HAFÂCÎ, İbn Sinân

(إبن سنان الخفاجي)

Ebû Muhammed Abdullâh b. Muhammed b. Saîd el-Hafâcî el-Halebî (ö. 466/1073)

Arap edip ve şairi.

422 (1031) yılında Halep’in kuzeyindeki Kal‘atü Azâz’da doğdu. Medine’nin güneyinden Suriye’ye göç ederek Halep civarında yerleşen Hafâce kabilesine mensuptur. Hafâcî Halep’te Kur’an, hadis, dil ve edebiyat tahsil etti. İyi bir Kur’an okuyucusu olarak yetişti ve Maarretünnu‘mân’da Ebü’l-Alâ el-Maarrî’den, Meyyâfârikīn’de Ebû Nasr Ahmed b. Yûsuf el-Menâzî’den edebiyat öğrenimi görerek bu sahanın önde gelen âlimleri arasında yer aldı.

İmâmiyye Şîası’na mensup olan İbn Sinân el-Hafâcî, Suriye ve Hicaz bölgelerinde bulunan Benî Münkız, Benî Mülhem ve Mirdâsîler gibi Şiî kökenli ailelere mensup emîrlerle yakın ilişkiler kurdu, bunlara methiye ve mersiyeler yazdı. Bu emirliklerin vezir ve kâtipleriyle iyi münasebetler tesis edip siyasetle de yakından ilgilendi ve Mirdâsîler’den Mahmûd b. Nasr adına 453’te (1061) elçi olarak Bizans’a (İstanbul) gönderildi. Bir ara Mısır’a gidip Emîr Ebû Ali Nâsırüddevle’ye kasideler yazdı. Oradan hacca gitti ve 463’te (1071) Halep’e döndü.

Mirdâsî Emîri Mahmûd b. Nasr, Halep civarındaki kalelere Halep ileri gelenlerini tayin etmek istediğinden onu da doğum yeri olan Kal‘atü Azâz’a idareci olarak gönderdi. Ancak hür fikirli olan Hafâcî’nin emîrle arası açıldı. Emîr, kendisini dinlemeyen Hafâcî’yi cezalandırmak için çeşitli bahanelerle yanına çağırdıysa da Hafâcî onun huzuruna çıkmadı. Bunun üzerine, Hafâcî’nin bu makama getirilmesinde desteği olan dostu ve hâmisi kâtip Ebû Nasr İbnü’n-Nehhâs’ın Hafâcî’yi zehirleterek ortadan kaldırmasını istedi. Ebû Nasr da Kal‘atü Azâz’a gidip bu emri yerine getirdi. Zehirlendikten bir gün sonra ölen Hafâcî’nin cenazesi Kal‘atü Azâz’dan Halep’e nakledilerek orada defnedildi.

Genç yaşta şiir söylemeye başlayan İbn Sinân el-Hafâcî’nin, 435’te (1043) Benî Münkız Emîri Muslihuddevle’nin ve 446’da (1054) annesinin vefatı üzerine yazdığı mersiyelerle ünü yayılmıştır. Şiirlerinde sevgi, aşk, ayrılık, zamanın ve dünyanın kötülüğü gibi temalar ile ahlâkî konuları işlemiştir. Medih, mersiye, fahriye, hamâse türünde şiirler yazmış, hocası Ebü’l-Alâ el-Maarrî’den ve bazı şiirlerini kendisine nazîre yazdığı Şerîf er-Radî’den etkilenmiştir.

Eserleri. Şiirde olduğu kadar nesirde de üstat olan Hafâcî’nin başlıca eserleri şunlardır: 1. Dîvân. 1316’da (1898) Beyrut’ta basılan eser, daha sonra Abdürrezzak Hüseyin tarafından hazırlanarak Dîvânü İbn Sinân el-Ħafâcî adıyla neşredilmiştir (Beyrut 1409/1988). 2. Sırrü’l-feśâĥa. Belâgata dair olan bu tür eserlerde edebiyat ve edebî tenkit hakkında bilgi verilmesi yanında Kur’ân-ı Kerîm’in i‘câzının anlaşılması amacı da gözetildiği için Hafâcî bu iki gayeyi gerçekleştirmek maksadıyla önce sesler, harfler ve bunların sıfat ve mahreçleriyle kelimelerin fesahatine etkileri üzerinde durmuş, ardından dili ve fesahati ele almış, fesahatle belâgat arasındaki farkı belirttikten sonra fasih kelime ile kelâmın şartlarını etraflıca incelemiştir. Girişte Kur’an’ın i‘câzına temas eden Hafâcî’nin, bu konuda Mu‘tezile âlimi Nazzâm’ın ortaya attığı sarfe* nazariyesini benimsediği anlaşılmaktadır. Nesirle nazmın farkını, nesir ve nazım türlerinde eser verecek kimselerin


bilmesi gerekli olan hususları anlatarak kitabını bitiren Hafâcî eseri 454 (1062) yılında tamamladığını kaydetmektedir. Belâgat ve özellikle fesahat konusunda önemli kaynaklardan olan eser kendi sahasında çok itibar görmüştür. Nitekim İbnü’l-Esîr, daha önce yazılmış belâgata dair eserleri beğenmediği halde Sırrü’l-feśâĥa’dan övgüyle söz eder (el-Meŝelü’s-sâǿir, I, 35). Sırrü’l-feśâĥa’yı ilk defa Ali Fevde (Kahire 1350/1932), daha sonra Abdülmüteâl es-Saîdî (Kahire 1372/1953) ve Abdürrezzâk Ebû Zeyd Zâyid (Kahire 1976) tahkik ederek yayımlamışlardır. Nâşir adı zikredilmeden Saîdî neşrinden ofset baskılar da yapılmıştır (Beyrut 1402/1982). Eserin sesler ve mehâric-i hurûfa dair olan giriş kısmı Fuâd Hannâ Tevzî tarafından el-Eśvât ve meħâricü’l-ĥurûfi’l-ǾArabiyye adıyla tahkik edilerek ayrıca yayımlanmıştır (Beyrut 1382/1962).

Hafâcî’nin bunlardan başka Kitâbü’l-Ĥükm beyne’n-nažm ve’n-neŝr, Kitâbü Ĥikem menŝûre, Kitâbü’ś-Śarfe, Kitâbü Ǿİbâreti’l-mütekellimîn fî uśûli’d-dîn, Kitâbü’l-ǾArûż, Fî Rüǿyeti’l-hilâl (Safedî, XVII, 505) gibi günümüze gelmemiş kitapları da vardır.

BİBLİYOGRAFYA:

Hafâcî, Sırrü’l-feśâĥa, Beyrut 1402/1982; a.mlf., Dîvânü İbn Sinân el-Ħafâcî (nşr. Abdürrezzâk Hüseyin), Beyrut 1409/1988, nâşirin mukaddimesi, s. 3-21; Bâharzî, Dümyetü’l-ķaśr (nşr. Abdülfettâh M. el-Hulv), Kahire 1971, I, 142; İbnü’l-Esîr, el-Meŝelü’s-sâǿir (nşr. Ahmed el-Hûfî - Bedevî Tabâne), Kahire 1973, I, 35-36; İbnü’l-Adîm, Zübdetü’l-ĥaleb, II, 36-40; Kütübî, Fevâtü’l-Vefeyât, II, 220-224; Safedî, el-Vâfî, XVII, 503-508; İbn Tağrîberdî, en-Nücûmü’z-zâhire, V, 96; Abdülvehhâb es-Sâbûnî, ǾUyûnü’l-müǿellefât (nşr. Mahmûd Fâhûrî), Dımaşk 1413/1992, I, 346; Keşfüž-žunûn, II, 988; Serkîs, MuǾcem, I, 829-830; Brockelmann, GAL, I, 256; Suppl., I, 454-455; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, I, 452; C. Zeydân, Âdâb (Dayf), III, 19; Kehhâle, MuǾcemü’l-müǿellifîn, VI, 120; Şevkī Dayf, el-Belâġa teŧavvur ve târîħ, Kahire 1965, s. 152-159; a.mlf., Târîħu’l-edeb, VI, 731-733; Bedevî Tabâne, el-Beyânü’l-ǾArabî, Kahire 1396/1976, s. 189-214; Abdürrezzâk Ebû Zeyd Zâyid, Ǿİlmü’l-bedîǾ, Kahire 1977, s. 339-368; Mâzin el-Mübârek, el-Mûcez fî târîħi’l-belâġa, Dımaşk 1401/1981, s. 87-88; G. J. H. Van Gelder, Beyond The Line, Brill 1982, s. 127-130; Abdülazîz Atîk, Fî Târîħi’l-belâġati’l-ǾArabiyye, Beyrut, ts. (Dârü’n-Nehdati’l-Arabiyye), s. 236-244; AǾyânü’ş-ŞîǾa, VIII, 71-82; Ömer Ferruh, Târîħu’l-edeb, III, 168-170; Ziriklî, el-AǾlâm (Fethullah), IV, 122; Besyûnî Abdülfettâh Besyûnî, Ǿİlmü’l-bedîǾ, Kahire 1408/1987, I, 87-93; Ali M. Hasan el-Ammârî, “İbn Sinân el-Ħafâcî ve meźhebü’ś-śarfe”, ME, XXII (1950), s. 345-350; Gulâmrızâ Cemşîd Nejâd, “İbn Sinân-ı Ħafâcî”, DMBİ, III, 716-718.

Recep Dikici