GÂYETÜ’l-MERAM
غاية المرام
Seyfeddin el-Âmidî’nin (ö. 631/1233) kelâm ilmine dair eseri.
Çeşitli kaynaklarda ittifakla Seyfeddin el-Âmidî’ye nisbet edilen eser kısa bir mukaddime ile sekiz ana bölümden oluşur. “Kânûn” başlığını taşıyan bu bölümler yanında “kâide”, “matlab” ve “taraf” gibi alt başlıklardan oluşan bir iç sistem uygulanmıştır. Müellif, Ebkârü’l-efkâr’da olduğu gibi bu eserinin mukaddimesinde de ana konusunu Allah’ın zâtı ve sıfatları bahsinin teşkil ettiği kelâm ilminin dinî ilimlerin en şereflisi olduğunu vurgular.
Ġâyetü’l-merâm’in birinci bölümü vâcibü’l-vücûdun ispatına ayrılmıştır. En hacimli bölümü oluşturan ikinci bölümde ise Allah’ın sıfatları konusu muhtelif alt başlıklara ayrılarak incelenmektedir. Bu bölümün birinci alt başlığında ahval* teorisi, ikinci alt başlıkta Muattala ile ehl-i isbât*ın zât-sıfat ilişkisi konusundaki farklı görüşleri incelenmekte, özellikle Muattıla’nın sıfat anlayışı çeşitli yönlerden tenkide tâbi tutulmaktadır. Aynı bölümün “taraf” genel başlığını taşıyan alt ayrımlarında ise Allah’ın irade, ilim, kudret, kelâm, sem’ ve basar (idrâkât) sıfatlarının ispatı yapılmakta, kelâmcıların bu sıfatlar hakkındaki farklı görüşleri değerlendirilmektedir. İkinci bölüm, ele alınan bütün konulara ait genel bir tenkit ve değerlendirmenin yapıldığı hatime ile son bulmaktadır.
Eserin üçüncü bölümü vahdâniyyetin ispatına ayrılmış olup burada filozof ve kelâmcıların konuyla ilgili delillerine temas edilmektedir. Dördüncü bölüm “İbtâlü’t-teşbîh” başlığını taşımaktadır. Allah hakkında câiz olan ve olmayan hususlarla O’nun yaratıklarına benzemekten tenzih edilmesi konusunun ayrı alt başlıklar altında ele alındığı bu bölümde rü’yetullah bahsi ağırlıklı olarak incelenmektedir. İlâhî fiillere ayrılan beşinci bölümde Allah’tan başka bir yaratıcının bulunmadığı, kullara ait fiillerin yaratılması, ta’dîl ve tecvîr* meseleleri, salâh-aslah, âlemin hadis oluşu, kıdem-i âlem anlayışının reddi, ma’dûmun şey’iyyeti gibi konular işlenmektedir.
Âhiret hallerine ayrılan “meâd” başlıklı altıncı bölümde ruh, haşir, mîzan, şefaat, iman ve tevbe gibi konular çeşitli alt başlıklar altında incelenir. Nübüvvet bahislerine ayrılan yedinci bölümde nübüvvet ve risâlet konusu ak-len mümkün olma ve fiilen vuku bulma açılarından ele alınır. Ardından mucize ve Hz. Peygamber’in nübüvvetinin ispatı gibi meselelere geçilir. Gâyetü’l-meram’ın imâmet bahsine ayrılan son bölümü halifenin ümmet tarafından belirlenmesinin gerekliliği, hilâfete ait şartlar, ilk dört halifenin meşruiyeti ve ashabın fazilet dereceleri gibi konulan ihtiva eder.
İslâm düşünce tarihinde Fahreddin er-Râzî’nin geliştirdiği kelâm-felsefe yakınlaşmasını daha ileri boyutlara götürerek bir felsefî kelâm anlayışının doğmasına katkıda bulunan Âmidî’nin bu eseri, söz konusu eklektik dönemin önemli ürünlerinden biri olup müellifin bizzat kendi ifadesine göre (Ġayetü’l-merâm, s. 5) onun aynı mahiyetteki Ebkârü’l-efkâr adlı eserinin özeti niteliğindedir.
Âmidî, eserinde ele aldığı konularla ilgili olarak kendisinden önce ortaya konmuş bulunan görüşleri zikredip değerlendirir. İslâmî fırkalardan Haricîler, Şîa, Mu‘tezile, Haşviyye ve Müşebbihe; diğer dinlerden Yahudilik, Hıristiyanlık, Mecusîlik ve Sâbiîlik eserde zaman zaman göze çarpan tenkit niteliğindeki açıklamaların başlıca hedeflerini oluşturur. Müellif konuları işlerken genel bir metot olarak önce ele aldığı mesele etrafındaki ittifak ve ihtilâf noktalarını ortaya koyar. Daha sonra bu görüşleri tahlil edip eleştirir ve sonuçta Ehl-i sünnet görüşünün doğruluğunu ispata çalışır. İslâm dışı kabul ettiği grupların fikirlerini açıkça tartışmaktan, hatta görüşlerine katılmadığı kendi ekolüne mensup kişileri de eleştirmekten kaçınmayan bir yöntem kullanır.
Eserin bilinen yegâne nüshası Süleymaniye Kütüphanesi’ndedir (Şehid Ali Paşa, nr. 1694). Kahire Üniversitesi’nde (Külliyyetü dâri’l-ulûm Kısmü’l-felsefeti’l-İslâmiyye) Hasan Mahmûd Abdüllatîf tarafından hazırlanan Âmidî’nin kelâmî görüşlerine dair yüksek lisans tezi için de tahkik edilen Ġayetü’l-meram, çeşitli indeksler eklenmek ve Ebkârü’l-efkâr ile karşılaştırılmak suretiyle neşre hazırlanmış ve Ġayetü’l-meram fî Ǿilmi’l-kelâm adıyla yayımlanmıştır (Kahire 1391/1971).
BİBLİYOGRAFYA:
Seyfeddin el-Âmidî, Gayetü’l-meram fî Ǿilmi’l-kelâm (nşr. Hasan Mahmûd Abdüllatîf), Kahire 1391/1971, ayrıca bk. naşirin mukaddimesi, s.7-23; a.mlf., el-Mübîn fi şerhi meǾânî elfâzi’l-hukemâ’ ve’l-mütekellimtn (nşr. Hasan Mahmûd Abdüllatîf), Kahire 1403/1983, s. 43; İbn Ebû Usaybia, ǾUyûnü’l-enbâǿ, s. 651; Keşfü’z-zunûn, II, 1193; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, I, 707; Câmî, ed-Dürretü’l-fâhire (Fahreddin er-Râzî, Esâsü’t-takdîs içinde), Kahire 1304/1935, s. 221; İbn Teymiyye, Muvâfakatü sahihi’l-menkûl li-sarihi’l-menkûl, Beyrut 1405/1985, I, 247; Abdülemîr el-A’sem, el-Feylesûf el-Âmidî maǾa tahkiki Kitâbü’l-Mübîn, Beyrut 1407/1987, s. 19.
Şerafettin Gölcük