HÂRİCE b. ZEYD

(خارجة بن زيد)

Ebû Zeyd Hârice b. Zeyd b. Sâbit el-Ensârî en-Neccârî (ö. 100/718-19)

Medineli meşhur yedi tâbiîn fakihinden biri.

30 (650-51) yılında dünyaya geldi; 29’da doğduğu da rivayet edilmektedir. Ensardan ve Benî Neccâr kabilesinden meşhur sahâbî Zeyd b. Sâbit’in oğludur. Medine’de “fukahâ-i seb‘a” diye şöhret bulan yedi fakihten ve Ömer b. Abdülazîz’in Medine valiliği sırasında (706-712) danışma kuruluna seçtiği on âlimden biri olan Hârice’nin ferâiz ilmi ve divan kâtipliği sahalarında uzman olduğu kaydedilir. Ayrıca hadis rivayetiyle de ünlü olup sika râviler arasında sayılmaktadır. Çeşitli kaynaklarda çok sayıda hadis rivayet ettiğinin belirtilmesine karşılık Zehebî, rivayetinin azlığı gerekçesiyle Hârice’nin biyografisini vermeye gerek görmediğini söylemektedir (Teźkiretü’l-ĥuffâž, I, 91). Başta babası ve annesi Ümmü Sa‘d (Cemîle bint Sa‘d b. Rebî‘ el-Ensârî) olmak üzere amcası Yezîd b. Sâbit ile Üsâme b. Zeyd, Ümmü’l-Alâ el-Ensâriyye ve Sehl b. Sa‘d gibi sahâbîlerden hadis rivayet etmiştir. Ancak Buhârî, amcasının Ebû Bekir döneminde şehid edildiğine dair rivayetin doğru olması halinde ondan naklettiği rivayetlerin mürsel sayılması gerektiğini söylemektedir (et-Târîħu’ś-śaġīr, I, 42). Kendisinden rivayette bulunanlar arasında oğlu Süleyman, kardeşinin oğlu Saîd b. Süleyman, Ebû Bekir b. Hazm, Kays b. Sa‘d, İbn Şihâb ez-Zührî ve fıkıhta talebesi olan Ebü’z-Zinâd yer almaktadır.

İbn Asâkir’in tarih belirtmeksizin Hârice’nin Dımaşk’a gidip orada ikamet ettiğine ve Ebü’l-Hüseyin er-Râzî tarafından Dımaşklı hocaları arasında sayıldığına dair verdiği bilgiye bakılırsa orada ders verecek kadar uzun bir süre kaldığı söylenebilir.

100 (718-19) yılında vefat eden Hârice’nin ölüm tarihi 99 olarak da kaydedilmektedir. Cenaze namazını Medine Valisi Ebû Bekir b. Hazm kıldırmış, ölüm haberini duyan Ömer b. Abdülazîz, “Allah’a yemin ederim ki onun ölümü İslâm’da bir boşluk meydana getirmiştir” diyerek üzüntüsünü ifade etmiştir. Hârice b. Zeyd, Ömer b. Abdülazîz’in kaynak yetersizliği dolayısıyla sadece ona bağlattığı özel tahsisatı kendi durumundaki diğer kişilere de verilmesi halinde kabul edebileceğini söyleyip geri çevirecek kadar takvâ sahibi bir kimse idi.

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Sa‘d, eŧ-Ŧabaķāt, V, 262-263; Ali b. Medînî, Ǿİlel (Kal‘acî), s. 50; Halîfe b. Hayyât, eŧ-Ŧabaķāt (Zekkâr), II, 627; Buhârî, et-Târîħu’l-kebîr, III, 204; a.mlf., et-Târîħu’ś-śaġīr, I, 42, 215, 216; İbn Kuteybe, el-MaǾârif (Ukkâşe), s. 260; İbn Abdürabbih, el-Ǿİķdü’l-ferîd, IV, 168, 169; İbn Hibbân, Meşâhîr, s. 64; a.mlf., eŝ-Ŝiķāt, IV, 211; Şîrâzî, Ŧabaķātü’l-fuķahâǿ, s. 43; İbn Asâkîr, Tehźîbü Târîħi Dımaşķi’l-kebîr, Beyrut 1979, V, 27-29; Nevevî, Tehźîb, I/1, s. 172; İbn Hallikân, Vefeyât, II, 223; Mizzî, Tehźîbü’l-Kemâl, VIII, 8-13; Zehebî, el-Ǿİber, I, 90; a.mlf., AǾlâmü’n-nübelâǿ, IV, 437-441; a.mlf., Teźkiretü’l-ĥuffâž, I, 91-92; Safedî, el-Vâfî, XIII, 241; İbn Kesîr, el-Bidâye, IX, 187; İbn Hacer, Tehźîbü’t-Tehźîb, III, 74; İbn Tağrîberdî, en-Nücûmü’z-zâhire, Kahire 1963, I, 242-243; Süyûtî, Ŧabaķātü’l-ĥuffâž (Ömer), s. 35.

Mehmet Erdoğan