EBÜ’l-BAHTERÎ, Vehb b. Vehb

أبو البختري وهب بن وهب

Ebü’l-Bahterî Vehb b. Vehb b. Kesîr el-Kādî el-Kureşî (ö. 200/815-16)

Hadis uydurmakla tanınan kādılkudât.

Medine’de doğup yetişti. “Böbürlenerek yürüyen kimse” anlamına gelen Ebü’l-Bahterî lakabını niçin aldığı bilinmemektedir. Baba tarafından soyu Hz. Peygamber ile Kusay’da birleşir. Annesi Abde bint Ali, Akīl b. Ebû Tâlib’in torunu olup sonraları Ca‘fer es-Sâdık’la evlenmiştir. Tahsil hayatı hakkında fazla bilgi bulunmamakla birlikte üvey babasından faydalandığı söylenmektedir. Ayrıca Medine’de Hişâm b. Urve, Ubeydullah b. Ömer b. Hafs ve İbn Cüreyc gibi âlimlerden hadis ve fıkıh öğrendi. Hârûnürreşîd devrinde (786-809) Bağdat’a giderek oraya yerleşti. Halife onu Bağdat’ın doğusundaki Askerülmehdî’ye kadı tayin etti. Hatîb el-Bağdâdî’nin söylediğine göre Ebû Yûsuf’un vefatı üzerine (182/798) bir müddet kādılkudâtlık yaptı. Medine kadısı Bekkâr b. Abdullah b. Mus‘ab’ın (ö. 195/810-11) ölümünden sonra da Medine kadılığına getirildi. Şehrin güvenliğini sağlama ve namaz kıldırma görevleri de kendisine verildi. Bu vazifeden azledildikten sonra tekrar Bağdat’a döndü ve yetmiş yaşını geçmiş olduğu halde 200 (815-16) yılında ölünceye kadar orada yaşadı. Kendisinden Rebî‘ b. Sa‘leb, Müseyyeb b. Vâzıh, Recâ b. Sehl ve başkaları rivayette bulundular.

Ebü’l-Bahterî tarih ve ensâb* sahalarında tanınmış bir âlimdi. İtibarlı bir kadı ve hem baba hem anne tarafından Resûl-i Ekrem’in soyundan gelen bir kimse olmasına rağmen hadis uydurmuştur. Muhammed el-Mehdî (775-785) ve Hârûnürreşîd devirlerinde onların hoşuna gidecek konuları hayalî senedlerle Hz. Peygamber’e mal etmeye çalıştığı rivayet edilmektedir. Kadılığı sırasında bir gün Hârûnürreşîd’in yanına gittiğinde onun güvercin uçurmakla meşgul olduğunu görmüş, Hz. Âişe’ye varan bir senedle Resûlullah’ın da güvercin uçurduğunu rivayet etmişti. Kendisini ileri yaşlarda gördüğünü belirten Yahyâ b. Maîn, onun evine kapanıp sabaha kadar hadis uyduran “kötü bir yalancı” olduğunu söylemiş, Ahmed b. Hanbel râvileri ağır ifadelerle tenkit etmekten titizlikle kaçındığı halde Ebü’l-Bahterî hakkında “yalancı” (kezzâb) ve “insanların en yalancısı” ifadelerini kullanmıştır. Osman b. Ebû Şeybe, onun kıyamet günü kabrinden bir deccâl olarak kalkacağını söylerdi. Buhârî, bir râvinin hiçbir rivayetinin kesinlikle alınmaması gerektiğini belirtmek için nâdiren kullandığı “seketû anh” (hakkında söyleyecek söz bulamadılar) ifadesini onun hakkında da kullanmış, Ebû Zür‘a er-Râzî talebesi İbn Ebû Hâtim’e, “Ebü’l-Bahterî’nin hiçbir rivayetini aklında tutma” diye tenbih etmiştir. Fellâs, Ebû İshak el-Cûzcânî ve Ebû Dâvûd onun yalan söylediğini, Nesâî kötü bir yalancı ve metrûk bir râvi olduğunu ifade etmiş, Ukaylî hiçbir doğru rivayetine rastlamadığını, onun vasıtasıyla gelen bütün haberlerin asılsız olduğunu söylemiştir. İbn Adî, Ebü’l-Bahterî’nin bir hayli rivayetini zikrettikten sonra, “Bütün bunlar asılsızdır, Ebü’l-Bahterî de hadis uyduran yalancılardan biridir” demiştir. Şiî âlimleri de onu yalancı kabul etmektedirler (el-Hûî, XIX, 211-214).

Cömert bir insan olan Ebü’l-Bahterî ihtiyaç sahiplerine yardım etmekten hoşlanırdı. Kendisinden yardım istendiği zaman “lâ ilâhe illallah” diyerek sevincini belirtirdi. Onun övülmekten hoşlandığını bilen şairler kendisi hakkında methiyeler yazmışlardır.

İbnü’n-Nedîm Ebü’l-Bahterî’nin şu eserlerini zikretmektedir: Kitâbü Sıfati’n-Nebî, Kitâbü Fezâǿili’l-ensâr, Kitâbü’l-Fezâǿili’l-kebîr, Kitâbü Nesebi vüldi İsmâǾîl, Kitâbü Tasm ve Cedîs, Kitâbü’r-Râyât.

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Sa‘d, et-Tabakāt, VII, 332; Yahyâ b. Maîn, et-Târîh, II, 637; Buhârî, et-Târîhu’l-kebîr, VIII, 170; a.mlf., et-Târîhu’s-sagīr, II, 320; İbn Kuteybe, el-MaǾârif (Ukkâşe), s. 516; Ukaylî, ed-DuǾafâǿ, IV, 324-325; İbn Ebû Hâtim, el-Cerh ve’t-taǾdîl, IX, 25-26; İbn Adî, el-Kâmil, VII, 2526-2529; İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist (Şüveymî), s. 452-453; Hatîb, Târîhu Bagdâd, XIII, 481-487; XIV, 243; İbnü’l-Cevzî, ed-DuǾafâǿ, III, 189; Yâkūt, MuǾcemü’l-üdebâǿ, XIX, 260; İbn Hallikân, Vefeyât, VI, 37-42; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, IX, 374-375; a.mlf., Mîzânü’l-iǾtidâl, IV, 353-354; Yâfiî, Mirǿâtü’l-cenân, Haydarâbâd 1334-39, I, 465-466; Ebü’l-Kāsım el-Mûsevî el-Hûî, MuǾcemü ricâli’l-hadîs, Beyrut 1409/1989, XIX, 211-214; Sezgin, GAS, I, 267; Şâkir Mustafa, et-Târîhu’l-ǾArabî ve’l-müǿerrihûn, Beyrut 1983, I, 181-182; William G. Millward, “al-Ya‘qûbî’s sources and the question shî’a partiality”, Abr-nahrain, XII, Leiden 1971-72, s. 50-51.

M. Yaşar Kandemir