EBÛ SAÎD el-BERDAÎ

أبو سعيد البردعي

Ebû Saîd Ahmed b. Hüseyn el-Üsrûşenî el-Berdaî (ö. 317/930)

Hanefî fakihi.

Kaynaklarda hayatı hakkında yeterli bilgi yoktur. Azerbaycan’ın Berdea (Berzea) şehrinde doğdu. İsmâil b. Hammâd b. Ebû Hanîfe’den (ö. 212/827) ders aldığına dair bilgilerden hareketle III. (IX.) yüzyılın başında doğduğu söylenebilir. Diğer hocaları arasında Ebû Ali ed-Dekkāk er-Râzî, Ebû Sehl Mûsâ b. Nasr er-Râzî ve Ebü’l-Hasan Ali b. Mûsâ b. Nasr er-Râzî


gibi âlimler vardır. Kendisi de Ebü’l-Hasan el-Kerhî, Ebû Amr Ahmed b. Ahmed et-Taberî ve Ebû Tâhir Muhammed b. Muhammed b. Süfyân ed-Debbâs gibi büyük âlimler yetiştirdi. Çok titiz bir âlim olan Berdaî, nakledildiğine göre Şeybânî’nin el-CâmiǾu’l-kebîr’ini 300-400 defa okuduğu halde talâk ve köle âzadı üzerine yapılan yeminlerle ilgili bir meseleyi anlayamamış, Berdea’da kendisine cevap verebilecek bir kimse bulamayınca da Bağdat’a kadar gitmişti. Daha sonra bazı fıkıh kaynaklarında ona atfen “el-mes’eletü’l-Berdaiyye” adıyla zikredilecek olan bu meselede kendisine tatminkâr bir cevap veren Ebû Hâzim el-Kādî’nin yanında dört yıl kadar kalarak ondan ders aldı.

Berdaî, çıktığı hac yolculuğu sırasında Bağdat’tan geçerken Dâvûd ez-Zâhirî ile fıkhî bir mesele üzerinde tartışarak ona karşı üstünlük sağladı. Zâhirîler’in hâkim olduklarını gördüğü Bağdat’a yerleşmeye karar vererek Hanefî mezhebinin güçlenmesi için uzun süre yoğun gayretler sarfetti ve çeşitli dersler okuttu. Devrinde Hanefî mezhebinin Irak’taki otoritelerinden biri haline gelen Berdaî’nin çeşitli görüşleri Hanefî fıkıh ve usûl-i fıkıh kitaplarında nakledilmiştir (meselâ bk. Serahsî, VII, 139; XII, 139; İbn Abdüşşekûr, II, 185-186).

Ebû Saîd, hac için gittiği Mekke’de Kâbe’yi basıp birçok hacıyı katleden Karmatîler tarafından 10 Zilhicce 317 (14 Ocak 930) tarihinde öldürüldü.

Akaidde Mu‘tezile mezhebini benimseyen Berdaî’nin ilm-i hilâfla ilgili Mesâǿilü’l-hilâf adlı bir eseri vardır (Tunus Zeytûne Ktp., nr. eski 2302, yeni 1619). Bu eser, onun diğer mezheplerin görüşlerine de vâkıf olduğunu göstermektedir.

BİBLİYOGRAFYA:

İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist, s. 293; Hüseyin b. Ali es-Saymerî, Ahbâru Ebî Hanîfe ve ashâbih, Haydarâbâd 1394/1974, s. 159-160; Hatîb, Târîhu Bagdâd, IV, 99-100; Şîrâzî, Tabakātü’l-fukahâǿ, s. 147; Serahsî, el-Mebsût, VII, 139; XII, 139; Zehebî, el-Ǿİber, I, 474-475; Safedî, el-Vâfî, IV, 333-334; Yâfiî, Mirǿâtü’l-cenân (Cubûrî), II, 274; Kureşî, el-Cevâhirü’l-mudıyye, I, 163-166; II, 618; III, 522; Fâsî, el-Ǿİkdü’s-semîn, III, 33-35; İbnü’l-Murtazâ, Tabakātü’l-MuǾtezile, s. 101; İbn Tağrîberdî, en-Nücûmü’z-zâhire, III, 226; Taşköprizâde, Miftâhu’s-saǾâde, II, 258-260; Temîmî, et-Tabakātü’s-seniyye, I, 341-342; İbn Abdüşşekûr, Müsellemü’s-sübût, II, 185-186; Leknevî, el-Fevâǿidü’l-behiyye, s. 19-21, 216; Brockelmann, GAL Suppl., I, 293; Ziriklî, el-AǾlâm (Fethullah), I, 114-115; Sezgin, GAS, I, 439; Ahmet Özel, Hanefî Fıkıh Âlimleri, Ankara 1990, s. 30, 32.

Cengiz Kallek