el-HAMÂSE

(الحماسة)

Ebû Temmâm (ö. 231/846) tarafından derlenen eski Arap şiiri antolojisi.

Müellifine büyük şöhret kazandıran eser el-Ĥamâsetü’l-kübrâ ve Dîvânü’l-ĥamâse adlarıyla da anılır. İlk babı yiğitlik, kahramanlık (hamâse) şiirlerini içeren esere bu adın verilmesi, bu duyguların Araplar’ın hayatında önemli bir yere sahip olmasından kaynaklanmaktadır (Abdullah Abdürrahim Useylân, s. 240). el-Ĥamâse, Arap edebiyatında konularına göre düzenlenmiş seçme şiirler ihtiva eden eserlerin el-MuǾallaķāt, el-Mufađđaliyyât ve el-AśmaǾiyyât’tan sonra dördüncüsüdür.

Ebû Temmâm bu eserini, 220 (835) yılı civarında Horasan Valisi Abdullah b. Tâhir’i ziyaretinden dönüşünde Hemedan’da yazmıştır. Hemedan’a geldiğinde Ebü’l-Vefâ İbn Seleme’nin misafiri olan müellif, bu sırada kar yüzünden yollar kapanınca kışı orada geçirmek mecburiyetinde kalır. Bu duruma çok sevinen Ebü’l-Vefâ kendisine izzet ve ikramda bulunarak zengin kütüphanesini ona tahsis eder. Ebû Temmâm kütüphaneye kapanarak seçme şiirlerden meydana gelen beş kitap telif eder. Bunların en meşhuru olan el-Ĥamâse, o yıl aşırı derecede yağan karın Arap edebiyatına bir hediyesi olarak kabul edilmektedir (DİA, X, 241).

Eserin nüshası bir süre Ebü’l-Vefâ’nın ailesinde (âl-i Seleme) kalmış ve her nedense kimseye gösterilmemiştir. Ancak aile maddî sıkıntıya düşünce Ebü’l-Avâzil adında Dîneverli bir kişinin el-Ĥamâse’yi bu aileden alıp İsfahan’a götürdüğü, orada bulunan ediplerin esere büyük rağbet gösterdiği ve aynı tarzda yazılmış diğer eserlerin ikinci planda kaldığı rivayet edilir.

Ebû Temmâm, eski Arap şiirinin en önemli kaynaklarından sayılan bu eserinde şiirleri konularına göre on grup halinde tasnif etmiş (Çetin, s. 83-84) ve eseri on baba ayırmıştır: 1. Hamâse (yiğitlik, kahramanlık şiirleri). 2. Merâsî (mersiyeler, ağıtlar). 3. Edeb (olgun insan tipinin özelliklerini terennüm eden şiirler). 4. Nesîb (sevgilinin hâtırasını ve ayrılık acısını anlatan şiirler). 5. Hicâ (hicviyeler). 6. Medîh ve adyâf (övgü ve misafirperverlik


şiirleri). 7. Sıfât (tasvirler). 8. Siyer ve nüâs (hayatı ve yaşlılık dönemini konu alan şiirler). 9. Mülah (hoş ve latif sözler, latifeler). 10. Mezemmetü’n-nisâ (kadınların yerilmesiyle ilgili şiirler).

el-Ĥamâse, Câhiliye döneminden Abbâsîler devrine kadar çoğu 640, 650 yıllarından önce yaşamış 465 şaire ait 900’e yakın şiir ihtiva etmektedir (a.g.e., s. 33). Bunların ekserisi kıtalar ve uzun sayılmayan kasideler şeklinde olup recezlere az yer verilmiştir. Bazan uzun bir şiirin çeşitli parçaları ifade ettikleri fikirlere göre ayrı ayrı bablara konulmuştur. Eserde yeni (muhdes) şairlere az yer verilmiş, tanınmayan şairlerden de bazı parçalar alınmıştır. Şiirler genel olarak, “Filân şair şöyle dedi” tarzında şairlerin adıyla verilir. Bazan da, “Bir başkası şöyle dedi”; “Filân kabileden biri şöyle söyledi”; “Falan kabileden bir kadın şöyle dedi”; “Bir Arap şöyle söyledi” şeklinde kaydedilir. Bu durum, Ebû Temmâm’ın şiir seçiminde şairin kimliğinden ziyade şiirdeki mükemmelliğe önem verdiğini göstermektedir. Bu sebeple müellifin bazan sadece güzel bir beyitle yetindiği de görülür.

el-Ĥamâse, gerek Arap şiir tarihinin en önemli kaynaklarından biri olması, gerekse mümtaz bir sanatkârın zevk süzgecinden geçerek derlenmesi itibariyle açtığı çığırın ilk mükemmel örneği kabul edilmiştir. Kendisinden sonra Buhtürî, Abdullah b. Muhammed ez-Zevzenî, A‘lem eş-Şentemerî, İbnü’ş-Şecerî, Şümeym el-Hillî, Ebü’l-Haccâc el-Beyyâsî ve Sadreddin el-Basrî gibi müellifler tarafından aynı adla eserler yazılmış, ancak hiçbiri onun kadar meşhur olamamıştır. el-Ĥamâse neredeyse yazarının şairliğini de ikinci planda bırakmıştır. Nitekim Hatîb et-Tebrîzî, Ebû Temmâm’ın şiir seçimindeki başarısının şairliğinden daha üstün olduğunu söylemiş, onun bu görüşü şiir münekkitleri tarafından da benimsenmiştir. Ebû Ali el-Merzûkī ise Ebû Temmâm’ın el-Ĥamâse’ye aldığı şiirlerde kendi edebî zevkine ve şairlik kudretine göre bazı kelime değişiklikleri yaptığını söylemiş, çağdaş münekkitlerden Nâsırüddin el-Esed de eserin eski şiirin otantik kaynakları arasında sayılamayacağını iddia etmiştir (Abdullah Abdürrahîm Useylân, s. 41-42).

Elliye yakın âlim el-Ĥamâse üzerinde çalışmış, otuzdan fazla müellifin yazdığı şerhlerden bir kısmı lugat ve gramer meselelerini incelerken, yirmi bir (Keşfü’ž-žunûn, I, 691-692) veya otuz dört (Âmilî, IV, 510-512) şerh de ahbâr ve meânî özellikleri üzerinde durmuştur (Hüseyin M. Nakşe, s. 229). Ancak bunların çoğu günümüze ulaşmamıştır. Brockelmann çeşitli kütüphanelerde bulunan on üç şerhin yazma nüshalarını verir (GAL [Ar.], I, 78-79). el-Ĥamâse’nin en meşhur şerhleri Ebû Bekir es-Sûlî (ö. 335/946), Ebû Ca‘fer en-Nehhâs, Ebü’l-Hasan Ali b. Hâris el-Biyârî, Âmidî, İbn Cinnî, Ebû Hilâl el-Askerî, Muhammed b. Âdem el-Herevî, Ebû Ali el-Merzûkī, Ebü’l-Alâ el-Maarrî, İbn Sîde, A‘lem eş-Şentemerî, Hatîb et-Tebrîzî, Şümeym el-Hillî ve Ebü’l-Bekā el-Ukberî’nin (ö. 616/1219) yazdıkları şerhlerdir (Abdullah Abdürrahîm Useylân, s. 55-238).

el-Ĥamâse ilk olarak G. Wilhelm Freytag tarafından Hatîb et-Tebrîzî şerhiyle birlikte yayımlanmış (Bonn 1828), eser daha sonra da birçok defa basılmış (Kalküta 1856; Bulak 1286, 1290, 1296; Kahire 1322, 1331, 1335; Leknev 1293; Bombay 1299; nşr. A. Krymski, Moskova 1912; İstanbul 1914), M. Abdülmün‘im el-Hafâcî (I-II, Kahire 1955), Abdülmün‘im Ahmed Sâlih (Bağdad 1980) ve Abdullah Abdürrahîm Useylân (Riyad 1401/1981) tarafından tenkitli neşirleri yapılmıştır.

Bağdat Büveyhî kâtibi Ebû Sa‘d Ali b. Muhammed en-Neyremânî (ö. 414/1023) tarafından Büveyhî Hükümdarı Bahâüddevle için el-Menŝûrü’l-Bahâǿî adıyla nesre çevrilen el-Ĥamâse Latince (trc. G. W. Freytag, I-II, Bonn 1847-1851) ve Almanca (trc. F. Rückert, I-II, Stuttgart 1846) gibi bazı Batı dillerine tercüme edilmiş, Melikşah döneminde Muzaffer b. Ahmed el-İsfahânî eseri beyit beyit taklit ederek bir divan ortaya koymuştur. Ebû Temmâm’ın aynı tarzda el-Ĥamâsetü’ś-śuġrâ (el-Vaĥşiyyât) adlı bir eseri daha vardır (DİA, X, 242).

Abdullah Abdürrahîm Useylân ile Hüseyin Muhammed Nakşe Ĥamâsetü Ebî Temmâm ve şürûĥuhâ adlı birer kitap yazmış (bk. bibl.), günümüze kadar gelen ve gelmeyen şerhler hakkında bilgi vermişlerdir. Bu konuda yapılmış müstakil çalışmalar arasında Ali Necdî Nâsıf’ın Dirâse fî Ĥamâseti Ebî Temmâm adlı eseriyle (Kahire 1955) Osman Ali Cum‘a tarafından yapılmış Nižâmü’l-cümle fî şiǾri’l-ĥamâse min Ĥamâseti Ebî Temmâm adlı bir yüksek lisans çalışması bulunmaktadır (Külliyyetü’l-lugati’l-Arabiyye, Câmiatü Ümmi’l-kurâ, Mekke 1406/1986).

BİBLİYOGRAFYA:

Ebû Temmâm, Dîvânü’l-Ĥamâse (nşr. Abdülmün‘im Ahmed Sâlih), Bağdad 1980, ayrıca bk. nâşirin mukaddimesi, s. 5-19; Taberî, Târîħ (Ebü’l-Fazl), VII, 318; Ebû Bekir es-Sûlî, Aħbârü’ş-şuǾarâǿi’l-muĥaddiŝîn, Beyrut 1401/1982, s. 212; Mes‘ûdî, Mürûcü’ź-źeheb (Meynard), VII, 151; Ebü’l-Alâ el-Maarrî, Şerĥu Dîvâni Ĥamâseti Ebî Temmâm (nşr. Hüseyin M. Nakşe), Beyrut 1411/1991, I-II, ayrıca bk. nâşirin mukaddimesi, I, 7-39; Âmilî, el-Keşkûl (nşr. Tâhir Ahmed ez-Zâvî), Kahire, ts. (Dâru İhyâi’l-kütübi’l-Arabiyye), IV, 510-512; Taşköprizâde, Mevzûâtü’l-ulûm, I, 264; Keşfü’ž-žunûn, I, 691-692; Serkîs, MuǾcem, I, 297; Nihad M. Çetin, Eski Arap Şiiri, İstanbul 1973, s. 32-35, 83-84; Abdülvehhâb es-Sâbûnî, ŞuǾarâǿ ve devâvîn, Beyrut 1978, s. 214-219; Ömer Ferruh, Târîħu’l-edeb, II, 266-268; Mücâhid Mustafa Behcet, et-Teyyârü’l-İslâmî fî şiǾri’l-Ǿaśri’l-ǾAbbâsiyyi’l-evvel, Bağdad 1402/1982, s. 644-645; Abdullah Abdürrahîm Useylân, Ĥamâsetü Ebî Temmâm ve şürûĥuhâ, Riyad 1403/1983; AǾyânü’ş-ŞîǾa, IV, 510-512; Brockelmann, GAL (Ar.), I, 77-80; Sezgin, GAS (Ar.), II/1, s. 106-117; MaǾa’l-Mektebe, s. 264-266; Hüseyin M. Nakşe, Ĥamâsetü Ebî Temmâm ve şürûĥuhâ, Kahire 1987; S. P. Stetkevych, Abū Tammām in the Poetics of the ǾAbbāsid Age, Leiden 1991, s. 257-290; G. W. Freytag, “Hamāsa”, JA, VIII (1826), s. 52-64; Biyârî, “Şarh al-Hamāsa”, ŞM, II (1958), s. 91-94; F. Klein-Franke, “The Ĥamāsa of Abū Tammām”, JAL, II (1971), s. 13-39; III (1972), s. 142-156; Ch. Pellat, “Ĥamāsa”, EI² (İng.), III, 110-112; Hüseyin Elmalı, “Ebû Temmâm”, DİA, X, 241, 242.

Hüseyin Elmalı