ENÎS RECEB DEDE

(ö. 1147/1734 [?])

Mevlevî şeyhi ve şairi.

Edirne’de doğdu. Asıl adı Receb olan şairin seksen yaşını biraz geçtikten sonra vefat ettiği belirtildiğine göre (Râmiz, vr. 1b), 1650-1654 yılları arasında doğmuş olması muhtemeldir. Gülşeniyye tarikatına bağlı sipahi Derviş Halil’in oğludur. Çocukluğunda İbrâhim adında bir mücellidin yanında çıraklık yaptı. Daha sonra tahsil için İstanbul’a gitti; bir müddet kalıp Edirne’ye döndü. Burada Mevlevî şeyhi şair Neşâtî Ahmed Dede’ye intisap ederek ondan feyiz aldı. Sonraları tekrar İstanbul’a giderek Yenikapı Mevlevîhânesi şeyhi Kārî Ahmed Dede’ye intisap etti ve onun Meŝnevî derslerini takip ederek bu mevlevîhâneye mesnevîhan oldu. 1078’de (1667) şeyhi vefat edince Kasımpaşa Mevlevîhânesi mesnevîhanlığına geçti. Neşâtî Ahmed Dede’nin 1085 (1674) yılında vefatı üzerine onun yerine Edirne Muradiye Mevlevîhânesi’ne şeyh oldu. Kaynaklarda Enîs Receb Dede’nin Mevlevî şeyhleri içinde en uzun ömürlü ve en çok müridi bulunan şeyhlerden biri olduğu kaydedilir. Altmış seneyi bulan şeyhliği sırasında beş padişahla yirmi sadrazamın onun mânevî dairesine girdiği söylenir. Padişah ve vezirlerin saygı ve bağlılıklarını kazanmış ve çoğu üzerinde nüfuz sahibi olmuştur. Sadrazam Koca Râgıb Paşa ile Şeyhülislâm Çelebizâde Âsım Efendi de onun müridleri arasında yer almıştır.

Enîs Receb Dede’nin vefat yılı hakkında farklı tarihler verilmektedir. Müelliflerin


çoğu bunu 1147 (1734) şeklinde gösterirken bazıları 1146 (meselâ bk. Râmiz, vr. 1b) yahut 1145 (Osmanlı Müellifleri, I, 32) olarak kaydederler. Îżâĥu’l-meknûn’daki 1149 (1736) yılının neye dayandığı ise belli değildir. Galatalı Hâfız’ın, “Kürsî-i cennette Mevlânâ Enîs ola celîs” ve Seyyid Vehbî’nin, “Pîr Molla Celâl’e rûh-ı Enîs Leb-i cûy-i Receb’de ola celîs” mısraları vefatına düşürülmüş tarihlerin en meşhurlarıdır.

Özellikle Mevlevî müelliflerince yazılmış kaynaklarda çeşitli menkıbe ve kerametleri nakledilen Receb Dede, şeyhliği kadar Enîs mahlası ile yazdığı şiirleriyle de tanınmıştır. Tasavvufî mazmunlara dayanan sûfiyâne ve hakîmâne şiirlerinde çoğunlukla içten gelen samimi bir ifade kullanmayı tercih etmiştir. Tezkirelerde şairliğinden takdirle bahsedilmektedir.

Çeşitli kütüphanelerde (Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud, nr. 3571, Halet Efendi, nr. 693, İzmir, nr. 554; Millet Ktp., Ali Emîrî, Manzum, nr. 44; TSMK, Hazine, nr. 972 [eksik]) nüshaları bulunan divanı Edirne Valisi Ahmed İzzet Paşa’nın yardımıyla taş basması olarak yayımlanmıştır (Edirne 1307). Yaklaşık 1545 beyitten meydana gelen bu divanın başına şairin Müderriszâde Mehmed Ârif tarafından hazırlanmış bir hal tercümesi de eklenmiştir.

Enîs Receb Dede ve divanı üzerinde biri Adem Ceyhan (Enis Receb Dede Hayatı Edebî Şahsiyeti ve Eserleri: Divanı, MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 1990), diğeri Halil Güntan (Receb Enis Dede [Hayatı, Edebî Kişiliği ve Divanının Tenkidli Metni], SÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya 1990) tarafından olmak üzere iki yüksek lisans tezi yapılmıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

Sâlim, Tezkire, İstanbul 1315, s. 80-84; Sâkıb Dede, Sefîne, II, 222-224; Râmiz, Âdâb-ı Zurefâ, Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 3873, vr. 1b-2a; Esrâr Dede, Tezkire, Süleymaniye Ktp., Halet Efendi İlâvesi, nr. 109, vr. 5a-6a; Fatîn, Tezkire, s. 20-21; Mehmed Tevfik, Kafile-i Şuarâ, İstanbul 1290, s. 52; Ali Enver, Semâhâne-i Edeb, İstanbul 1309, s. 10-12; Sicill-i Osmânî, I, 442; Osmanlı Müellifleri, I, 32; Îzâhu’l-meknûn, I, 492; Ergun, Türk Şairleri, III, 1293-1296; TYDK, III, 667-669; Kocatürk, Türk Edebiyatı Tarihi, s. 554; Özege, Katalog, I, 286; Kâmûsü’l-a‘lâm, II, 1058; TA, XV, 213; Hasan Aksoy, “Enis Receb Dede”, TDEA, III, 48-49.

Hasan Aksoy