ed-DÜRRETÜ’l-FÂHİRE

الدرة الفاخرة

Gazzâlî’nin (ö. 505/1111) ölüm, kabir hayatı ve âhiret hallerine dair eseri.

Tam adı ed-Dürretü’l-fâhire fî keşfi Ǿulûmi’l-âhire olan eser bazı kaynaklarda Keşfü Ǿulûmi’l-âhire şeklinde de geçmektedir (Zebîdî, I, 42; Sübkî, IV, 116; Taşköprizâde, II, 208). İslâmî kaynaklarda Gazzâlî’nin eserleri arasında gösterilen ed-Dürretü’l-fâhire’nin otantikliği bazı şarkiyatçılar tarafından şüpheyle karşılanmıştır (A. Palacios, IV, 385; M. Watt, s. 32). Bu araştırmacılara göre eserin bir yerinde İhyâǿü Ǿulûmi’d-dîn’e atıfta bulunulmuşsa da anlatım tarzı Gazzâlî’nin üslûp ve anlayışıyla bağdaşmamaktadır. Ancak ed-Dürretü’l-fâhire’de İhyâǿü Ǿulûmi’d-dîn’e birçok defa atıflar yapılmaktadır (s. 37, 47, 56, 67, 79); bazı referanslar da “İhyâǿ adlı kitabımız...” şeklindedir. Ayrıca Gazzâlî’nin, eserlerinde hedef aldığı okuyucu kesiminin bilgi ve kültür seviyesine göre farklı üslûp kullandığı bilinmektedir. M. Bouyges da eseri otantik kabul etmiş ve Gazzâlî’nin son dönem telifleri arasında zikretmiştir (s. 79-80).

Farklı zamanlarda yapılan baskılarında nâşirler tarafından eklendiği anlaşılan bazı fasıl başlıklarıyla ara başlıklar dikkate alınmazsa ed-Dürretü’l-fâhire’de, kısa bir girişten sonra “ölüm öncesi insan hayatına genel bir bakış” ile “ölüm ve sonrasında yaşanacak hayatın safhaları” şeklinde özetlenebilecek iki ana bölümlü bir plan uygulandığı görülür. İkinci bölüm de “ölüm ve kabir hayatı” ile “haşir ve sonrası” alt başlıklarına ayrılabilir. Eserde bezm-i eleste dikkat çekilmekte, ruhların dünyada bedene intikal ederek ruh-beden bütünlüğü içinde varlık sahnesine çıkışlarına kadar geçirdikleri süre, Kur’an’daki tabirle (ed-Duhân 44/56) “el-mevtetü’l-ûlâ” olarak değerlendirilmekte, ana rahmine intikal ve doğum olayı ise “el-hayâtü’s-sâniye” şeklinde nitelendirilmektedir. Daha sonra sınırlı bir dünya hayatı çerçevesinde insana verilen nimet ve rızıklar hatırlatılarak ölümden önceki hayatın iyi değerlendirilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Dünyaya ait nimet ve rızıklardan belirli bir süre faydalanma imkânına sahip bulunan insanın, çok çabuk dolabilecek olan bu sürenin (ecel) sonunda mutlaka “el-mevtetü’s-sâniye” veya “el-mevtetü’d-dünyeviyye” ile karşılaşacağı, ölüm sancılarının kişinin mümin veya kâfir oluşuna göre ağır veya hafif geçeceği bildirilmekte, mutlu son ile acı son gerçeğine işaret edilmektedir.

Eserin daha sonraki fasıllarında kabir hayatı, Münker ve Nekir’in sorgulaması, kabir ehlinin gruplandırılması ile kabir azabı gibi konulara yer verilmiş, ardından sûra üflenmesi ve kıyametin kopması gibi hadiseler üzerinde durulmuştur. Buradan itibaren, haşirle başlayacak olan diğer âhiret ahvali ele alınmaktadır. Bu kısımda hesap gününün dehşeti, insanların peygamberlerden şefaat dilemesine karşılık peygamberlerin çaresiz kalışı, neticede Hz. Peygamber’e


şefaat izninin verilmesi gibi konular ayrıntılı biçimde ele alınmıştır. Kâfir ve fâsıkların cehenneme atılması, sâlih müminlerin cennete yerleştirilmesi, cennetliklerin rü’yetullah* şerefine nâil olmaları, cennette verilecek diğer mükâfatlar, cennet ehlinin özelliklerine göre sınıflandırılması gibi konular ise son kısımlarda anlatılmaktadır. Eser Kur’an, İslâm ve cuma gününün âhirette sergilenecek olan güzelliklerini, ayrıca insanların, câzibesine aldanarak uğrunda birbirleriyle çekiştikleri dünyanın asıl iğrenç yüzünün onlara gösterileceğini ifade eden bir bahisle sona ermektedir.

ed-Dürretü’l-fâhire, âhiretle ilgili olarak naslarda yer alan bilgileri aktarmak ve âhiret âlemini tanıtmak yerine kişileri takvâya yöneltmek, ölümün ve haşrin zorluklarını hatırlatmak amacıyla telif edilmiş bir eser görünümündedir. Kitapta konuyla ilgili âyet ve hadislere geniş olarak yer verilmesi yanında kaynağı belirtilmeyen birçok tasvir ve anlatımlar da bulunmaktadır.

ed-Dürretü’l-fâhire’nin Türkiye’de ve dünyanın çeşitli kütüphanelerinde birçok yazma nüshası mevcuttur (Brockelmann, GAL, I, 538; Suppl., I, 746). Sadece Süleymaniye Kütüphanesi’nde on beşten fazla nüshası tesbit edilmiştir. Çeşitli baskıları yapılmış olan eserin (Serkîs, II, 1412) yakın tarihlerde Cemîl İbrâhim (Bağdad 1986) ve Muhammed Abdülkādir Ahmed Atâ (Beyrut 1407/1987) tarafından gerçekleştirilen iki neşri bulunmaktadır.

Gazzâlî’nin bu eserine iki şerh yazıldığı kaydedilmektedir. Bunlardan biri, Brockelmann’ın IX. (XV.) yüzyılda kaleme alınmış olduğunu ve bir nüshasının Bankipûr’da bulunduğunu belirttiği müellifi meçhul bir şerh (GAL Suppl., I, 746), diğeri ise eserin nâşirlerinden Muhammed Abdülkādir Ahmed Atâ’nın, bir nüshasının Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye’de (Tasavvuf, Halîm, nr. 172) bulunduğunu kaydettiği (ed-Dürretü’l-fâhire, nâşirin mukaddimesi, s. 16), İbn Allân (ö. 1057/1647) tarafından Gavsü’l-bihâri’z-zâhire li’d-Dürreti’l-fâhire adıyla yapılan şerhtir.

ed-Dürretü’l-fâhire şarkiyatçıların da ilgisini çekmiş, L. Gautier önce eseri neşretmiş (Paris 1878), ardından Fransızca’ya çevirerek orijinal metinle birlikte yayımlamıştır (Le perle precieuse (Ad-dourra al-fachira) de Ghazali, Leipzig 1925; Amsterdam 1974). M. Brugsch’in Almanca çevirisi ise Die Kostbar Perle über Todund Jenseits adıyla neşredilmiştir (Hannover 1924).

BİBLİYOGRAFYA:

Gazzâlî, ed-Dürretü’l-fâhire (nşr. M. Abdülkādir Ahmed Atâ), Beyrut 1407/1987, ayrıca bk. nâşirin mukaddimesi, s. 6-17; Zebîdî, İthâfü’s-sâde, I, 42; Sübkî, Tabakāt, IV, 116; Taşköprizâde, Miftâhu’s-saǾâde, II, 208; Keşfü’z-zunûn, I, 742; Serkîs, MuǾcem, II, 1412; Brockelmann, GAL, I, 538; Suppl., I, 746; A. Palacios, La Espiritualidad de Algazel y su sentido cristiano, Madrid 1941, IV, 385; W. Montgomery Watt, “The Authenticity of Works Attributed to al-Ghazali”, JRAS (1952), s. 24-45; Abdurrahman Bedevî, Müǿellefâtü’l-Gazzâlî, Küveyt 1977, s. 222-224; Maurice Bouyges, Essai de chronologie des Üuvres de al-Ghazali (nşr. Michell Allard), Beyrut 1959, s. 79-80; Kojiro Nakamura, “A Bibliography on İmam Al-Ghazālī”, Orient, XIII, Tokyo 1977, s. 124; Kasım Kufralı, “Gazzâlî”, İA, IV, 758.

M. Sait Özervarlı