HAMMÂD ACRED

(حمّاد عجرد)

Ebû Amr (Ebû Yahyâ) Hammâd b. Ömer (Yahyâ) b. Yûnus el-Kûfî (ö. 161/778 [?])

Ağır hicivleri ve müstehcen şiirleriyle tanınan Arap şairi.

II. (VIII.) yüzyılın başlarında Kûfe’de doğdu ve orada yetişti; daha sonra Vâsıt’a gitti. Âmir b. Sa‘saa kabilesinin kollarından Benî Süvâe’nin (Benî Serât veya Benî Ukayl) mevlâsı idi. Acred (çıplak) lakabını, çok soğuk bir günde onu çıplak halde çocuklarla oynarken gören bir bedevînin kendisine, “Evlât, sen çıplaksın” demesinden, yahut Amr b. Sindî tarafından çıplaklığı sebebiyle hicvedilmesinden dolayı aldığı rivayet edilir (Ebü’l-Ferec el-İsfahânî, XIV, 322-323). Ok ustası olan babası onun erken yaşlarda iyi bir eğitim görmesini sağladı. Hammâd, Arap dilinin inceliklerini öğrenerek muallim ve müeddipler sırasına girmeyi başardı. Asıl şöhretini ise Abbâsîler zamanında kazandı. Emevî Halifesi II. Velîd döneminde (743-744) bazı şairlerle birlikte halifenin sarayına gitti ve içki meclislerine katıldı. Halifenin ölümü üzerine memleketine döndü. Bundan sonra ömrünü, Abbâsîler’in idaresi altında halifelerin ve devlet adamlarının maiyetinde ve hizmetinde geçirdi. Sadece Cehşiyârî onun Dîvânü’r-resâil kâtiplerinden olduğunu ve Yahyâ b. Muhammed b. Sûl’ün maiyetinde Musul’da, Ukbe b. Selm b. Kuteybe’nin yanında Bahreyn’de görev yaptığını kaydeder. Bu işin 140 (758) yılından önce gerçekleşmesi mümkündür. İlk Abbâsî halifesi Ebü’l-Abbas es-Seffâh devrinde (750-754) Kûfe Valisi Muhammed b. Hâlid’in dostluğunu kazandığı ve halifenin oğlu Muhammed’e mürebbilik yaptığı anlaşılmaktadır. Halife Mansûr zamanında (754-775) onun veziri Rebî‘ b. Yûnus’la münasebeti olduğu gibi bizzat halife hiciv alanındaki gücünü takdir etmiştir. Bir rivayete göre Halife Mansûr, yeğeni Muhammed b. Ebü’l-Abbas es-Seffâh’ın itibarını sarsıp halifelik hususundaki ehliyetsizliğini göstermek ve oğlu Mehdî’nin itibar kazanmasını sağlamak amacıyla Muhammed’in Basra’ya vali olarak tayini sırasında (147/764) bazı uygunsuz kişilerle birlikte Hammâd’ı da onunla birlikte gitmeye teşvik etti. Hammâd’ın, daha önce kendisine öğretmenlik yaptığı sırada içki ve eğlenceye düşkün hale gelmesine sebep olduğu Muhammed b. Ebü’l-Abbas, şairin iyi ilişkiler içinde bulunduğu ve hakkında methiye yazdığı nâdir kişilerden biridir. Hatta Muhammed’in isteği üzerine ve onun adına Abbâsî hânedanına mensup Zeyneb bint Süleyman hakkında aşk şiirleri yazan Hammâd, bu yüzden Zeyneb’in kardeşi Muhammed b. Süleyman’ın tehditlerine mâruz kalınca Halife Ebû Ca‘fer el-Mansûr’un himayesine sığınmak üzere Basra’yı terkederek Bağdat’a gitti. Bazı kaynaklar ise Hammâd’ın, Mehdî-Billâh’ın halifeliği sırasında (775-785) müstehcen şiirler yazan Mutî‘ b. İyâs ve Yahyâ b. Ziyâd gibi şairlerle birlikte Bağdat’a geldiğini kaydeder. Hammâd’ın ölümüyle ilgili olarak çeşitli rivayetler vardır. Bazı rivayetlere göre Muhammed b. Süleyman, kız kardeşi Zeyneb için yazdığı şiirlerden veya zındıklığından dolayı onu Ahvaz’da öldürtmüş, bazılarına göre ise Ahvaz ve Basra arasında yahut Şîraz’da hastalanarak ölmüştür. Bu olayın tarihi kaynaklara göre farklı ise de (155/772, 161/778, 167/783, 168/784) muhtemelen 161 tarihi doğrudur.

Hammâd Acred Arap edebiyatında şöhret kazanmış üç Hammâd’dan biridir (diğerleri nahivci Hammâd b. Zibrikān ve şiir râvisi Hammâd er-Râviye’dir). Bu üç Hammâd bir araya gelip şarap içer, müstehcen şiirler söylerlerdi. Dine karşı kayıtsız olduklarından her üçü de zındıklıkla itham edilmiştir.

Kaynaklarda önemli bir şair olduğu belirtilen Hammâd başta fâhiş ve kaba yergi ile müstehcen gazel olmak üzere medih, mersiye, tasvir ve hikmet gibi değişik konularda şiir yazmıştır. Hammâd olduğu gibi görünen, riyadan nefret eden, insanların kendisine iyi veya kötü davranmasına aldırmayan bir tabiata sahip olmakla birlikte dili sert ve ağır; alaycı, intikamcı ve müstehcenliğe düşkün; vefası ve dostluğu çıkarı ölçüsündeydi. Bu yüzden Yahyâ b. Ziyâd, Mutî‘ b. İyâs ve Beşşâr b. Bürd gibi en yakın arkadaşları bile onun yergisinden nasiplerini almışlardır ve kendisiyle Beşşâr b. Bürd arasında ağır hicivleşmeler olmuştur. Hammâd’ın edep dışı hiciv ve müstehcen şiirde Ebû Nüvâs’ı geçtiği kaydedilir.

Çeşitli eserlerde edebe aykırı şiirler yazan (mâcin, meccân) bir şair olarak nitelendirilen Hammâd’ın divanı günümüze ulaşmamıştır. Şiirlerinden bazı parçalar başta el-Eġānî olmak üzere çeşitli edebî eserlerde yer almaktadır. Subhî Nâsır, onun şiirlerini ŞiǾrü Ĥammâd ǾAcred adı altında derlemiş ve tahkik ederek yayımlamıştır (Basra 1984).

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Kuteybe, eş-ŞiǾr ve’ş-şuǾarâǿ (nşr. Müfîd Kamîha), Beyrut 1401/1981, s. 402-403; İbnü’l-Mu‘tez, Ŧabaķātü’ş-şuǾarâǿ (nşr. Abdüssettâr Ahmed Ferrâc), Kahire, ts., s. 67-72; Cehşiyârî, el-Vüzerâǿ ve’l-küttâb, s. 109; Ebû Bekir es-Sûlî, EşǾârü evlâdi’l-ħulefâǿ (nşr. J. H. Dunne), London 1936, s. 3-8, 10; Ebü’l-Ferec el-İsfahânî, el-Eġānî, Beyrut 1381-83/1962-64, XIV, 304-363; Âmidî, el-Müǿtelif, s. 157; Şerîf el-Murtazâ, el-Emâli’l-Murtażâ, Kum 1403, I, 89-93; Hatîb, Târîħu Baġdâd, VIII, 148-149; Yâkūt, İrşâdü’l-erîb (nşr. A. Ferîd Rifâî), Kahire 1936-38, X, 249-254; İbn Hallikân, Vefeyât, II, 210-214; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, VII, 156-157; İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, II, 349-350; Ahmed Ferîd Rifâî, ǾAśrü’l-Meǿmûn, Kahire 1928, II, 277-286; O. Recher, Abriss der Arabischen Litteratür Geschichte, Stuttgard 1933, I, 284-288; Sezgin, GAS, II, 469-470; Ömer Ferruh, Târîħu’l-edeb, II, 78-81; C. Zeydân, Âdâb, I, 380-381; Ziriklî, el-AǾlâm (Fethullah), II, 272; Tâhâ Hüseyin, Ĥadîŝü’l-erbaǾa, Kahire, ts., II, 160-172; Şevkī Dayf, Târîħu’l-edeb, III, 386-389; G. Vajda, “Les zindiqs en pays d’Islam”, RSO, XVII (1938), s. 203-206; Ch. Pellat, “Ĥammād ǾAdjrad”, EI² (İng.), III, 135-136.

Süleyman Tülücü