EBÜRRIZÂ TEKKESİ

Bedeviyye tarikatının İstanbul’daki âsitânesi.

Kasımpaşa’da Hacı Ahmed Efendi mahallesi Ebürrızâ Dergâhı sokağında olup İstanbul’da bulunan Bedevî tekkelerinin en eskisidir. Bedeviyye tarikatının bu şehirdeki ilk mümessili sayılan Ebürrızâ Şeyh Seyyid Mehmed Efendi (ö. 1152/1739-40) tarafından muhtemelen XVIII. yüzyılın ilk çeyreği içinde kurulmuştur. Kaynaklarda Bedevîler Âsitânesi veya Pîşvâ-yı Tarîkat-ı Aliyye-i Bedeviyye şeklinde zikredilmekte, cümle kapısı üzerindeki, yeniden yapılışı sırasında türbenin duvarına nakledilmiş olan kitâbede de Âsitâne-i Hazret-i Bedevî, Hankah-ı Ebürrızâ adıyla tanıtılmaktadır. Türbe duvarında bulunan diğer bir kitâbede Ebürrızâ Efendi’nin isminden sonra “an sülûki Nakşibend” ibaresi yer almakta ve buradan kendisinin Nakşibendiyye’ye de intisap etmiş olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca tekkenin yakınındaki Halvetiyye-Uşşâkıyye Âsitânesi Hüsâmeddin Uşşâkı Tekkesi ile de ailevî ve mânevî bağlarının bulunduğu bilinmekte, türbede ve hazîredeki mezar taşlarında görülen Bedevî taçlarının tepeliklerinde Halvetî-Uşşâkī tepeliklerine benzerlik olduğu farkedilmektedir.

Tekkenin ilk yapıldığı yıllardaki mimari özellikleri ve zaman içinde geçirdiği değişiklikler bilinmemektedir. Yine türbe duvarında bulunan bir kitâbeden, 1264 (1847-48) yılında Sahaf Emin Efendi tarafından yeniden yaptırıldığı anlaşılan tekke, 1925’te kapatıldıktan sonra 1926-1930 yılları arasında yıkılarak ortadan kaldırılmış, günümüze ancak tamamen yenilenmiş olan türbe ile duvarına yerleştirilen üç kitâbe ve hazîredeki bazı mezar taşları intikal edebilmiştir.


Ebürrızâ Tekkesi, Kasımpaşa vadisinden Kurtuluş’a (eski adıyla Tatavla) doğru yükselen bağlar, bostanlar ve çiçek bahçeleriyle kaplı yamaçlarda kurulmuştu. Konumu açısından Rum mahallesi Tatavla ile müslümanların yaşadığı Kasımpaşa’nın sınır taşlarından birini oluşturmaktaydı; nitekim Ebürrızâ Dergâhı sokağının eski adının Haghia Kyriaki olduğu tesbit edilmiştir. Eylül 1925 tarihli ve 15 numaralı Pervititch sigorta paftasında Ebürrızâ Tekkesi’nin yerleşim düzeniyle tekkeyi oluşturan yapılar görülebilmektedir. Arsanın doğu sınırında, Ebürrızâ Dergâhı sokağı üzerinde bulunan birbirine bitişik iki ve üç katlı iki binanın tevhidhâne ve harem bölümlerini barındırdığı, bunların kuzeybatı köşesinde yer alan tek katlı kanadın da selâmlık veya mutfak olduğu tahmin edilebilir. Sokak üzerindeki cümle kapısı yanında ufak boyutlu türbe yer almakta, arsanın kuzey sınırını teşkil eden Ebürrızâ Dergâhı çıkmazı üzerinde de derviş odaları olduğu anlaşılan dört birim sıralanmaktadır. Bu ahşap yapıların tamamı bugün ortadan kalkmıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

Âsitâne Tekkeleri, s. 7; Mecmûa-i Cevâmi‘, II, 20-21, nr. 43; Bandırmalızâde, Mecmûa-i Tekâyâ, İstanbul 1307, s. 7; Mehmed Râif, Mir’ât-ı İstanbul, İstanbul 1314, s. 536; 1328 Senesi İstanbul Belediyesi İhsâiyat Mecmuası, İstanbul 1329 r., s. 22; Zâkir Şükrü, Mecmûa-i Tekâyâ (Tayşî), s. 79; Atilla Çetin, “İstanbul’daki Tekke, Zâviye ve Hânkahlar Hakkında 1199 (1784) Tarihli Önemli Bir Vesika”, VD, XIII (1981), s. 583-590; Hakkı Göktürk, “Eburrızâ Dergâhı”, İst.A, IX, 4862; a.mlf., “Eburrızâ Dergâhı Çıkmazı”, a.e., IX, 4862; a.mlf., “Eburrızâ Dergâhı Sokağı”, a.e., IX, 4862.

M. Baha Tanman