EYYÛB es-SAHTİYANÎ

أيّوب السختياني

Ebû Bekr Eyyûb b. Ebî Temîme Keysân es-Sahtiyânî (ö.131/749)

Fıkıh ve hadis âlimi, tabiî.

68 (687-88) yılında Basra’da doğdu. Babası Aneze kabilesinin mevâlî*sinden olup daha sonra Benî Tuheyye’ye iltihak etti. Zayıf bir rivayete göre ise Benî Tuheyye veya Cüheyne’nin mevâlîsindendi. Eyyûb sahtiyan ticaretiyle uğraştığı için Sahtiyânî nisbesiyle anıldı. Küçük yaşından itibaren kendisini ilme adadı. İlim meclislerine büyük bir sebatla devam etti ve hocalarına karşı gösterdiği saygı ile dikkati çekti. Dört yıl boyunca derslerine katıldığı meşhur tabiî âlimi Hasan-ı Basrî tarafından, “Eyyûb Basra gençlerinin efendisidir” şeklinde övüldü. Yirmi yaşlarında iken gördüğü sahâbî Enes b. Mâlik’ten hadis dinlediği hususu şüphelidir. İbn Ebû Hatim, Eyyûb’un ondan rivayette bulunduğunu söylerken (el-Cerh ve’t-taǾdil, II, 255) İbn Hibbân bu görüşün doğru olmadığını belirtmektedir (Meşâhîr, s. 150; eŝ-Ŝiķāt VI, 53). Zehebî de Eyyûb’un Enes b. Mâlik’ten herhangi bir rivayetine rastlamadığını ifade etmektedir (AǾlâmü’n-nübelâǿ, VI, 16). Atâ b. Ebû Rebâh, Hasan-ı Basrî, Hişâm b. Urve, İbn Sîrîn, İkrime el-Berberî, Katâde b. Diâme, Mücâhid b. Cebr, Nâfi’, Saîd b. Cübeyr ve Salim b. Abdullah b. Ömer gibi birçok kişiden hadis dinledi. İbnü’l-Medînî’ye göre 800, İbn Uleyye’ye göre ise 2000 civarında hadis rivayet etti. Kendisinden de Hammâd b. Seleme, Hammâd b. Zeyd, İbn Sîrîn, Mâlik b. Enes, Ma’mer b. Râşid, Süfyân es-Sevrî, Süfyân b. Uyeyne, Şu’be b. Haccâc ve Zührî gibi âlimler rivayette bulundular. İmam Mâlik, kendilerinden hadis dinlediği âlimlerin en üstünü olarak tavsif ettiği Eyyûb dışında hiçbir Iraklı’dan nakilde bulunmamıştır. Eyyûb es-Sahtiyânî, İbn Sîrîn, Yahya b. Maîn, Dârekutnî ve Nesâî tarafından birinci derece ta‘dîl lafızları arasında yer alan sebt ve sika sıfatlarıyla nitelendirilmiştir. İbn Sa‘d ise onu ardarda sıraladığı sika, sebt, cami‘, hüccet ve adi vasıflarıyla övmüştür. Aralarında hocaları ve talebelerinin de bulunduğu bazı hadis münekkitlerince Abdullah b. Avn, Âsım el-Ahvel, Zührî gibi şöhret sahibi akranlarıyla kıyaslanarak üstünlüğü vurgulanmıştır. Eyyûb‘u Basra’nın hadis hâfızları arasında sayan İbn Uyeyne ise bizzat görüştüğü altmış sekiz tabiî içinde onun gibisine rastlamadığını ifade etmektedir. İbn Avn da Eyyûb’un üstünlüğünü kabul ederek onun rivayetini kendisininkine tercih etmiştir. Şu‘be Eyyûb’u “fakihlerin efendisi”, İbn Mehdî “Basra ehlinin hücceti” olarak nitelemektedir. Ebû Dâvûd, İbn Hanbel’in Eyyûb’u Mâlik’ten üstün tuttuğunu bildirmektedir. Kütüb-i Süte müelliflerinin hepsi ondan rivayette bulunmuştur.

Eyyûb, hadis ve fıkıh alanında bu kadar övgüye mazhar olmasına rağmen hataya düşme korkusuyla hadisten delilini bilmediği hususlarda ictihadda bulunmamıştır. Eyyûb, Ramazan 131’de (Mayıs 749) bir cuma günü Basra’da vebadan öldü.

İtikadî mezheplerin teşekkülü devresinde yaşayan Eyyûb es-Sahtiyânî akîde açısından Ehl-i sünnetin safında yer almıştır. Öyle ki Ehl-i sünnetten birinin ölüm haberini duyunca bir organını kaybetmiş gibi üzüldüğünü söylerdi. Kendi İfadesiyle, “İslâm’a karşı kılıç çekmede Hâricîler’e benzedikleri İçin” bid’atçılara da Haricî sıfatını vermişti. Aynca bid’atçılann ictihadlan arttıkça Allah’a uzaklıklarının da artacağını belirtmiştir. Allah’ın semanın fevkinde olmadığını ileri süren Mu‘tezile mensuplarını eleştirerek aslında bu iddialarıyla O’nun varlığını inkâr etme durumuna düştüklerini ileri sürmüştür.

Eyyûb es-Sahtiyânî âbid, zâhid, fazilet sahibi, sünnete bağlı, bid‘atçılara karşı mücadele eden bir âlimdi. Zâhidliğin gizlisinin makbul olduğunu, zühdün diğer insanlar üzerinde tahakküm vasıtası yapılmaması gerektiğini söylerdi. Sabahlara kadar ibadet ettiği halde bunu kimseye belli etmemeye çalışırdı. Zühdü ve takvayı üstünlük sırasına göre Allah’a ibadetle tevhidde zühd, haramlarda ve helâllerde zühd olmak üzere üç dereceye ayırırdı. Riya olur korkusuyla evinin döşenmesinde ve giyim kuşamında aşırı sadeliğe gitmezdi. Kırk defa hac yaptığı ve bu yolculukları sırasında bazı kerametleri görüldüğü rivayet edilir. Emevîler’in buhranlı döneminde yaşayan Eyyûb es-Saħtiyânî siyasetten uzak bir hayat sürmüş, hatta arkadaşı Yezîd (III) halife olunca onunla ilişkiyi kesmişti.

Sahtiyanı’nin rivayet ettiği hadisler Cehdamî tarafından Müsnedü (Tenkiĥu) ĥadîŝi Eyyûb es-Saħtiyânî adıyla bir araya getirilmiştir (Yazmaları için bk. Sezgin, I, 88, 476). Kâtib Çelebi (Keşfü’ž-žunûn, II, 1246) ve Bağdatlı İsmail Paşa (Hediyyetü’l-Ǿârifîn, I, 228-229) ona Feraǿizu Eyyûb el-Baśrî adlı bir kitap nisbet etmişlerse de diğer kaynaklarda bu konuda bir eseri olduğuna dair bilgiye rastlanmamıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Sa‘d, et-Tabakât, VII, 246-251; Yahya b. Maîn, et-Târîh, II, 48; Ali b. Medînî, el-Ǿİlel (KalǾacî), s. 79, 80, 85, 86, 89; Halîfe b. Hayyât, et-Tabakât (Zekkâr), I, 522; Buhârî, et-Târihu’l-kebîr. I, 409-410; a.mlf., et-Târîhu’ş-şağir, II, 24, 25, 26, 28; Fesevî, el-MaǾrife ve’t-târih, Medine 1410/1990, II, 231-241; Osman b. Saîd ed-Dârimî, Târîh (nşr. Ahmed Muhammed Nurseyf), Dımaşk, ts (Dârü’l-Me’mûn li’t-türâs). s. 54-55; Ebû Zür’a ed-Dımaşkî, Târih (nşr. Şükrullah Nimetullah el-Kûcânî), Dımaşk 1980, I, 472-473; İbn Ebû Hatim, el-Cerh ve’t-taǾdil, II, 255-256; İbn Hibbân, Meşâhîr, s. 150; a.mlf., es-Şikât, VI, 53; İbn Mencûye, Ricâlü Şahîhi Müslim, I, 62-63; Ebû Nuaym, Hilye, III, 3-14; Baci, et-TaǾdil ve’t-tecrîh li-men harrace lehü’l-Buhârî fi’l-CâmiǾi’ s-şahîh (nşr. Ebû Lübâbe Hüseyin). Riyad 1406/1986, I, 385-387; Şîrâzî, Tabaka-tü’l-fukahâǿ, s. 89; İbnü’l-Kayserânî, el-CemǾ beyne ricâli’ş-Şahihayn, Beyrut 1405, I, 34; SemǾânî, el-Ensâb, VII, 53; İbnü’l-Cevzî, el-Muntazam (Atâ), VII, 288-290; a.mlf., Şıfatü’ş-şafve, III, 291-296; Ibnü’l-Esîr, et-Lübâb, II, 108; Nevevî, Tehzîb, I/l, s. 131-132; Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, III, 457-464; İbn Kudâme el-Makdisî, ǾUlemâǿü’l-hadiş, I, 208-210; Zehebî, AǾlâmunnübelâǿ, VI, 15-26; a.mlf., Tezkiretü’l-huffâz, I, 130-132; a.mlf., Târîhul-İslâm: sene 121-140, s. 379-383; İbn Hacer, Tehzibu t-Tehzîb, I, 397-399; Süyûtî, Tabakâtü l-huffâz (Ömer), s. 52; Münâvî, el-Kevâkib, I, 86-87; Keşfü’z-zunûn, II, 1246; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, I, 228-229; Nebhâni, Kerâmâtü’l-evliyâǿ I, 364; Sezgin, GAS, I, 87-88, 476.

Ahmet Akgündüz