ENÎSÜ’l-MÜSÂMİRÎN

أنيس المسامرين

Abdurrahman Hibrî Efendi’nin (ö. 1087/1676) Edirne tarihine ait eseri.

1636-1637 yıllarında kaleme alınmış olup Osmanlı tarih yazıcılığında örneklerine az rastlanan şehir tarihlerindendir. Hibrî, Arap ve Acem müelliflerinin meşhur şehirlere dair tarihler yazdıklarını, bu şehirlerde yaşayan ulemâ ve meşâyih hakkında bilgi verdiklerini, Osmanlılar’da ise böyle bir eser telif edilmediğini belirterek kendi doğduğu şehir olan Edirne için bir kitap yazmaya ihtiyaç duyduğunu ifade etmektedir. Osmanlılar’da şehir tarihi türünde ilk telif denemesi olan Enîsü’l-müsâmirîn daha sonra bu konuda yazılan eserlere örnek olmuştur. Kitap Edirne’nin tarihi yanında mimarisi ve topografik durumunu da anlatmaktadır. Kadılar ve müderrisler hakkında verilen bilgiler ise eserin en önemli kısmıdır. Enîsü’l-müsâmirîn aynı zamanda müellifin müşahedelerini de ihtiva etmektedir.

On dört bölüm (fasıl) olarak düzenlenen eserin birinci bölümünde Karesi hâkimi Süleyman Paşa’nın Rumeli’ye geçişi, Çimbi, Malkara ve İpsala’nın fethi anlatılmaktadır. Ayrıca burada I. Murad’ın Ankara ve Edirne’yi fethiyle Edirne’nin devlet merkezi yapılması ve Sarây-ı Atîk’in inşası yer almaktadır. İkinci bölümde Edirne Kalesi hakkında verilen ayrıntılı bilgiler dışında Haffaflar Çarşısı ile Sarraflar Çarşısı, ayrıca Sarây-ı Cedîd ve (Edirne Sarayı) Mamak Sarayı anlatılmaktadır. Üçüncü bölümde Abdurrahman Hibrî onu selâtin camii olmak üzere Edirne’deki kırk cami hakkında bilgi vermektedir. Selâtin camileri arasında Selimiye Camii, Tunca nehri kenarındaki Beyazıt Camii, II. Murad tarafından yaptırılan Üç Şerefeli Cami, Muradiye ve Dârülhadis camileri, Câmi-i Atîk, Yıldırım Camii, Kilise Camii, Halebî Camii ve II. Murad tarafından inşa ettirilen Şeyh Şücâ Zâviyesi bulunmaktadır. Dördüncü bölümde medreseler, dârülkurrâ, hankah ve zâviyeler ele alınmaktadır. Abdurrahman Hibrî’nin yaşadığı devirde Edirne’de yirmi dört medrese bulunuyordu. Bunlardan üçü II. Murad, II. Bayezid ve II. Selim’e aittir. Diğer medreselerin en önemlileri II. Murad’ın yaptırdığı Atîk Medrese, Fâtih Sultan Mehmed’in inşa ettirdiği Cedîd Medrese ve Halebiye, Taşlık, Emîniyye, Saraciye, İbrâhim Paşa, Şah Melek, Emîr Kadı, Ali Kuşçu medreseleridir. Ayrıca Selimiye Dârülkurrâsı, Küçük Dârülkurrâ ve Hüsrev Ağa Dârülkurrâsı olmak üzere üç dârülkurrâ bulunuyordu. Otuza yakın zâviyenin banilerinin ve şeyhlerinin de anlatıldığı bu bölümde Edirne dışında bulunanlara da yer verilmiştir. Ilıcalar ve ayazmalar da aynı bölümde yer alır. Beşinci ve altıncı bölümler han ve hamamlara ayrılmıştır. Buna göre o dönemde şehirde on sekiz han ve otuz iki hamam bulunuyordu. Yedinci bölümde Edirne’nin su ihtiyacının nasıl karşılandığı ve Meriç, Tunca, Arda nehirleri üzerinde inşa edilen köprüler anlatılmaktadır. Sekizinci bölümde Edirne civarındaki otuz üç kasaba hakkında bilgi verilmektedir. Dokuzuncu bölüm Edirne’de medfun bulunan meşhur ulemâ ve mutasavvıflara ayrılmıştır. Bunlar arasında Şücâüddin Karamânî, Şeyh Muslihuddin, Gül Baba adıyla meşhur Şeyh Mehmed Efendi, Cerrahzâde Muslihuddin, Fahreddîn-i Acemî ve Mîrim Efendi de bulunmaktadır. Burada ayrıca Edirne müderrisleriyle kadılarına da yer verilmektedir. Onuncu bölümde, Ertuğrul Gazi’den başlayarak IV. Mehmed’e kadar Osmanlı fütuhatı ve yaptırılan hayrat kısaca anlatılmaktadır. On birinci bölüm Edirne kadılarına ayrılmıştır. 1448’de Edirne kadısı olan Molla Hüsrev’den İlâhîzâde Mehmed Efendi’ye kadar (1674) görev yapan kadılar tayin tarihlerine göre sıralanmıştır. Abdurrahman Hibrî, Edirne kazasının İstanbul kadılığından sonra pâye itibariyle kadılıkların en şereflisi ve büyüğü olduğuna işaret eder. Eserin kadılar listesine daha sonra gerek Hibrî gerekse başkaları tarafından ilâveler yapılmıştır. On ikinci bölümde Edirne’nin meşhur şair ve ediplerinden bahsedilmektedir. Müellif bu konuda şuarâ tezkirelerinden faydalanmış, ayrıca kendi bilgilerine de yer vermiştir. On üçüncü bölüm Edirne ve civarında meydana gelen önemli olaylara ayrılmıştır. Sırp Sındığı’nda düşman ordusunun mağlûp edilişi,


Düzmece Mustafa hadisesi ve Edirne yangını bu kısımda yer almaktadır. Sonuncu bölümde çeşitli şairlerin Edirne hakkında söyledikleri şiirlere yer verilmiştir. Bunların en ünlüleri Hâtemî Bey, Hisarî mahlaslı Hüseyin Çelebi, Tigī Bey, Nev‘îzâde Atâî, Nef‘î ve Şeyhülislâm Yahyâ’dır. Hibrî’nin eserini hazırlarken eş-Şeķāǿiku’n-nuǾmaniyye ve Atâî zeylinden de faydalandığı anlaşılmaktadır.

Enîsü’l-müsâmirîn’in sekiz yazma nüshası tesbit edilmiştir. Bunlardan ikisi Millet Kütüphanesi’nde (Ali Emîrî, Tarih, nr. 68, 69), diğerleri İstanbul Üniversitesi (TY, nr. 451), Süleymaniye (Reşid Efendi, nr. 616) kütüphaneleriyle Edirne Selimiye Kütüphanesi (nr. 2163/5), Viyana Nationalbibliothek (nr. 1052), Kahire Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye (Fihrisü’l-maħŧûŧâti’t-Türkiyyeti’l-ǾOŝmâniyye, I, 157) ve Ekrem Hakkı Ayverdi özel koleksiyonunda bulunmaktadır. Eser üzerinde Sevim İlgürel tarafından bir doktora çalışması yapılmıştır (bk. bibl).

BİBLİYOGRAFYA:

Abdurrahman Hibrî Efendi, Enîsü’l-müsâmirîn, Millet Ktp., Ali Emîrî, Tarih, nr. 68, 69; Babinger, GOW, s. 213-214; Tayyib Gökbilgin, “Tarihimizde Edirne’nin Mevkii ve Tarihçileri”, Üniversite Haftası: Edirne Konferansları, İstanbul 1958, s. 38-63; a.mlf., “Edirne Hakkında Yazılmış Tarihler ve Enîsü’l-müsâmirîn”, Edirne: Edirne’nin 600. Fetih Yıldönümü Armağan Kitabı, Ankara 1965, s. 77-117; Sevim İlgürel, Enîsü’l-müsâmirîn (Abdurrahman Hibrî’nin) Tahlilî ve Tenkidli Neşri (doktora tezi, 1972), İÜ Ktp., Tez, nr. 9418; a.mlf., “Hibrî’nin Enîsü’l-müsâmirîn’i”, GDAAD, sy. 2-3 (1974), s. 137-158; Fihrisü’l-mahtûtâti’t-Türkiyyeti’l-ǾOsmâniyye: 1870-1980 (nşr. Dârü’l-Kütübi’l-kavmiyye), Kahire 1987, I, 57.

Mücteba İlgürel