el-MÜHEZZEB

(المهذّب)

Ebû İshak eş-Şîrâzî’nin (ö. 476/1083) Şâfiî fıkhına dair eseri.

Şâfiî fıkhının temel kitaplarından biri olup müellifinin yetiştiği çizgideki mezhep birikimini yansıtan el-Müheźźeb’de bazı tasarruflar dışında Müzenî’nin el-Muħtaśar’ındaki konu sıralaması esas alınmıştır. Telif amacı eserin girişinde, “Şâfiî’nin mezhebindeki temel hükümleri delilleriyle ve bunlara bağlı olarak ortaya çıkan ihtilâflı meseleleri gerekçeleriyle açıklamak” şeklinde ifade edilmiş, bu açıklama doğrultusunda İmam Şâfiî’nin son dönem görüşleri (kavl-i cedîd) esas alınarak Şâfiî fıkıh doktrini ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bunun yanında mezhep içi ihtilâflara da temas edilmiştir. el-Müheźźeb’in telifine, müellifin fıkhî birikimini iki imam arasındaki hilâf mesâiline irca eden İbnü’s-Sabbâğ’a ait, “Şâfiî ve Ebû Hanîfe’nin anlaştıkları yerde Şîrâzî’nin ilmi biter” sözünün yol açtığı yönündeki bilgiyi (Sübkî, IV, 222) ihtiyatla karşılamak gerekir. Zira bu açıklama, Bağdat Nizâmiyesi gibi dönemin en ünlü medresesinde uzun yıllar fıkıh okutan bir kişi için pek inandırıcı gelmemektedir.

Şâfiî sonrası dönemde fürû alanında öğrencisi Müzenî’nin el-Muħtaśar’ı merkezî bir yer işgal etmiştir. Ebü’l-Abbas İbn Süreyc bu çalışmanın mezhep içinde telif edilen kitapların temelini oluşturduğunu, sonrakilerin konuları ona göre düzenlediklerini, ifadelerini tefsir ve şerhettiklerini belirtir (İbn Hallikân, I, 217). Pek çok âlim tarafından bu esere şerhler yazılmış, ihtiva ettiği görüşler diğer kanallardan gelen bilgilerle uzlaştırılmaya çalışılmış ve yeni meselelere bu birikim çerçevesinde çözümler üretilmiştir. Mezhep çevrelerinde biri sadece mezhep içi rivayet ve ictihad farklılıklarıyla sınırlı, diğeri başka mezheplerin görüş ve ictihadlarına da yer veren iki ana telif metodu gelişmiştir. İlk tarzın bir örneği sayılan el-Müheźźeb, on dört yıllık (1063-1077) bir gayretin ürünü olup (Nevevî, Tehźîb, II, 174) müellifin fıkhî çözümleri temellendirme ve üretmede genellikle İbn Süreyc’in yöntemini izlediği söylenebilir (a.g.e., II, 173; Sübkî, IV, 216).

Her kıyası, her dersi bin defa tekrarladığını, bir meselede istişhâda elverişli bir beyit bulduğunda kasidenin tamamını ezberlediğini söyleyen müellifin (Nevevî, Tehźîb, II, 173; Sübkî, IV, 218) mevcut


el-Müheźźeb metni ortaya çıkıncaya kadar eseri defalarca yazdığı, fakat beğenmediği için Dicle’ye attığı (Sübkî, IV, 222), son metin için, “Bu kitap Hz. Peygamber’e arzedilseydi ümmetime emrettiğim şeriat işte budur derdi” değerlendirmesini yaptığı belirtilmektedir (a.g.e., IV, 229).

Diğer mezheplerin görüşleri kadar mezhep içi ihtilâfların ayrıntılarından da imkân ölçüsünde uzak duran Şîrâzî’nin bu kitabı kısa sürede mezhebin temel metinlerinden biri haline gelmiştir. Mezhep çevrelerinde ikinci Şâfiî olarak nitelenen Nevevî, el-Müheźźeb ile Gazzâlî’nin el-Vasîŧ’ine bu çevrelerde büyük önem verildiğini belirtir. Şâfiî medreselerinde ders kitabı olarak okutulan, ezberlenen ve inceleme konusu yapılan bu iki eser üzerine pek çok şerh yazılmıştır. el-Müheźźeb’i mezhep içindeki iki ana çizgiden biri olan Irak çizgisinin, el-Vasîŧ’i ise Horasan çizgisinin zirve metinleri olarak görmek mümkündür. Abdülkerîm b. Muhammed er-Râfiî ve Nevevî sonrası dönemde özellikle Nevevî’nin eserleri ve bunlar üzerine yapılan şerhlerin Şâfiî muhitlerinde önem kazanması üzerine el-Müheźźeb artık eski önemini yitirmeye başlamışsa da mezhep fıkhının gelişim sürecinde önemli klasiklerden biri olarak kalmaya devam etmiştir.

el-Müheźźeb’de mutlak olarak geçen Ebü’l-Abbas künyesiyle İbn Süreyc kastedilir; aynı künyeyi taşıyan İbnü’l-Kās söz konusu olduğunda ilâve bir kayıt yer alır. Ebû İshak künyesiyle kastedilen İbrâhim b. Ahmed el-Mervezî’dir; aynı künyeye sahip Ebû İshak el-İsferâyînî bu eserde hiç geçmez (Nevevî, Tehźîb, II, 169). Ebû Saîd künyesiyle Hasan b. Ahmed el-İstahrî kastedilir. Ebû Hâmid el-Merverrûzî ve Ebû Hâmid el-İsferâyînî ise birincisinin künyesinin başına “Kādî”, ikincisininkine “Şeyh” getirilerek birbirinden ayırt edilir. Osman b. Saîd el-Enmâtî, Abdülazîz b. Abdullah ed-Dârekî, İbn Kec ed-Dîneverî ve Abdülvâhid b. Hüseyin es-Saymerî’nin taşıdığı Ebü’l-Kāsım künyesi bunların karıştırılmaması için yalın olarak geçmez. Ebü’t-Tayyib künyesi de İbn Seleme el-Bağdâdî (Muhammed b. Fazl) ve müellifin hocası Ebü’t-Tayyib et-Taberî’de ortak olduğu için yalın biçimde anılmaz. Sahâbeden Abdullah ismi mutlak olarak zikredilince Abdullah b. Mes‘ûd kastedilir. Rebî‘den maksat Şâfiî’nin öğrencisi Rebî‘ b. Süleyman el-Murâdî, Atâ diye anılan Atâ b. Ebû Rebâh’tır. Tek bir yerde geçen Kaffâl ise Muhammed b. Ali el-Kaffâl el-Kebîr eş-Şâşî’dir. Zira “es-Sagīr” diye bilinen ve Horasan çizgisinin temeli olan Abdullah b. Ahmed el-Kaffâl el-Mervezî eserde hiç zikredilmez. Nevevî el-MecmûǾda Kaffâl dediğinde bu ikinci zatı kasteder (I, 70-71). Müzenî’nin el-Muħtaśar’ı, Şîrâzî’nin el-Müheźźeb’i ve et-Tenbîh’i, Gazzâlî’nin el-Vasîŧ ve el-Vecîz’i ile Nevevî’nin Ravżatü’ŧ-ŧâlibîn’inde geçen terim ve isimleri ansiklopedik bir tarzda tanıtan Nevevî’nin Tehźîbü’l-esmâǿ ve’l-luġāt’ı adı geçen eserler için bir indeks ve sözlük işlevi görmektedir.

Hakkında birden fazla görüş bulunan bir meselede başka görüş yokmuş izlenimi verecek şekilde tek bir görüşten söz edilmesi, farklı görüşlerin aktarıldığı kimi durumlarda ise herhangi bir değerlendirme yapılmadan tercihsiz bırakılması, kimi tercihlerde de mezhebin mutemet görüşüne ters düşülmesi, mezhep görüşünü tesbit noktasında eserin değerini düşüren kusurlar olarak ileri sürülmüştür (el-Müheźźeb, neşredenin girişi, I, 21-24). Şîrâzî, mezhep içi ihtilâf hallerinde tercihini farklı biçimlerde yansıtır. Çoğunlukla, kesin bir ifade kullanarak esas aldığı ve tercih ettiği görüşü gösterir. Bazan herhangi bir tercih ifadesi kullanarak duruma açıklık getirir, bazan da bunu mezheb-i cedîde atıf yaparak yansıtır; bu son durumda kavl-i kadîmden ya hiç söz etmez ya da kavl-i kadîmi yorumsuz olarak aktarır. Daha önce yapılmış ve kendisinin de katıldığı bir tercihi kesin ifadelerle aktarıp karşı görüşü de “kīle” lafzıyla veya “ve minhüm men kāle” (şöyle söyleyen de vardır) gibi bir ifadeyle aktarır (a.g.e., neşredenin girişi, I, 29).

Dünyanın çeşitli kütüphanelerinde pek çok nüshası bulunan el-Müheźźeb’in birkaç neşri yapılmıştır (I-II, Kahire 1323, 1333, 1343, 1379/1959; her iki baskının kenarında Muhammed b. Ahmed b. Battâl el-Yemenî’nin en-Nažmü’l-müstaǾźeb fî şerĥi ġarîbi’l-Müheźźeb’i vardır; nşr. Muhammed ez-Zuhaylî, I-VI, Dımaşk 1416/1996). Eser ayrıca Nevevî’ye ait el-Mecmû adlı şerhi içinde de yer almaktadır.

Üzerinde Yapılan Çalışmalar. a) Şerhler. 1. Yahyâ b. Ebü’l-Hayr el-İmrânî, el-Beyân fî meźhebi’l-İmâm eş-ŞâfiǾî (nşr. Kāsım Muhammed en-Nûrî, I-XIV, Beyrut 1421/2000). Eser, klasik bir şerh üslûbu taşımasa da el-Müheźźeb’in geniş bir şerhi mahiyetinde olup mezhep kaynaklarından ilâveleri ve diğer mezhep âlimlerinin görüşlerini ihtiva etmektedir. İmrânî’nin Kitâbü Beyâni mâ eşkele fi’l-Müheźźeb ve Kitâbü’s-Suǿâl Ǿammâ fi’l-Müheźźeb mine’l-işkâl adlı iki eseri daha zikredilir (Nevevî, el-MecmûǾ, X, 4). 2. Ebü’l-Kāsım İbnü’l-Bezrî el-Cezerî, el-Esâmî ve’l-Ǿilel min Kitâbi’l-Müheźźeb (İbn Hallikân, III, 445; Sübkî, VII, 252; Keşfü’ž-žunûn, II, 1913). el-Müheźźeb’in zor ibarelerini, garip lafızlarını ve şahıs isimlerini açıklamaktadır. Süleymaniye Kütüphanesi’nde (Ayasofya, nr. 457, vr. 94-103) MeǾânî elfâži’l-Müheźźeb fi’l-meźheb adıyla İbnü’l-Bezrî’ye nisbet edilen eser bu olmalıdır. 3. Ebû İshak İbrâhim b. Mansûr el-Irâkī, Şerĥu’l-Müheźźeb. On cilt olduğu söylenir (İbn Hallikân, I, 33; Sübkî, VI, 98; VII, 37-39). 4. Ebü’l-Fütûh Müntehabüddin Es‘ad b. Mahmûd el-İclî el-İsfahânî, Şerĥu müşkilâti’l-Müheźźeb (Keşfü’ž-žunûn, II, 1913). 5. Ziyâeddin Osman b. Îsâ el-Mârânî, el-İstiķśâǿ li-meźâhibi(Ǿulemâǿi)’l-fuķâhâǿ. Yirmi cilde yakın olduğu belirtilen bu şerh “Kitâbü’ş-Şehâde”ye kadar gelmiştir (İbn Hallikân, III, 242; Sübkî, VIII, 337; Keşfü’ž-žunûn, II, 1912). 6. Ziyâeddin Abdülazîz b. Abdülkerîm el-Hümâmî el-Cîlî, Şerĥu müşkilâti’l-Müheźźeb (Keşfü’ž-žunûn, II, 1913). 7. Muhammed b. Ahmed b. Battâl el-Yemenî, en-Nažmü’l-müstaǾźeb fî şerĥi ġarîbi’l-Müheźźeb (el-Müheźźeb’in kenarında basılmıştır). 8. Nevevî, el-MecmûǾ Şerĥu’l-Müheźźeb (I-IX, Kahire 1344-1348, 1349, 1352; I-XX, Kahire 1385-1398/1965-1978; I-XX, Beyrut, ts. [Dârü’l-fikr]; I-XXIII, Cidde 1980). Bu şerhte Kur’an ve Sünnet’ten deliller yanında sahâbe ve tâbiîn görüşlerine, istişhâd edilen şiirlere, itikadî ve amelî hükümlere yer verilmiş, yer ve şahıs isimleri, terimler ve ifadelerdeki kayıt ve çekinceler hakkında açıklamalar yapılmış, eser mezhebin diğer çizgisinde yer alan fukahanın görüşleriyle zenginleştirilmiştir. Nevevî’nin baştan “Bâbü’r-ribâ”nın üçüncü faslına kadar yaptığı şerh el-MecmûǾun yirmi ciltlik baskısında ilk dokuz cildi oluşturmaktadır. Onun kaldığı yerden “Bâbü beyǾi’l-murâbaĥa”ya kadar (X-XII. ciltler) Takıyyüddin es-Sübkî, sonraki kısım ise Muhammed Necîb el-Mutîî tarafından şerhedilmiştir. 9. Kutbüddin İsmâil b. Muhammed el-Hadramî, Şerĥu’l-Müheźźeb (Sübkî, VIII, 130). 10. İbnü’d-Dürrî, Tefsîru müşkilât mine’l-Müheźźeb (Nevevî, el-MecmûǾ, X, 4-5). Bunun, müellifi bilinmeyen Tefsîrü’l-el-fâži’l-müşkile fi’l-Müheźźeb adlı yazma ile (Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 457/3) aynı olması muhtemeldir. 11. Ebü’l-Abbas Ahmed b. Îsâ el-Kalyûbî, el-Vâfî bi’ŧ-ŧaleb fî şerĥi’l-Müheźźeb (a.g.e., X, 4; Sübkî, VIII, 23-24). İbnü’s-Salâh eş-Şehrezûrî’nin de Nüket Ǿale’l-Müheźźeb ismiyle bir


çalışma yaptığı Nevevî’nin Tehźîbü’l-esmâǿ ve’l-luġāt’ında belirtilmekte ve ondan faydalandığı ifade edilmektedir.

b) Diğer Çalışmalar. 1. Ebû Ali Hasan b. İbrâhim el-Fârikī, Fevâǿidü’l-Müheźźeb (TSMK, III. Ahmed, nr. 1084; Hidîviyye Ktp., nr. 1710). 2. Ebû Sa‘d Şerefeddin İbn Ebû Asrûn, Fevâǿidü’l-Müheźźeb (İbn Hallikân, III, 53; Keşfü’ž-žunûn, II, 1913). 3. Ebû Abdullah Muhammed b. Ali el-Kalaî, el-Laķaŧü’l-müstaġreb min şevâhidi’l-Müheźźeb (Keşfü’ž-žunûn, II, 1913). Takıyyüddin es-Sübkî’nin Kalaî’nin eserleri arasında saydığı Tecrîdü şevâhidi’l-Müheźźeb (Nevevî, el-MecmûǾ, X, 4) ve İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi kayıtlarında (AY, nr. 2370) ona nisbet edilen el-Lafžü’l-müstaǾźeb min şevâhidi’l-Müheźźeb’in de aynı eser olması muhtemeldir. Yine Takıyyüddin es-Sübkî’nin Kitâbü’l-Müstaġreb fi’l-Müheźźeb (a.g.e., a.y.) ve Tâceddin es-Sübkî’nin Müstaġrebü elfâži’l-Müheźźeb ve esmâǿü ricâlih adıyla andığı kitap, Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye’de kayıtlı olup (nr. 21854B, 21942B) eserdeki müşkil lafızlarla isimleri açıklayan el-Lafžü’l-müstaġreb min elfâži Kitâbi’l-Müheźźeb adlı yazma ile aynı eser olmalıdır. 4. Ebü’l-Mecd İmâdüddin İbn Bâtîş, el-Muġnî fi’l-inbâǿ Ǿan ġarîbi’l-Müheźźeb ve’l-esmâǿ (nşr. Mustafa Abdülhâfız Sâlim, I-III, Mekke 1991). 5. Ya‘kūb b. Abdurrahman b. Ebû Sa‘d İbn Ebû Asrûn, Mesâǿil Ǿale’l-Müheźźeb (Sübkî, VIII, 359; Keşfü’ž-žunûn, II, 1913). 6. İbnü’n-Nakīb el-Mısrî, et-Tevşîĥu’l-müźehheb fî taśĥîĥi’l-Müheźźeb (TSMK, III. Ahmed, nr. 1132; Hidîviyye Ktp., nr. 9695). 7. Celâleddin es-Süyûtî, el-Kâfî fî zevâǿidi’l-Müheźźeb Ǿale’l-Vâfî (Keşfü’ž-žunûn, II, 1913). 8. Risâle fî żabŧi elfâži’l-Müheźźeb (Burdur İl Halk Ktp., nr. 1999-02, vr. 56b-88a). 9. İmâdüddin Abdurrahman b. Ebü’l-Hasan b. Yahyâ ed-Demenhûrî, et-Tenķīt. Şîrâzî’nin el-Müheźźeb ve et-Tenbîh’ine yönelik itirazları içeren bir kitaptır (Nevevî, el-MecmûǾ, X, 5; Sübkî, VIII, 189). 10. İbn Ma‘n, et-TeǾayyüb Ǿale’l-Müheźźeb (Nevevî, el-MecmûǾ, X, 4). 11. Abdullah b. Yahyâ b. Ebü’l-Heysem es-Sa‘bî el-Yemenî, Ġāyetü’l-müfîd ve nihâyetü’l-müstefîd fi’ĥtirâzâti’l-Müheźźeb (a.g.e., X, 4). Tâceddin es-Sübkî’nin bu zatın eserleri arasında saydığı İĥtirâzâtü’l-Müheźźeb ile aynı eser olmalıdır (Ŧabaķāt, VII, 140-141).

Muhibbüddin et-Taberî eŧ-Ŧırâzü’l-müźehheb fî telħîśi’l-Müheźźeb (Keşfü’ž-žunûn, II, 1109, 1913) ve Hüsrevşâhî Muħtaśarü’l-Müheźźeb (Sübkî, VIII, 161; Keşfü’ž-žunûn, II, 1913) adıyla eseri ihtisar etmiştir. Ebû Hâmid İmâdüddin İbn Yûnus el-Erbîlî, el-Muĥîŧ fi’l-cemǾ beyne’l-Müheźźeb ve’l-Vasîŧ’te el-Müheźźeb ile Gazzâlî’nin el-Vasîŧ’ini birleştirmiş (Sübkî, VIII, 109-110), İbnü’z-Zeccâciyye diye tanınan Mekkî b. Muhammed ed-Dımaşkī el-Müheźźeb’i manzum hale getirmiştir (Îżâĥu’l-meknûn, II, 609). Ebû Hâmid Muînüddin Muhammed b. İbrâhim el-Câcermî, el-Müheźźeb’in hadislerini ve müşkil lafızlarını şerheden bir kitap yazmış (İbn Hallikân, IV, 256; Sübkî, VIII, 44), Ebû Bekir el-Hâzimî İmlâǿü ŧuruķı eĥâdîŝi’l-Müheźźeb ve esânidihâ (tamamlanamamıştır, Sübkî, VII, 13; Zehebî, XXI, 128-129), İbnü’l-Maîn el-Menfelûtî eŧ-Ŧırâzü’l-müźehheb fi’l-kelâm Ǿalâ eĥâdîŝi’l-Müheźźeb ve İbnü’l-Mulakkın Taħrîcü eĥâdîŝi’l-Müheźźeb’de eserin hadislerini incelemişlerdir. Ayrıca Bahâeddin İbn Şeddâd Esmâǿü’r-ricâl elleźîne fi’l-Müheźźeb (Süleymaniye Ktp., Cârullah Efendi, nr. 255), Mübârek b. Muhammed b. Ali el-Mûsevî et-Tiflîsî Esmâǿü’r-ricâl elleźîne fi’l-Müheźźeb (TSMK, III. Ahmed, nr. 2851) adlı eserleri yazmışlardır (el-Müheźźeb üzerine yapılan çalışmaların bir listesi ve bazılarının yazma nüshaları için ayrıca bk. Abdullah Muhammed el-Habeşî, CâmiǾu’ş-şürûĥ ve’l-ĥavâşî, III, 1952-1957).

BİBLİYOGRAFYA:

Ebû İshak eş-Şîrâzî, el-Müheźźeb fî fıķhi’l-İmâm eş-ŞâfiǾî, Kahire 1959, I-II; a.e. (nşr. Muhammed ez-Zühaylî), Dımaşk-Beyrut 1416/1996, neşredenin girişi, I, 5-36; Yahyâ b. Ebü’l-Hayr el-İmrânî, el-Beyân fî meźhebi’l-İmâm eş-ŞâfiǾî (nşr. Kāsım Muhammed en-Nûrî), Beyrut 1421/2000, neşredenin girişi, I, 105-110; Nevevî, el-MecmûǾ, I, 14-16, 65-72, 77; X, 2-8; XIII, 4; a.mlf., Tehźîb, II, 169, 172-175, 261-262; İbn Hallikân, Vefeyât, I, 33, 217; II, 77; III, 53, 242, 445; IV, 256; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, XXI, 127-129; Sübkî, Ŧabaķāt (Tanâhî), IV, 215-256; V, 12, 15; VI, 98; VII, 13, 37-39, 140-141, 252, 336-338; VIII, 23-24, 44, 109-110, 130, 131, 161, 189, 337, 359; Keşfü’ž-žunûn, II, 1109, 1302, 1750, 1912-1913; Fihristü’l-Kütübħâneti’l-Ħidîviyye, III, 207, 260; Serkîs, MuǾcem, II, 1171-1172; Îżâĥu’l-meknûn, II, 609; Fuâd Seyyid, Fihrisü’l-maħŧûŧât, Kahire 1382/1962, II, 279; M. Hasan Heyto, el-İmâm eş-Şîrâzî: Ĥayâtühû ve arâǿühü’l-uśûliyye, Dımaşk 1980, s. 163-167; Âyide İbrâhim Nusayr, el-Kütübü’l-ǾArabiyyetü’lletî nüşiret fî Mıśr beyne Ǿâmey 1900-1925, Kahire 1983, s. 97, 103; Abdullah Muhammed el-Habeşî, Meśâdirü’l-fikri’l-İslâmî fi’l-Yemen, Beyrut 1408/1988, s. 192, 193, 194, 195, 196, 197, 201, 202, 204, 217; a.mlf., CâmiǾu’ş-şürûĥ ve’l-ĥavâşî, Ebûzabî 1425/2004, III, 1952-1957.

Bilal Aybakan