el-ESMÂve’s-SIFÂT

الأسماء والصفات

Abdülkāhir el-Bağdâdî’nin (ö. 429/1037-38) Allah’ın isim ve sıfatlarına dair eseri.

Müellif hakkında bilgi veren kaynaklar onun Allah’ın isim ve sıfatlarına dair eser telif ettiği hususunda görüş birliğine varmakla beraber bunun adını farklı şekillerde kaydederler. Meselâ Kütübî, söz konusu eseri Tefsîrü’l-Ķurǿân ve eś-Śıfât olmak üzere iki ayrı kitap olarak göstermiş (Fevâtü’l-vefeyât, II, 372), Sübkî Kitâbü’t-Tefsîr ve Kitâbü’ś-Śıfât şeklinde yine ayrı ayrı zikretmiş (Ŧabaķāt, V, 140), Kâtib Çelebi de ikinci eseri aynen tekrarlarken birincisini müellifin künyesine nisbetle Tefsîru Ebî Manśûr adıyla vermiştir (Keşfü’ž-žunûn, I, 441; II, 1432). Süyûtî yaptığı nakillerin başında kitabı Şerĥu’l-esmâǿ olarak kaydetmiştir (el-Müzhir, I, 27). Brockelmann ise British Museum’da mevcut nüshanın sonundaki kayda dayanarak Tefsîru esmâǿi’llâhi’l-ĥüsnâ adını kullanmıştır (GAL Suppl., I, 667). Sonraki bazı çalışmalarda da tekrarlanan bu farklı isimler müellifin kitabının adını açıkça zikretmemesinden kaynaklanmıştır. Ancak eserin muhtevasına bakıldığında Zebîdî’nin de belirttiği gibi (İtĥâfü’s-sâde, II, 18, 19) asıl adının el-Esmâǿ ve’ś-śıfât olması gerektiği anlaşılır.

el-Esmâǿ ve’ś-śıfât başlıca iki bölümden oluşur. Mukaddime niteliğindeki birinci bölüm, kitapta uygulanan yönteme dair çok kısa bir girişle esmâ-i hüsnâ hakkında genel konuların açıklandığı on sekiz babdan meydana gelir. Müellif bu bölümde isim - müsemmâ, sıfat - mevsuf hakkında çeşitli tarif ve taksimler yaptıktan başka diğer esmâ-i hüsnâ eserlerinde görülmeyen gramer bilgileri de vermekte ve Arapça’da isimlerin bulunabileceği sülâsî, rubâî, humâsî vezinleri ayrıntılı bir şekilde ele alarak esmâ-i hüsnâdan bu vezinlerde olanlara işaret etmektedir. Ardından Allah’a nisbeti vâcip, câiz ve müstahîl olan sıfatlar, mutlak mânada isim, sıfat ve mevsuflardan kadîm ve hâdis olanlar üzerinde durduktan sonra Arap gramerindeki mu‘reb - mebnî, sahih - illetli kelimeler konusuna geçmekte ve esmâ-i hüsnâyı bu açıdan da incelemektedir.

Birinci bölümün bundan sonraki bablarında sıfat - zât münasebeti üzerinde geniş bir şekilde durularak zâta sıfat nisbet etme konusunda ortaya çıkan teşbîh ve ta‘tîl aşırılıkları hakkında tatminkâr bilgi verilmekte, ardından ilâhî isimlerin tevkīfîliği, sıfatlar hakkında çeşitli fırkaların bakış açısı ve fiilî sıfatlar ele alınarak kelâm terminolojisi çerçevesinde işlendikten sonra esmâ-i hüsnâ ile ilgili hadisler, isimlerin sayısı ve bu çerçevedeki bazı konular açıklanmaktadır. Eserin bu bölümü müellifin, Allah’ın isimlerini daha önce Eş‘arî kelâmcılarının yaptığı gibi zatî isimler, mâna isimleri ve fiilî isimler (selbî, sübûtî ve fiilî isimler) olmak üzere gruplandırmasıyla sona erer.

Kitabın esasını teşkil eden ikinci bölüm 19. babdan ibaret olup burada Allah’ın isimleri etraflı şekilde açıklanır. Eserin dörtte üçünü oluşturan bu bölümde müellif ilâhî isimleri alfabetik sıraya göre ele alır. Her isimde önce etimolojik izah yapar, ardından ayrıntılı sayılabilecek bir şerh verir; bu arada hem tâbi olduğu Eş‘arî kelâmcılarınca kullanılan delilleri sayar, hem de muhalif anlayışta olanların görüşlerini cevaplandırmaya çalışır. Ayrıca söz konusu isimle Allah’ı vasfetmenin hikmet ve faydasına temas eder. Müellif bu bölümde yirmi dört başlık altında Allah’ın 147 ismi üzerinde durmaktadır.

Eserin sonunda biri irade, diğeri kelâm sıfatına ait olmak üzere iki bab yer alır. İlk babda Allah’ın irade ve meşîetiyle ilgili olarak kelâmî fırkaların yaklaşımları ele alınır, Allah’ın zâtıyla kāim bir iradesinin bulunduğu üzerinde durulur ve ilâhî iradeyi hâdis kabul eden Mu‘tezile’nin görüşleri eleştirilir. İkinci babda ise Allah’ın kadîm, zâtı ile kāim


bir kelâm sıfatının mevcudiyetine işaret edilir.

el-Esmâǿ ve’ś-śıfât, Ehl-i sünnet düşüncesi doğrultusunda Allah’ın isimlerini şerheden ilk dönem eserlerinden olması bakımından önemlidir. Müellifin dinler tarihi ve İslâm mezhepleri alanındaki geniş bilgisi, işlediği konulan diğer inanç ve mezheplerle karşılaştırmasına imkân sağlamıştır. Yaptığı atıflardan anlaşıldığına göre Hâris el-Muhâsibî ve Ebü’l-Abbas el-Kalânisî’den, özellikle de Eş‘arî’nin Maķālâtü’l-İslâmiyyîn’i ile İbn Fûrek’in ona ait görüşleri derlediği Mücerredü maķālâti’ş-Şeyħ Ebi’l-Ĥasan el-EşǾarî’den faydalanmıştır. Öte yandan bilhassa ilâhî isimlerin etimolojisini verirken meşhur Arap dilcilerinden istifade etmiş ve zaman zaman bunlardan Halîl b. Ahmed, Sîbeveyhi, Ebû Zeyd el-Ensârî, Müberred ve Ebû İshak ez-Zeccâc’ın isimlerini zikretmiştir.

Kitabın tesirlerine gelince, aynı konuda bir eser yazan Ebû Bekir el-Beyhakī (ö. 458/1066) bu kitaptan açıkça söz etmemekle beraber iki hadisin senedini verirken müellifin ismini zikretmiş, bunların ilkinde “kitabında...” ifadesiyle eseri gördüğünü ima etmiştir (el-Esmâǿ ve’ś-śıfât, I, 31, 381). el-Esmâǿ ve’ś-śıfât’ın asırlarca ortaya çıkmamasının sebepleri arasında, müellifin kitabını hayatının son döneminde yazmış olması dolayısıyla yeterince duyuramaması, Beyhakī’ye ait eserin kolayca ilim çevrelerine intikali, daha sonra İslâm coğrafyasının doğusunda Gazzâlî, Fahreddin er-Râzî, batısında Ebû Bekir İbnü’l-Arabî gibi meşhur âlimlerin aynı konuyla ilgili doyurucu eserler kaleme almaları gibi hususlar zikredilebilir. Bu kitapların ele aldığı bazı konuların işlenişi ve delillendirilişi Abdülkāhir el-Bağdâdî ile o kadar benzerlik gösterir ki hepsi bir müellifin kaleminden çıkmış gibidir (meselâ ism-i a‘zam konusu için krş. Bağdadî, vr. 54a - 58a; Beyhakī, I, 46-49; Gazzâlî, s. 40-41; Ebû Bekir İbnü’l-Arabî, vr. 13a - 16a; Fahreddin er-Râzî, s. 92-103). Zebîdî ve Süyûtî, Bağdadî’nin bu kitabından bazı konularda nakiller yapmışlardır (bk. İthâfü’s-sâde, II, 18-26, 30, 95, 102, 129-131, 137; el-Müzhir, I, 27, 28; krş. Bağdadî, vr. 28b, 29a, 32a, 58b, 87b 128a, 155b, 160a, 175a, 222b - 224a, 240b, 244a). Ebü’l-Muîn en-Nesefî’nin Tebśıratü’l-edille’sinde ise el-Esmâǿ ve’ś-śıfât’taki bazı ibarelerle büyük benzerlik gösteren cümlelere rastlanmaktadır (meselâ bk. Nesefî, I, 142-149, 151, 152-154; krş. Bağdadî, vr. 20b - 23b).

el-Esmâǿ ve’ś-śıfât’ın kütüphanelerdeki nüshalarından son zamanlarda haberdar olunmuştur. Eserin bilinen nüshaları Kayseri Râşid Efendi (nr. 497) ve Akseki Yeğen Mehmed Paşa (nr. 43) kütüphaneleriyle British Museum’da (Or., nr. 7547 DL, 12) bulunmaktadır. Bunlardan Kayseri Râşid Efendi Kütüphanesi’nde kayıtlı olan nüsha 255 varaktan ibarettir. el-Esmâǿ ve’ś-śıfât’ın birinci bölümü, müellif ve esere dair etraflı bir araştırma ile birlikte Muhammed Aruçi tarafından doktora tezi olarak yayıma hazırlanmıştır (1994, MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü).

BİBLİYOGRAFYA:

Abdülkâhir el-Bağdâdî, el-Esmaǿ ve’s-sıfât, Kayseri Râşid Efendi Ktp., nr. 497; a.mlf., Usûlü’d-dîn, s. 114-130; a.mlf., Mezhepler Arasındaki Farklar (trc. Ethem Ruhi Fığlalı), İstanbul 1979, mütercimin önsözü, s. XXIII, XXIV; İbn Fûrek, Mücerredü’l-makâlât, s. 38, 41-59; Beyhaki, el-Esmâǿ ve’s-sıfât, I, 31, 46-49, 381; Gazzâlî, el-Maksadü’l-esnâ, s. 40-41; Nesefî, Tebsıratü’l-edille (Salamé), I, 142-149, 151, 152-154; Ebû Bekir İbnü’l-Arabî, el-Emedü’l-aksâ, Hacı Selim Ağa Ktp., nr. 499, vr. 6b - 7a, 13a - 16a; Fahreddin er-Râzî, LevâmiǾu’l-beyyinât (Sa‘d), s. 21-103; Kütübî, Fevâtü’l-Vefeyât, II, 372; Sübkî, Tabakât (Tanâhî), V, 140; Süyûtî, el-Müzhir, I, 27, 28; Keşfü’z-zunûn, I, 441; II, 1432; Zebîdî, İthafü’s-sâde, II, 18-26, 30, 95, 102, 129-131, 137; Brockelmann, GAL Suppl., I, 667; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, I, 606; Metin Yurdagür, Bibliyografik Bir Kelâm Tarihi Denemesi, İstanbul 1989, s. 29-31; Ramazan Şeşen, Nevâdirü’l-mahtûtâti’l-ǾArabiyye, Beyrut 1400/1980, II, 202, 203; Fevkıyye Hüseyin Mahmûd, “Usûlü d-dîn”, Tİ, VI, 292.

Muhammed Aruçi