es-SÜNENÜ’l-KÜBRÂ

(السنن الكبرى)

Ahmed b. Hüseyin el-Beyhakī’nin (ö. 458/1066) ahkâm hadislerini bir araya getirdiği eseri.

es-Sünenü’l-kebîr diye de anılan eser fıkıh bablarına göre tasnif edilmiş bir çalışma olup tertibinde Müzenî’nin el-Muħtaśar’ı esas alınmıştır. İçinde merfû hadisler yanında çokça mevkuf ve maktû rivayet bulunduğu için musannef türü eserlere benzediği de belirtilmektedir. Kitabın telif amacı Hz. Peygamber’in ahkâma dair hadislerini ve uygulamalarını bir araya getirmek, şer‘î hükümlerde delil kabul edilen mevkuf ve maktû haberleri konularına uygun fıkıh babları altında toplamak, böylece Şâfiî mezhebinin Kitap ve Sünnet’e dayanan bir mezhep olduğunu kanıtlamaktır


(Necm Abdurrahman Halef, eś-ŚınâǾatü’l-ĥadîŝiyye, s. 104).

Beyhakī’nin 399’da (1008) daha on beş yaşında iken hadis yazmaya başlaması, 405 (1014) yılında vefat eden hocası Hâkim en-Nîsâbûrî’den semâ yoluyla 10.000 civarında hadis rivayet etmesi ve bunlardan 8491’ine es-Sünenü’l-kübrâ’da yer vermesi (a.g.e., s. 41, 49) eserinin malzemesini çok erken bir dönemde toplamaya yöneldiğini göstermekte, tasnifin ise uzun bir zaman dilimi içerisinde gerçekleştirildiği bilinmektedir. es-Sünenü’l-kübrâ’nın başında yer alan semâ kaydında eserin 405’te (1014) veya daha öncesinde yazılmaya başlandığını ima eden bir bilgi yer almaktaysa da (I, 2) bunun doğru olmadığı, semâ kaydı hakkında bilgi verenlerin hatasından kaynaklandığı anlaşılmıştır (Necm Abdurrahman Halef, el-İmâmü’l-Beyhaķī, s. 111). Genç yaşta ilmî seyahatlere çıkan ve yirmiden fazla ilim merkezini dolaşan Beyhakī, hadis ve ricâli konusunda elde ettiği geniş birikim ve topladığı malzeme ile 430 (1038) yılında Beyhak’a dönerek eser telifine yönelmiş, el-Mebsûŧ adlı eserinden sonra es-Sünenü’l-kübrâ’yı telife başlamış ve 12 Cemâziyelâhir 432’de (17 Şubat 1041) eserini tamamlamıştır (es-Sünenü’l-kübrâ, X, 351).

es-Sünenü’l-kübrâ, ihtiva ettiği 30.000’e yakın isnad ve 26.490 müsned rivayetle (Necm Abdurrahman Halef, eś-ŚınâǾatü’l-ĥadîŝiyye, s. 16) en çok hadis içeren sünenlerden biri sayılır. Kitap ve bab esasına göre düzenlenen eser yetmiş bir kitaptan meydana gelir. Beyhakī eserini kaleme alırken kendisinden önce yazılan sünen türü eserlerden usul ve malzeme yönünden fazlasıyla istifade etmiş, rivayetlerin bir kısmını kendisine ulaşan muttasıl senedlerle hocalarından, bir kısmını daha önce telif edilen eserlerden semâ yoluyla almıştır. Kaynak olarak kullandığı eserlerin büyük bir kısmı sahîfe, cüz, müsned, musannef, sahih, sünen, müstedrek, müstahrec, emâlî ve fevâid gibi eserler olmakla birlikte tefsir, fıkıh, fıkıh usulü, megāzî, siyer, tarih, ensâb, menâkıb ve mu‘cem türü kitaplardan da yararlanmıştır. Bu eserlerin rivayetleri üzerinde yapılan değerlendirmelerden haberdar olmuş ve bunlardan şartlarına uyanları seçme imkânı bulmuştur. Necm Abdurrahman Halef, Beyhakī’nin es-Sünenü’l-kübrâ’da kullandığı kaynaklardan 169’unun adını tesbit etmiş, ancak adı geçmeyenlerin bu rakamdan birkaç misli daha fazla olduğunu belirtmiştir (Mecelletü’l-CâmiǾati’l-İslâmiyye, XVIII/71-72 [1406], s. 65-95). Tâbiînden Süfyân es-Sevrî’nin Kitâbü’l-Ferâǿiż’i büyük ölçüde es-Sünenü’l-kübrâ içinde günümüze ulaşmıştır.

Önceki eserlerde yer almayan birçok hadis ihtiva eden es-Sünenü’l-kübrâ’da hadisler bilinen bütün tarikleriyle zikredilmiş, şâhid ve tâbileri gösterilmiş, râviler cerh ve ta‘dîl açısından değerlendirilmiş, rivayetler sahih olup olmama yönüyle incelenmiş, hadis ve eserlerden çıkarılabilecek hükümler belirtilmiş, garîb lafızlar ve illetler açıklanmış, nâsih ve mensuh rivayetlere işaret edilmiş ve birbirine zıt gibi görünen rivayetlerin ihtilâfları giderilmeye çalışılmıştır. Eserde delil olarak kullanılan hadisleri güçlendirmek maksadıyla sık sık farklı isnadlar sıralanmış, bazan aynı hadisle ilgili dört veya beş isnad birbirine bağlanmıştır. Bu arada tekrara düşmekten sakınılmakla birlikte farklı konulara delil teşkil eden bir rivayetin birkaç yerde zikredildiği olmuştur. Merfû hadis bulunmayan yerlerde mevkuf ve mürsel hadisler delil olarak zikredilmiş, bazan merfû rivayet olduğu halde zayıf görülmesi yüzünden mevkuf ve mürsel rivayetler ona tercih edilmiştir. Senedi zayıf veya metni kusurlu rivayetler delil olarak kullanılmamakla birlikte bunların da ihticâca uygun bulunmadığını göstermek için zikredildiği olmuştur. es-Sünenü’l-kübrâ’da müellif zaman zaman eserin metodu hakkında bilgisi olmayan okuyucuyu yanıltabilecek ifadelere yer vermiş, Hâkim en-Nîsâbûrî yerine Ebû Abdullah el-Hâfız, İbn Huzeyme yerine Ebû Bekir b. İshak, İbn Adî yerine Ebû Ahmed, Dârekutnî yerine Ali veya Ali b. Ömer demiştir. Eseri Beyhakī’den rivayet eden râviler de “kāle’l-İmâm Ahmed”, “kāle’ş-şeyh” ve “kāle Ebû Bekir” gibi ifadeler kullanmışlardır (örnekler için bk. es-Sünenü’l-kübrâ, I, 314; IX, 128; X, 54).

İbnü’s-Salâh, hadis ilmine tâlip olanların okuması gereken kitapları sıralarken Śaĥîĥayn ile Tirmizî, Ebû Dâvûd ve Nesâî’nin es-Sünen’lerinden sonra es-Sünenü’l-kübrâ’yı zikrederek onu Kütüb-i Sitte’nin altıncı kitabı kabul etmiştir (ǾUlûmü’l-ĥadîŝ, s. 251). Zehebî de eserin benzersiz olduğuna işaret etmiş (AǾlâmü’n-nübelâǿ, XVIII, 166), Sübkî tertip ve güzelliği itibariyle eşsiz olduğunu söylemiş (Ŧabaķāt, IV, 9), Şemseddin es-Sehâvî, bütün sünenlerin önünde yer alması gerektiğini ifade ettikten sonra hadis âlimlerinin Tirmizî, Ebû Dâvûd ve Nesâî’nin es-Sünen’lerini öne almalarının müelliflerinin daha önce vefat etmiş ve şöhretlerinin yayılmış olmasından kaynaklandığını belirtmiştir (Fetĥu’l-muġīŝ, II, 376-377). Alâeddin İbnü’t-Türkmânî, es-Sünenü’l-kübrâ’da tesbit ettiği bazı kusurlara işaret etmek üzere el-Cevherü’n-naķī fi’r-red Ǿale’l-Beyĥaķī adıyla bir eser yazmış (I-II, Kahire 1316, 1329), ancak bazı itirazlarında isabet bulunmadığı kaydedilmiştir (Necm Abdurrahman Halef, eś-ŚınâǾatü’l-ĥadîŝiyye, s. 8).

es-Sünenü’l-kübrâ, Alâeddin İbnü’t-Türkmânî’nin el-Cevherü’n-naķī’siyle birlikte neşredilmiştir (I-X, Haydarâbâd 1344-1357; Beyrut-Riyad 1406/1986). Her cildin sonunda ayrıntılı fihristlerin yer aldığı bu neşir için Yûsuf Abdurrahman el-Mar‘aşlî Fihrisü eĥâdîŝi’s-Süneni’l-kübrâ (Beyrut 1406/1986), İbrâhim Şemseddin Fehârisü eĥâdîŝ ve âŝâri’s-Süneni’l-kübrâ (Beyrut 1415/1994) adıyla fihristler hazırlamıştır. Eser Beyhakī başta olmak üzere birçok âlim tarafından ihtisar edilmiştir. Müellifin Muħtaśarü’s-Süneni’l-kübrâ adlı muhtasarından sonra (Sem‘ânî, I, 425) Hanefî fakihi İbn Abdülhak el-Vâsıtî eseri beş cilt halinde kısaltmıştır (Keşfü’ž-žunûn, II, 1007). Zehebî’nin el-Müheźźeb fi’ħtiśâri’s-Süneni’l-kebîr’i (Muħtaśarü’s-Süneni’l-kübrâ), ilk râviler dışında senedlerin hazfedilmesi ve mükerrer metinlerin çıkarılmasıyla hazırlanmış, Kütüb-i Sitte müellifleri tarafından rivayet edilen hadislerin çoğu remizlerle gösterilmiş, böylece kitabın hacmi yarıya indirilmiştir (Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye, nr. 467; TSMK, Medine, nr. 258-259); ayrıca eserin oldukça hatalı ve eksik bir baskısı yapılmıştır (nşr. Hammâd İbrâhim Ahmed - Muhammed Hâmid el-Fıkī, I-IV, Kahire 1390/1970). Abdülvehhâb b. Ahmed eş-Şa‘rânî’nin muhtasarı yanında (a.g.e., a.y.) Dâh eş-Şinkītî lakabıyla bilinen çağdaş müellif Muhammed b. Ahmed el-Moritânî de Fetĥu’l-İlâh fi’ħtiśâri’s-Süneni’l-kübrâ adıyla bir eser kaleme almış, ancak çalışmasında zaman zaman Beyhakī’nin değerlendirmelerini ve hadislerin kaynaklarını kaldırdığı için eleştirilmiştir (Necm Abdurrahman Halef, eś-ŚınâǾatü’l-ĥadîŝiyye, s. 116-117). Bu muhtasar Rıdvân es-Seyyid’in notlarıyla birlikte yayımlanmıştır (I-V, Beyrut 1398/1978). Ahmed b. Ebû Bekir el-Bûsîrî, Fevâǿidü’l-münteķī li-zevâǿidi’l-Beyhaķī adlı eserinde es-Sünenü’l-kübrâ’nın Kütüb-i Sitte’ye olan zevâidini tahrîc etmiş, bu zevâidin müellif hattıyla eksik bir nüshası günümüze ulaşmıştır (Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye, Hadis, nr. 357). Bu eser de İbnü’l-Annâbî diye meşhur olan Muhammed b. Mahmûd el-Cezâirî tarafından


el-Muķteŧaf min Fevâǿidi’l-münteķā li-zevâǿidi’l-Beyhaķī adıyla ihtisar edilmiş, bu muhtasarın bir kısmı zamanımıza kadar gelmiştir (Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye, nr. 20334b). Beyhakī, el-Medħal ilâ Kitâbi’s-Sünen adlı es-Sünenü’l-kübrâ’ya giriş mahiyetindeki eserinde daha çok ilmin önemi ve âlimlerin fazileti gibi konulara değinmiştir. Muhammed Ziyâürrahman el-A‘zamî tarafından usûl-i hadîse dair kaybolmuş olan birinci cüzünün bulunmadığı eksik bir nüshası esas alınarak yayımlanan el-Medħal (Küveyt 1405/1985) Zehebî tarafından ihtisar edilmiştir (Abdüssettâr eş-Şeyh, s. 383). es-Sünenü’l-kübrâ üzerine yoğunlaşan Necm Abdurrahman Halef eseri isnad, metin, cerh ve ta‘dîl ile hadis teknikleri ve kaynakları açısından incelemiş, bu konularda müstakil eser ve makaleler yazmıştır (bk. bibl.).

BİBLİYOGRAFYA:

Ahmed b. Hüseyin el-Beyhakī, es-Sünenü’l-kübrâ, Haydarâbâd 1344-57, I, 2, 314; IX, 128; X, 54, 351; a.mlf., es-Sünenü’ś-śaġīr (nşr. Abdülmu‘tî Emîn Kal‘acî), Karaçi 1410/1989, neşredenin girişi, I, 65-66; a.mlf., ez-Zühdü’l-kebîr (nşr. Âmir Ahmed Haydar), Beyrut 1408/1987, neşredenin girişi, s. 37-38, 43-44; Abdülkerîm b. Muhammed es-Sem‘ânî, et-Taĥbîr fi’l-muǾcemi’l-kebîr (nşr. Münîre Nâcî Sâlim), Bağdad 1395/1975, I, 425; İbnü’s-Salâh, ǾUlûmü’l-ĥadîś, s. 251; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, XVIII, 166; Sübkî, Ŧabaķāt (Tanâhî), IV, 9; Şemseddin es-Sehâvî, Fetĥu’l-muġīŝ, Beyrut 1403/1983, II, 376-377; Keşfü’ž-žunûn, II, 1007; Kettânî, er-Risâletü’l-müsteŧrafe, s. 33; Necm Abdurrahman Halef, ǾUlûmü’l-isnâd mine’s-Süneni’l-kübrâ, Riyad 1409/1989, s. 174, 179, 181, 183, 201-202; a.mlf., eś-ŚınâǾatü’l-ĥadîŝiyye fi’s-Süneni’l-kübrâ li’l-İmâm el-Beyĥaķī, Mansûre 1412/1992, s. 8, 16, 41, 49, 80, 103-175; a.mlf., el-İmâmü’l-Beyĥaķī, Dımaşk 1414/ 1994, s. 111, 117-118, 143-177; a.mlf., “Mevâridü’l-İmâm el-Beyĥaķī fî kitâbihi’s-Süneni’l-kübrâ”, Mecelletü’l-CâmiǾati’l-İslâmiyye, XVIII/ 71-72, Medine 1406, s. 65-95; Ahmed b. Atıyye b. Ali el-Gāmidî, el-Beyĥaķī ve mevķıfühû mine’l-ilâhiyyât, Medine 1412/1992, s. 76-78, 79-80; Abdüssettâr eş-Şeyh, el-Ĥâfıžu’ź-Źehebî, Dımaşk 1414/1994, s. 383.

Mehmet Efendioğlu