el-EMSİLE

الأمثلة

Arapça kelimelerin çekim kılavuzu olarak hazırlanan anonim sarf kitabı.

Özellikle Osmanlı medreselerinde ve günümüzde klasik usulü uygulayan bazı öğretim kurumlarında Arapça derslerinde ilk okutulan ve ezberletilen eserdir. el-Emŝile’den sonra sırasıyla yine anonim birer eser olan Binâǿ(ü’l-efǾâl) ve el-Maķśûd ile İzzeddin ez-Zencânî’nin


el-Ǿİzzi ve Ahmed b. Ali b. Mes‘ûd’un Merâĥ(u’l-ervâĥ) adlı kitapları takip edilirdi. Osmanlı medrese kültüründe “sarf cümlesi” diye anılan bu beş eserde amaç basitten girifte doğru öğrenciye kelime bilgisi (sarf) vermektir. Bu husus medrese çevrelerince tekerleme şeklinde şöyle ifade edilmiştir: “Emŝile evlek evlek/Binâǿ yağlı börek/Maķśûd karış kuruş/Ǿİzzi’de kırıldı kiriş/Yiğitsen Merâĥ’a giriş”.

el-Emŝile’nin müellifi bilinmemekle beraber bazı şerhlerinde (meselâ bk. Ahmed Çelebi es-Saruhânî, s. 3; Çörekçizâde Köse Efendi, s. 3) -“teberrüken” olsa gerek-musannifinin Hz. Ali olduğu ifade edilmiştir.

Eserde “nasara” fiilinin sülâsî mücerredinden doğan fiil ve isimlerin “muhtelif” ve “muttarid” çekim örnekleri yer aldığı için kitap “el-emsiletü’l-muhtelife” ve “el-emsiletü’l-muttaride” olmak üzere ikiye ayrılır. el-Emsiletü’l-muhtelifede “nasara”nın sülâsî mücerredinden türeyen en işlek fiil ve isim kalıpları tanıtılmıştır. Sayısı yirmi dört olan bu kalıplar işlerlik sırasına göre karışık şekilde dizilmiştir. Burada fiillerin adı, zamanı, etken-edilgen (mâlum-meçhul), eril-dişil (müzekker-müennes), tekil-ikil-çoğul (müfred-tesniye-cem‘), olumlu-olumsuz halleri, şahsı ve anlamı; isimlerin adı, türü, tekil-ikil-çoğul, eril-dişil halleri ve anlamı Türkçe olarak verilmiştir. el-Emsiletü’l-muttaride bölümünde ise bu yirmi dört kalıp teker teker ele alınarak şahıslara ve fiilse mâlum-meçhul durumuna göre her siganın anılan biçimde ayrıntılı tanıtımları ile çekimleri yapılmıştır.

Yirmi dört kalıbın on üçü fiil, on biri isimdir. “Mansarun” şeklini üç ayrı kalıp (mimli masdar, ism-i zaman, ism-i mekân) kabul ederek sayıyı yirmi altıya çıkaranlar olduğu gibi buna ikisi de ism-i fail ve ism-i mef‘ûl anlamında kullanılabilen “faîlün” ve “faûlün”ü, mübâlâğa-i ism-i fâilden ayrı bir isim olan “fa‘‘âlün” kalıbını da ekleyerek otuz bire çıkaranlar da vardır (bk. Dâvûd-i Karsî, s. 24). Bunun yanında fer‘î kalıpları atıp sadece aslî kalıpları alarak sayıyı azaltmak da mümkündür. Meselâ muzâri fiilin başına olumsuzluk harfleri, cezm ve nasb edatları ilâve edilerek türetilen fiil kalıplarını onun fer‘i saymak mümkündür. Çerkeşîzâde Osman Vehbî böyle bir kısaltmaya giderek sayıyı on yediye indirmiştir (Emsile, s. 2). Bu sayıyı ona, dokuza düşürenler de vardır. Nitekim misâl kelimesinin azlık çoğulu (cem‘-i kıllet: 3-10 arası) olan emsilenin bu kalıplar için kullanılmasında böyle bir sebep görenler bulunduğu gibi onun harf-i ta‘rifli olması ile kıllet (azlık çoğulu) haddinden çıktığını söyleyenler de vardır (bk. Mustafa Sürûrî, s. 236; Dâvûd-i Karsî, s. 3-4).

el-Emŝile sadece sülâsî mücerredin müteaddîsine ait çekim örneğidir. Bunun yanında mücerred-mezîd-mülhak, lâzım-müteaddî bütün fiillerin aksâm-ı seb‘aya göre emsilesini tertip etmek de mümkündür. Nitekim Zeynîzâde Hüseyin Efendi’nin sadece çekim olarak hazırladığı böyle bir eseri bulunmaktadır (İstanbul 1297). Birgivî’nin de el-Emŝiletü’l-fażliyye adlı farklı bir emsilesi vardır.

el-Emŝile’ye Arapça ve Türkçe pek çok şerh yazılmış olup bunların belli başlıları şunlardır: A) Arapça Şerhleri. 1. Muslihuddin Mustafa Sürûrî (ö. 969/1562), Şerĥu’l-Emŝile. el-Emŝile’nin en güzel ve en eski şerhlerinden olan eser Mukayyed Sarf Cümlesi kenarında basılmıştır (İstanbul 1316). 2. Saruhanlı Lâlî Ahmed Çelebi, Şerĥu’l-Emŝile (İstanbul 1305). 3. Dâvûd-i Karsî, Şerĥu’l-Emŝile (İstanbul 1301). 4. Mekke Kadısı Mehmed el-Kefevî, Şerĥu’l-Emŝile. 5. Edirneli Eskicizâde Ali Medhî. Şerĥu’l-Emŝile. Müellif eserin mukaddimesinde faydalandığı kaynakları vermiştir. Süleymaniye Kütüphanesi’nde birçok yazması bulunan eser İstanbul’da yayımlanmıştır (1247, 1251, 1286). 6. İngiliz Kerim diye tanınan Hâce Abdülkerim Efendi (ö. 1303/1886), Zübdetü’ś-śarf ve şerĥu’l-Emŝile (İstanbul 1292, 1313).

B) Türkçe Şerhleri. 1. Hulusi diye de anılan İstanbullu Mehmed oğlu Mustafa (ö. 993/1585), Emsile Şerhi (Süleymaniye Ktp, Antalya [Tekelioğlu], nr. 557). 2. Mehmed Tâhir b. Hüseyin Hüsnî, Emsile Şerhi (İstanbul 1253). 3. Köse (Kösec) Efendi diye bilinen Çörekçizâde Ahmed Nüzhet, Emsile Şerhi (İstanbul 1256, 1262, 1286, 1309). 4. Çerkeşîzâde Osman Vehbî, Emsile (İstanbul 1250). 5. Ahmed Tâhir, Emsiletü’l-efǾâl Şerhi (İstanbul 1282). 6. Yalvaçlı Mehmed oğlu İbrâhim, Emsile-i Muhtelife Şerhi (İstanbul 1299). 7. Hüseyin b. Muhammed el-Mandâlyatî (ö. 1305/1887), Emsiletü’s-sarf (İstanbul 1287). Tanzimat’tan sonra medreselerin yanında açılan yeni mekteplerde okutulmak üzere muhtelif emsileler kaleme alınmıştır. Bunlardan Mirlivâ İbrâhim Hüseyin Rüşdü’nün Emsile-i Cedîde (İstanbul 1263), Mihalıççıklı Mustafa Efendi’nin Emsile-i Cedîde (İstanbul 1293, 1298, 1313, 1323, 1330), Ali Bey’in Yeni Emsile (İstanbul 1330), Yûsuf Rızâ’nın En Kolay Emsile (İzmir 1328), Halil Vahîd’in Sualli Cevaplı Emsile (İstanbul 1329), Hüseyin Hıfzı Bey’in Sual ve Cevaplı Tertîb-i Cedîd Emsilesi (İstanbul 1330, 1332), Filibeli Yûsuf Ziyâeddin’in Sıbyan Emsilesi (İstanbul 1330), Akşehirlizâde Ali Haydar’ın Emsile Şerhi adlı eserleri zikredilebilir. Ayrıca müellifi bilinmeyen Tekmîlü’l-Emsile ve’l-Binâ’ adlı bir eser de yayımlanmıştır (İstanbul 1266).

BİBLİYOGRAFYA:

Ahmed Çelebi es-Saruhânî, Şerhu’l-Emsile, İstanbul 1305, s. 3; Muslihuddin Mustafa Sürûrî, Şerhu’l-Emsile, İstanbul, ts., s. 236; Keşfü’z-zunûn, II, 1078; Dâvûd-i Karsî, Şerhu’l-Emsile, İstanbul 1301, s. 3-4, 24; Çörekçizâde Köse Efendi, Emsile Şerhi, İstanbul 1262, s. 3; Çerkeşîzâde Osman Vehbî, Emsile, İstanbul 1250, s. 2; Osmanlı Müellifleri, I, 217, 256; Ahmet Turan Arslan, İmam Birgivî, İstanbul 1992, s. 147-150; Cemil Akpınar, “Dâvûd-i Karsî”, DİA, IX, 31.

İsmail Durmuş