HÂCİB b. ZÜRÂRE

(حاجب بن زرارة)

Ebû İkrişe Hâcib b. Zürâre b. Udüs b. Zeyd et-Temîmî (ö. 3/625 [?])

Temîm kabilesi reislerinden.

Bahreyn Emîri Münzir b. Sâvâ ile aynı soydan gelmektedir. Câhiliye döneminde katıldığı Cebele, Cifâr ve Nisâr savaşlarında yenilmiş, kardeşi Lakīt b. Zürâre Cebele Savaşı’nda öldürülmüş, kendisi de esir düşmüştür. Savaş sonunda Âmir b. Sa‘saa oğulları Hâcib için 1100 deve fidye istemişler, Temîm kabilesi de bu fidyeyi vermek zorunda kalmıştır.

Hz. Peygamber’in Temîm kabilesiyle münasebetleri nübüvvetin ilk yıllarına rastlar. Bu kabilenin reislerinden Eksem b. Sayfî’nin Resûl-i Ekrem’e mektup yazdığı, onun da kendisine cevap verdiği rivayet edilir.

Temîm kabilesi İslâmiyet’i 9 (630) yılında kabul etmiştir. Temîmliler’in, Huzâa kabilesine gönderilen zekât memurunun görevini yapmasına engel olmaları ve Huzâalılar’ı kışkırtmaları üzerine Hz. Peygamber, 9. yılın Muharrem ayında (Mayıs 630) Uyeyne b. Hısn el-Fezârî’yi elli kişilik bir süvari birliğiyle Temîmliler üzerine gönderdi. Uyeyne elli iki esirle Medine’ye döndü. Bunun üzerine Temîmliler, ileri gelen bazı adamlarını esirleri serbest bırakması için Hz. Peygamber’e gönderdiler. Resûl-i Ekrem onların ricasını kabul ederek esirleri serbest bıraktı. Temîmliler aynı yıl, bir rivayete göre aralarında Hâcib b. Zürâre’nin de bulunduğu yetmiş seksen kişilik bir heyeti Medine’ye yolladılar. Heyet mensupları şehre gelince Mescid-i Nebevî’ye girerek bağırıp çağırmaya başladılar. Onların bu hareketi Kur’an’da, “Sana odaların arka tarafından bağıranların çoğu aklı ermez kimselerdir” (el-Hucurât 49/4) meâlindeki âyetle kınanmıştır. Heyettekiler daha sonra şair ve hatipleriyle geldiklerini söyleyerek müsabaka yapmak istediler; sonunda da mağlûbiyeti kabul ederek müslüman oldular.

Heyet içinde yer alan Hâcib b. Zürâre’nin müslüman olduktan sonra kendi kabilesine zekât memuru olarak gönderildiği ve ölünceye kadar bu görevi yürüttüğü nakledilmektedir. Ancak onun 620’li yıllarda Mecûsî olarak öldüğüne dair rivayetler de vardır. Nitekim Hâcib’in Kisrâ ile ilişkileri müslüman olmadığı hususundaki rivayetleri teyit eder mahiyettedir. Hâcib b. Zürâre, Temîmoğulları’nın mâruz kaldığı büyük bir kıtlık sebebiyle Kisrâ’ya giderek bedelini daha sonra ödemek üzere 100 deve yükü yiyecek istemiş, Kisrâ da yayını rehin alarak ihtiyacını karşılamıştır. Daha sonra Hâcib’in ölümü üzerine oğlu Utârid babasının borcunu ödeyip yayını almak üzere Kisrâ’nın yanına gittiği zaman Kisrâ ona hem yayı hem değerli hediyeler ve bir elbise vermiştir. Utârid b. Hâcib elbiseyi Resûlullah’a hediye etmek istemişse de Resûlullah kabul etmemiştir.

Hâcib b. Zürâre’nin Kisrâ’nın kervanını Ukâz panayırına götürürken yayını rehin bıraktığı, görevini başarı ile tamamlaması üzerine Kisrâ’nın kendisine taç giydirdiği ve onu ödüllendirdiği de nakledilir.

BİBLİYOGRAFYA:

Vâkıdî, el-Meġāzî, III, 973-979; İbn Hişâm, es-Sîre, I, 213; IV, 206-213; İbn Sa‘d, eŧ-Ŧabaķāt, I, 293-294; İbn Kuteybe, el-MaǾârif (Sâvî), s. 262-263, 266; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, I, 583-587, 619, 649; Kalkaşendî, Nihayetü’l-ereb, Beyrut 1405/1984, s. 177, 249-250; İbn Hacer, el-İśâbe, I, 273; II, 287; Mahmûd Şükrî el-Âlûsî, Bulûġu’l-ereb, I, 311-315; Hüseyin Hasan, AǾlâmü Temîm, Beyrut 1980, s. 185, 187; Ziriklî, el-AǾlâm (Fethullah), II, 153; M. J. Kister, “Ĥaғјib b. Zurāra”, EI² (İng.), III, 49; A. Lütfi Kazancı, “Akra b. Hâbis”, DİA, II, 285.

M. Ali Kapar