HÂDİ’l-ERVÂH

(حادي الأرواح)

İbn Kayyim el-Cevziyye’nin (ö. 751/1350) cenneti ve oradaki hayatı konu edinen eseri.

Eserin adı mukaddimesinde ve bazı kaynaklarda (İbn Hacer, ed-Dürerü’l-kâmine, III, 402; Keşfü’ž-žunûn, I, 623) Ĥâdi’l-ervâĥ ilâ bilâdi’l-efrâĥ, müellifin diğer bir kitabında yaptığı atıfta ise (eś-ŚavâǾiķu’l-mürsele, s. 24) Śıfatü’l-cenne ĥâdi’l-ervâĥ şeklinde kaydedilmektedir. Muhtemelen bu atıftan dolayı eser bir kısım kaynaklarda Śıfatü’l-cenne, Vaśfü’l-cenne, bazılarında da Ĥâdi’l-ervâĥ ilâ bilâdi’l-efrâĥ śıfatü’l-cenne (vaśfü’l-cenne) olarak zikredilmektedir (İbn Receb, II, 450; Dâvûdî, II, 93). Bağdatlı İsmâil Paşa ve ondan faydalandığı anlaşılan Ebü’l-Hasan Ali en-Nedvî, bu ismin ilk kelimesini yanlış olarak “hâdî” (هادي) şeklinde gösterir (Hediyyetü’l-Ǿârifîn, II, 158; Ricâlü’l-fikr, s. 319). İbn Kesîr ve Süyûtî ise İbn Kayyim’in birçok eserini zikrettikleri halde (el-Bidâye, XIV, 234-235; Buġyetü’l-vuǾât, I, 62-63) Ĥâdi’l-ervâĥ’tan söz etmezler.

Ĥâdi’l-ervâĥ, Ebû Nuaym el-İsfahânî ile Ziyâeddin el-Makdisî’nin Śıfatü’l-cenne adlı eserlerinden sonra bu alanda yazılmış en kapsamlı kitaptır. Bir mukaddime ve yetmiş bölümden (bab) oluşan eserin son bölümünün son faslı hâtime şeklinde düzenlenmiştir. Müellif mukaddimede pek çok insanın yaratılış gayesinden gafil olduğunu, bunların dünyanın geçici nimetlerine kapılarak aslî görevlerini unuttuklarını, ölümle karşılaştıklarında şaşkınlık içine düşeceklerini, âhiret hayatında ise cennet nimetlerinden mahrum olmanın pişmanlığını duyacaklarını belirtmekte, insanları âhiret hayatına hazırlayıp Allah rızâsına sevketmek üzere bu eseri yazdığını söylemektedir. Bu arada Ĥâdi’l-ervâĥ ilâ bilâdi’l-efrâĥ (ruhları saadet ülkesine özendirerek yönlendiren) şeklindeki adlandırmanın eserin muhtevasına uygun düşeceği kanaatinde olduğunu ifade etmektedir. Eserde konular belli bir sistematik gözetilmeden ele alınmış ve bölümlerin bir kısmı alt bölümlere de (fasıl) ayrılmıştır. Tamamı incelendiğinde kitapta cennetin halen mevcudiyeti, mahiyeti, kısımları ve tasviri gibi ontolojik yönleri yanında görevlileri, sakinleri, orada yaşanacak olan hayat, cennet nimetleri, Allah’ın müminler tarafından görülmesi ve cennet hayatının ebediyeti gibi konuların ele alındığı görülür.

Eserin ilk sekiz bölümünde cennetin halen mevcut olup olmadığı, Hz. Âdem’in bir süre kalıp daha sonra çıkarıldığı cennetin arz cenneti mi yoksa ebediyet cenneti mi olduğu hususu tartışılmakta, bu konuda öne sürülen delillerle bunlara yöneltilen eleştiriler sıralanmaktadır. Bu arada müellif cennetin halen mevcut olduğu kanaatini taşıdığını söylemektedir. Eserin 9-12. bölümlerinde cennetin kapıları ve bunların özellikleri, 13. bölümünde cennetin halen nerede bulunduğu, 14. bölümünde anahtarları, 15. bölümünde cennetliklere verilecek beratlar, 16. bölümünde cennete ulaştıracak yolun tek olduğu anlatılmaktadır. 17 ve 18. bölümlerde cennetin dereceleri, 19 ve 20. bölümlerde cennet ehline ait nimetler sayılmakta ve onların Cenâb-ı Hak’tan talep edeceği bütün nimetlerin kendilerine verileceği ifade edilmektedir. 21-23. bölümlerde cennetin dârü’s-selâm, dârü’l-huld, firdevs, adn, me’vâ ve naîm gibi çeşitli isimleriyle bunların anlamları üzerinde duran müellif, daha sonra cennetin bir kısmı diğerinden üstün kılınan bölümlerini anlatmaktadır. Kitabın 24-33. bölümlerinde cennet ehlinin durumu ile cennetin fizikî özellikleri tasvir edilmektedir. Ĥâdi’l-ervâĥ’ın 34-37. bölümlerinde cennet ehlinin bulunduğu bu mekânları daha önceden görmüş gibi tanıyacağı ifade edilmekte, 38-51. bölümlerinde ise cennetliklerin tasviri, bunların cennete nasıl girecekleri, ehl-i cennetin dereceleri belirtilmekte, cennette okunacak ezan, orada bulunan bahçe, ağaç, meyve, gölgelik, nehir ve kaynaklarla cennet ehlinin yiyecek ve içecekleri, kullanacakları yemek takımları, elbiseleri, ziynetleri, döşekleri ve koltukları tasvir edilmektedir. 52-64. bölümlerde hûri ve gılmanlarla bunların özellikleri, ayrıca ehl-i cennetin günlük hayatı anlatılmaktadır. Müellif, rü’yetullah konusunun işlendiği 65. bölümü eserinin en önemli bölümü olarak takdim etmekte ve bunu otuz sekiz alt bölüme ayırmaktadır. İbn Kayyim, âhirette gerçekleşeceği Ehl-i sünnet tarafından kabul edilen rü’yetullahı inkâr eden ehl-i bid‘atın görüşlerini çeşitli yönlerden eleştirmektedir. 66. bölüm Allah’ın cennet ehline hitabı ve onları selâmlamasına ayrılmıştır. Müellif eserinin 67. bölümünü cennet ve nimetlerinin ebediyeti konusuna ayırmıştır. Burada cehennemin de ebedî olup olmadığı tartışmalarına yer verilmekte ve konuyla ilgili farklı görüşler sıralanmaktadır. Müellifin bu tartışmalarda cehennemin ebedî olmadığı görüşüne meylettiği sezilmektedir (ayrıca bk. a.mlf., el-Vâbilü’ś-śayyib, s. 25). 68. bölümde cennete en son girecek olan kimseler anlatılmakta, 69. bölümde cennet ehlinin konuşacağı dil ve cennetin alt kademelerinden üst kademelerine yükselmenin mümkün olabileceği gibi konulara yer verilmektedir. Eserin son bölümünde müellif cennet nimetlerine kimlerin hak kazanacağı


meselesine ve cennete girmeye vesile olan davranışlara temas etmektedir.

İbn Kayyim ele aldığı konuları işlerken önce ilgili âyet ve hadisleri sıralamakta, daha sonra sahâbe ve tâbiînin görüşlerine yer vermektedir. Müellif Kütüb-i Sitte gibi muteber hadis kitapları yanında İbn Merdûye, Bezzâr, Ebû Ya‘lâ el-Mevsılî, İmam Şâfiî ve Ahmed b. Hanbel’in müsnedlerinden; Mücâhid b. Cebr, Süddî, Muhammed b. Cerîr et-Taberî, İbnü’l-Münzir en-Nîsâbûrî, Esbât b. Nasr ve İbn Ebû Hâtim’in tefsirlerinden; Taberânî’nin Şerĥu’s-sünne’si, İbn Ebü’d-Dünyâ’nın et-Terġīb ve’t-terhîb’i, Beyhakī’nin el-BaǾŝ ve’n-nüşûr’u, Ebû Nuaym el-İsfahânî ve Ziyâeddin el-Makdisî’nin Śıfatü’l-cenne’leri ile İbn Ebû Âsım’ın Kitâbü’s-Sünne’sinden istifade etmiştir. İbn Kayyim’in özellikle Ebû Nuaym’ın Śıfatü’l-cenne’sinden geniş ölçüde faydalandığı ve konu başlıklarının büyük bir kısmını bu kitaptan iktibas ettiği anlaşılmaktadır. Nitekim eserinin birçok yerinde Ebû Nuaym’ın adını zikrederek ondan alıntılar yapmaktadır (meselâ bk. s. 92, 99, 104, 121, 129, 133, 200, 360).

Müellifin bu eserinde, muteber hadis kitapları yanında zayıf kabul edilebilecek rivayetleri içeren kaynaklardan da faydalandığı anlaşılmaktadır. Kitabın nâşirlerinden Büdeyvî, bu tür rivayetlerin daha çok Ebû Nuaym el-İsfahânî’nin Śıfatü’l-cenne’sinden alınanlar arasında rastlandığına dikkat çekmektedir.

Ĥâdi’l-ervâĥ’ı, İbn Kayyim’in öğrencilerinden Ebü’l-Abbas Ömer b. Şehâbeddin Ahmed el-Ensârî ed-DâǾî ilâ eş-refi’l-mesâǾî fî śıfati’l-cenne ve ehlih adıyla özetlemiştir (Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 554). Kendi eserinde belirttiğine göre (et-Tâcü’l-mükellel, s. 418) Sıddîk Hasan Han’ın da Müŝîru sâkini’l-ġarâm ilâ ravżâti Dâri’s-selâm adlı bir hulâsası vardır. Abdülkādir Ahmed Atâ Ĥâdi’l-ervâĥ’ı eŧ-Ŧarîķ ile’l-cenne adıyla ihtisar etmiştir (Kahire 1986). İbn Kayyim, eserinin “Miftâĥu’l-cenne” adını verdiği 14. bölümünün sonlarında “hayra ve şerre götüren yollar” konusunda bazı hususlara dikkat çekmişti. On satır kadar olan bu kısmın, Sa‘d b. Atîk en-Necdî tarafından manzum hale getirildiği ve Hidâyetü’ŧ-ŧarîķ min mesâǿili âli Ǿatîķ adlı bir risâleler mecmuası içinde yer aldığı kaydedilmektedir (Bekir b. Abdullah Ebû Zeyd, s. 149).

Eser, başta müellifin öğrencileri İbn Kesîr ve İbn Receb olmak üzere bu konuda kitap yazan birçok kişiyi etkilemiştir. en-Nihâye’sinde “Kitâbü Śıfati ehli’l-cenne” başlığı ile bir bölüme yer veren İbn Kesîr’in burada naklettiği rivayetler, Ĥâdi’l-ervâĥ’ta yer alanlarla büyük çapta benzerlik göstermektedir (en-Nihâye, II, 261-414). İbn Receb’in et-Taħvîf mine’n-nâr ve’t-taǾrîf biĥâli dâri’l-bevâr (Beyrut 1407/1987) adlı eserinde de aynı hususlar göze çarpmakta, M. Reşîd Rızâ da bu konulara temas ederken Ĥâdi’l-ervâĥ’a atıfta bulunmaktadır (Tefsîrü’l-menâr, I, 277).

Ĥâdi’l-ervâĥ’ın Türkiye’de (TSMK, III. Ahmed, nr. D 1521; Köprülü Ktp., Fâzıl Ahmed Paşa, nr. 717; Süleymaniye Ktp., Fâtih, nr. 2605, 2606, Ayasofya, nr. 2159, Dârülmesnevî, nr. 154; İÜ Ktp., AY, nr. 1240) ve Türkiye dışında çeşitli kütüphanelerde (Brockelmann, GAL, II, 129; Suppl., II, 127; ayrıca bk. Bekir b. Abdullah Ebû Zeyd, s. 149) yazma nüshaları mevcuttur. Eserin İǾlâmü’l-muvaķķıǾîn ile birlikte yapılmış bir baskısı yanında (I-III, Kahire 1325/1907) Mektebetü Nehdati Mısr (Kahire 1971) ve Dârü’l-kalem (Beyrut 1401/1983) tarafından yapılmış iki tahkiksiz baskısı daha bulunmaktadır. Mahmûd H. Rebî‘ (Kahire 1357/1938), Abdullah es-Seyyid Subh el-Medenî (Kahire 1398/1977), Abdüllatîf Âl-i Muhammed el-Fevâîr (Amman 1987), Yûsuf Ali Büdeyvî - Muhyiddin Müstû (Beyrut 1411/1991) ve İsâmüddin Sabâbatî (Kahire 1992) eserin tahkikli neşirlerini gerçekleştirmişlerdir. Yûsuf Ali Büdeyvî ve Muhyiddin Müstû tarafından yapılan neşir ciddi bir tahkik olarak dikkat çekmektedir.

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Kayyim el-Cevziyye, Ĥâdi’l-ervâĥ ilâ bilâdi’l-efrâĥ ev vaśfü’l-cenne (nşr. Yûsuf Ali Büdeyvî - Muhyiddin Müstû), Beyrut 1411/1991; a.mlf., el-Vâbilü’ś-śayyib mine’l-kelimi’ŧ-ŧayyib, Beyrut, ts. (Dârü’l-Kütübi’l-ilmiyye), s. 25; a.mlf., eś-ŚavâǾiķu’l-mürsele, Kahire, ts. (Matbaatü’l-İmâm), s. 24; Ebû Nuaym el-İsfahânî, Śıfatü’l-cenne (nşr. Ali Rızâ Abdullah), Dımaşk 1407-1408/1987-88, I-II, tür.yer.; Zehebî, Mîzânü’l-iǾtidâl, II, 24-25, 622; İbn Kesîr, en-Nihâye (nşr. M. Ahmed Abdülazîz), Beyrut 1988, II, 261-414; a.mlf., el-Bidâye, XIV, 234-235; İbn Receb, eź-Źeyl Ǿalâ Ŧabaķāti’l-Ĥanâbile, Beyrut 1372/1953, II, 450-451; İbn Hacer, ed-Dürerü’l-kâmine, III, 402; a.mlf., Tehźîbü’t-Tehźîb, Beyrut 1968, III, 208-209, 378; Süyûtî, Buġyetü’l-vuǾât, I, 62-63; Dâvûdî, Ŧabaķātü’l-müfessirîn, II, 93; Keşfü’ž-žunûn, I, 623; Sıddîk Hasan Han, et-Tâcü’l-mükellel, Beyrut 1404/1983, s. 418; Serkîs, MuǾcem, I, 223; Reşîd Rızâ, Tefsîrü’l-menâr, I, 277; Brockelmann, GAL, II, 129; Suppl., II, 127; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, II, 158; Şerefeddin Abdülazîm, İbn Ķayyim el-Cevziyye: Ǿaśruh ve menâhicüh, Kahire 1967, s. 74; Ebü’l-Hasan Ali en-Nedvî, Ricâlü’l-fikr ve’d-daǾve fi’l-İslâm, Küveyt 1395, s. 319; M. Müslim el-Ganîmî, Ĥayâtü’l-İmâm İbn Ķayyim el-Cevziyye, Beyrut 1981, s. 337-409; Ahmed Mâhir el-Bakarî, İbnü’l-Ķayyim min âŝârihi’l-Ǿilmiyye, Beyrut 1984, s. 50-52; Bekir b. Abdullah Ebû Zeyd, İbn Ķayyim el-Cevziyye, Riyad 1985, s. 64, 90, 117, 148, 149; Claude Gillot, “Textes arabes ancienes édités en Egypte au cours années 1987 à 1990”, MIDEO, XX (1991), s. 426-427.

İlyas Çelebi