, 68).

Divan bugünkü şekliyle Hâtim’e aidiyeti şüpheli bazı şiirler ihtiva etmektedir. Şairin 200 varak tutarında bir divanından söz edilmesi (EI² [İng.], III, 274) dikkate alındığında eserin aslının bugün elde bulunandan daha hacimli olduğu söylenebilir. Divanın mevcut şekli, Ebû Sâlih Yahyâ b. Müdrik et-Tâî tarafından İbnü’l-Kelbî’den yapılan rivayete dayanılarak tertip edilmiş olup hayli eksiktir. Ondan çok sonra Merzübânî Hâtim’in şiirlerini toplayarak tertip etmiş (yaklaşık 200 varak), fakat bu çalışma zamanımıza ulaşmamıştır. Hâtim’in divanı birçok defa neşredilmiştir (Rızkullah Hassûn, London 1872; MecmûǾ müştemil Ǿalâ ħamse devâvîn içinde, Bulak 1293, s. 107-121; Feyz el-Hasan [taş baskısı], Lahore 1878; L. Şeyho, eş-ŞuǾarâǿü’n-Naśrâniyye içinde, Beyrut 1890, I, 98-134; Fr. Schulthess, Leipzig 1897; Beyrut 1383/1963; İbrâhim el-Cüzeynî, Beyrut 1968; Fevzî el-Atvî, Beyrut 1969; Âdil Süleyman Cemâl, Kahire 1975; Kerem el-Bustânî, Beyrut 1953, 1982; M. Muhammed, Cidde 1988; Müfîd M. Kumeyha, Beyrut 1986; Cidde 1987). Bu neşirlerin en iyisi, Hâtim’in hayatı ve şiirleri üzerine kapsamlı bir incelemeyi de ihtiva eden Âdil Süleyman Cemâl neşridir.

Hâtim’in şiirleri ve hayatı hakkında müstakil eserler kaleme alınmış olup başlıcaları şunlardır: Hüsâm el-Behnesâvî, el-ĶavâǾidü’t-taĥlîliyye fî Dîvâni Ĥâtim eŧ-Ŧâǿî (Kahire 1413/1992); Kâmil Muhammed Muhammed Uveyda, Ĥâtim eŧ-Ŧâǿî, ŞâǾirü’l-kerem ve’l-cûd (Beyrut 1414/1994); Ali Hüseyin el-Atûm, Ĥâtim eŧ-Ŧâǿî dirâse li-ĥayâtihî (yüksek lisans tezi, Kahire 1974, Câmiatü’l-Kāhire külliyyetü’l-âdâb).

Yalnız Arap edebiyatında değil İran ve Türk edebiyatlarında da cömertlik timsali olarak tanınan Hâtim et-Tâî’nin İran’da çok sevilen hayat hikâyesi (Ķıśśa-i Ĥâtim-i Ŧâǿî, Tahran 1346) D. Forbes tarafından İngilizce’ye çevrilmiştir (London 1830). Hâtim’in hayatını ve eserlerini anlatan Hüseyin Vâiz-i Kâşifî’nin Ķıśaś u Âŝâr-ı Ĥâtim-i Ŧâǿî (Risâle-i Ĥâtimiyye) adlı çalışması (nşr. Schefer, Paris 1883; nşr. M. R. Celâlî, Tahran 1320), Dâstân-ı Hâtim-i Tâî (İstanbul 1256, 1272) veya Hâtem-i Tâî Hikâyesi adıyla Türkçe’ye de çevrilmiş ve birçok defa basılmıştır (Özege, I, 253; II, 517). Bunun Kuzey Türkçesi’ndeki bir versiyonu 1876’da Kazan’da yayımlanmış; hikâye bunlardan başka Hint, Urdu (Ârâiş-i Mahfil), Felemenk ve Malay dillerine de çevrilmiştir. Hâtim et-Tâî’nin efsanevî cömertliği etrafında teşekkül eden menkıbe ve hikâyeler bugün Anadolu’da da yaşamaktadır (bunun için bk. “Gaziantep’te Derlenen Bir Halk Masalı: Hatemti”, der. Nuray Akdoğan, Gaziantep Kültürü, V/49 [Ocak 1963], s. 11-13; Tuncer Gülensoy, “Erzurum Ağzı İle ‘Hâtemi Ta’i’ Masalı”, TDe., VIII [Ankara 1979], s. 403-457; a.mlf., “Hâtemi Tâî (Tey) Masalı”, Erciyes, IV/37, 38, 39, 40, 42, 43, 44 [Kayseri, Mayıs-Ekim 1981]; Bilge Seyidoğlu, “Hatem-i Tey Hikâyesi”, Türklük Araştırmaları Dergisi, III [1987], s. 131-187; Ahmet Edip Uysal, Yaşayan Türk Halk Hikâyelerinden Seçmeler, Ankara 1989, s. 25-75; Saim Sakaoğlu, “Hatem-i Tâî Hikâyesi”, Türk Halk Kültüründen Derlemeler [Ankara 1992], s. 141-163).

BİBLİYOGRAFYA:

Hâtim et-Tâî, Dîvân, Beyrut 1383/1963; a.e. (nşr. Fevzî el-Atvî), Beyrut 1969; a.e. (nşr. Âdil Süleyman Cemâl), Kahire 1411/1990; a.e. (nşr. Müfîd M. Kumeyha), Beyrut 1406/1986; a.e. (nşr. Dâru Sâdır), Beyrut 1401/1981 (neşredenlerin girişleri); İbn Habîb, el-Muĥabber, s. 126, 145, 241, 261, 302; Câhiz, Kitâbü’l-Ĥayevân, II, 107-108; Zübeyr b. Bekkâr, Aħbârü’l-muvaffaķıyyât (nşr. Sâmî Mekkî el-Ânî), Bağdad 1972, s. 403-461, ayrıca bk. İndeks; İbn Kuteybe, eş-ŞiǾr ve’ş-ŞuǾarâǿ (nşr. Müfîd M. Kumeyha), Beyrut 1401/1981, s. 106-109; a.mlf., ǾUyûnü’l-aħbâr, I, 336; II, 23-24; Müberred, el-Kâmil (nşr. M. Ahmed ed-Dâlî), Beyrut 1406/1986, I, 301-302; a.mlf., el-Fâżıl ve’l-mefżûl (nşr. Abdülazîz el-Meymenî), Kahire 1375/1956, s. 40-42; Beyhakī, el-Meĥâsin ve’l-mesâvî, Beyrut 1390/1970, s. 188-190; İbn Abdürabbih, el-Ǿİķdü’l-ferîd, I, 255, 287-291; II, 286-287; Zeccâcî, el-Emâlî, Beyrut 1403/1983, s. 67-69; Mes‘ûdî, Mürûcü’ź-źeheb (Meynard), III, 327-331; Ebü’l-Ferec el-İsfahânî, el-Eġānî, XVII, 363-397; Ebû Ali el-Kālî, el-Emâlî (nşr. M. Abdülcevâd el-Asmaî), Kahire 1344/1926, I, 214; a.mlf., Kitâbü Źeyli’l-Emâlî ve’n-nevâdir, Kahire 1344/1926, s. 21-23, 27, 109, 152-155, 187; Ebû Ali et-Tenûhî, el-Müstecâd min fiǾlâti’l-ecvâd (nşr. M. Kürd Ali), Dımaşk 1365/1946, s. 70-74, 203; Meydânî, MecmaǾu’l-emŝâl (Ebü’l-Fazl), I, 326-327; II; 104; III, 134; İbnü’ş-Şecerî, Muħtârât, Kahire 1306, s. 12-16; İbn Asâkir, Tehźîbü Târîħi Dımaşķ (nşr. Abdülkādir Bedrân), Beyrut 1979, III, 421-429; Şerîşî, Şerĥu Maķāmâti’l-Ĥarîrî el-Baśrî, Kahire 1399/1979, IV, 163-165; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, I, 606-607, 626; II, 285-286; Kazvînî, Âŝârü’l-bilâd, Beyrut, ts. (Dâru Sâdır), s. 76-77; Sa‘dî-i Şîrâzî, Bustan: Çiçek Bahçesi (trc. Hakkı Eroğlu), Niğde 1945, s. 145-146; İbn Kesîr, el-Bidâye, II, 212-217; Abdülkādir el-Bağdâdî, Ħizânetü’l-edeb (Bulak), I, 491-495; II, 162-166; Âlûsî, Bulûġu’l-ereb fî maǾrifeti aĥvâli’l-ǾArab (nşr. M. Behcet el-Eserî), Kahire 1342, I, 72-81; Bağdatlı Mehmed Fehmî, Târîh-i Edebiyyât-ı Arabiyye, İstanbul 1332, s. 321-345, 450-452; Serkîs, MuǾcem, I, 730; Brockelmann, GAL, I, 26-27; Suppl., I, 55; Sezgin, GAS, II, 208-209; R. A. Nicholson, A Literary History of the Arabs, Cambridge 1969, s. 85-87; M. Ahmed Câdelmevlâ v.dğr., Ķıśaśü’l-ǾArab, Kahire 1391/1971, I, 165-184; II, 81-83; IV, 380-381; Özege, Katalog, I, 253; II, 517; Abdülvehhâb es-Sâbûnî, ŞuǾarâǿ ve devâvîn, Beyrut 1978, s. 24-25; Ömer Ferruh, Târîħu’l-edeb, I, 186-189; Ali Himmet Berki - Osman Keskioğlu, Hazreti Muhammed, Ankara 1981, s. 384-386; Mahmud Esad, İslâm Tarihi, s. 214-215; Hanbâbâ, Fihrist, II, 2550-2551; III, 3914-3915; O. Rescher, Abriss der arabischen Litteraturgeschichte, Osnabrück 1983, I, 64-69; W. S. Walker, “Structural Complexity of the Turkish Folktale”, III. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi Bildirileri: Halk Edebiyatı, Ankara 1986, II, 407-410; J. Barth, “Zur Kritik und Erklärung des Diwans Hātim Ŧejjs”, ZDMG, LII (1898), s. 34-74; R. Geyer, “Zu den Gedichten des Ĥâtim al-Ŧâǿî”, WZKM, XII (1898), s. 308-318; G. Thouvenin, “La légende arabe d’Hatim Ta’i dans le Décaméron”, Romania, LIX (1933), s. 247-269; K. A. Fariq, “Pre-Islamic Arabic Poetry and Poets II”, Studies in Islam, V/1, New Delhi 1968, s. 26-28; C. van Arendonk, “Hatim Tâ’î”, İA, V/1, s. 371-372; a.mlf., “Ĥātim al-Ŧāǿī”, EI² (İng.), III, 274-275; Saim Sakaoğlu - Semra Kapsal [Dangal], “Hatem-i Tâî”, TDEA, IV, 154-155.

Süleyman Tülücü