HÂRİSE b. SÜRÂKA

(حارثة بن سراقة)

Hârise b. Sürâka b. el-Hâris el-Hazrecî el-Ensârî (ö. 2/624)

Bedir Gazvesi’nde ensardan şehid olan ilk sahâbî.

Hazrec kabilesinin Neccâroğulları kolundandır. İslâmiyet’i kabul edip etmediği bilinmeyen babası Sürâka hicretten önce vefat etmiştir. Annesi Ümmü Hârise Rubeyyi‘ bint Nadr, Enes b. Mâlik’in halası ve Enes b. Nadr’ın kardeşidir. Bazı kaynaklarda annesine nisbetle Hârise b. Rubeyyi‘ şeklinde de anılır (Ebû Nuaym, I, vr. 160b). Buhârî, el-CâmiǾu’ś-śaĥîĥ’in bir yerinde annesinin adını Rubeyyi‘ bint Berâ şeklinde kaydederse de (“Cihâd”, 14) bunun bir zühul eseri olabileceği söylenmiştir (İbn Hacer, Fetĥu’l-bârî, XI, 188). Ebû Nuaym, Hârise hakkında, “Annesine çok iyilik etmesiyle meşhurdur; Hz. Peygamber rüyasında onun cennette Kur’an okuyuşunu dinledi” derken onu Hârise b. Nu‘mân ile karıştırmıştır (MaǾrifetü’ś-śaĥâbe, I, vr. 160b). Hicretten hemen sonra annesiyle birlikte müslüman olan Hârise, Resûl-i Ekrem tarafından Sâib b. Osman ile kardeş ilân edilmiştir.

Hârise, bir gün Hz. Peygamber’le sohbet ederken şehitlik mertebesine ulaşması için kendisine dua etmesini istemiş, Resûl-i Ekrem de bu isteğini yerine


getirmiştir (İbnü’l-Esîr, I, 426). Yaşının küçük olması sebebiyle Bedir Gazvesi’ne savaşçı olarak katılamayan Hârise, savaş alanının gerisinde bir su birikintisinden su içerken atılan bir okla isabet almış ve bu gazvenin ensardan ilk şehidi olmuştur. Hârise’nin Bedir’de bulunduğuna ve Uhud Gazvesi’nde şehid edildiğine dair rivayet kabul görmemiştir (Ebû Nuaym, I, vr. 161a; İbn Hacer, el-İśâbe, I, 297). Bedir’den Medine’ye dönülünce annesi oğlunun durumunu sormak üzere Hz. Peygamber’e gelerek, “Eğer oğlum cennette ise sabreder, sevabını beklerim; değilse onun için var gücümle ağlarım” demiş, Resûlullah da Hârise’nin Firdevs cennetinde olduğunu söylemiştir (Buhârî, “Cihâd”, 14, “Meġāzî”, 9, “Riķāķ”, 51).

BİBLİYOGRAFYA:

Müsned, III, 124, 210, 215, 260, 264, 272, 282, 283; Buhârî, “Cihâd”, 14, “Meġāzî”, 9, 13, “Riķāķ”, 51; Tirmizî, “Tefsîr”, 23/3; Vâkıdî, el-Meġāzî, I, 65, 94, 146, 147, 163; İbn Hişâm, es-Sîre (Zekkâr), I, 459, 524, 527; İbn Sa‘d, eŧ-Ŧabaķāt, II, 17; III, 510; Ebû Nuaym, MaǾrifetü’ś-śaĥâbe, TSMK, III. Ahmed, nr. 497/1-2, I, vr. 160b-161a; İbn Abdülber, el-İstîǾâb (Bicâvî), I, 307-308; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-ġābe (Bennâ), I, 425-426; V, 452; Zehebî, Tecrîdü esmâǿi’ś-śaĥâbe, Beyrut, ts. (Dârü’l-Ma‘rife), I, 112; İbn Hacer, Fetĥu’l-bârî (Sa‘d), XI, 188; a.mlf., el-İśâbe, I, 297; Aynî, ǾUmdetü’l-ķārî, Kahire 1392/1972, XI, 347-348; Köksal, İslâm Tarihi (Medine), II, 132-133; Wensinck, el-MuǾcem, VIII, 53.

Ali Toksarı